Trabzonspor’un son yıllardaki en büyük sıkıntısı istikrar. Sezon özeline bakarsak, Galatasaray galibiyetinden sonra iki hafta tökezlemişti.
Geçen hafta Fenerbahçe’ye kazanırken ezici bir üstünlük sağlamış, coşkulu, istekli, tempolu bir görüntü sergilemişti.
Kafalardaki soru ise, Kayseri deplasmanında neler yapabileceği idi.
Önce şunun altını çizelim; Onazi’nin yokluğunu derinden hissetti Trabzonspor. Top çalan, Sosa’nın yükünü hafifleten, defansa katkı sağlayan görünmez kahramanın eksikliğinde, Trabzonspor’un ezberi bozuldu.
Orta alanda Abdülkadir ve Yusuf, kaptan Sosa’ya yardıma gelmek zorunda kaldı. Dolayısıyla hücum etkinliği önemli oranda azaldı. Kanatlar geçen haftanın aksine çok aksadı. Hâl böyle olunca, Rodallega’yı pozisyona sokmak güçleşti. Top rakibe geçtiğinde de zorlandı bordo-mavili ekip.
İlk yarıda Yusuf ve Sosa’nın vuruşlarında meşin yuvarlağın direklerden dönmesi, Kayserispor adına şans anlarıydı.
İkinci yarı aynı senaryo ile başladı. Oysa sağda Pereira- Olcay ikilisinin uyumsuzluğuna 74. dakikayı beklemeyip daha önce önlem almalıydı Ünal Karaman. Olcay’ın yerini Ekuban’a bırakması, Abdülkadir’in sağa geçmesiyle oyunun şekli değişti.
Ahh be Ünal hoca. Gördün mü sonrasını? Dört dakikada üç net gol pozisyonu, hemen ardından Rodallega’yı yedekleyen Ekuban’ın nefis golünü... Daha fazlasını oyuna girdikten sonra topla buluştuğu ilk pozisyonda Vahit Amiri yaptı. Bu kadar beklemeye gerek var mı idi hocam?
Trabzonspor’un geçen haftaki galibiyeti taçlandırması bu maçın sonucuna bağlıydı. Futbolcuların mücadelesi, kazanma isteği gelecek adına umut verici. Seri yakalamak ve sürdürmek bordo-mavili ekibi ligde iddialı konuma getirebilir. Bunu istiyorlar ve gösterdiler. Dün akşam tanıklık ettik, bu potansiyel var.
Yeter ki oturmaya başlayan sistem ve safralarından arınmaya çalışan takımın fabrika ayarları ile fazla oynanmasın.
Her maç bir deneyim, her oyun bir öğreti... Ve herkesin çıkarması gereken dersler var.