Trabzonspor adına işlerin yolunda gitmeye başladığı, daha doğrusu oyunda dengenin sağlandığı bölümde Bakasetas’ın yaptığı hatanın izah edilir yanı yok. Galatasaray orta alanda çok adamla baskı kurarken, Yunanlı oyuncu üç kişinin arasına girip fantazi yapmaya çalışınca bedeli ağır oldu. Onun kaptırdığı top önce Kerem’e, onun pasında Icardi’ye gelince pozisyonun adı “gol” oldu.
Bu affedilmez hata çok doğaldır ki Trabzonspor’un kimyası ve moralini bozdu. Rakip zaten kağıt üzerinde favori. Kadro yapısı desen senden en az üç gömlek üstün. Maçın gidişine etkileyecek, kaderini değiştirecek oyuncu avantajına sahip. Bu koşullarda geri dönüş hiç kolay değil. Oysa maçın başında Umut ve Trezeguet ile girdiği iki pozisyon müsabakanın seyrini etkileyecek kadar tehlikeli idi.
Dün gece de gördük, Trabzonspor’un “işte budur” diyebileceğimiz bir oyun planı yok. Ancak sorun bugünün değil. Geçen sezondan taşınan bir olumsuzluk. Blejica’nın bu sıkıntıya hâlâ çözüm üretemiş olması ilginç. Soruyorum; Abdülkadir Ömür çizgi oyuncusu mu? Bakasetas’ın asıl görevi pas trafiğini yönetmek değil mi? Niçin riskli işlere sokuyorsun? Bardhi’nin gerçek yeri neresi? Sorular bitmez. Öte yandan derde deva olsun diye bu kadar transfer yapıldı. Ama kimi sakat, kimi yedek, kimi sorunlu. İyi de taksimetre işliyor. Bu takım ne zaman “ideal” on birini bulacak? Deneye deneye mi, kaybederek mi? Trabzonspor camiasının buna tahammül edeceğini sanmıyorum.
Bu konuların altını çizdikten sonra maça dönelim. Yediği golün ardından bir süre bocalayan konuk ekip, biraz da Galatasaray’ın hücumda beklenen performansın altında kalması nedeniyle yeniden maça ortak olabileceğini düşündü.
İkinci yarıda da baskı kurdu ev sahibi takım. Okan Buruk, skoru artırarak rahatlamayı düşünüyordu. Oyuna tamamen hükmetmeye başladı, Trabzonspor’u sahasına hapsetti. Farkı yakalayacak pozisyonlar da üretti. Hele 67. dakikada ofsayt gerekçesiyle sayılmayan bir golü vardı ki, Torreira kale içinde topa dokunup ağlara göndermese, Galatasaray fişi çekecekti. Bu seviyedeki bir oyuncunun yaptığına acemilik demek zor geliyor, başka bir ruh hali içindeydi o an.
Ya Icardi’nin 85. dakikada boş kaleye gönderemediği top? Lakin Arjantinli ikincisini es geçmedi. Icardi demek, gol demek, uzatma dakikalarındaki o kafa vuruşuyla tribünleri “aşka getirdi.”
Tüm bunlar Trabzonspor savunmasına eksi puan olarak yazılırken, Bjelica’nın son dakikalarda yaptığı oyuncu değişiklikleri bir başka gerçeğe de işaret etti. Ne acıdır, bu takımın forveti yok, olanlardan da hayır yok. Hep söylüyorum, Umut’a kızmıyorum. Öz güvenini o kadar kaybetmiş ki, ender de olsa bulduğu fırsatları değerlendiremiyor.
Peki Bjelica’ya sormak istiyorum; yarın takımla ilişiği kalmayacak olan Gomez’i İstanbul’a getirip kulübede oturtmanın anlamı ne? Kimi cezalandırıyorsun, kimlere ne mesajı veriyorsun hocam? Diğer oyuncular görmüyor mu olup biteni?
Lafı eveleyip gevelemeyeceğim. Ligin ilk iki haftasında gördük. Trabzonspor’un bırakın şampiyonluğu, zirveye ortak olması bile başarıdır.
Umarım Bjelica gerçekleri süslü söylemlerle örtmeyi sürdürmez. Keşke diyorum, yönetim geçen sezon teknik direktör tercihi yaparken Fatih Tekke seçeneğini de değerlendirse idi. Eminim çok daha fazlasını yapardı Hırvat teknik adamdan. Yaşayıp göreceğiz ama, işlerin kısa sürede yoluna girmesi çok zor görünüyor.