Sezonun en ilginç maçlarından birini izledik dün. Her türlü aksiyon vardı. Kırmızı kartları, penaltı kararları ve gerilimi ile gelecek nesillere anlatılacak cinsten bir doksan dakikaya tanıklık edenler şanslı idi. Harika bir maç oldu. Müthiş keylif verdi.
Trabzonspor uzun yıllardır bu kadar karakterli bir mücadele sergilememişti. Alanyaspor gibi aldığı sonuçlar asla sürpriz sayılmayacak bir rakip karşısında 27. dakikada on kişi kalmasına karşın pes etmeyen, vazgeçmeyen, sahaya yüreğini koyan ve üç puanı anasının ak sütü gibi hak eden bu takımı alkışlamak görevimiz. Bravo fırtınaya.
Erol Bulut ve öğrencilerini de kutluyorum. Kendisi bana göre süper ligin en iyi teknik direktörlerinden biri. Çalıştırdığı her takımda mütevazı kadrolarla iyi işler yaptı. Şimdi de Alanyaspor’da bazılarını şaşırtmaya devam ediyor. Bu yüzden Akdeniz ekibinin ligdeki konumu ve topladığı puanları kimse küçümsemeye kalkmasın.
Dün Trabzonspor karşısında önemli bir avantajı vardı Alanyaspor’un. Maçın henüz başlarında eksik kalan Trabzonspor’u yenmek için hücumda çok şey denedi ama bu kez sert kayaya çarptı, olmadı.
Abdülkadir Parmak’ın Siopis’in bileğine basmasını hakem Abdülkadir Bitigen kırmızı kartla cezalandırırken, insanların aklına doğal olarak geçen hafta Sosa’nın sakatlanmasına yol açan sert hareket geldi.
Hakem kararlarında ve VAR müdahalelerinde standart sağlanamayınca, bu tip karşılaştırmaları yapmak yadırganmamalı. Abdülkadir topa müdahala ettikten sonra kontrolsüz biçimde rakibin bileğine basınca hakem Bitigen tereddütsüz kırmızı kartını çıkardı. Göztepe maçında Fırat Aydınus’un uygulamasını yerinde bulup bu hafta VAR’da görevlendiren Merkez Hakem Kurulu, yaşanan çelişkilerin sorumlusu olmaktan kurtulamaz.
Elbette Alanyaspor gibi istikrarlı bir takım karşısında 65 dakikadan fazla on kişi oynamak kolay değildi. Parmak’ın oyundan çıkmasından sonra inisiyatif konuk ekibe geçti. Nitekim ilk yarıda Cisse, Fernandes ve Bakasetas ile bulduğu üç önemli gol fırsatı vardı.
İlk kırmızı kart sahayı da tribünleri de gerdi. Tansiyon yükseldi. Tablo Trabzonspor adına dezavantaj gibi görünse de oyunda kalmak, maça tutunmak ve kazanmak farklı bir motivasyon gerektiriyordu.
Bordo-mavili oyuncular o ruhu öyle içselleştirmişti ki, Abdülkadir’in yokluğunu bir an olsun hissettirmediler. Her biri iki kişilik efor sarf etti.
Şunu açık söylemeliyim; şu ana dek oynanan maçlar içinde “Hakem-VAR” işbirliğinin adalet sağlamak adına en verimli olan karşılaşmalarından biri idi. Trabzonspor’un penaltıları, kırmızı kartları ve diğer uygulamaları elbette tartışmaya açık.
Hosseini’nin galibiyeti getiren penaltı golü ve kaçırdığı ikincisi, Ünal Karaman’ın tercihi olduğu için saygı duyuyorum. Lakin zor olan, İranlı futbolcunun ilk atışı idi. Soğukkanlı ve temiz bir vuruş oldu.
Bu koşullarda tüm Trabzonsporlu oyuncuları takdir ederken, Novak’a ayrı bir parantez açmak istiyorum. 69. dakikada kalecisi ve savunmacılarının büyük hatası beraberlik sayısını getirebilirdi. Novak öyle bir anda, öyle bir müdahalade bulundu ki, maçın kırılma anı çizgiden çıkardığı o top oldu.
Trabzonspor’un rütbelilere değil, askerlere ihtiyacı var. Ve görüyorum; bu takımda kimse diğerinin ne yaptığına değil, birlikte ne yapabiliriz düşüncesinde. Bu farkı yaratan Ünal Karaman’ı kutluyorum.
Son olarak, dün 10 Kasım idi. İki takımın da yüce Atatürk’ün anısına sahip çıkması gurur vericiydi. Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve özlemle anıyorum!