Son Krasnodar yenilgisinin ardından şöyle demiştim;
“Trabzonspor Teknik Direktörü Ünal Karaman, bu skordan sonra iki lig arasındaki tercihini doğru yapmalı. Avrupa’da yola devam etmek hayalden de öte bir hedef. Gerçekçi olmak gerekirse bu kulvar ağır geldi takıma.”
Dün gece Rus temsilcisi ile oynadığımız rövanş maçında Karaman tercihini çok açık şekilde belli etti.
Çoğu Süper Lig’de dakika dahi almamış oyuncuları sürdü sahaya.
Peki ne demekti bu?
Sakat oyuncuların fazlalığında gençlerin önünü açmak, onlara şans tanımak, yüreklendirmek ve A takıma hazırlamak mı?
Ünal hocaya saygı duymakla birlikte, “bu takımın günahı da sevabı da bana ait” demesine rağmen hedefleri açısından doğru maç seçtiğini düşünmüyorum.
Bir kere, son derece kritik noktada bulunan Türk futboluna puan kazandırma gibi bir kaygısı yokmuş Karaman’ın.
İkincisi; hiç birlikte oynamamış bu çocukları Avrupa arenasında test etmek hoş olmadı.
Hocam kusura bakmasın da, burası hazırlık kampı değil ve gençler bu tarz maçlarla kazanılmaz. Ben hiçbirine kızmıyorum. Kimse de sahadakileri eleştirmesin. Hepsi elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı. İlk yarım saat iyi direndiler. Çok koştular, mücadele ettiler. Ama olmadı. Üçüncü bölgede yetersiz kaldılar.
İlk yarıda Avdijaj’ın tek şutu dışında rakip kalede görünmediler. Bu arada yedikleri iki gol de heveslerini kırmadı, aynı iştahla oyunda kalmaya çalıştılar.
Kişisel fikrim, Ünal Karaman’ın ligde de aynı cesareti gösterip teker teker onları takıma monte etmesi yönünde. İşte o vakit kendisini ayakta alkışlarım. Aksi takdirde Krasnodar maçı bir fantazi olarak kalır akıllarda.
Hocanın ikinci yarıdaki hamlelerine gelince. Nwakaeme, Sörloth ve Yusuf Sarı değişiklikleri skora yönelikse, soru şu; “Neden oyuna böyle başlamadınız?”
Değilse, keşke aynı kadro maçı tamamlasa idi.
Trabzonspor için Avrupa defterinin erken kapanması sürpriz değil. Bu kadar çok sakatlığın yaşandığı bir takımın, yoğun maç trafiğinde bekleneni verememesi çok normal.
Başkan Ahmet Ağaoğlu’nun taraftarı heyecandıran söylemleri ile gerçekler maalesef örtüşmedi. O zaman Trabzonspor’un yönetimi, teknik direktörü, futbolcusu ve camiası ile birlikte kilitlenmesi gereken tek şey Süper Lig...
Bu kadar fedakârlık, özveri ve yatırımın bir karşılığı olacaksa, yeni Yusuf’lar, Abdülkadirler ve Uğurcanları bordo-mavili formaya kazandırmak ile olmalı. Türk futbolunun ve milli takımın buna çok ihtiyacı var.