Video Asistan Hakemliği’nin ilk sekiz haftalık istatistikleri ile övünen ve “iyi ki varmış” diyenler, insanların aklı ile dalga geçiyor olmalı. Efendim sezon başından bu yana VAR sayesinde 29 kritik karar değişmiş. 11 gol iptal edilmiş, falanca kez ofsayt hatası yakalanmış, kartlar düzeltilmiş.
İyi, güzel, ne âlâ, bravo!
Bu rakamlar acı bir gerçeği de işaret etmiyor mu?..
Teknolojinin ardına sığınıp VAR’dan nemalananların gözden kaçırdıkları asıl tehlike bu.
Kimse, “hakemler neden geçen sezona göre daha çok hata yapıyor” diye sorgulamayı aklının ucundan geçirmiyor maalesef.
Beyler farkında değil ama, Türk hakemliği gerçekten sıkıntılı bir sürece doğru sürükleniyor.
Övünmeyin, sorgulayın
VAR bu kadar yanlışı düzeltti diye karşılıklı “çak yapıp” sevinmek yerine, önce şu sorulara yanıt verilmesi gerek:
-Video yardımcı hakemliğine niçin bu kadar çok başvuruluyor?..
- Hakemler maçlara konsantre olamıyor mu, oluyorlar ise neden çok kötüler?.. Eğitimleri mi yetersiz?..
-Nasıl olsa VAR düzeltir zihniyeti, hakemleri vurdumduymazlığa mı sevk ediyor?.. Öyle ise niçin önlem almıyorsunuz?..
Merkez Hakem Kurulu olarak asli görevlerinizi unutur, teknoloji ninnileri ile yatıp kalkarsanız, yukarıdaki “acabalar” ilgi alanınıza girmez elbette.
MHK Başkanı Yusuf Namoğlu VAR tartışmaları alevlenince, hafta içinde ekranların karşısına geçti. Geçti de; ısmarlama görünen bu röportajlar kimseyi tatmin etmedi. Almanya, İspanya, İtalya örnekleri ise komik oldu! Dikte edenler de gördü, dağ fare doğurdu. Keşke hiç konuşmasaydı.
Geçen hafta, “Rizespor- Fenerbahçe maçında ilk sinyal geldi. VAR’ın devre dışı kalması ciddiye alınmalı ve önümüzdeki süreçte yeni tartışmaların yaşanmasına izin verilmemeli” demiştim.
Hay demez olsa imişim. VAR’ın en hararetli savunucusu Başakşehir Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ’ı bile çileden çıkardı Fenerbahçe maçında yaşananlar! Hadi hayırlısı..
Parayla saadet olmuyor!
Derdimiz o kadar olsa iyi. İşin içinde yine insan faktörü, yine sorun var, yine kafa karıştıran ilişkiler var!.. Hakemlerin psikolojisi bozuk. 35 yıllık meslek yaşamımda hep camiaya yakın oldum. Geçmişte de deve dişi gibi hakemler arasındaki rekabet normaldi. Birbirlerini çekemezler, sinsi planlar yapar ve MHK’nin gözüne girmeye çalışırlardı. Gücü, gücü yetene ve başkana yakınlıklarına bağlı idi atamalar. Bugün durum daha vahim. Süper Lig’de hepsi profesyonel. Ciddi paralar kazanıyorlar. Yeni evler, son model arabalar, şaşalı yaşamlar, yolundan şaşanlar!.. VAR odasında oturma işkencesi bile akçeye dönüşüyor artık.
Sorun paraya endeksli hakemlikte galiba. Keşke profesyonellik olmasa imiş diye düşünmüyor değilim de...
Yöneticileri de duygusal (!) bakıyorsa yaptığı işe... Üç aylık kazancı, üst düzey devlet memurunun yıllık maaşına denk geliyorsa?..
Haklısın kardeşim. Al gülüm, ver gülüm.
Gerçek mi? Hepsinin yaşam standardı yükseldi, hakemlik kalitesi geriledi, camiaya güven azaldı.
Bırakmayı bilmek
Adalet, ödül-ceza sistemi, hakkaniyet, liyakât, eğitim gibi temel sorunlara çözüm üretememek, Türk hakemliğini bu noktaya getirdi.
İki dudak arasına sıkışmış, güçlünün hakimiyetine girmiş, bazen siyasetin gri koridorlarında şekillenmiş veya içten torpillenmiş 90’lı yılların yönetim tarzı.
Yusuf ağabey; seni sever, saygı duyarım. Bir vakitler iyi siyasetçi, iyi yerel yönetici idin. Fakat zaman değişti, anla, olmuyor artık.
Yanlışta ısrar ederseniz; o VAR, tatsız biçimde çok kişinin başını yiyecek bu alemde!..
İpi de kulüpler değil; başının daha fazla ağrımasını istemeyenler çekecek, haberiniz ola!
Anarşist Pereira!
Oldum olası Portekiz futbolunu ve futbolcularını severim. Süper ligimize de üst düzey Portekizli oyuncular geldi. Bunlardan biri Trabzonsporlu Pereira...
Onu hırçın, mücadeleci, inatçı karakteri ile tanıdık. Akhisaspor maçında takımın iyilerinden idi.
Ceza alanı içindeki bir pozisyonda hakem Halil Umut Meler ile girdiği dialog dikkatinizi çekti mi?..
Meler’in kararını beğenmedi, karşısına dikildi, bizim tabirimizle resmen horozlandı. Tabii karşılığında sarı kartı yedi.
Diyeceğim şu; aynı formayı giyen pek çok oyuncudan daha fazla Trabzonsporlu görüyorum Pereira’yı. Kısa sürede uyumu, insanlara yaklaşımı ve profesyonelliği ile örnek bir portre oldu.
Ne yalan söyleyeyim, onun anarşist yanı hoşuma gidiyor.
Darısı; para ile renk aşkını karıştıranların başına!..
Topçu ile popçu!
Olay önce sosyal medyada patladı, sonra magazin ve üçüncü sayfa editörleri üzerine atladı.
Geçmişi vukuatlarla dolu eski bir topçu, kendinden farksız bir popçuyu dövmüş.
İkisinin de zerre kadar değeri yok aklı başında insanlar nezdinde. Tedavülden kalkmışlar için Ata’mızın sözünü anımsatayım: “Ben sporcunun, zeki, çevik ve AHLAKLISINI severim.”
Nerede var ise?..