Paris Saint German - Başakşehirspor maçında yaşanan çirkin olay; ırkçılığın dini, milleti, mesleği, mezhebi olmadığını anlattı bize.
Futbolcu gördük, teknik adam gördük, siyasetçi gördük, polis gördük, taraftar gördük, başı boş serseriler gördük. Ancak kimin aklına gelirdi sloganı “ırkçılığa hayır” olan UEFA’nın en üst düzey organizasyonunda bir hakemin bilinç altının açık vereceği?..
O kameramanı ve yönetmeni kutlamak lazım. Rumen hakem Sebastian Coltescu’nun, Pierre Webo için kullandığı ırkçı söylemi tespit edip ekranlara yapıştırmasa ve tüm dünya görmese, Başakşehir yardımcı antrenörü maruz kaldığı saldırıyı nasıl kanıtlayacaktı? Gördüğü kırmızı kartı ve öfkesini içine gömecek, soyunma odasında hüngür hüngür ağlayacaktı belki de.
Bu insanlık dışı hikayeyi yırtıp atan adam Demba Ba, hakemlere tepkisini en üst tonda dile getirmese, herkesin yaptığı yanına kâr kalacaktı; kim bilir!
Olayın yaşanmasıdan sonra ve yarım kalan maçın ikinci başlangıç düdüğü öncesi sergilenen büyük dayanışma, futbol sahalarındaki ırkçı söylem ve eylemlerin bir nebze hızını kesebilir, ancak kökünün kazınacağı anlamına gelmez.
Çünkü ırkçılık gözle görülmeyen bir hastalıktır. Bazen hiç belirti vermez. İnsanların zihnini okuyamayacağımız için, aramıza karışıp ırkçılık karşıtı eylem bile yapabilirler. Ama eninde sonunda deşifre olurlar. Açık verirler.
Çünkü kendilerini “diğerlerinden” “üstün görme” dürtüsü rahat bırakmaz paçalarını. Sessiz kalamazlar, beyinleri uyuşur.
Her kılığa girerler!
Türkiye; politikacısı, sanatçısı, sporcusu, taraftarı, aydını ve her kesimi ile Webo’nun arkasında durdu. Bu, elbette alkışlanacak bir duruş.
Fakat sanmayın ki yaşadığımız coğrafyada Rumen hakemin yaptığını “düşleyen” insanlar yok. Siyasetin içinde de, futbolda da, iş yaşamında da bastırılmış duygularını zaman zaman açık eden, küçümsenmeyecek bir “ırkçı” kitle var ülkemizde. Bir kalemde onlarca örnek sayabilirim, ama yüzleri kızarmaz ki!
Tribünden sahadaki oyuncuya muz gösterenlerin, maymun sesi çıkaranların, rakibe “nefret söylemiyle”saldıranların, sırf farklı bir ideolojiyi savundukları için yüzlerce insanı katledenlerin, bu düşmanca öğretiyi savunanlardan ne farkı olabilir ki?..
“Bizde ırkçılık yok” diyenlere asla inanmıyorum. Sussalar daha iyi!
Hep aramızdalar!
Ayrımcılık maalesef yaşamımızın her alanında var. Üzeri örtülüyor, kimi vakit etrafından dolaşılıp uygulanıyor, bazen de aleni biçimde yüzümüze vuruluyor.
Irkçılığı sadece ten rengi üzerinden sorgulamayın. O zihniyet, her kılığa girebilir. Her an karşımıza çıkabilir.
Webo’nun uğradığı saldırı ve gösterilen büyük tepki, onları bir müddet “inlerinde” tutabilir. Ama ilk fırsatta maskelerini indirip, kaldıkları yerden devam edeceklerini unutmayın! Hep aramızda dolaşıyorlar.
Evet, bu çağda insanların ırkçılık üzerinden ayrıştırılması utanç verici...
O yüzden diyorum ki; “Hey beyaz adam”, eninde sonunda dünyanın “hepimize” ait bir gezegen olduğunu ve birlikte yaşamamız gerektiğini öğreneceksin!..
Çünkü biz “insanız..”
Hakemler karantinaya girmeli!
Avrupa defterleri kapandı, gözler lige döndü. Asıl sınav şimdi başlıyor. 13. haftadan sonra üç günde bir maç var.
Pandemi herkesi etkiledi. Takımlar sapır sapır dökülüyor.
Ya hakemler? Onların işi daha zor. Düdük çalanlar var, VAR’da görev yapanlar var. Dördüncü hakemi var. Alt ligler var. Var oğlu var.
Bu süreçte hakemlerin ciddi biçimde korunması gerekiyor. Zaten kadrolar yetersiz kalıyor, bir de fire verirlerse sıkıntı çok büyür.
Merkez Hakem Kurulu, zorlu maraton tamamlanıncaya kadar (ocak sonu) tüm hakemleri zorunlu karantinaya sokmalı. Evden maça, maçtan eve. İki ay sıksınlar dişlerini. Bunun stres yaratacağını biliyorum. Ama sağlık hepsinden önemli.
MHK’nin önerimi dikkate almasını diliyorum. Aksi bir senaryoyu düşünemiyorum bile!..
Bugünleri de gördük ya!
Berna Gözbaşı, Kayserispor kulübü başkanlığına seçildiğinde “bugünleri de gördük, ne güzel” demiştim.
Süper Lig tarihinin ilk kadın başkanı Berna hanım ile gurur duyan ben, önceki gün açıklanan PFDK kararlarını okuyunca küçük dilimi yutacaktım.
Gözbaşı, geçen hafta oynanan Göztepe - Kayserispor maçından sonra neler yapmış neler?
Önce hakemlere karşı sportmenliğe aykırı davranış (galiba laf çakmış), sonra hızını alamamış hakaret (küfür diyemiyorum) etmiş.
İşin ilginç yanı ne biliyor musunuz? Başkanın kullandığı ifadeleri hakemler duymamış, yani hedefi bulmamış. Temsilciler rapor etmiş. İnkar edilemez, görüntüleri varmış, hem de sesli!.
İlk eyleme indirimle 15 gün, ikincisine 75 gün hak mahrumiyeti. Toplam 90 gün.
Yanlış hatırlamıyorsam, Süper Ligde başkan unvanı ile en son Aziz Yıldırım bu dozda bir ceza almıştı.
Eyy futbol sen nelere kadirsin ki, kadın erkek ayırmadan insanları çileden çıkarıyorsun!
Gerekçesi ne olursa olsun, hiç yakışmadı Berna hanıma!
Yalnız değilsin Erol hoca!
Fenerbahçe teknik direktörü Erol Bulut, önceki gün basın toplantısında “Allah’tan başka kimseden korkumuz yok” demiş.
Nereden çıktı şimdi bu hocam?
Herkes size düşman, herkes size zarar vermeye çalışıyor, federasyon, MHK, hakemler, medya üzerinize mi oynuyor demeye getirdiniz?
“Alayı ile başa çıkar, bir Allah’tan geleceğe baş eğeriz” mesajı mı vermek istediniz?
Bu ülkede haksızlığı uğramış, canı yanmış yüzlerce kulüp var. Kendinizi yalnız hissetmeyin.
Ve ekledi Bulut; “Sezon başı, gelinen noktada toplanan 23 puana kimse hayır demezdi.”
Yani mevcut durumdan memnun Fenerbahçe teknik direktörü.
O halde şikayet kime, niye ve bu vakitte? Daha sezonun dörtte biri tamamlandı.
Avrupa kültürü almış, futbolda iyi yerlere gelmiş, teknik direktörlük kariyerini yükselten Bulut’un bize benzemesinden endişe ediyorum.
Yıllardır Türkiye’de ekmek yiyor ve koşulları biliyor. Bunların değişmesi zor. Öyle değil mi hocam?
Farkında olmak
“Kıyıya vurmadıkları sürece, balıklar suyun farkında değildirler.”
Ursula K. Le Guin