Bu çocuklarla gurur duymayalım da kimi övelim? Avuçlarımız patlayıncaya dek alkışlamayalım da neye sevinelim?
İyi bakın hepsine. Bu takımda prim pazarlığı yok. Arkadaşlık, dostluk, sevgi ve milli ruh var. Teknik direktöre kafa tutmak yok, üst perdeden saygı var. Kabadayılık, kendini beğenmişlik yok, mütevazılık ve ölümüne mücadele var.
Evet göğsümüzü gere gere “İşte bizim milli takımımız bu” demenin keyfini çıkarmalıyız şimdi.
Ya bu harikayı yaratan bilge teknik direktör Şenol Güneş? Bu kadar yetenekli futbolcuyu biraraya toplamak ayrı bir meziyet, onları nakış gibi işlemek farklı bir deneyim gerektirir. Şenol hoca uzun yıllardır bu milli takımın başına gelmiş en güzel şeydir, bu öykünün kahramanıdır. Bir dönemler Güneş’in saç traşını ve giydiği takım elbiseyi “konu” edenler kaldıkları yerde duruyor ama, o yüzlerce kilometre ilerde hepsinden. Teşekkürler hocam.
Hollanda gibi grubun favorisi gösterilen bir rakibi yendikten sonra, Norveç karşısında da kazanarak neden ikide iki yapmayalım diye düşündük elbette. Bizi umutlandıran sadece ilk maçtaki skor değil, millilerimizin sergilediği oyun, coşku ve hırstı kuşkusuz.
Nitekim tam da gönlümüze göre başladık. Henüz 4. dakikada hazırlanış ve bitiriliş açısından mükemmel bir gol bulduk. Ozan Tufan’ın topun gelişine yaptığı o son vuruş, alkışı hak etti.
Norveç ilk şaşkınlığını attıktan sonra beklenildiği gibi oyuna ağırlığını koymaya başladı. Öndeki ikiz kuleler Sörloth ve Haaland’ı pozisyona sokmak için yüksek topları tercih edeceği belliydi. Dolayısıyla her iki kanadı etkili kullanması gerekiyordu. Beklerimiz rakibi iyi karşılarken göbeği de kapatınca, Norveç’in planları bozuldu. İlk yarıda Sörloth’un tesadüfen önüne düşen topu direğe nişanlaması dışında ciddi bir tehlike yaşamadık kalemizde.
Ya oyunun diğer yanı. Bir taraftan takım savunmasına özen gösterirken, hızlı hücumlar ve duran toplarla da gücümüzü hissettirmeye başladık. 28. dakikada Yusuf’un kullandığı köşe atışında onca kalabalık arasından yarım metre fazla yükselen Çağlar’ın kafa vuruşu, hepimizi yerinden hoplattı. İlk yarı bitmeden bir Hollanda destanı daha yazabilirdik. Burak’ın nefis pasıyla kendini ceza alanına atan Yusuf vurdu, kaleci Jarstein’in kale direğine yapışan ayağı üçüncü golden etti millilerimizi.
İkinci yarıda istatistiklere göre oyunun hakimi gibi görünen, ancak her denemesinde beton duvara çarpan bir Norveç, soğukkanlılığı yitirmeyen, oyun disiplininden taviz vermeyen ay-yıldızlı ekibimiz vardı sahada. Ne yaptığı bilen, yapmak istedikleri harfiyen uygulayan milli takım, Ozan Tufan’ın 59. dakikada gelen füzesi ile Norveç’in ümitlerini Malaga’da çimlere gömdü.
Dün akşam da “Şu vasat oynadı” diyebileceğimiz bir tek oyuncumuz yoktu. Ama hakkını verelim kalemiz ve savunmamız olağanüstü durdu. Başta Çağlar olmak üzere nefes aldırmadı Norveç forvetlerine. Uğurcan bu kaleyi zor bırakır, yine kalitesine yakışır bir performans gösterdi. Tabii Ozan Tufan’a ayrı bir parantez gerek. Açılış ve kapanış golleriyle farkı yarattı. Milli takıma katkısı geç ama süper oldu.
2022 Dünya Kupası yolunda iki güçlü engeli aşmak kolay değildi. Harika işler yaptı bizim çocuklar. Şimdi sırada Letonya sınavı var. Aynı ciddiyet ve enerji ile üçte üç yapmamak için engelimiz yok. Sonra gelsin Avrupa şampiyonası.
Bizler size inanıyoruz, 83 milyon Türk arkanızda ve yanınızda olacak. Sağ olun yaşattığınız mutluluk ve sevinç için. Alınlarından öpüyoruz hepinizin.