Trabzonspor’un ekonomik anlamdaki mücadelesine tam bir kurtuluş savaşı diyebiliriz.
Düştüğü yerden ayağa kalkması kolay değil. Bugünden yarına bir kazanım elde etmek ise çok zor.
Başkan Ahmet Ağaoğlu’nun seçildiği günden bu yana verdiği mesajlar, bir yandan geçmişte yaşanan tahribatı anlatıyor, diğer taraftan camiayı zorlu bir sürecin beklediğine işaret ediyor.
Ama asıl tehlike, bordo-mavili takımın beklentilerin üzerinde bir performans göstererek ligin ilk yarısını ikinci sırada tamamlaması.
Karadeniz insanı sabırsızdır, tez canlıdır, heyecanlıdır.
Uzun yıllar hasret kaldığı bir sevdası var. “Şampiyonluk” sözcüğünü bu kadar yüksek sesle dile getirmek sıkıntıya yol açabilir.
Önemli olan bu koşullarda Trabzonspor’un yürüyüşünü istikrarlı biçimde sürdürebilmesi...
Kadro kısıtlı, yük gençlerin omuzlarında. Takımdaşlık yolunda emekleme aşamasındaki futbolcu topluluğunu strese sokmamak gerek.
Taraftar, sabırlı ve destekleyici olmalı. Her sonucu anlayışla karşılamalı. Tökezlediğinde de, takımın arkasında durmalı tribünler...
‘Dibe vurmuştuk’
Başkan Ahmet Ağaoğlu bir sohbetimizde şunun altını özellikle çizmişti:
“Göreve geldiğimizde kulüp sportif, idari, finansal ve kurumsal olarak dibe vurmuş durumda idi. Bu kadar kısa sürede tüm sorunların üstesinden gelmek mümkün değil. Camia bizi ‘niçin şampiyonluk sözcüğünü ağzınıza almıyorsunuz, hedef büyütün’ diye eleştiriyor. Önümüzdeki tablo bu iken, elbette ki en iyisini istiyoruz. Dönüşü olmayan bir yoldayız.”
Başkan ve yönetim mucizevi işlere imza atsa da, gerçekçi olmak lazım.
Trabzonspor’un ara transfer döneminde takviye yapması zor. Mevcut oyuncular ve 1461’den gelecek isimlerle sezonu tamamlayacak.
Diğer tarafta FIFA’da bekleyen dosyalar var. Yaz dönemine kadar sorunlar çözülebilirse, gelecek sezon için daha iddialı esebilir Karadeniz fırtınası.
Bordo-mavili takım maçlar tamamlandığında Avrupa vizesi alabiliyorsa, büyük bir başarıdır bu...
Futbola IMF geliyor!
Türkiye Futbol Federasyonu ile Türkiye Bankalar Birliği arasında imzalanan protokol, batma noktasına gelen kulüpler için belki de son şans.
Borçların yapılandırılması projesine bazı Süper Lig kulüpleri katılmayabilir. Çünkü hâlâ kendi yağı ile kavrulmayı bilenler var. Sivasspor, Başakşehir, Akhisarspor ve Kasımpaşa kapsam dışı kalacaklar.
Bazıları istemeden kabul etse de, ben bunu IMF anlaşmasına benzetiyorum. Kemer sıkma, sıkı denetim, gelir-gider denkliği, çılgınca harcamaların sona ermesi, yöneticilerin sorumlu tutulması gibi.
Futbol Federasyonu taviz vermeden bu işin takipçisi olacağını açıkladı. Umuyoruz, geçmişteki gibi ipler gevşek tutulmaz.
Madem radikal bir süreç başlıyor, benim de bir önerim var. Hazır eliniz değmişken, futbolcu ve teknik adamların vergi yükünü de kaldırın kulüpler üzerinden.
Avrupa’da tek örneğiz. Yeni kontratlarda kemiksiz kazanç dönemi bitsin, herkes kendi vergisini ödesin. Kulüplerin cebinde ciddi bir para kalsın. Haa, beğenmeyen varsa da çekip gitsin.
Bunun için yasal düzenlemeye gerek yok. Kulüpler Birliği Vakfı ile TFF bu kamburu kolaylıkla atabilir futbolumuzun üzerinden!
Çalışanların maaşını almadan devlete vergisini ödediği bir ülkede, bu büyük adaletsizliğe son vermenin zamanı gelmedi mi?
Ne ‘VAR’mış arkadaş!
Merkez Hakem Kurulu Başkanı sanırım şöyle bir kompleks içine girmiş; “VAR’a karşı olan bize de karşıdır.”
Akıl var, mantık var. İnsanlar teknolojiye ve futbola sağlayacağı katkılara niçin hayır desinler?
Bunca yatırım yapılmış, emek harcanmış, umut bağlanmış bir proje söz konusu.
Beyler istiyor ki kimse eleştirmesin, hataları dile getirmesin. Onlar da bindikleri saltanat kayığında güle oynaya kürek çeksin.
***
Uzun yıllar sonra, bir devre arası hakem seminerine gitmedim. MHK başkanının kokart töreninde yaptığı konuşmayı dinledim.
Okuduğu metni ve istatistikleri kim hazırlamışsa “on numara” olmuş! Bu sayede Yusuf Namoğlu rakamlar ve örneklerle müthiş bir şov yaptı.
Hani biraz işin dışında iseniz her şeyin dört dörtlük olduğuna inanabilir, ağzını açanları cehaletle ve düşmanlıkla suçlayabilirsiniz!
Başkan büyük bir gururla Video Asistan Hakemliği’nin ilk yarıda düzelttiği hatalardan söz ederken yine bir şeyi unuttu; “Niçin bu kadar hata yapılıyor? Adalet sağlanacak derken hakemliğin kalitesi düşüyor, camiaya güven azalmıyor mu?..”
Kimin umurunda?..
***
Namoğlu sonunda ağzındaki baklayı çıkardı. İtalya örneği üzerinden, ligin ikinci yarısında yaşayacaklarımızla ilgili ipuçlarını verdi:
Şu cümleyi kurdu Namoğlu: “İtalya MHK Başkanı Nicola Rizzoli buradaydı. ‘Biz de geçen sene çıtayı çok yukarda tuttuk. Ama her yerden darbe aldık. Geçen sezon ortalama karar değişimi 3.2 iken bu sene beklentileri düşük tuttuk ve 2.4’e indirdik.”
Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz?
IFAB ile imzalanan VAR protokolünü biz de yavaş yavaş esneteceğiz. Yani VAR’ın kullanım alanını genişleteceğiz.
İnsanlar soruyor ya, VAR şu pozisyona niçin müdahale etmedi diye. Merak etmeyin, bu soruların yanıtlarını yakında göreceğiz. Yeni tartışmalara hazır olun!
Hakeme küfür ve yaptırımlar
Antalya’daki hakem seminerinde Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’in konuşmasında dikkat çekici pek çok konu vardı.
Ne demişti Demirören?
“Hakemlerimizin göğsünde Türk bayrağı var. Hakemlerimiz, TFF’nin bir ferdi. Bir hakeme bu kadar kolay hakaret edilemez, küfür edilemez. Geçen sene 40 hakemimize, hakaret ve küfredildi. Bu sene ilk yarıda 21 kere edildi. İşin kötüsü kimse özür dilemedi hakemlerimizden. Ama neyi tartıştılar: ‘Neden fazla ceza verildi?’ Önce saygılı ol, burada Türk bayrağı, karşında Türk hakemi var.”
Ve topu Spor Bakanlığına attı başkan... “Şiddet yasası gereği bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunun.”
Teklifi önemsiyor ve caydırıcı olacağına inanıyorum.