Maçın analizine geçmeden altını çizelim; Sosa, Onazi, Yusuf Yazıcı, Abdülkadir ve Pereira... Kimi tek antrenmanla, kimi iğneyle, kimi serum yiyerek, kimi sakat çıktı sahaya. Kolayı seçmediler, hocalarından forma istediler. Bu özveri, Trabzonspor’da takım ruhunun geri dönmesi açısından irdelenmesi gereken çok önemli bir konu...
Ve bu beşlinin hepsi, diğer arkadaşlarıyla birlikte maçın sonucuna etki edecek performans sergiledi. Abdülkadir Ömür’e ayrı bir parantez açmam gerek; ki en zor bölümde kilidi kıran oyuncu idi. Penaltıyı aldı, hemen ardından Ekuban’a müthiş bir asist yaparak maçın yıldızı olmayı ve hocasının onu alkışlatmasını anasının ak sütü gibi hak etti. Yaratan nazardan saklasın, Abdülkadir hem Trabzonspor hem milli takım için çok değerli bir yıldız artık.
Gelelim 90 dakikaya... Top rakipte iken 11 kişiyle kendi yarı alanında kapanan bir takım karşısında golü bulmak kolay değil. Aykut Kocaman’ın bu oyun anlayışı, Trabzonspor’u uzun süre zorladı. Sağ tarafta Abdülkadir- Yusuf- Pereira üçgeni arasındaki pas trafiğinin pozisyona dönüşememesi sinir bozucu gelse de, sol taraf hiç çalışmayınca Rodallega’yı topla buluşturacak pozisyonlar üretilemedi. Ceza alanının önü de çok adamla kapatılınca, Yusuf’un kaleyi yoklama şansı kalmadı.
İşler Konyaspor’un istediği şekle büründü. Hatta savunmanın arkasına atılan iki uzun topta Jahovic biraz dikkatli davransa, öne geçen taraf konuk ekip olabilir ve maçın seyri değişebilirdi.
İkinci yarıda daha iştahlı, istekli bir Trabzonspor vardı. Gol için her yolu denemeye devam etti. Yılmadı, rakibi bunalttı ama bir türlü ceza alanı içinde üretken olamadı. Ta ki, VAR’ın da onayladığı 72. dakikaya dek... Abdülkadir iki rakibi arasında yerde kaldı. Hakem beyaz nokta ısrarında haklı çıkınca, Rodallega’ya perdeyi açmak düştü. Sonrası malum, geçen hafta tribünleri ağlatan Ekuban ve Onazi’nin şık golleri üç puanın süsü oldu.
Fenerbahçe, Kayserispor ve dün akşam Konyaspor galibiyetleri, bir ay önce takım içinde yapılan radikal operasyonun haklılığını kanıtladı. Trabzonspor’u yıllardır bu kadar coşkulu ve kenetlenmiş görmemiştim. Hadi hayırlısı!