Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dilimizde tüy bitti, yıllardır aynı şeyleri konuşmaktan. Futbol kulüpleri çiftlik, seçilenler de ağa olamaz diye.
Özellikle Anadolu’da ve kurumsallaşmamış kulüplerde yaşanan ekonomik sıkıntıların temelinde, bu felsefe yatıyor maalesef. Ali Şafak Öztürk’ün ismini, Antalyaspor başkanlığına seçildiğinde duydu camia. Genç, idealist, kulübü süper lig standartlarında sınıf atlatacak gözüyle bakılıyordu kendisine.
Sonra ne oldu? Geçmiş yönetimlerin popülist yaklaşımından etkilenen Öztürk, ancak 1.5 sene dayanabildi. Alacaklılar, transfer taksitleri, vergi ve prim ödemeleri sıraya girdi.
Borcu borçla döndürme geleneğinin sıkıntıya süreklediği onlarca kulüp sayabiliriz liglerimizde. Tıpkı Trabzonspor’un yakın geçmişte yaşadığı dram gibi.
Peki bu kulüpler, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından denetlenmiyor mu? UEFA’nın mali fair-play kriterleri liglerde geçerli değil mi? Her sezon UEFA lisansı alan kulüpler açıklanmıyor mu?

Şartlı denetim!
Açık söyleyeyim, sistemin sağlıklı yürüdüğüne inanmıyorum. Ya kulüpler kılıfına uyduruyor hesabı kitabı, ya denetlemeyi yapanlar hoşgörülü davranıyor biraz. Konu uluslararası transferdeki borçların ödenemesi noktasına gelip, FIFA sopasını gösterince, yaptırımlar başlıyor.
Boşuna denmemiş, göbeğini kendin keseceksin diye. Fransızlara bunu anlatamazsın ama, ajanslara hafta içinde düşen haber, çarpıcı örnekti bizimkiler için! Fransa Profesyonel Futbol Ligi Kurumu (LFP), Ligue 1 ekiplerinden Lille’e ara dönemde transfer yasağı getirdi. Kulüplerin mali durumlarını inceleyen direktörlük, “gelir gider tablonu düzelt öyle gel” diye raconu kesti. Paris Saint- Germain, Monaco ve Metz ise, şimdilik kaydıyla paçayı kurtardı. Adamların şakası yok.

Nerede yasa?
Yıllardır konuşup tartıştığımız, lakin sümen altından çıkarıp TBMM’den geçiremediğimiz “Spor kulüpleri yasası” var ya? Tek kurtuluş o görünüyor.
Aslına bakarsanız kulüplerin söz konusu sarmaldan kendi olanaklarıyla kurtulma şansı kalmadı. Süper Lig A.Ş.’nin kurulması, Varlık Yapılandırma Şirketi ile borçların uzun vadeye yayılması, kaynak yaratılması ve yayın haklarının ülke dışına pazarlanması için, yasal düzenlemeler şart.
Bu konuda çalışma yapılıyor gibi görünse de, mehter takımı gibi iki ileri, bir geri gidiyoruz. Mevcut yapı değişmediği takdirde, yüz milyonlarca euro üzerinden konuşulan ödemelerin tıkanma noktasına gelmesi ve iflas bayraklarının çekilmesi kaçınılmaz.
Bir gerçek daha var ki, yakın geçmişte UEFA’nın Türk takımlarına verdiği, kupalardan men, ağır para ve puan silme cezalarını unutmuş görünüyoruz. Günü kurtarma, erteleme, sırtını devlete ve siyasete dayama alışkanlığı hüküm sürdükçe, yasa değişse ne yazar?..
Çok geriye gitmeyin. Bucaspor, Mersin İdmanyurdu, Eskişehirspor, Gaziantepspor, Manisaspor, Karşıyaka ve nice süper lig kulübü, bakın şimdi nerelerde yaşam savaşı veriyor?.. Bir Allah’ın kulu çıkıp da bu kulüpleri bataklığa sürükleyenlerden hesap sordu mu? Neredeee.... Hepsi çekip gitti, cenaze namazını bile beklemeden!

Haberin Devamı

Otobüs kalkmayınca!..
Ankaragücü’nün küme düşme sürecinde yaşanan kavgalarda İ.Melih Gökçek’in de dahli vardı. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin eski başkanı, asırlık kulüp küme düşünce, futbol sevdasını Osmanlıspor üzerinden sürdürmeye devam etti. Süper lig ekibi, maçlarını Osmanlı stadında oynuyor. Kent merkezinden bir hayli uzak. Toplu taşıma sistemi de yok. Gökçek görevde iken, Osmanlıspor takımı dolu tribünlerin önüne çıkıyordu.
Peki nasıl oluyordu bu? Çok basit. Gökçek belediyenin otobüslerini tahsis ediyor, çoğunluğu belediye çalışanı binlerce insan bunlara doluşup stada götürülüyor, maç sonunda da aynı otobüslerde Ankara’ya dönüyorlardı. Kulüp yetkililerine göre ise, taraftar dernekleri talepte bulunuyor, belediye Yeni Kent’e koyduğu otobüs seferlerini artırıyordu!
İ.Melih Gökçek 28 Ekim’de Ak Parti yönetiminin isteği üzerine istifa etmek zorunda kaldı. Osmanlıspor da öksüz!.. Fenerbahçe maçından sonra oynadığı iki karşılaşmada tribünler neredeyse bomboştu. Onları stada götürecek servisler artık yoktu. Belki de, takımın kötü gidişi soğutmuştu taraftarı!
Osmanlıspor zor günler geçiriyor. Diyeceksiniz ki, takım sevgisi böyle dönemlerde belli olur. Doğru... Başkentlilerin örnek alacağı bir taraftar grubu varsa, Ankaragücü’dür. Bırakın 19 Mayıs stadındaki on binleri, her deplasmanda yüzlerce sevdalı, kar - kış demeden takımlarının peşinde. 2. ligde de öyleydi, şimdi de aynı.
Ne demiş atasözü?.. “Taşıma suyla değirmen dönmez.” Taşıma taraftarla da öyle!

Size de çıkabilir!..
Spor Bakanlığı tüm federasyonlara bir genelge göndererek, 2018’in “kemer sıkma” yılı olacağını duyurmuş. Bakanlık, A’dan Z’ye tasarruf isterken, yabancı antrenör istihdamının zorunlu olduğu durumlarda, federasyon çıkarları gözetilerek Türk lirası üzerinden sözleşme yapılmasını istemiş.
Malum; faizler yükselirken, yabancı paranın değer kazandığı, borsanın geri adım atmadığı, garip bir ekonomik düzende yaşıyoruz. Böyle bir ortamda en çok can yakan, döviz üzerinden yapılan sözleşmeler. Özellikle de futbolda. Eurodaki bir kuruşluk artış, kulüp bütçelerine milyonlarca TL olarak yansıyor. Kimse de yabancı oyuncu ve hocayı, yerel para birimi üzerinden kontrat yapmaya ikna edemiyor.
Evet, futbol özerk bir yapı. Kendi dinamikleri var. Lafa gelince devlet müdahalesi olmaz. Ama icraate gelince “devlet bize yardım etsin”, “stat yapsın”, “para versin”, “vergileri yükseltmesin” diyen de onlar. Eee, nasıl çıkacağız işin içinden?..
En iyisi, Diyanet “haram” diye fetva verse de, 61 milyonluk piyango biletlerine yatırım yapmak!