Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türk futbolunda son birkaç yıldır çok konuşulan ve ilgi çeken bir Altınordu gerçeği var. Diyeceksiniz ki fazlasıyla dinledik, okuduk, anladık, daha ne olabilir bilmediğimiz?..
Doğrudur; bırakın ülkemizi, Avrupa’da hayranlık uyandıran bu başarı öyküsü defalarca gündeme geldi. Altyapı yatırımları, tesisleşmesi, eğitimi, sadece iyi futbolcu değil, iyi birey, iyi vatandaş felsefesi, kıskançlık yaratan bir proje haline dönüştü.
Peki, Altınordu modelini kopyalamak ve kısa zamanda büyük takımların hayali haline getirmek mümkün mü?
Bence değil. Yapılan her doğru işi örnekleyebilirsiniz. Ancaaak, Altınordu’yu 3. ligde kapısına kilit vurulmak üzere iken, tek futbolcu ve 2 milyon lira borçla alıp, 6 sezonda süper ligde yarışacak düzeye getiren projenin mimarı başkan Seyit Mehmet Özkan’ı da klonlayıp çoğaltmanız gerekir ki, bunu yapacak güç ve kudret yok henüz.
Seversiniz sevmezsiniz. Takdir edersiniz, etmezsiniz. Yaşamını Türk futbolunun geleceğini inşaa etmeye ve kurduğu düzeni gençlere emenat etmeye adamış Özkan gibi bir futbol adamı daha yaratmak, doğru kurgulanmış bir düzeni taklit etmeye benzemez.

Yapın bunları!
Bakın size Altınordu’nun mevcut durumu ile ilgili çaprıcı bazı örnekler vereyim. Başkan Özkan’ın futbol sevdası ve ideallerini anlayabilmek açısından bunlar önemli.
2012 yılından bu güne futbol akademisi adı altında yapılanlar:
- İkisi A milli olmak üzere değişik yaş gruplarında milli takımlara 45 futbolcu vermek,
- İzmir’de 4 modern futbol ve eğitim tesisi kurmak,
- Ülke genelinde 105 merkezde 7 bine yakın futbol okulu öğrencisine sahip olmak,
- Türkiye liglerinde kadrosunda yabancı oyuncu bulunmayan ve oynatmayan tek takım unvanı almak,
- Yaklaşık 1.5 milyon euroluk bütçe ile (A takımın tüm giderleri, futbolcu ücretleri, deplasman masrafları ve primler dahil) oluşturulan iddialı bir takım kurmak,
- 2023’ün kadrosunu oluşturacak futbolcu havuzunu doldurmak ve Cumhuriyet’in 100. yılında Süper ligde kalıcı bir ekip yaratmak,
- Küçük yaşta kadrosuna dahil edip yetiştirdiği ve transferine izin verdiği oyunculardan elde ettiği parayı, sadece altyapı ve tesisleşmeye harcayan bir yapılanmaya gitmek,
- Kulübün kapısına “Hiç bir menajer 23 yaşına gelmeyen futbolcumuz ile temas kuramaz” levhası asan bir anlayış geliştirmek,
- Sistemin işlemesini sağlayan 150’ye yakın emekçi ve fedakâr insanı istihdam edip, uyumlu çalışmasını sağlamak.
Başkan Özkan geçenlere geldikleri noktayı şöyle özetlemiş; “Altyapı konusunda Türkiye’den 15 yıl önde, Avrupa’dan 20 yıl gerideyiz...”
Hani o mangalda kül bırakmayan anlı şanlı kulüplerimiz ve başkanları var ya; bence hiç heveslenmesinler. Yıllar önce ruhuna fatiha okuttukları altyapılarını, Altınordu standardına yükseltecek ne planları, ne enerjileri, ne bütçeleri, ne de niyetleri var çünkü!
Başarının yolu her zaman kurumsallıktan geçmiyor. Bazen otoriter bir lider, yeri geldiğinde babacan bir kişilik, en önemlisi futbola adanmış hayatlar ve iyi yürekli insanlar gerekiyor!

Haberin Devamı

Aman çocuklar duymasın!..
Cengiz Ünder ve Çağlar Söyüncü. Türk futbolunun yetiştirdiği pırıl pırıl iki yetenek. A milli takımın gözbebekleri. İkisinin de umut veren gelecekleri var, ancak kariyer planlaması yapmak için deneyimsizler.
Geçmiş acı örnekleriyle dolu. Toy çocukları kandırmak ve yoldan çıkarmak zor değil. Kendi kararları verecek yaşa gelseler de, onlardaki ışıltıyı gören ve üzerlerinden rant devşirmeye kalkanlar olacaktır elbette.
Nitekim Cengiz Ünder de bir hayli emeği olan ve onun bugünlere gelmesinde katkısı bulunan menajeri Ömer Uzun ile kontratı devam etmesine rağmen yollarını ayırması, ilginç geldi bana. Roma’nın genç yıldızı ve Çağlar Söyüncü, geçenlerde sosyal medya hesaplarından bir fotoğraf paylaştı. Yanlarındaki isim kimdi biliyor musunuz?
Yıllarca Fenerbahçe ve milli takım formasını giyen basketbolcu Mirsat Türkcan. Ne var ki bunda?
Kendisi şimdilerde, Avrupa’da kasırga gibi esen Arnavut asıllı menajer Fali Ramadani’nin Türkiye temsilcisi! Rastlantıya bakın ki, yine şimdilerde Cengiz ve Çağlar’ın yakın arkadaşı!
Türkcan’ın dünyaca ünlü (!) Ramadani ile çalışması elbette kimseyi ilgilendirmez. Lakin bu yakınlaşmanın dikkat çekici yönü, Ramadani’nin Türk pazarına girme kararı ve milli takım düzeyine gelmiş yetenekli genç oyuncuları porföyüne katma planı!
Sevgili Cengiz ve Çağlar; Avrupa’da ülkemizi temsil etmeniz gurur verici. Sizleri daha iyi yerlerde görmek hepimizi mutlu edecek. Elbette çalışacağınız menajerleriniz olacak. Tabii ki, işinin ehli isimleri tercih edeceksiniz.
Ama şunu unutmayın; dünyanın her yerinde genç yıldızları “kadrolarına dahil edip” uzun yıllar envanterinde tutmak isteyen futbol cambazları var. Aman diyeyim, tuzağa düşmeyin. Özellikle de geçmişte ekmek yediğiniz kapıya sakın ihanet etmeyin!
Sizler Türk futbolunun dünyaya açılan aydınlık yüzlerisiniz. Anımsatayım; şöhretin yolu sadece yetenekten değil, akıl, sadakat, sağduyu ve mütevazılıktan geçer!

Haberin Devamı

Altınordu’yu değil, başkanını kopyalayın

Haberin Devamı

Karaman ve Trabzonspor mecbur!
Trabzonspor tercihini Teknik Direktör Ünal Karaman’dan yana kullandı. Hayırlı olsun. Karaman zorlu bir dönemde görevi kabul ettiğine göre, kariyeri ile ilgili riskleri de göze almış demektir. Tıpkı Trabzonspor başkanı ve yönetimi gibi.
Ne yapabileceğini tartışmak için erken. Çünkü Trabzonspor’un orta vadede ne planladığını bilen yok. Karaman geçiş sürecinin parçası olacaksa, işi zor. Yeniden yapılanmanın en önemli unsuru ise, çok daha zor. Hoca başarılı olmak zorunda. Zamana ihtiyacı olduğu aşikâr. Peki ya camianın?..
Son yıllarda evlatlarını ve efsanelerini tüketen bir kulüp haline gelen Trabzonspor’a da, herkese kolaylıklar!