Trabzonspor bu sezon şampiyonluğun en güçlü adaylarından ise, aslan payı kuşkusuz kaleci Uğurcan Çakır’ın performansıdır.
Yaradan nazardan saklasın, sakatlıktan korusun. Uğurcan sadece süper ligin değil, Avrupa’nın en iyi file bekçilerinden biri.
Futbolda kaleciler için “biraz deli” olmalı derler. Oradan oraya atmamak, uçup durmak, her topa savunmasız biçimde müdahale etmek, önündeki oyuncuları idare etmek akıllı işi değil!
Lakin Uğurcan farklı. Hem akıllı, hem cesur, hem de lider. Üstelik sağlam bir karaktere sahip. Genç yaşında “benim” diyen pek çok futbolcudan daha olgun. Trabzonspor takımı böyle bir kaptana sahip olduğu için gurur duymalı.
İşler böyle düzgün giderse Uğurcan’ı süper ligde kimse tutamaz. Zaten Avrupa’da sayısız kulübün transfer listesinde. Şimdi üzerine koyarak ve değerini artırarak ilerliyor. Trabzonspor tarihinin Yusuf Yazıcı’dan sonra en büyük ihracatı ve kazancı olabilir. Piyasa değeri 20 milyon euro gösteriliyor ya. Çıkın, çıkın...
Emin ellerde!
Ya Uğurcan’dan sonra? Taraftar endişe etmesin. Bordo-mavili takım emin ellerde. Erce Kardeşler, Arda ve Muhammet var sırada. Üçünün de çok yetenekli olduğuna inanıyorum. Zamanı gelince gösterecekler. Abdullah Avcı onları da yavaş yavaş ısındırmaya başlamalı.
Uğurcan Trabzonspor altyapısından yetişmiş bir oyuncu. Abdülkadir Ömür de öyle. Ömür daha bir yıl öncesine kadar başkan Ahmet Ağaoğlu’nun “para ile satmam” dediği bir yıldız idi. Hâlâ yıldız olduğuna inanıyorum. Ama çok geriledi. Kabul; sakatlıklar ile uğraştı. Geri dönüşler zordur. Bir de kendi taraftarının baskısı varsa, daha da güçtür.
Abdülkadir’in o psikolojik sınırı aşması için fiziksel ve zihinsel olarak gelişmesi, özgüvenini yeniden kazanması gerek. “Üç yerli oyuncu” kontenjanında Avcı’nın onda ısrar etmesi Ömür’ün geleceğini belirleyecek. Uğurcan da, Abdülkadir de Türk futbolunun göz bebekleri. Elbette sahip çıkacak ve en iyi yerlere gelmeleri için destek vereceğiz.
Sergen hoca da unutmadı, Balotelli de!
Günlerdir Adana Demirsporlu Balotelli’nin Beşiktaş’a attığı golden sonra Sergen Yalçın’ı hedef alan hareketini konuşuyoruz.
Balotelli kariyerli, ancak sorunlu bir futbolcu. Sicili kabarık. Teknik direktörünü “yiyecek” kadar da güçlü!
İngiltere, İtalya, Türkiye fark etmez. “Delidir, ne yapsa yeridir” dediğimiz tarzda bir insan. Bu yaştan sonra karakterini değiştirebilir misiniz? Değişmez.
Balotelli’nin Sergen hocaya gösterdiği tepki durduk yere mi oldu? Bir tık ile Sergen Yalçın’ın televizyonda yorumculuk yaptığı dönemdeki açıklamasına ulaştım. Ne demiş hoca; “Beyini yok beyni, ne kadar saygısız. Ben olsam kovardım.” Balotelli’nin 8 yıl önceki bu sözleri aklında tuttuğunu mu düşünelim? Adana Demirspor’un medya ekibinin belki motivasyon, belki farklı amaçla Balotelli’ye bunu aktardığı kesin.
Gol sevinci sonrası Beşiktaş kulübesinin önüne gidip, herkesi tahrik etmesini kesinlikle onaylamıyorum. Çirkin ve seviyesiz bir gösteri.
Lakin Sergen hocanın da yöneltilen soruya “Bunu neden yaptığını anlamadım” demesini yadırgadım.
Yalçın çok zeki bir insan. Hafızası güçlüdür. Aslında konuyu biliyor da, o günlere dönmek istememiştir.
Futbolu bırakmışlar, eski hakemler, işsiz kaldığı dönemlerde televizyonlarda yorumculuk yapanlar.
Gün olur devran döner. Farklı kulvarlarda çalışabilirsiniz. Hepimiz için geçerli. Ne derdik eskileri anımsatmak için? “Söz uçar yazı kalır.” Teknoloji çağında değişti bu deyim; “Söz uçar, görüntü kalır.”
Norveç’i yenemez isek...
Şenol Güneş niye ayrıldı A milli takım teknik direktörlüğünden? Son Hollanda maçında oyuncuları 6 gol yediği için mi?
Hayır, Futbol Federasyonu başkanı ve yönetiminin deneyimli çalıştırıcıya inancı tükendiği ve Dünya Kupası finaline gitme riski arttığı için.
Sonrasında yetki (Bir hafta öncesine kadar TFF sitesinde ümit ve genç milli takımlar sorumlusu olarak belirtilen) Hamit Altıntop’a verildi, o da yurttaşı Stefan Kuntz’u ikna edip Alman medyasını ağlattı.
İyi de, neden dört maç yerine orta vadeli anlaşma yapıldı? Veya tersinden bakalım, niçin daha uzun süreli bir yapılanma hedefiniz yok?. Kuntz’a inanıyor ve güveniyor iseniz, basın en az beş yıllık imzayı. Gelelim gerçeklere; Ekim ayı başında oynayacağımız Norveç maçını kazanamadığımız takdirde, Katar’a gitme şansımız yüzde 10 bile değil. Sonrasında ise Hollanda’nın Norveç’i yenip, garip puan kayıpları yaşadığımız diğer rakiplerimize galip gelmeyi bekleyeceğiz. Yani kendi göbeğimizi kesemeyeceğiz.
Kuntz kısa sürede yeni bir yapılanma ve portföyünde olduğu iddia edilen gurbetçiler ile A milli takımı bir sonraki finale taşıyabilecek mi?
Umut ediyorum. Sorunun, yarım asırdır sistemde olduğunu anlayamayan, tesadüf başarılarla kendimizi avuttuğumuzu anlamayan federasyon yöneticilerinin bu kez doğru tercih yaptığını görmek istiyorum.
Bu arada Selim Soydan ağabeye de “yönetim kurulu üyeliğinde” başarılar diliyorum!