Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ligin henüz başı. Lider olabilmek elbette önemli. Ama daha önemlisi unvanını sezon sonuna taşımak, şampiyonluk ipini göğüslemek. Bunun ilk şartı da adım adım ilerlemek. Sendelesen de ayakta kalabilmek. Trabzonspor böyle bir güce sahip olduğunu gösterdi.
Skor bir yana, yaptığın işi ciddiye alıyor, gelişime açık ve hırslı isen, yitirdiklerine değil, kazanımlarına bakacaksın. Tek cümle; “Trabzonspor doğru yolda.”
Karadeniz ekibi haftayı keyifle kapayabileceği bir maça çıktı. Kuşkusuz ligin hücumu en iyi oynayan takımlarından biri. Rakip ise Bülent Korkmaz’ın yönetiminde başarılı sonuçlar almaya devam eden Alanyaspor idi. Son üç maç, üç galibiyet ve gol yememiş bir taş gibi takım.
İki ekip de dört gün önce maç oynadı. Ancak Trabzonspor’un neredeyse on kişi ile tamamladığı Konya deplasmanında sarf ettiği efor, Alanyaspor’un en az iki katı fazlaydı. Böyle sıkışık fikstürlerde teknik direktörler devreye girer. Ne dedi Abdullah Avcı; “Sadece bir taktik antrenman yaptık.” Yani aktif dinlenme. Bu bakış açısı futbolcuyu mental ve fiziksel olarak diri tutar.
Bakın; Trabzonspor iyi oynadı demiyorum, mücadele etti, savaştı. Geriye düştükten sonra karşılık vermeyi alışkanlık haline getirmek yarınlar için artıdır. Konyaspor karşılaşmasının kahramanı Uğurcan’ın Diedhiou’nun zayıf vuruşundan yediği gol, nazar boncuğu olsun diyorum. Kalecilerin kaderinde vardır böyle kazalar. Kafana takma kaptan!
Bordo-mavililer hücum anlamında istediklerini yapamasa da duran toplarda etkili olmayı becerebilen bir takım.
Nitekim Bakasetas’ın asistinde Cornelius’un kule gibi yükselip yaptığı kafa vuruşu bu özelliğinin hayata geçmesiydi.
Peki ya Alanyaspor? Bülent hoca ile kişilik kazandığını görüyoruz. Maçın genelinde bu artısını sahaya yansıtmayı başardı.
Teknik direktörlerin tercihlerine saygı duyarım. Cornelius ve Djaniny gibi iki forvetle başlamak kazanma düşüncesini yansıtır. Lakin bu kombinasyonlar bazen sıkıntı yaratabilir. Djaniny’i çizgi oyuncusu olarak düşünmek onun özelliklerini frenliyor. Cornelius gibi pivot santraforu ise sürekli kanat ortaları ile beslemek gerekir. İkisinde de tam verim alamadı.
Temponun düşmediği bir maçtı. Gözümüzün pası silindi. Trabzonspor müthiş bir baskı kurdu ikinci yarıyla birlikte. Yeter mi? Baskı; pozisyon bulmak, alternatif üretmek ve yetenekli ayakları devreye sokmak da demek. Bu noktalarda yetersiz kaldı.
Trabzonspor açısından talihsizlik diz boyu. Yine bir savunmacı, 75. dakikada kırmızı kartla oyun dışı kalınca, maçı 22 dakika eksik tamamlamak zorunda kaldı.
Halis Özkahya, Hüseyin’i atarken vicdanının sesini dinlemedi.
Buna rağmen Trabzonspor sonuna kadar golü zorladı. Fırsatlar buldu. Ama işin psikolojik yanı var ya. Duvar gibi dikilir karşınıza. Yıkmak için balyoz gerekir. Neleri denemedi ki son dakikalarda bordo-mavili oyuncular? Kaleci Serkan çıktı karşısına.
Son saniyeye kadar kazanmak için inanılmaz uğraş veren Trabzonspor’u kazanamadığı için değil, özellikle eksik kaldığı andan itibaren üç puan adına her şeyi yaptığı için kutluyorum.
Adına “takım ruhu” denir. Bu mücadele, gelecekte çok şeyin müjdecisidir. Yarışın adı maraton.
Geriye düşebilir, tempoyu kaybedebilir ama hedefe kilitlenirsen, mutlu sona ulaşabilirsin.
Trabzonspor son iki haftada yitirdiği 4 puana karşın, benim nezdimde şampiyonluğun en güçlü adayıdır.