Trabzonspor’un bu sezon kronikleşmeye başlayan bir hastalığı var. Savunmada oyun kurarken ve hücuma çıkarken kaptırdığı topların yarısı kalesinde tehlikeye dönüşüyor. Onların da yarısı gol oluyor. Bunu sadece savunma zaafiyetine bağlamak mümkün değil. Onları çaresiz bırakanların hiç mi suçu yok?
Ofansif anlamda güçlü olmak güzel. Ama bu oyun kurgusu, bazen iş de açabiliyor başına. Tıpkı Konyaspor deplasmanında olduğu gibi. Öne geçtikten sonra öyle basit goller yedi ki bordo-mavili ekip, Ünal Karaman’ın ibreti alem için benzeri pozisyonların tümünü futbolcularına izletmesi lazım.
Sezon başı “bu takım ne yapar?” diye sorulurken, ligin ikinci yarısında ise müthiş çıkışı ve istikrarlı sonuçlarıyla hedef değiştiren bir Trabzonspor izliyoruz. Geldiği noktaya bakınca, kimsenin sorgulama hakkı yok. Ancak bu takım öyle güzel işler yapmaya başladı ki, camia haklı olarak hep daha fazlasını talep ediyor. Konya’da oyunun hakimi bir takım izledik. Rakibin 4 gol girişiminin ikisi gol oldu. İkisinde Uğurcan’ın müthiş kurtarışları vardı. Tıpkı Serkan Kırıntılı gibi. Kalecilerin maçı dememiz için, o direkleri ortadan kaldırmak gerek galiba!
Bu sezonun en talihsiz takımı Trabzonspor. Konyaspor karşısında rekoru egale ettiler. 25. kez direği bulan o vuruşların yarısı golle sonuçlansa, Trabzonspor’un ligdeki konumu elbette farklı olabilirdi. Ünal hocanın ikinci yarıda yaptığı değişikler, kazanma kurgusuna dayanıyordu. Bu arada, iki Abdülkadir’i bir arada oynatma fikrini de tartışmak gerek. Kim savunma ağırlıklı oynayacak, kim yaratıcı olacak, sınırlar çizilmeli. Bu plan, ikisinin de yaratıcılığını engelliyor.
Bu arada Sosa’nın iyi bir lider olduğu düşüncesinde değilim hala. Eğer kaptan isen, eli belinde dolaşmayacaksın. Özverili, üretken ve çalışkan olacaksın. Penaltının kalitesini tartışmak yerine şunu söylüyorum; bu takımda o yan pasları yapacak çok oyuncu var. Sosa gerçek kimliğinden uzak kalmamalı.
Konya’da alınan bir puan kötü olmayabilir. Trabzonspor’un haftalardır sürdürdüğü performansının karşılığı galibiyet idi. UEFA Avrupa Ligi’ni garantilemek ve oyuncuların bu psikolojiye girmesi, büyük yanılgı. Oysa daha büyük bir hedef vardı. Haftaya Beşiktaş’ı yenmek ve ligi 3. bitirmek gibi. Aslında kimseye kızma hakkımız yok. Kötü oynar kaybedersin. Gününde olmazsın, puana razı olursun. Lakin Trabzonspor bu rutin alışkanlıkları geride bırakınca, beklentiler de artıyor. Her şeye rağmen bu oyuncu topluluğunu eleştirmiyorum. Çünkü, en iyisini yapma samimiyetinde ve gayretinde olduklarını biliyorum!