Trabzonspor’un geçen hafta Konyaspor maçında yitirdiği puanların önemi dünkü Beşiktaş galibiyetinden sonra daha iyi anlaşılmıştır sanırım. Sezonu lig üçüncüsü olarak bitirmesi hayal değildi. Bordo-mavili ekip ilk yarıdaki baskılı oyununun karşılığı bulduğu pozisyonlardan birini gole çevirebilse, maçın sonucu ve Beşiktaş’ın performansıyla ilgili çok başka şeyler konuşuyor olabilirdik.
Ev sahibinin bu kadar etkili görünmesinin nedeni, orta alandaki üstünlüğü ve topu dikine oynamayı seven oyuncularının çokluğu idi kuşkusuz. Abdülkadir Parmak, sık sık savunmanın arkasına sızan Yusuf, sol kanatta Novak ile Nwakaeme, sağda Abdülkadir ve Preira’nın bindirmeleri, Beşiktaş’ın dengesini bozmaya yetti. Kendi oyunundan uzaklaştırdı. Durum böyle olunca konuk takım rakip kaleye gitmekte zorlandı, gol umudu Burak maç boyunca topla sadece bir kez topla buluşabildi, ki kaleci Uğurcan’ın zamanlaması mükemmeldi. Ljajic ve Quaresma pres altında hücuma beklenen katkıyı sağlamaktan uzak kaldı. Medel de hakeza.
Trabzonspor’un daha enerjik göründüğü ve kendi yarı alanını çabuk geçtiği anlarda, kanatları daha verimli kullanması gerekiyordu. Caner ile Adriano’nun savunduğu bölgelerde, Beşiktaş’ın zaafiyetleri dikkat çekici idi.
Bu tablonun değişmesi için Şenol Güneş’in hamle yapması gerekiyordu. Nitekim ikinci yarıya sağa Necip, Medel’in yerine de Kagawa’yı alarak başladı. Öne geçme şansı da buldu, Mirin’in kafa vuruşunda kalesinde devleşen Uğurcan vardı yine. Lakin üstünlük sayısı Trabzonspor’dan geldi. Abdülkadir Ömür’ün söke söke taşıdığı ve ortaladığı topla buluşan bu sezonun gizli golcüsü, sol bek Novak oldu.
Futbol hata affetmiyor. Adınız Sosa’da olsa, gevşekliğe yer yok! Kaptan takımı çıkarken öyle kritik bir yerde topu kaptırdı ki, savunma bu hatayı örtmek için çırpınırken, karambolda eşitliği bulmak Kagawa’ya kaldı.
Bu kadar kolay gol yiyince moraliniz bozulur, oyun disipliinden koparsınız. Ama Trabzonspor adına öyle olmadı. Maçın yıldızı Yusuf Yazıcı tam da istediği yerde topla buluşunca, Karius’u çaresiz bırakan o öldürücü vuruşu yapmakta zorlanmadı.
Sonrası tam bir takım savunması örneği idi. Beşiktaş’ın baskı olduğu, ancak pozisyon üretemediği dakikalarda, tüm takım cansiperhane bir direnç gösterdi ve istediği üç puanı adeta kopararak aldı. Belki sezonun en etkileyici oyunlarından biri değildi ama takım ruhunu tüm tribünlere yansıtması, Trabzonspor’un uzun süredir hasret kaldığı bir hissiyattı. Bu maçın genelinde Uğurcan’a da ayrı bir parantez açmak gerek. Doksan dakikanın görünmez kahramanıydı. Trabzonspor’un kalesi gerçekten emin ellerde.
Sanırım artık gelecek sezonun planlamasını ve hesaplarını yapma vakti geldi. Bu coşku, arzu ve hırsı perçinleyecek bir takım şart. Değil mi Ahmet Başkan?..