Merkez Hakem Kurulu Başkanı Ferhat Gündoğdu’nun iki etapta imzası vardı, bu hafta üç oldu. Macera aramadı, yine kabul gören isimleri tercih etti.
Çoğunluğun “Kim bu Gündoğdu?” diye sorduğu yeni MHK başkanı, “sıfır kredi” ile göreve başladı. Onun ve ekibinin istifa dilekçesi çekmecede.
Kamuoyu tarafından tanınmadığı için bir Zekeriya Alp, bir Serdar Tatlı gibi cepten yeme lüksü yok. Hakemin yapacağı her hata eksi hanesine yazılacak.
Şanssızlığı, Halis Özkahya olayı idi. Hemen arkasından seminere çağrılmadığı için Serkan Tokat hakemliği bıraktı. Devre arasına kadar neler yaşanır, bilemeyiz.
Ama şu bir gerçek; tanıyan bilir, dürüst ve inandığını yapan kişiliktir. İddiaların aksine tertemiz eski bir TSK mensubudur.
Diğer gerçek ise, ülkedeki en stresli görevlerden birini üstlendiği.
Niye kabul etti, nasıl “evet” dedi, anlayamadım. Hani derler ya “ateşten gömlek” giydi diye, dilerim bir yeri yanmaz.
Bu camiada “üzeri çizilen” çok az insan iade-i itibar görmüştür. Umarım Ferhat Gündoğdu erken pes etmez.
Hafta içinde İstanbul’da yapılan seminerde hakemlerden şeffat, samimi ve dürüst olmalarını isteyen MHK başkanına tavsiyem, fazla beklenti içine girmesin.
Kendisi de hakemlikten geldiği için bilmesi gerekir. Çıkar söz konusu ise, kimse babasını tanımaz.
Hakem iyi ise!
Geçen sezon Serdar Tatlı’nın “kellesini” kurtaran hakemler; şu aralar formsuz, başarısız ve güven vermiyor.
Herkes şikayetçi. Dolayısı ile Gündoğdu öyle talihsiz bir dönemde makam sahibi oldu ki!
TFF içinde kulüplerden çok kulüpçülük yapan yöneticilerin varlığında, hakemlerin de bunun farkına vardığı ortamda, işiniz çok zor Ferhat hocam.
Güç zehirlenmesi yaşayanlar, haddini aşanlar, sizi boğabilir, hazırlıklı olun. Ülke futboluna kuruş yarar sağlayamayanlar, hakemler üzerinden vurmaya devam edebilir.
Son olarak naçizane bir önerim var. Maçı uzattı diye boyunu küçültmeye çalıştıkları FİFA hakemi Ali Palabıyık’ın infaz operasyonuna ortak olmayın. Bu kadar kolay değil insan harcamak. UEFA sormaz mı, “Ne oldu da 1. kategorideki iki hakeminizi listeden çıkardınız?” diye...
Bu arada; siyasi kimliğini kullanarak bir hakemi ülkenin en üst düzey yöneticisine şikayet edenler... “Bana BAK”diyenler varmış... “Bakmak ile” “Görrmek” arasındaki farkı herkes biliyor. Bakan olarak yaptıklarınızı da!
Sayın Gündoğdu... Zorda kalırsanız hiç gocunmayın, insanlara borçlu gitmeyin!
Serdar Tatlı’nın bıraktığı “kara listeye” de itibar etmeyin! O liste adalet değil, buram buram kin ve nefret kokuyor!
Para mı, sağlık mı?
Bu haftadan itibaren stat kapıları sonuna kadar açılıyor.
Futbol Federasyonu profesyonel maçlara sınırlı sayıda taraftar alınması uygulamasını kaldırdı.
İnsanların 1.5 yılı aşkın süredir kısıtlanan özgürlüklerine kavuşma heyecanını normal karşılıyorum. Pek çok maçın biletleri şimdiden tükendi.
Kulüplerin paraya, taraftarın takımlarına olan özlemini anlıyorum.
Peki Kovid-19 belası bitti mi de böyle bir karar alındı? Aşılamada belirtilen eşiği aştık, toplumsal bağışıklılığı sağladık da mı normale döndük?
Avrupa’da sayısız ülke önlemlerini sıklaştırırken, maskesiz on binlerce insanın burun buruna maç izlemesi büyük risk değil mi?
Tüm uzmanlar Aralık ayına işaret ediyor, eski günleri ararız diyor. Aşıyı ön koşul olarak görüyorsanız, maskeyi de şart koşmanız gerek. Küfüre ceza veriyorsanız, maskesiz tribünlere de yaptırım uygulayın.
Soluyacağınız hava açık alan da olsa, milyarlarca virüs barındırıyor. Umarım pişman olmazsınız!
Kulüpler bitiyor!
Döviz kurundaki hareketliliği en yakından takip edenler arasında kulüpler yer alıyor kuşkusuz.
Vatandaş her gün yoksullaşırken, dolar-euro üzerinden yapılan futbolcu kontratlarının maliyeti dakikalar içinde artıyor.
Euro 8 lira iken 8 milyon lira kazanan oyuncunun geliri artık 12.5 milyon lira! Kulüplerin yükü yüzde 50 artmış durumda.
Peki gelirler? Çoğu TL üzerinden olduğu için borçlar katlandı. Yayın kalemi ise kilitlendi.
İyi de ne olacak? Bir formül var mı? Elbette var.
Unutun artık kullanım süresi dolmuş yıldızların peşinden koşmayı. Bırakın artık menajer tuzaklarına düşmeyi. Yapmayın artık yerli oyuncular ve teknik direktörler ile döviz üzerinden anlaşmayı. Silin kendini vazgeçilmez gören şımarıkları. Avrupa hesaplarınızı güncelleyin, umutlarınızı öteleyin.
Enkazı kaldırmak 5-10 yıl sürebilir ama, kurtuluş reçetesi belli; yıllardır ihmal ettiğiniz altyapılarınızı ayağa kaldırmak.
Görmüyor musunuz eyy kulüpler; batmıyorsunuz, bitiyorsunuz!
Adı üzerinde derbi!
Yarın, bana göre son yılların en önemsiz derbisi oynanacak. Ama adı üzerinde derbi.
Galatasaray ve Fenerbahçe’nin liderlikten bu kadar uzak kaldığı sezonda yine de sonucu merakla beklenen bir maç olacak. Kaybeden iddiasından kopacak. Beraberlik Trabzonspor’a yarayacak. Eski heyecan var mı? Yok. “Rekabet yeter” diyenlere. Seviye ve kalite o kadar düştü ki, sonuç ne olursa olsun keyif vermeyecek. Umarım doksan dakika bittiğinde, konuşulan hakem Halil Umut Meler olmaz!