Cüneyt Çakır Türk hakemliğinin yüz akı, göz bebeği. Rusya’da devam eden Dünya Kupası’nda çeyrek final maçlarını es geçmesi, onu finalin en güçlü adaylarından biri haline getirdi. Hepimizin gönlünden geçen, bu defa kariyerinde zirve yapması ve kuşaklar boyu anlatılacak bir hikayenin kahramanı olması.
Cüneyt hocanın şu aralar final beklentisi yanında farklı bir heyecan daha yaşadığını tahmin ediyorum, mutlaka kulağına gitmiştir...
Dünyanın en iyi üç hakemi arasında gösterilen Çakır’a, turnuva sonrası sürpriz bir transfer teklifi gelebilir. Daha önce de seslendirildi. Çin Futbol Federasyonu deneyimli hakemin peşinde. Menajerler aracılığı ile resmi olmayan kanallardan nabız yokladığı biliniyor. İddiayı, Merkez Hakem Kurulu Başkanı Yusuf Namoğlu’nun da doğrulaması rastlantı değil.
Ne yapacak?
Bu güne kadar herhangi bir rakam telaffuz edilmemişti. Sadece astronomik bir paradan söz ediliyordu. Şimdi sıkı durun; bize ulaşan bilgilere göre Çin’den FİFA kokartlı hakemimize önerilecek rakam tam 5 milyon dolar. Yani 22 milyon TL’den fazla. Üst düzey bir futbolcunun bonservis bedeli kadar bir ücret.
Çinlilerin kolay pes edeceğini sanmıyorum. Çakır ailesi iddiaları şimdilik doğrulamasa da, önlerine konulacak teklif reddedilemeyecek boyutta olabilir.
Peki, Cüneyt Çakır kabul eder mi? Kafa karıştırıcı, tahrik edici, iştah kabartıcı bir öneri gelirse neden olmasın? Hocanın orta vadeli planlarını kestirmek zor. Kesin gözüyle bakılan transfer teklifi, aile meclisinde mutlaka değerlendirilecektir.
Cüneyt Çakır 42 yaşında. En verimli çağında. 5 yıl sonra aktif hakemliği sona erecek. Bu süreyi her türlü fedakârlığa katlanarak, ülkesinden binlerce kilometre uzaklıkta geçirmeyi göze alır mı, bekleyeceğiz!
Kafadaki sorular
Hadi bir adım sonrasına bakalım. Çakır, Çin’e giderse ne olacak? Öncelikle farklı bir kültüre alışmak ve uyum sağlamak zor. İnatçı bir karaktere sahip, üstesinden geleceğine inanıyorum. Ama işi maç yönetmekle bitmeyecek, 5 yıl boyunca hakem eğitiminden de sorumlu olacak.
Gelelim Türkiye cephesine. Cüneyt hoca “evet” derse, artık sadece Süper Lig değil, Şampiyonlar Ligi’nde de görev yapamayacak. Ülkemiz kadar UEFA adına da önemli bir kayıp. Bu yüzden FİFA Hakem Komitesi Başkanı Collina’nın söylentileri ilk ağızdan sorgulaması boşuna değil.
İkinci konu; Çakır, Çin’e tek başına mı gider, yoksa yıllardır kader birliği yaptığı yardımcıları Bahattin Duran ve Tarık Ongun’u da götürür mü? Bakarsınız, çok insanın yaşamı değişebilir!
Gurur verici
Çin futbolu, doğunun parlayan yıldızı. Bastırıyorlar parayı, alıyorlar istedikleri oyuncuyu. Belli ki sıra hakemlikte. Çakır için gözden çıkarılacağı söylenen ücret küçümsenmeyecek boyutta.
İngilizlerin ünlü hakemi Mark Clattenburg’un dahi, Suudi Arabistan’a giderken böyle bir transfer parası aldığını sanmıyorum. Dolayısıyla Çakır bu anlamda da bir rekor kırabilir.
Tercihi ne olursa olsun, yeteri kadar kıymetini bilemediğimiz Cüneyt hoca ve Türk hakemliği adına Çin’den gelen mesaj gurur vericidir, nokta!
“Küçülen” Trabzonspor!
Sezon hazırlıkları başladı, Trabzonspor’da yaprak kımıldamıyor. Transferde taraftarı heyecanlandıracak bir hareket yok.
Bu arada para kazandırarak Okay ve Bero gitti. Uğur, N’Doye, Aytaç, Hubocan, Durica ile yollar ayrıldı. Sıradakiler beklemede.
Başkan Ahmet Ağaoğlu’nun oyunculara yaptığı feda çağrısı da beklenen karşılığı görmedi. Göremezdi zaten. Elinde kapı gibi kontratı olan ve Trabzonspor’da kazandığı parayı başka bir yerde alma ihtimali bulunmayan bir futbolcu grubu var. Onlarla vedalaşmak kolay değil.
Doğrusu, Trabzonspor’da işler iyi gitmiyor. Bu durumu garipsememek lazım. Paranın olmadığı, borcun dağ gibi yükseldiği bir kulüpte başkan ve yönetimin iki seçeneği vardı.
Ya geçmiş dönemlerin borcu borçla kapatma geleneğini sürdürüp Trabzonspor’u bir daha içinden çıkılmaz bir uçuruma sürükleyeceklerdi...
Ya da camianının hiç alışık olmadığı ve kabullenmekte zorlanacağı yolu tercih edip “küçülme” politikası izleyeceklerdi.
Zor günler bekliyor
Peki, Trabzonspor küçülürken yarışmacı takım olabilir mi? Bugünden yarına hayır.
Bu sezon kimse zirve beklentisine girmesin. Teknik direktör Ünal Karaman ve mevcut kadroya sabır göstermek, destek olmak ve zaman tanımak gerek.
Saha sonuçları başlangıçta istendiği gibi gitmeyebilir. İyi başlamak önemli ama bunu sürekli kılabilecek bir oyuncu topluluğu şimdilik yok. Yusuf ve Abdülkadir gibi gençlerin sayısını artırmak zor ve emek isteyen bir süreç gerektiriyor.
Hepsi bir yana; taraftar, koskoca Trabzonspor’u bu hâle düşürenleri ve geleceğine ipotek koyanları asla unutmamalı.
Milliyet Spor farkı
Milliyet Spor, kurulduğu günden bu yana kulvarında liderdir.
Bağımsız kalemleri, güçlü haberci kadrosu, deneyimli editörleri ve tarafsız yöneticileri ile Türk spor basınında her daim örnek gösterilmiştir. Okuldur, öğretidir ve en önemlisi yenilikçidir Milliyet Spor servisi...
Sevgili Tayfun Bayındır bir ilki yaşattı. Rusya’da devam eden FİFA dünya kupasını üç arkadaşımız yerinde takip etti. Senad Ok, Celal Umut Eren ve foto muhabirimiz Cengiz Malgır. Üçü de imza attıkları özel işlerle fark yaratan basın emekçileri.
Ve Tayfun Bayındır bugüne kadar görülmemiş bir uygulama ile çeyrek final maçları dahil sayfalarında yer verdiği maçları Senad ile Celal Umut’a yorumlattı.
Televizyon başında ve rahat koltuklarında değil, heyecanı statlarda hissedip, kritiklerini Milliyet okurlarına aktardılar. Şahsen keyifle okudum, içinde bilgi de vardı, anı yaşatan anlatımlar da. Dolu dolu haberciliklerinden sonra futbol yorumculuğunda da yıldızlı pekiyi aldı iki genç meslektaşım. Dileğim; Bayındır’ın araladığı bu kapı hiç kapanmasın ve diğer gazeteler de aynı yolu izleyerek, giderek yıpranan spor medyasının ufkunu açsın.
Teşekkürler Tayfun, tebrikler sevgili Senad, Celal Umut ve Cengiz Malgır...