Trabzonspor süper ligin hücum yanını en iyi oynayan takımlarından biri. Bu tarzı seven fazla futbolcusu var. Kendi alanından çabuk çıkıyor ve çok adamla fırsat kolluyor.
Lakin sezon başından beri en büyük zaafı, takım savunmasında. Ünal Karaman’ın orta alan ve savunma kurgusunda sürekli zorunlu rotasyona gitmesi, taşların yerine oturmasının önündeki en büyük engel.
Dün akşam da Antalyaspor karşısında aynı sıkıntıyı yaşadı Trabzonspor. Kimsenin iyi niyetinden kuşkumuz yok. Ancak daha maçın başında öyle hatalar yapıldı ki... Hücuma çıkarken kaptırılan toplar, daha ilk çeyrekte iki farklı geriye düşmesine yol açabilirdi. Henüz 9. dakikada Doukara’nın jenerik golüne, Amilton’un direkten dönen vuruşu eklense, geri dönüş imkansız hale gelebilirdi.
Trabzonspor’un enerjisi ve bir ani atakta Nwakaeme’nin arka direkte dokunuşu maçı yeniden başlattı.
Kazanmak istiyorsan risk alacaksın. Trabzonspor ikinci yarıya açıklarına rağmen rakip kaleye yüklenerek başladı. Baskı kurdu, pozisyon üretti ve Ekuban ile öne geçme şansını yakaladı.
Trabzonspor’un en büyük avantajı skora her an etki edebilecek oyunculara sahip olması. Örneğin Nwakaeme. Gerçekten büyük yetenek. Yoktan var edebilecek bir oyuncu. Takımını rahatlatan üçüncü golü hazırlaması ise hikaye olur. Olcay’ı onurlandıracak kadar hem de.
Bir konu hepsinden önemli. O son dakikada Cem Akpınar’ın müthiş dokunuşu var ya. Üç puandan çok daha değerli bu çocuğu kazanmak. Helal olsun oğlum!
Sezonun son 7 haftasına girerken Trabzonspor’un ligde bulunduğu konum, pek çok kişi için şaşırtıcı olabilir. Bunca sorun, ekonomik kriz ve takım içi rotasyon ile boğuşurken, sportif başarının gelmesi, ki bordo-mavili ekip uzunca bir aradan sonra Avrupa’ya gidebilirse, başta yönetim, teknik direktör ve o formaya ter akıtan futbolcuların alkışlanacak emeğinin karşılığıdır bu.