Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Futbolda dün yoktur. Günü ve yarını yaşayacaksın. Geride kalanlardan ders alacaksın. Geçen hafta Trabzonspor karşısına lig sonuncusu olarak çıkan Başakşehir’e bakın. Ne yaptı? İki maçta altı puan. Ya Alanyaspor’a sahasında boyun eğen Galatasaray? Gitti, zor da olsa Erzurumspor’u yendi, kendine geldi.
Trabzonspor için de dönüm noktası olarak görülen bir sınavdı Fenerbahçe maçı. Kötü gidişe “dur” diyebilmek için tüm kozlarını oynaması gerekiyordu. Tabii teknik direktör Eddie Newton’ın futbol aklını okuyabilmemiz açısından da önemliydi bu doksan dakika. O maalesef nerede çalıştığının farkında değil bence...
Şunu net biçimde söyleyebilirim; Trabzonspor iki farklı görüntüsü, “gerçek hangisi?” dedirtti bana.
İlk yarıda mükemmele yakın oynayan bir takım, ikinci bölümde ise erken yediği golle panik yapan ve direncini yitiren bir ekip vardı. Bu kadar kırılgan olması kaygı verici bir durum. Uğurcan bu ülkenin yetiştirdiği en iyi kalecilerden biri. Ama dün akşam garip bir tutukluk içindeydi. Özgüven patlaması mı acaba? Yediği iki golde önemli hataları vardı. Tisserand’ın müdahalesi öncesi kalesinden çıkamadı, Valencia’nın vuruşunda yerinden kımıldayamadı. Duran ve yan toplarda bu kadar mı aciz kalır bir takım? Hadi biri yanıt versin; bu ekibin lideri kim?
İlk yarıda istediği hiçbir şeyi yapamayan Fenerbahçe’nin ilk hamlesi, son derece etkisiz kalan Sosa’nın yerini Cisse’ye bırakması oldu. Her teknik adamın harcı değil böyle inisiyatif almak. Sihirli dokunuş gibiydi. Ev sahibi ekip beraberlik sayısını erken bulmasa maçın hikayesi değişir miydi? Tartışılır.
Ama sorgulanması gereken, Trabzonspor’un bu kadar çabuk dağılması... Maça ortaksın, kazanma ihtimalin de var. Yelkenleri bu kadar kolay suya indirmek yakışıyor mu? Beş dakikada iki gol yemek nasıl bir zaafiyettir? Söyleyeyim; takım ruhuna sahip değilseniz, ilk darbede “un kurabiyesine” dönersiniz.
Yeniden oyuna tutunmak, kontrolü sağlamak zor olur bu durumlarda. Hele hücum bölgesine top taşırken bu kadar etkisiz kalıyorsanız, vay halinize. Bir de rakibinizin üçüncü bölgede etkili silahları varsa... Cisse’nin sonradan girip skora yaptığı katkı, iki takım arasındaki kadro kalitesini de ortaya çıkardı. Fenerbahçe, Süper Lig’deki pek çok takımın ötesinde bir oyuncu zenginliğine sahip. Üstelik deneyim faktörü göz ardı edilmemeli. Elbette “ustalık” aşçıda. Erol hocaya tebrikler.
Bu yenilgi Trabzonspor’da bazı taşları yerinden oynatacaktır. Öncelikle bir süredir eleştirilen teknik direktör Eddie Newton’un varlığını elbette. Olmuyor işte. Olmadığını anlamak için geminin bir yere demir atması mı beklenecek? Uzun süredir bu takımı bilen bir teknik adamın nelerin yolunda gitmediğini görememesi, çözüm üretememesi konuşulmayacaksa, kusura bakmayın da, başkan ve yönetiminin transfer politikaları yatırılacaktır masaya. Newton kendisini İngiltere’de sanıyor sanırım.
Ben bu takımda genç, yetenekli futbolcular olduğunu biliyorum. Kötü bir oyuncu topluluğu değil. Ama ya seçtiğiniz mutfak yanlış, ya da yapmaya çalıştığınız yemeğin malzemesi berbat.
Trabzonspor 6. hafta sonunda hâlâ beş puanda ise... Daha doğrusu bu süreçte 13 puan kaybetti ve liderle arasına 11 puan fark koyuyorsa, birileri şapkasını masaya koyup, nerede hata yaptıklarını itiraf etmeli. Trabzonspor camiası bu kadar çileyi kaldıramaz, sessiz kalamaz.
Haa, yeni hocanın adı Abdullah Avcı mı olur, B planı var mıdır bilmiyorum ama, deniz kabardı. O dalgaların önünde durmak zordur!