UEFA Disiplin Kurulu’nun Volkan Şen’e verdiği 6 ay men cezası, başta medyamız olmak üzere toplumun bazı kesimlerince abartılı bulundu.
Ne yapmıştı Volkan bu yaptırımı hak edecek?
Braga maçında ikinci sarıdan ihraç edilince, hakem Ivan Bebek’e fiziki temasta bulunmuş (itmiş), eylemi rapor edilmişti.
Fenerbahçeli futbolcuya verilen ceza azdır, çoktur tartışmasına girmeyeceğiz.
Hırvat hakemin o maçtaki rezil yönetimine de hâkeza.
Biliyorsunuz, TFF talimatlarının çoğu UEFA’dan örnek alınarak hazırlanır. Zamanı geldikçe yenilenir.
Yani bizdeki bir eylemin karşılığı, UEFA’da da üç aşağı, beş yukarı aynıdır. Arada büyük bir fark yoktur.
Fark, yaratılan algıda. Fark, talimatların yorumlanmasında. Fark, o kurullarda görev yapan hukukçuların adamına veya kulübüne göre davranma mekanizması geliştirmesinde.
Kimi kandırıyoruz?
Örneğin, Volkan Şen, Süper Lig maçında aynı hareketi gerçekleştirse ne olurdu? İnanın alacağı ceza üç maçı geçmezdi!
UEFA diyor ki, hakem maçın tek hakimidir. İyi de yönetse, kötü de yönetse, sahada dokunulmazdır. Hakemin otoritesini bozan, kararlarına fiziksel tepki gösteren, ağır cezalara katlanmak zorunda kalır.
Galatasaray-Trabzonspor maçını anımsayın. Salih Dursun, hakem Deniz Ateş Bitnel’in kırmızı kartını elinden alıp, kendince cezayı kesti.
Sonuç; hakemin kişilik haklarına “saldırıda” bulunmaktan üç maç ceza! Karşılığı Trabzon’da adı caddeye verildi. Bir UEFA maçında yapsa bu eylemi, sezonu kapatırdı.
Aynı karşılaşmada Aykut Demir ihraç sonrası hakemi ağır ifadelerle “tehdit” etti. Sonuç; üç maç ceza. Kentte kahraman ilan edilmediği kaldı. Bir UEFA maçında yaşansa bu olay, iki yıl tüm organizasyonlardan men edilirdi.
Cavanda penaltı kararına sinirlendi, hakemi itti. Sonuç; hakeme yönelik centilmenliğe aykırı hareketi yüzünden iki maç men. Avrupa’da hakemi itse, Volkan Şen gibi en az 6 ay ceza alırdı.
Güven sorunu var
Hâl böyle olup, bizde disiplin cezaları talimatlar es geçilerek alt sınırın da altından kesilince, UEFA’nın Volkan’a uyguladığı yaptırımı yadırgıyoruz.
Kusura bakmasınlar da, yeri gelmişken PFDK’deki hukukçulara sormak gerek; “O gün verdiğiniz cezalar içinize sindi mi?” diye!
Bugünün sorunu değil, üzerlerine de alınmasınlar. Kulüpler yıllardır o kurullara adam sokmak adına niçin birbirleriyle yarışır?
İşte bunun için! Gün gelir lazım olur...
Haa, FİFA’da, UEFA’da disiplin cezalarında tam bir standart var mı? Yok da, arada bu kadar da komik fark yok.
Tahkim ve disiplin gibi, talimatları asgari müşterekte uygulaması, adalet dağıtması gereken kurullara duyulan güven zedelenmeye görsün.
Bir taraftan Volkan Şen’in UEFA’dan aldığı cezaya öfkelenir, öte yandan Aykut’a burada verilen cezayı normal karşılarız!
Bir kupadan fazlası!
11 Mayıs 2013, Aziz Yıldırım “ Kupa mevcut statü ile devam ederse gelecek sezon A2 takımı ile çıkacağız. Futbolculara maç başı ücreti 3 milyon euro ödüyoruz. Kupayı kazanırsak alacağımız para yarısı bile değil.” 25 Aralık 2014, A.Y. “Herkes bilsin, Fenerbahçe’nin kupada iddiası yok. Böyle saçmalık olmaz. Federasyon bir çare bulacak.”
30 Ocak 2016, A.Y. “Türkiye Kupası bize zarar ettiriyor. Sistem değişmezse katılmayacağız. Ceza verseler de katılmayacağız.”
27 Mayıs 2016. Galatasaray finalde Fenerbahçe’yi yenerek kupayı aldı, Avrupa hakkını elde etti. UEFA’nın verdiği men cezasını yeni sezonda çekecek. 100 milyon liralık bir zararın önemli bölümünü o kupa ile telafi etti. Nokta!
Yorumsuz bir kupa finali!..
Önceki akşam Antalya’da Ziraat Türkiye Kupası finali oynandı.
Futbolun marka değerinden, ezeli rekabetten, fair-play’den, sporda barıştan söz ediyoruz ya hep...
Bakın öncesi, maç sırasında ve sonrasında neler yaşandı?
Antalya emniyeti derbi finali için 3 bine yakın güvenlik elemanı görevlendirdi. Stada giden Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarı sokakta karşılaştı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesini polis engelledi.
Karşılaşma boyunca iki takım tribünlerinden küfür eksik olmadı. Meşaleler yakıldı, sahaya atıldı, oyun durdu.
Protokole ayrılan bölümde de durum farksızdı. Küfürler havada uçuştu. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, ezeli rakibin kupayı kazanmasına sevinen bir gruba tepki gösterdi. Sert tartışmalar yaşandı.
Yıldırım tepki
Aynı bölümde Yıldırım, bu kişilere ağır sözler sarf etti. Karşısındaki şahıs spor savcısı çıktı. 6222 sayılı Sporda Şiddet yasasını uygulamakla hükümlü savcı şaşkınlık yaşadı, olayı Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’a şikayet etti. Bakan “gereğini yapın” dedi. Savcı şikayetçi oldu. Maçın bitiş düdüğünden sonra Fenerbahçeli Nani, hakemi alkışla protesto etti, ikinci sarıdan kırmızı kart gördü. Kupa töreni eksik yapıldı. Tribünlerinden gelen tepki ve küfürler üzerine Başkan Yıldırım törene çıkmayın talimatı verdi. Fenerbahçeli oyuncuların madalyaları soyunma odasına gönderdildi.
Aziz Yıldırım stat dışında kameralara konuştu: “Şike yapmadım, bu ülkeye şikeyi sokan Galatasaray’dır” sözleriyle ezeli rakibe ateş püskürdü.
Başkan hızını alamadı itiraf etti: “Hakem Kalkavan ilk yarıda kötü maç yönetti. İndim aşağı söyledim bunları yüzüne, ikinci devre değişti. Ayıp yaaa.” Basın mensupları da nasibini aldı: “Doğru soru sorun, saçma sapan şeyler sormayın. Bu kadar düştünüz mü?”
Havaalanında da gerilim vardı. Bir grup Galatasaray taraftarı ile Başkan Yıldırım ve yöneticiler arasında gerginlik yaşandı. Güvenlik güçleri tansiyonu düşürmekte zorlandı.
Uçaklar İstanbul’a doğru havalandı, geride kavga, küfür, olay, tehdit, gerilim, tepki, sevinç ve üzüntü kaldı. Tekmili birden, bir futbol maçında ve 3-5 saat içinde yaşandı. İşte size yorumsuz bir kupa finali özeti!