Sağlık Bakanlığı Covid-19 virüsünün Türkiye’deki etkilenme haritasını yayınladı.
En yoğun olayların yaşandığı kent doğal olarak İstanbul. Sonra Ankara ve İzmir geliyor. “Evde kal” uyarılarına harfiyen uymamız gereken günlerdeyiz.
Öte yandan da hayat devam ediyor. Sağlık, güvenlik, hizmet personeli zincirin en fedakâr parçaları.
Özel sektörün çoğu gibi, biz gazeteciler de üç haftaya yakın süredir evlerimizden çalışıyoruz.
Sporun ve futbolun durduğu süreçte üretmek, çarkı döndürmek kolay değil.
Basın emekçileri deneyimlerini, ilişkilerini ve birikimlerini kullanarak, medyanın işlevini yerine getirmesi için uğraş veriyor.
Gerçekten zor ve özveri gerektiren bir dönemden geçiyoruz.
İletişim teknolojisi bu dönemde ciddi bir sınav veriyor. İnsanlar televizyon başında oturur veya internet ortamında dolaşırken, arka planda doğru, sağlıklı, güvenilir bilgileri sunmaya çalışan, yorumlayan, koca bir ordu olduğu unutulmamalı.
Evet kimimiz evde, bazılarımız hâlâ ofiste ve sahada yeni düzenin provasını yapıyoruz belki de.
Yaşamın her alanında olduğu gibi Koronavirüs sonrası bambaşka; daha güvenilir ve objektif bir medya düzeninin tahsis edileceğini umuyorum.
İçinde yer alırız, almayız. İnanıyorum ki; tüm acılara rağmen yarınlarda “her şey çok güzel olacak”, olmalı da!..
Umut etmektir insanı ayakta tutan, yaşatan...
Trabzonspor zorlanmaz!
Avrupa’da liglere ara verilmesi futbolda bazı belirsizlikleri de gündeme getirdi.
Normal takvim devam etse, oyuncu sözleşmelerinin bir bölümü 31 Mayıs’ta sona erecekti.
UEFA, video konferans yöntemiyle toplanıp durum değerlendirmesi yapıyor. Ancak kontratlar konusu netleşmiş değil.
Süper Lig’de eli en güçlü kulübün Trabzonspor olduğunu düşünüyorum. Düdük ne zaman çalarsa çalsın, yarışa “lider” olarak başlayacak. Kalan maçlarını da şampiyonluk için oynayacak.
Büyük hedefi olan bir kadroda yer alan oyuncularla masaya oturup anlaşmak, daha kolay.
Futbolcu açısından bakınca; yeni düzende artık o eski yüksek ücretlerin olmayacağı kesin. Bulan varsa gitsin.
Haa Sosa’nın kafası karışıkmış. Trabzonspor’dan kazandığı parayı dünyada hiçbir kulüpten alamayacağı içindir emin olun. Paşa gönlü bilir, ülkesinde yıllık 500 bin euro verirlerse, emekli ikramiyesi olur.
Unutmadan, millet kızıyordu ya. Bordo-mavili kulübün Türkiye Bankalar Birliği ile yaptığı anlaşma, tam da bu dönemde işe yarayacak. Borçların ilk iki yılı ödemesiz yeniden yapılandırılması, kriz döneminde rahatlık sağlayacak. Futbolcuların az, ama zamanında yapılacak ödemeleri kabul etmesi de en mantıklı tercih olacak.
Trabzonspor’un süreçten kârlı çıkacağını öngörüyorum.
Zaten başkan Ahmet Ağaoğlu’nun rahatlığı ve sakinliği de buna işaret ediyor.
Yarım devrelik lig!
UEFA, kriz günleri bittiğinde önceliği liglerin tamamlanmasına veriyor. Diğer alternatifler şimdilik gündeminde değil.
Lakin maçların ne zaman başlayacağını öngöremiyor kimse.
Virüs illetinden kurtulduğumuz vakit, aynı istek ve iştahla gidemeyeceğiz statlara ve spor salonlarına ama, alışacağız yeni kurallarla yaşamaya.
Bu sezon tamamlandığında gelecek yıla dair planlar yapılıyor ya...
Ertelenen Avrupa Şampiyonası, Şampiyonlar Ligi, UEFA Avrupa Ligi var. 2021 Mayıs ayına kadar da sıkışmış bir takvim var. Bu süreçte, yeni sezonda ulusal ligler tek devre oynanabilir mi acaba?
34 yerine 17 maç..
Hepsi de adaletli olması adına tarafsız sahalarda.
Mesela; Fenerbahçe İzmir’de, Trabzonspor Ankara’da, Galatasaray Bursa’da, Beşiktaş Eskişehir’de, Sivasspor Kayseri’de..
Taraftar da yarı yarıya...
Yayın gelirleri mi? Ne kadar maç o kadar para!
Futbolcular mı? Bugüne kadar kazandıklarına sayacak!
Ciddiye almayın. Korona etkisiyle acayip şeyler geliyor insanın aklına!
Sil baştan başlamak gerek bazen!
Şu sıkıntılı günlerde Şebnem Ferah’ın o efsane şarkısını mırıldanıyorum içim buruk;
“Sil baştan başlamak gerek bazen... Hayatı sıfırlamak. Sil baştan sevmek gerek bazen, her şeyi unutmak. Hayat bize oyun oynuyor olabilir mi?.. Sanki bugün son günmüş gibi dolu dolu dolu yaşamak istiyorum ben..”
Evlerimize kapandığımız, hiç alışık olmadığımız bir düzene geçtiğimiz süreçte yaşamın muhasebesini yapmak gibi bir fırsatımız da oluyor.
Ucu açık bir belirsizlik var önümüzde.
Günahlar, sevaplar, yüzleşmeler, pişmanlıklar, sevinçler, hüzünler geçiyor gözümüzün önünden.
Elbette her şeyi unutamayız.
Lakin insanlık tarihinin görebileceği en büyük felaketlerden biri olan bu salgından çıkaracağımız dersler olabilir.
Futbolu, sporu, siyaseti, ekonomiyi konuşmak gelmese de içimizden, yeni dünya düzenine hazırlık yapmak zorundayız.
Yarın hayat doğal akışına döndüğünde geride bıraktığımız acıları asla unutmayacağız. Unutmamalıyız zaten.
Örneğin yaşam kurtarmak için yaşamlarını yitiren doktorlarımızı, sağlık personelimizi ve herkes evinde otururken risk altında hizmet vermeye çalışan insanlarımızı...
Galiba “sil baştan başlayacağız.”
Gelecek nesilleri sağlıklı tutmak adına “hayatı sıfırlayarak” belki de...
Kasapoğlu soruyor da!..
Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu’nu takdir ediyorum son dönemlerde.
Korona virüsü günlerinde spor federasyonları ve kulüplere ders veriyor adeta.
“Ne yapıyorsunuz? Önlemlerinizi aldınız mı? A-B-C planlarınız var mı?” diye soruyor.
Soruyor da muhatapları susuyor suçlu çocuklar gibi!
Çünkü hazırlıkları yok. Çünkü kriz yönetme becerileri yok. Çünkü şaşkınlar.
İnsanlık tarihi en ciddi sınavlarından birini veriyor.
Devasa bütçeli federasyonlarımız ise fikir üretmek, plan yapmak, inisiyatif kullanmak ve çözüm bulmak yerine talimat bekliyor.
“Evet efendim, tamam efendim, emredersiniz efendim” zihniyetidir gelinen nokta.