Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Son 5 sezondur sürekli zirvenin eteklerinde dolaşan Başakşehirspor, bu kez hedefe kilitlenmiş durumda.
Seveni de var, sevmeyeni de. Futbolundan çok politik yanı konuşuluyor. Sosyal medyada birçok söylenti gündeme geliyor.
Şampiyon olursa kulübün Katarlılara satılacağı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “bu kulübü ben kurdum elbette başarılı olmasını isterim” açıklamaları, belediye kaynaklarından yüklü miktarda paranın aktarıldığı yolunda iddialar, Başakşehirspor’un ligdeki konumunu tartışılır hale getiriyor.
Uzun süredir suskunluğunu koruyan Başkan Göksel Gümüşdağ’ı aradım.
Doğrusu, yukarıda sözünü ettiğim “hassas” konulara vereceği yanıtlar konusunda net değildim.
İşin içinde akçeli işler, siyaset ve ticaret vardı.
Son derece açık sözlü davrandı.

“O sene bu sene”
Şampiyonluktan başladık konuşmaya;
“Yolumuz uzun. Galatasaray ve Beşiktaş yarışın içinde. Şampiyonluk sözü için erken mi? 5 yıldır tek amacımız bu. Umarım o sene bu sene olur. İstikrarlı gidişimizi taçlandırmak istiyoruz. Elbette asırlık kulüplerin arasından sıyrılmak kolay değil. Biraz fazla oluyoruz galiba. Tepkiler bundan kaynaklanabilir.”
Başakşehir’in fazla sempatik olmamasının nedenini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kulüple ilgili yaptığı açıklamaları sordum başkana...
“Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözleri ve yaklaşımı onur verir bize. Eleştiriler vicdansızlıktır. Sayın Erdoğan destek veriyorsa, niçin biz yıllardır o kupayı kaldıramadık? Rizespor neden küme düştü? İşimizi doğru yapalım yeter. Kimin ne dediği önemli değil.”

“Evlilik olur”
En ciddi iddia, Başakşehir şampiyon olursa kulübün Katarlılara satılacağı yönünde idi;
“Biz iş insanları ve yatırımcılardan oluşan 5 ortaklı bir şirketiz. Niçin rahatsız oluyorlar ki? Geçmişte de söyledim, yurt dışından bir şirket ile evlilik yaparsak memnun oluruz. Değerimiz artar. Satmak gibi bir düşüncemiz asla yok. Teklif gelirse değerlendiririz. Borçlarından sorumlu bir aileyiz.”
Kamuoyunda belediye imkanlarının kulübe aktarıldığı söylemleri vardı. Halkın vergilerinin futbola kaynak olduğu doğru mu idi?..
“Şaşkınlıkla izliyorum. Belediyeler sadece amatör branşlara para aktarabilir. Aksi suçtur. Biz iki yılda başta Cengiz Ünder olmak üzere sattığımız oyunculardan 25 milyon euroya yakın gelir elde ettik. UEFA’dan 10 milyon euro geldi. Devre arasında 4 futbolcu aldık. Sadece Robinho’ya 2 milyon euro ödedik, diğerlerinin bonservislerine tek kuruş vermedik. TFF gelirleri, yayın payı, iddiadan gelen paralar ortada. Uluslararası bağımsız şirketler tarafından denetleniyoruz. Her delinin kuyuya attığı taşa bakarsak işimizi yapamayız. İnsanlar neden Başakşehir beş yıldır şampiyonluk kovalıyor diye sorgulamıyor? Hesabımız ortada.”

Haberin Devamı


“VAR’dan vazgeçilmez”
Video Asistan Hakemliği’nin mimarisinde başrol oynadı Gümüşdağ.
İyi de, sezon başından bu yana neden hakem hataları ve VAR konuşuluyordu?
“VAR olmazsa olmazımız. Geçiş sürecindeyiz. Hakemlerin eğitimi güçlendirmek zorundayız. Zayıf kalanlar var.
MHK gereğini yapmalı. Aritmetiğin bu kadar daraldığı, ikili averajın bile sonucu belirleyeceği bir yarışta elbette VAR’a ihtiyacımız var. Fenerbahçe maçında VAR bir kaç dakika durdu. O pozisyon doğru süzülse, şimdi iki puan daha önde idik.”
Ligin en yaşlı kadrosu Başakşehir’de. “Seneye bir rotasyon olacak mı acaba?” dedik;
“Şampiyonluk ipini göğüslersek, koşullar ne olursa olsun, aynı çizgiyi devam ettirmek için elbette takımı gençleştireceğiz. Futbolu bırakacak, yaşı ilerleyen ve ayrılması gereken isimler olacak. Aynı inanç ve istekle daha iyisini yapacağız. Sürdürülebilir başarıların ve istikrarın peşindeyiz.”

Haberin Devamı

İnkâr etmeyin!
Kısa, samimi, yan yollara sapmadan aldığım yanıtlar böyle.
400 bin kişilik bir ilçe takımından söz ediyoruz. Arkasında güçlü bir camiası yok, reytingi yok, medya desteği yok. Ama ortada başarı var!
Saha dışına odaklanırsanız, elbette deli sorular oluşabilir kafanızda. Lakin yıllardır siyasetle kucak kucağa olmayan tek bir kulüp gösterebilir misiniz?
Siyasetin ve siyasetçilerin çeyrek asırdır futbola ilgisini ve aşkını (!) kim inkâr edebilir? Bugün kulüplerin mali bilançolarının yapılandırılması, alacakları banka kredileri, siyasi iradenin takdirinde değil mi?.. Başı her sıkıştığında meclisin gri koridorlarında, bakan kapılarında yatıp kalkan kulüp başkanları başka bir dünyanın yansıması mı?..
Fenerbahçe’yi tenzih ederek söylüyorum, yeni yapılan statların tümünde devlet desteği ve yardımı yok mu?..
Tüm bunları görmezden gelmek ve Başakşehir’in siyasete alet edildiğini ileri sürmek, insafsızlık gibi geliyor bana.
Takdir ve karar sizin!..

Haberin Devamı

MHK niçin susuyor?
İlaç için, bir hafta da hakem hataları konuşulmasın.
Ama nerdeee?..
Kararlarda standart yok. Aynı ihlale farklı yorum olmaz. Gözünün önündeki pozisyonu süzemezsen, VAR’dan yardım alarak hakemlik yapamazsın.
VAR’ın başında oturmak, protokolün belirlediği kurallara bağlı kalarak, hakeme yardımcı olmak demek.
Ego, kıdem saplantısı ve kaprise yer yok o ekranın başında.
Sonra ne oluyor? Tüm kulüpler ayaklanıyor, “adalet” diye bağırıyor.
Siz VAR’ı adalet sağlanacak diye getirdiniz ama, hakemleriniz duvara tosladı. Yıllardır kazandıkları yetenekleri körelmeye başladı.
En taze örnek. Cumartesi günü Trabzonspor-Ankaragücü maçını Mustafa Öğretmenoğlu yönetti. İki takım aleyhine verdiği kararlar çok konuşuldu. VAR da engelleyemedi tartışmaları.
Merkez Hakem Kurulu o performansı beğenmiş olacak ki, dört gün sonra Galatasaray- Hatayspor kupa maçına atadı.
35. dakikada Luyindama’nın Hataysporlu Korkishko’yu son adam olarak yere indirdiği pozisyon pek çok hakem yorumcusuna göre kırmızı kartla cezalandırılmalı idi. Ama ne yaptı MHK’nin yeni prensi? VAR’a gidip izledi ve konuk takım aleyhine endirekt vuruşla başlattı oyunu!

Sıfırdan başlamalı!
Peki, bu kadar yaygara koparken MHK başkanı niçin susuyor?
Çünkü savunabileceği bir argümanı yok elinde. Çaresiz ve panik içinde.
Karar vericilerin yerinde olsam, gelecek sezon VAR’ı kaldırır, yüz binlerce lira gereksiz harcamadan kurtulur, hakemleri hizaya çeker ve temel eğitimlerine sıfırdan başlardım.
Bu kadar imkana rağmen, her hafta bir kaos yaşanması ve camianın yıpranması normal bir şey değil.
Anlayın artık. Hakemlerin psikolojisi bozuldu. Para pul bile derman olmuyor dertlerine.
Nedeni açık; MHK’nin adaletsizliği ve benzeri görülmemiş uygulamaları!
Biri bunlara ne zaman dur diyecek, merak ediyorum...