Maç öncesi Fenerbahçe cephesinde “günah keçisi” ilan edilen tek isim vardı. Kaybederse, boynuna “yağlı ilmek” geçirilen teknik direktör Erol Bulut’un sandalyesini tekmeleyecek o kadar çok sayıda düşmanı vardı ki! Genç bir çalıştırıcının kaderi sadece renklere olan aşkına bağlanırsa, sohbahar kolay gelir. Bir gol seni kurtarır? Erol hoca yolunu açtı! Sonrası mı? Bir daha Trabzonspor gibi bir rakip bulamazdı hoca...Trabzonspor sahaya ideal on biri ile çıksa da, görev alan oyuncuların pandemiden etkilenmediğini ve antrenman eksikliğini görmezden gelmek mümkün değildi. Lakin bu tarz maçların motivasyonu, fiziksel gücün ve önyargıların önüne geçebiliyor çoğunlukla. Hata affetmiyor. Bir anlık zaafiyet, üzüyor seni. Trabzon da böyle bir gol ile teslim oldu.ilk yarıda Fenerbahçe oyuna hakim olmaya çalışan taraf idi. Eksiklerine rağmen Trabzonspor’un kanatlarını etkisiz hale getirip sürpriz çıkışları ile karşılık verirken başarılı oldu. Nwakaeme’yi kilitlerken, karşısındaki Ekuban’a önlem alması, Trabzonspor’un hızını kesti. Ev sahibi ekibin şöyle bir eksiği var. Oyuna ortadan, göbekten dahil olmayacaksın, rakibe şut şansı vermeyeceksin. Fenerbahçe bu açığı ilk bölümde çok zorladı.
Ya Trabzonspor? Psikolojik üstünlük yetmiyor. Kağıt üzerindeki bu avantajını kullanırken, futbolun gereklerini yerine getiremedi.
İkinci bölümde çok daha istekli ve skoru belirlemek isteyen bir Trabzonspor vardı sahada. Kazanmak için öyle çaba harcadın ki, yağmurun sahayı ağırlaştırması bile hızını kesemedi.
Ama oyuna hakim iken, vazgeçmeyeceksin savunmadan. Faturası ağır olur. O golde takım halinde hata vardı. Futbolun acı gerçeği, topa sahip olmaya çalışırken, uzaktan gelen tehlikeyi karşılayacaksın.
Bu yengilginin anlamı farklıdır. Mutlaka bir ders olacaktır.
Trabzonspor maçı değil, psikolojik bir sınavı kaybetti. Demek ki henüz bu ağır yükü üstlenecek gücü yokmuş.
Unutmadan. Halk arasında bir deyim vardır; “Eşeğini sağlam kazığa bağlayacaksın.”
Kibarcası, “hatalarından ders çıkar, tedbirli ol, işini garantiye al” demektir.
VAR mı var!
Merkez Hakem Kurulu eleştirilerden o kadar bunalmış ki, dün akşam Riva’daki “gözlem evine” en güvendiği üç FİFA kokartlı hakemi oturtmuştu. VAR’da Cüneyt Çakır, AVAR’da Halil Umut Meler ve Mustafa Emre Eyisoy! Sanki Şampiyonlar Ligi finali!Kuşkusuz bu atamalar hakem Yaşar Uğurlu’ya da mesajdı; “Bak kardeşim, önemli arkadaşların seni izliyor. Kritik pozisyonlarda risk alma, kapris yapma, uyarıları dinle” denmişti.Trabzonspor- Fenerbahçe gibi her türlü spekülasyona açık bir maç, MHK’nin önlemleri (!) sayesinde “eleştiriye kapalı” tamamlandı. Bazen “sağlam kazık” işe yarıyor demek ki!