Gerçekler ile yüzleşme vakti geldi. Trabzonspor’u en zor günlerinde elinden tutup, “karanlıktan aydınlığa çıkma” görevini üstlenen Abdullah Avcı’nın çabasını kimse inkar edemez. Hatta öyle bir umut oldu ki bu diriliş, camia şampiyonluk söylemlerini konuşmaya başladı.
Trabzon’da herkes futbolu çok iyi bilir. Yedisinden yetmişine hocayı da, oyuncuyu da, futbolu da yerme hakkına sahiptir. Maç kaybedersen bir hafta hayata küser, kazanırsan dünya, düğün olur.
Eleştiri olmayacak mı? Elbette olacak. Abdullah Avcı’nın maç kadrosunu görünce, orta alanda sıkıntının yaşanabileceğini düşündüm. Abdülkadir Parmak ve Yunus Mallı’nın göstereceği direnç, oyunun kaderini etkileyebilecek riskler içeriyordu. Yunus’un ofansif yanını öne çıkarması halinde yük, Parmak’a kalacak, savunma ile üçüncü bölge arasındaki boşluk rakibe avantaj sağlayabilecekti.
O zaman iki kanat hücumcusu Ekuban ile Nwakaeme’nin geriye yardıma gelmesi söz konusu olacak, bu da Trabzonspor’un ayarlarını bozacaktı.
Teknik direktörlerin tercihlerine saygı duyarım. Hafta boyu antrenmanlarda oyuncularının performanslarını onlardan daha iyi kimse bilemez. Taktikleri de rakibin analizi üzerindendir. Biz sonuç üzerinden eleştiri yapabiliriz.
Fikrimiz mi? Önde dört kişi ile gol aramaya çalışıyorsanız, onları besleyecek kanalları da açık tutacaksınız. Kimler yapacaktı bu işi? Stoperden devşirme sağ bek Hüseyin mi, orta sahayı geçerken düşünen Marlon mu, yoksa görevini çözemeye çabalayan Parmak mı?
Neresi sonuç verdi bu oyun planının? Ekuban ve Nwakaeme maçın tamamını kendi yarı alanında geçirdi nerede ise... En uçtaki Djaniny topla en az buluştuğu maçlardan birini oynadı. Bakasetas ile Yunus’un aynı rolü paylaşma çabası, el freni oldu. Yunus çıktı, “komşunun oğlu” kendine geldi. Takım özüne döndü. Ama geç oldu.
Eminim Erzurumspor Teknik Direktörü Mesut Bakkal bile şaşırmıştır olup bitene! Cesaret hapı içse, bu kadar rahat izleyebilirdi maçı. Hele 5. dakikada Emrah’ın denemesinde Uğurcan’ın harika refleksi olmasa, yanına keyif kahvesi isterdi Mesut Hoca.
Avcı’nın göreve geldikten sonra neşteri vurduğu konulara saygı duyuyorum. Haklı çıktı, pek çok defoyu halletti. Ancak Trabzonspor’a yerleştirmek istediği futbol anlayışı için acele etmemesi gerek. Taraftarın dolduruşuna gelmemeli. Futbolu geliştirmek, oyuncu kalitesini yükseltmek, teknik direktörün sabrına ve camianın nabzını iyi tutmaya bağlı.
Erzurum’u beklentilerinin ötesinde iştahlandıran, Trabzonspor’un bu kadar az pas yapması, yaparken de kaptırması oldu kuşkusuz. Tanırım; Mesut Bakkal dersine iyi çalışır. Kazancı, düşündüğünden az oldu!
Tamam, 4-5 önemli oyuncunun yokluğu olumsuzluk yaratabilir. Fakat hücum silahları ile rakiplerini titreten bir takımın bu kadar etkisiz kalması nasıl açıklanabilir? Abdullah Hoca adına üzgünüm ama, tıpkı geçen haftaki gibi oyuncu değişiklerinde gecikti.
Flavio, Yusuf ve Baker gibi dengeyi değiştirebilecek hamleleri erken yapsa, oyun kurgusu normale dönse, skor tek farklı da olsa, kazanç hanesine yazılabilirdi.
Dediğim gibi, Avcı’nın işine karışmak haddim değil. Benimki gözlem, analiz, öneri...
Ligin sonu yaklaşıyor. Trabzonspor’un geride kaldığı şampiyonluk mücadelesine ortak olması güç. Ama geçen sezon “pas” geçilen Avrupa biletini cebine koyması zor değil.
Ki, bu koşullarda daha iyisini yapma şansını hâlâ zorlayabilir bu takım...
Trabzon’da ya kulağını tıkayacaksın, “ya sabır” deyip deyip yoluna bakacaksın hocam.
İkincisini deneyip başarır isen, hakeme kırmızı kart gösterip heykeli dikilen oyuncudan değerli olursun!