Özeleştiriye kendimizden başlayalım. Her hafta maçları yorumluyor, hakem kararlarını konuşuyoruz. Peki; özellikle Video Asistan Hakemliği konusunda kaçımız doğru bilgiye sahibiyiz?
VAR’ın nelere müdahale edeceğini, hakemin kulaklığına gelen uyarıyı nasıl değerlendireceğini, aralarındaki diyaloğun ne olduğunu biliyoruz muyuz? Protokol sürekli yenileniyor. Merkez Hakem Kurulu, hakem eğitiminden sorumlu olanlar ve hakemler dahil, gelişime ayak uydurmak zorunda. Saydığım üçgen arasında dahi standart yok. Medya olarak biz de VAR’da eğitimli ve donanımlı değiliz.
Ekranlardaki bazı meslektaşlarımı tenzih ederek söylüyorum, ağzı olan konuşuyor ve ahkam kesiyor. MHK de onlardan etkileniyor. İşiniz pozisyon yorumlamak ise, Uluslararası Futbol Birliği Kurulu’nun (IFAB) VAR protokolünü okuyun. Öğrenmemek değil, bilmeden konuşmak ayıp!
Serdar Tatlı’ya önerim!
Değişmeyen gerçek; bu sezon da gündem hakemler olacak. Herkes başarısızlığını hakem kararları ve VAR üzerinden örtmeye çalışacak. Ve bunu taraftara yedirecek!
Merkez Hakem Kurulu Başkanı Serdar Tatlı’ya önerim var. Sezon başındayız. Çağrım, eğitim adına.
Sorunumuz iletişim eksikliği. Salı günleri, haftanın hakem hataları veya doğru kararları, VAR’ın nerede devreye girdiği konularında yarım saatlik bilgisel kime zarar verir? İster yazılı, ister görsel. Biraz emek ve zaman gerek.
Hakemi kurtlar sofrasına atmayın elbette. Tutma, çekme, ceza alanı içinde elle oynama, topsuz alanda sert fauller konusunda kamuoyunu doğru bilgilendirmek, herkesin ufkunu açar. Kapalı kapılar ardında teknik direktör, oyuncu adı vermek yerine, haftanın tartışmalı pozisyonları üzerinden sağlıklı değerlendirmeler yapmak kimi üzer?..
İnanın, insanların yarısının fikri değişir. Hakem gerekirse dinlenir, haklı ise görev alır, bilelim. Adaletli olmak neymiş öğrenelim.
“Efendim, FIFA ve UEFA’da böyle bir uygulama yok” diyor iseniz... Siz yapın, onlar da örnek alsın! Neyiniz eksilir Serdar hocam?
TFF çok kurumsal!
Şenol Güneş’in A Milli Takım teknik direktörlüğünden ayrılmasından sonra göreve kimin getirileceği netleşmedi. Futbol Federasyonu’ndan resmi açıklama yok. Alman çalıştırıcı Stefan Kuntz medyanın gündeminde. Yönetim ve icra kurulu üyesi Hamit Altıntop’un görüşmeleri bizzat yürüttüğü söyleniyor.
Peki hangi sıfatla? Bir süre önce Altıntop’un A Milli Takım’dan sorumlu yönetici olduğu iddia edildi. İddia diyorum, TFF’den bu konuda da “tık” çıkmadı.
Futbol paydaşlarının “kişisel verilerini” titizlikle koruyan federasyonun internet sitesinde, “A Milli Takım’dan” sorumlu yönetici olarak Selim Soydan, “Ümit ve Genç Milli Takımlar” sorumlusu olarak Hamit Altıntop’un adı duruyor. Altıntop’un Almanya’da doğması, futbola bu ülkede başlaması ve kariyer yapması nedeniyle Kuntz ile iletişime geçmesini doğal karşılarım. Aynı dili konuşuyorlar, kolay anlaşırlar. Yetkiyi de TFF Başkanı Nihat Özdemir vermiş olmalı ki, haberlere henüz yalanlama gelmedi! Kuntz’un doğru tercih olup olmadığını tartışmıyorum. Sürekli “kurumsallıktan” dem vuran federasyonun yarattığı yetki karmaşasına dikkat çekiyorum.
Altıntop’un görevi ne? Selim Soydan hangi milli takımdan sorumlu? A Milli Takım teknik direktörlüğü gibi hayati konuda karar verici kim?
Norveç maçına 20 gün kaldı. Bu takımı kim çalıştıracak? Planlama 4 müsabaka üzerinden mi, uzun süreli mi? Sizin de kafanız karıştı mı?..
Okuyun Ferah’layın!
Hatır-gönül olsun diye kitap önermem. Adı üzerinde kitap. Bilgi, araştırma, emek, belge ister.
Bazılarının yaptığı gibi oturduğu yerden anı yazmaya benzemez, raflarda tozlanmaz.
Dostum, arkadaşım; Türk spor camiasında önemli görevlerde bulunmuş Atilla Ferah’ın ironi içeren “Hem sağcıyız hem solcu; futbolcuyuz futbolcu” adlı çalışması gerçekten değerli bilgileri içermesi ve futbol geçmişimize ışık tutması açısından önemli. Bazılarının ezberini bozabilir.
Fenerbahçeliler, Beşiktaşlılar, Galatasarayllılar, Ankaragüçlüler ve diğerleri. Yolunuz düşerse bir kitapevine, tarihinize ait gün ışığına çıkmamış gerçekleri öğrenme şansını yakalayın.
Ayıptır, ayıp!
Son örnekler Şenol Güneş, Abdülkadir Ömür ve Altay Bayındır. Yakın geçmişe dair onlarca Türk oyuncu ve teknik direktör sayabilirim. İstifa, yuhalama, protesto. Kendi değerlerini bu kadar küçümseyen, hor gören kaç çağdaş ülke var?
O tribünlere soruyorum; hangi yabancı oyuncu veya hocayı yerden yere vurdunuz bu kadar?
Zamanında Yusuf Yazıcı, Yusuf Erdoğan, Zeki, Gökdeniz, Hüseyin, Abdülkadir Parmak. “Geçmişte alkışladık onları” diyen çıkarsa sorarım; alkışladınız diye şimdi kim veriyor yerme hakkını? Güneş hoca kafasına takmaz. Ya gencecik çocuklar? Üç kuruş para karşılığı öfkeniz ve egonuz ile yok mu edeceksiniz onları? Ayıptır, ayıp!
Yazabilirler!
"Bizi karalamak isteyenler, Avrupa üçüncüsü oluşumuzu ağlayarak günlüklerine yazabilirler.!" - Ebrar Karakurt