Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gazetecinin görevi eleştirmek. Şimdilerde yaptığı her işin doğru olduğunu sanan ve buna tahammül edemeyen kibirli bir kitle var. Olsun, biz doğru bildiğimizi yazmaya devam edeceğiz. İyi şeyler yapıldığında da gündeme getireceğiz.
Örneğin Merkez Hakem Kurulu... Başkan Yusuf Namoğlu sevdiğim, saygı duyduğum bir kişiliktir. Tavla arkadaşımdır. Ancak yeri geldiğinde en ağır eleştirileri de yaptığım insandır.
Şimdi yiğidin hakkını verme zamanı. Futbol Federasyonu resmen açıkladı. Video Yardımcı Hakemliği bu sezon Süper Lig’de uygulanmaya başlayacak. Dünya Kupası’nda izledik. Başarılı sayılacak bir performans sergilendi. İstatistikler; gol - penaltı ve kart kullanımlarında VAR’ın ciddi katkısı olduğunu gösterdi. Dünyanın en iyi hakemlerinin görev aldığı organizasyonda bu yüzdeyi yakalamak normal.
Gelelim ligimize. MHK uzun zamandır hazırlığını yapıyor. 22 Süper Lig hakemi VAR eğitimi aldı. Yetersiz kalacağı için kadro 25 kişiye çıkarıldı. Her ne kadar talimat değiştirmeden sayıyı yükseltse de, zorunlu bir hamle idi. VAR sayesinde bazı hakemler klasman düşmekten kurtuldu, aşağıdan gelenlere ise piyango vurdu.
Namoğlu’nun VAR’ı ne kadar ciddiye aldığını biliyoruz. Öncelikle kendisi ve kurulu için tabii.

Doğru mesajlar
Benim için en önemli gösterge MHK’nin uygulama öncesi kamuoyunu bilgilendirme girişimi. VAR ile ilgili bastırılan ayrıntılı broşür, proje sorumlusu Murat Ilgaz’ın kulüpleri ziyaret ederek teknik adam ve futbolcuları bilgilendirmesi, medyanın konuyu gündeme taşıması, pek de alışık olmadığımız bir yöntem idi. Umarım mesajlar doğru algılanır ve yaşanacak olası tartışmalar asgari düzeye iner. En azından ortada bir iyi niyet girişimi var.
VAR’ı biz icat etmedik. Bastırdık parayı, fikri ve teknolojiyi ithal ettik. Uygulama, sahadaki oyuna adalet getirebilir. Zaten istenen ve beklenen bu.
Peki, MHK’nin bugüne kadar sergilediği adaletsizliği hangi sistem düzeltecek?
Sayın Namoğlu ve ekibi VAR sayesinde sorunsuz bir sezon yaşayacağını düşünüyorsa yanılıyor. Eğitim, atamalar, liyakat, eşitlik gibi kavramların altını dolduramıyor, bir avuç azınlığı mutlu edip geri kalanları umutsuzluğa sevk ediyorsanız, o koltuğu devrettiğinizde VAR ile değil, üç yıl boyunca yapamadıklarınızla anılırsınız.
Azıcık kendinizi sorgulasanız, her şey daha güzel olabilir, biliyor musunuz?

FB-Altınordu A.Ş!
Fenerbahçe ve Altınordu kulüplerinin son zamanlardaki yakınlaşmasında, kuşkusuz Ali Koç’un önemli rolü var.
İki yıl önce başlayan pozitif diyalog, Koç’un başkan seçilmesinden sonra resmiyete dökülmüş, taraflar arasında ekonomik ilişkilerin başlayacağı sinyali gelmişti. Salı günü ilk imzalar atıldı. Fenerbahçe Sportif Direktörü Damien Comolli ile Altınordu Başkanı Seyit Mehmet Özkan, geleceğin yıldız adayları arasında gösterilen 18 yaşındaki kaleci Berke Özkan ve 21 yaşındaki sağ kanat Barış Alıcı’nın sarı-lacivertli kulübe transferi konusunda el sıkıştı.
Başkan Özkan’ın genç kaleciyi Avrupa’ya gönderme planları olduğunu iyi biliyorum. Hatta Belçika’da bir kulüp ile görüşme yapılmış, prensipte anlaşma sağlanmıştı. Lakin paranın sıcaklığı ağır bastı. 4 milyon euro ve iki oyuncunun bir sonraki satışından gelecek yüzde 20’şer pay iyi bir ticaret oldu.
Görünen o ki, Özkan ve Koç arasında karşılıklı güvene dayanan bu ilişki daha farklı boyutlara taşınacak. Altınordu’nun bir vizyonu var. Adeta futbolcu üretim merkezi. Alt yapıdan yetişip “Avrupa” hedefi koyan oyuncuların rol modeli Çağlar Söyüncü ve Cengiz Ünder. Sorsanız, çoğunun gözü Süper Lig değil, dışarıda idi.
Ancak bu kez Fenerbahçe gibi büyük bir kulüp ve camia örneği duruyor karşılarında. Berke ve Barış’ın İstanbul’un yolunu tutması, onlar için de ikinci bir seçenek ve şans.
Ali Koç’un Altınordu yapılanmasına hayran olduğunu ve uzun vadede kulübü için de benzer bir organizasyon düşündüğünü biliyoruz. Bunu kendisi de dile getirmişti. Anlaşılan bu süreçte Altınordu ve Fenerbahçe kulüpleri arasındaki transfer trafiği giderek ivme kazanacak. Ancak bir tehlike var. Koç ve ekibi geçmişin hazıra konma alışkanlığını sürdürürse, Fenerbahçe üreten değil, tüketen kulüp yapısıyla pek çok yıldız oyuncunun hayallerini başlamadan bitirebilir. Acı örnekleri çok!