Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yarınki derbi Fenerbahçe cephesinde çok şeyi değiştirebilir. Seçildiği günü daha dün gibi anımsıyoruz ama, Ali Koç’un başkanlıktaki üçüncü sezonu. Ve takımı maçı kaybederse şampiyonluk yine başka bahara kalabilir.
Sarı-lacivertli kulüpte Aziz Yıldırım imparatorluğunu sona erdiren Koç, verdiği sözleri yerine getirememiş “başarısız” bir başkan olarak tarihteki yerini alır.
Kazanırsa mı? O zaman hesaplar karışır. Hiçbir şey güllük gülistanlık değil çünkü. Zirveye tutunmak bir yana, sezon sonunda yapılması olası tüm operasyonlar için beklemeye geçilir ki, başkanından teknik direktörüne, menajerinden transferlerine açılacak sorgu dosyası camiayı yorar.
Herkes biliyor, görüyor. Takım özgüvenini yitirmiş, iyi oynamıyor, bir organizasyon şeması yok, saha kenarından iyi yönetilemiyor, büyük umutlarla alınan oyuncular hayal kırıklığı yaşatıyor. Daha önemlisi, taraftar “şu maçı da kesin kazanırız” diyemiyor.
Ne anlama geliyor bu? Fenerbahçe güven vermiyor, giderek sıradanlaşıyor ve taraftarını üzüyor. Yarın üç puan alsa dahi, bu gerçek asla değişmez.
Ya rakibi Beşiktaş? Her anlamda daha mütevazı, lakin çok daha başarılı. Arkadaşlık ve dayanışma üst düzeyde. İstatistikler de derbide bir adım önde olduğunu gösteriyor.
Örnek mi? Siyah-beyazlı ekibin skor yükünü forvetleri çekiyor. Yeni adamlar işlerini doğru yapıyor. Aboubakar ile Larin’in toplam 29 golü var. Fenerbahçe’nin altı forvetinin ise 22! En golcü ismi Thiam 6 sayı kaydetmiş.

Sürpriz silahlar!
Böyle önemli bir maçta Aboubakar ve Larin’e güvenmek yeter mi? Oyunu kilitlemek isteyen takımlar karşısında yetmez. Yetmez ama Atiba, Mensah, duran toplarda Vida gibi silahlarınız varsa, şansınız artar.
Erol Bulut’un ilk kez kaybetmemek üzerine bir oyun planlayacağını düşünüyorum. Beklenenin aksine tatsız bir maç olabilir, fakat kimse beraberliğe hayır demez.
Sergen Yalçın’ın futbol anlayışı malum. Şu an süper ligin en iyi, en hızlı ve en çok pas yapan takımı olması, Beşiktaş’ı zirvede tutuyor. Koşuyor, mücadele ediyor, son ana kadar oyunda kalıyor. Altında da imzası var. Maçı kazanırsa Fenerbahçe’yi devre dışı bırakır, Galatasaray ile kafa kafaya kalır. O zaman 40. haftayı bekleriz.
Beşiktaş’ı avantajlı görmemin bir gerekçesi de oyun disiplini. Sergen hocanın bu konuda tavizi olmadığını biliyor hepsi. Adama göre değil, takımın ihtiyaçlarına göre tercih yapıyor. Oyuna dokunuşları, Erol Bulut’a oranla daha doğru ve yerinde.
Artı, siyah-beyazlı ekibe forvetleri dışında maçı kazandıracak sürpriz isimleri var. En kritik anlarda devreye girebilirler.
Ya Fenerbahçe’de? Sergen Yalçın’ın mutlaka önlem alacağı Pelkas ve Ozan dışında kime güvenebilirsiniz?
Sadece deplasman performansına mı?..

Haberin Devamı

“Hekim” Karaman iş başında!
Başkenti temsil eden takımlar bu sezon hayal kırıklığı yaratıyor.
Ankaragücü de öyle. Üç hafta önce “yoğun bakımda” idi. Solunum cihazına bağlanmış, mucize bekliyordu hayata dönmek için.
Konuşmak için erken biliyorum ama, Hikmet Karaman adında cesur bir insan elini taşın altına koymaya karar verdiği gün, Ankaralı olarak umutlandığımı söylemeliyim.
Ve Karaman’dan sihirli dokunuşlar geldi. Önce lider G.Saray’ı devirdi. Ardından deplasmanda Karagümrük’ü yendi, sonra da Göztepe’yi geçti. Üç maçta 9 puan, hastanın gözlerini açtı.
Hikmet Karaman deneyimi, iletişimi ve karizması ile fark yaratan hocalardan biridir. Para ile ikame edilemeyecek değerleri vardır. İnanmadığı davanın müdahili olmaz.
Düştü gözüyle bakılan Ankaragücü’ne sahip çıkma yürekliliği, lig bittiğinde ibretlik bir öyküye dönüşecek belki de.
Karaman’ın reçetesi işe yarayacak mı, göreceğiz. Ama tedavinin sonuç verdiği ortada.
Bugün Trabzonspor’un canını yakarsa şaşırmam. Kaybederse, ileriye umutla bakacak sağlam bir dayanağı vardır derim!

Haberin Devamı

Gün gelir!
“Ayarları ile oynadığın kantar, gün gelir seni tartar...”

Haberin Devamı

Covid, 1’e 45 verdi!
Asrın salgını can almaya, vaka sayısı artmaya devam ediyor. Karadeniz sahil şeridi ise “alarm” veriyor. Nasıl vermesin ki?
“Kontrollü normalleşmeyi” iki yıl önceki hayatlarına dönüş sanan bir kısım “cahil ve vurdumduymaz” sayesinde, kurunun yanında yaş da yanıyor.
Hafta içinde genç bir kardeşimiz Ankara’dan Trabzon’a dönüyor. Ve soluğu bir spor merkezinde alıyor. Bu salonlarda ne maske var, ne mesafe. Tıpkı farklı amaçlarla kullanılan diğer “salonlarda” olduğu gibi!
Birkaç gün sonra da Covid-19 belirtileri gösteriyor ve pozitif olduğu anlaşılıyor.
İl Sağlık Kurulu hemen harekete geçiyor, spor merkezinde aynı gün bulunan şahısların tespitine başlıyor.
Sonuç mu? 98 kişi karantinada, 45 kişiye de virüs bulaşmış!
Kardeşim illa ki spor yapacaksan git yaylaya, deniz kenar rahatla.
Yurdun her yerinde benzeri sorumsuzluklar nedeniyle virüs hızla yayılıyor. Sağlık Bakanlığı’nın rakamları korkutucu ve can sıkıcı.
Umarım pandemi sürecine “pembe” gözlüklerle bakan, nisan ayında sınırlı sayıda seyirci ile maç oynatmayı planlayan Futbol Federasyonu da “kırmızıya” dönen coğrafya karşısında aklını başına alır ve ligleri selametle bitirir!

Hakem bitti, VAR bitti, sıra teknisyene geldi!
Türk futbolunda uzun zamandır tanıklık etmediğimiz bir akıl tutulması yaşanıyor. Komplo teorileri ve “Cin Ali” senaryoları revaçta.
At ortaya bir iddia çekil, seyret. Futbolun paydaşları içinde susan, sahip çıkılmayan kimler var?
İki sezon öncesine dek hakemler. Bugün Video Asistan Hakemleri. Şimdi de VAR odasında görev yapan teknik ekip.
Sözde ofsayt çizgilerini tuttukları takımlara göre çiziyormuşlar da, hakları bu yüzden yeniyormuş. Vallahi paranoyak olmuş bu insanlar. Milleti aptal, kendilerini akıllı sanıyorlar. İsterseniz bir de MİT’ten temiz kağıdı alsınlar.
Bulanık suda balık avlanmaz. Önce, bunca yatırıma karşın neden başarısız olduğunuzu sorgulayın, sonra çizgiyi çekin.
Ötekilere gelince. Futbol Federasyonu herkesi eteğindeki taşları dökmeye davet etti. Hadi gidin savcıya, anlatın bildiklerinizi.