29.09.2020 - 14:56 | Son Güncellenme:
AA
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "Taammüden adam öldürme suçları, küçüklere, kadınlara karşı işlenen cinsel suçlarla ilgili idam cezasının düşünülebileceği kanaatindeyim." dedi.
Şentop, AHaber canlı yayınına katılarak, 1 Ekim Perşembe günü başlayacak 27. Dönem 4. Yasama Yılı'na ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Ermenistan'ın Azerbaycan'a yönelik saldırılarına işaret eden Şentop, durumun, 30 yılı aşkın zamandır kangren haline gelen bir yara olduğunu söyledi.
Azerbaycan toprağı olan Yukarı Karabağ'ın Ermenistan'ın işgali altında bulunduğunu dile getiren Şentop, Azerbaycan toprağı olduğu tescil edilen Yukarı Karabağ sorununun çözümüne ilişkin uzun süredir adım atılmadığını belirtti.
Şentop, Türkiye'nin, Azerbaycan'a yaklaşımının farklı olduğunu vurgulayarak, "Birçok ülkeyle çok yakın ilişkilerimiz, diyaloğumuz var ama Azerbaycan bizim için 'tek millet, iki devlet' dediğimiz düzeyde ilişkimiz olan bir ülke. Azerbaycan'ın, Azerbaycanlı kardeşlerimizin bu haklı davasını ki hukuken de tescil edilmiş haklılıkları, sonuna kadar biz de savunuyoruz, destekliyoruz." dedi.
"MECLİS'İN TAKVİMİNDE HERHANGİ BİR DEĞİŞİKLİK SÖZ KONUSU DEĞİL"
TBMM Başkanı Şentop, Meclis'in, anayasa ve içtüzük gereği her yıl 1 Ekim'de açıldığını, açılışının Cumhurbaşkanı tarafından yapıldığını, böylece yeni yasama yılının başladığını anımsattı.
Meclis'te, Kovid-19 salgınının ortaya çıktığı mart ayından itibaren birçok tedbir alındığını, gelişmelere göre alınmaya devam edildiğini anlatan Şentop, "Meclis'in takvimiyle ilgili şu anda herhangi bir değişiklik, çalışmalara ara verilmesi veya tatil gibi bir şey söz konusu değil. Planlandığı gibi ve gelecek teklifler çerçevesinde gündem belirlenmek suretiyle çalışmalara devam edilecek." diye konuştu.
Şentop, bütçe görüşmelerinin ertelenmesinin söz konusu olmadığını bildirdi. Şentop, yasama çalışmalarının özellikle maske, mesafe ve temizlik kurallarına uyularak sürdürüleceğini belirtti.
Yeni yasama yılı açılış töreni kapsamında Kovid-19 salgınına ilişkin özel bir önlemin olup olmadığına yönelik soruya Şentop, "Çok özel bir tedbirimiz söz konusu değil ama mart ayından itibaren Meclis'te yapılan bütün çalışmalarda milletvekili arkadaşlarımız buna riayet ediyorlar." karşılığını verdi.
"KONTROL BAKIMINDAN BİR TEST YAPMALARINI ÖNEREBİLİRİM"
Şentop, 1 Ekim'den önce Kovid-19 testi mecburiyeti olup olmayacağı konusunda ise "Böyle bir mecburiyet söyleyemeyiz ama bütün milletvekili arkadaşlarıma, bu konuda başka arkadaşlarını korumak bakımından bir tedbir almalarını, belki bir test yaptırmalarını tavsiye edebilirim. Bunun dışında ayrı bir tedbir söz konusu olamaz. Meclisimizde maske, mesafe ve temizlik konusunda bir dikkat var. Bunun aynen devam edeceğini düşünüyorum. Herkes seçim bölgesinden geliyor, Meclis çalışmaları başlamadan önce bu anlamda bir kontrol bakımından bir test yapmalarını önerebilirim." dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Kobani soruşturması kapsamında 7 HDP milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması talebiyle fezleke hazırlanacağını açıklamasına ilişkin Şentop, söz konusu fezlekelerin henüz Meclis Başkanlığına gelmediğini bildirdi.
"BU DOSYANIN, DİĞERLERİNDEN AYRILARAK BİR AN ÖNCE GÖRÜŞÜLMESİ DOĞRU BİR İŞTİ"
Hakkında "nitelikli cinsel saldırı" ve "tehdit" suçlamasıyla fezleke düzenlenen, yasama dokunulmazlığının kaldırılması istenen bağımsız Mardin Milletvekili Tuma Çelik'in, Anayasa ve Adalet komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonda görüşülecek dosyasıyla ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine Şentop, oluşturulan hazırlık komisyonunun çalışmalarını tamamladığını ve Çelik'in dokunulmazlığının kaldırılması yönünde bir raporunun olduğunu hatırlattı.
Hazırlık komisyonu raporunun 2 Ekim Cuma günü Karma Komisyonda görüşüleceğine ve oylanacağına işaret eden Şentop, şöyle devam etti:
"Karma Komisyondan çıkan karar üzerine Genel Kurula gelecek. Dokunulmazlığın kaldırılması Genel Kurulda görüşülecek ve oylanacak. Bundan sonra ise bu dosyayla ilgili yargılama sürecinin devamına mahkemeler karar verecek. Bu dosyanın mahiyeti icabı diğerlerinden ayrılarak bir an önce görüşülmesi ve dokunulmazlığın kaldırılması doğru bir işti. Bu gelişmeyi ben de olumlu buluyorum. Sanıyorum hazırlık komisyonunda da karar oybirliğiyle alındı. Karma Komisyondan da takdir onların, bu şekilde bir karar çıkacağını tahmin ediyorum."
Eşini darbettiği iddiasıyla suçlanan bağımsız Muş Milletvekili Mensur Işık'ın dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili Meclis Başkanlığına ulaşan bir fezlekenin bulunup bulunmadığı sorusunu Şentop, "O arkadaşımızla ilgili fezleke geldi. Meclis Başkanlığı olarak Karma Komisyona onu havale etmişiz. Bundan sonraki süreç, Karma Komisyonun takdirinde." diye yanıtladı.
ANAYASA MAHKEMESİ'NİN ENİS BERBEROĞLU KARARI
"Anayasa Mahkemesi milletvekilliği düşürülen Enis Berberoğlu hakkında hak ihlali kararı verdi. CHP de Berberoğlu'na yeniden milletvekilliği hakkı doğdu görüş ve iddiasında. Meclis Başkanı olarak bu konudaki görüş ve düşünceleriniz nedir?" sorusu üzerine de Şentop, "Bazı CHP'li arkadaşlarla da görüştüm. Bu konuda net olarak bir hukuki görüş ifade etmek için henüz erken. Bunu ifade etmek için önce Anayasa Mahkemesinin ihlal kararının gerekçesini, o gerekçe üzerine Yargıtayın ilgili dairesinin nasıl bir adım atacağını görmek lazım." dedi.
TBMM Başkanı Şentop, Meclis'in, Berberoğlu’yla ilgili bir karar almadığını, sadece Yargıtaydan gelen kesinleşmiş hükmün Genel Kurula bildirildiğini ifade etti.
Şentop, bireysel başvuru sonucu verilen hak ihlali kararı sonucundaki gelişmelerin, bu kesin hükmü ortadan kaldırıp-kaldırmayacağı, kalktığı zaman da bunun ne zaman, hangi tarih itibarıyla ortadan kalkacağının önemli olduğunu belirtti. Şentop, "Bundan sonra ancak milletvekilliği konusu bir tartışma konusu olarak gündeme gelebilir. Bunların hepsi ise yargı organı içerisindeki bir mesele, orada alınacak kararların daha sonra Meclis tarafından değerlendirilmesi söz konusu olacaktır. Bu bakımdan ben o tartışmayı henüz o boyutu itibarıyla erken olarak görüyorum, önce gerekçeli kararı görmemiz, arkasından da bu konuda Yargıtayın nasıl bir yol izleyeceğini görmemiz gerekiyor, ona göre harekete geçilecek." diye konuştu.
İDAM CEZASI TARTIŞMALARI
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin gündeme getirdiği idam cezasıyla ilgili değerlendirmesi sorulan Şentop, şunları söyledi:
"Bu konuyla ilgili şahsi görüşümü akademisyenlik dönemimden beri de ifade ettim. Ben belli suçlarla sınırlı olmak üzere, çerçevesi çok iyi çizilmiş olmakla beraber, bu kayıtla idam cezasından yanayım, diye görüşümü akademisyenliğimden muhafaza ediyorum. Anayasa Komisyonu Başkanlığım döneminde de açıkladım. Ama işin gerçekleşme süreci, yani bunun bir ceza olarak Ceza Kanunu'nda yer alabilmesi için şöyle bir süreç gerekir: Tabii bir anayasa değişikliği gerekir, çünkü daha önce var olan ölüm cezasını biz anayasa değişikliğiyle anayasadan kaldırmışız. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde iki protokol; birisi önce barış zamanlarında yasaklayan, daha sonra ise genel olarak yasaklayan ölüm cezasının iki ek protokolü var, bunlara da imza koymuşuz. Yani bu konuda alınacak bir kararın, hem iç hukuk hem de uluslararası hukuk bakımından bazı adımların öncelikle atılmasını gerektiriyor. Bu konuda bu şekilde bir konsensüsün oluşması halinde ancak bir adım atılabilir, yoksa bu Ceza Kanunu'na bir hüküm ekleyerek çözülebilecek, halledilebilecek bir mesele değil."
Şentop, idam cezasının, hangi suçları kapsaması gerektiği sorusuna, "Ben bunun eski tabirle taammüden adam, tasarlayarak adam öldürme suçlarında, bir de vahşetle işlenmiş olan küçüklere karşı, kadınlara karşı işlenmiş olan cinsel suçlarla ilgili olarak bunun düşünülebileceği kanaatindeyim." karşılığını verdi.
CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ TARTIŞMALARI
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde başkanlık sisteminin gündeme geldiğini anımsatan Şentop, bu tür siyasi söylem ve isteklerin sistem değişikliği için tek başına yeterli olmadığını anlattı.
Sistem değişiklikleri için anayasa değişikliğine ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadece anayasa değişikliğiyle gerçekleşmiş bir hükümet sistemi değişikliğiyle karşı karşıya olduğumuz zannını da yanlış buluyorum. Bu hatalı bir yaklaşımdır. Anaya değişikliği bir zorunluluk ama Türkiye'nin siyasi tarihi bakımından bunun bir arka planı var. Tarihi sürece baktığımızda Türkiye teknik anlamda parlamenter sistemi 1961 Anayasasıyla gerçekleştirmiştir. Daha önceki hükümet sisteminin, parlamenter sistemine benzeyen yönleri vardı ama klasik parlamenter sistem tezi 1961 Anayasasıyla sistemimize giriyor. 1961 Anayasası'nda Cumhurbaşkanının sembolik yetkileri var.1982 Anayasası'nda Cumhurbaşkanı yine parlamento tarafından seçiliyordu ama yetkileri olağanüstü ölçüde artırılmıştı.
2007'de Cumhurbaşkanı'nın seçtirilmemesi üzerine anayasa değişikliği yapıldı ve Cumhurbaşkanı'nı parlamentonun değil, halkın seçmesi benimsendi. 1961'den bugüne gelen sürece bakıldığında Cumhurbaşkanı'nın seçilmesi ve yetkileri bağlamında yarı başkanlığa giden bir süreç ve çizginin oluştuğunu görüyoruz. Türkiye'de 1961'den bu yana devam eden çizgi, bizi yarı başkanlık ve başkanlık çizgisine götürmüştür. Yani hükümet sistemi değişiklikleri birden bire olmamıştır böyle bakarsak büyük hata yaparız."
"YENİ SİSTEME GÖRE BAZI ALT DÜZENLEMELERİN YAPILMASI GEREKİR"
Şentop, "İyi bir parlamenter sistemimiz vardı. Neden bunu değiştirdik?" yaklaşımını tamamen tarih bilgisi zayıflığına bağladığını ifade ederek, Türkiye'deki parlamenter sistemin tarihine değindi.
Türkiye'de 1960'tan bugüne parlamenter sistemin darbelerle ve askeri yönetimlerle kesintiye uğradığına işaret eden Şentop, şöyle konuştu:
"Parlamenter sistem tarihimize baktığımızda yarısı darbeler ve darbe etkilerinde gerçekleşmiş bir dönemi ifade ediyor. Parlamenter sistemin işleyişiyle ilgili bir sorun olduğunu bu gelişmelerden zaten görüyoruz. Dolayısıyla bu kesintileri ortadan kaldıracak kalıcı, yapısal bir adım atılması Türkiye'de hep tartışılmıştır. Bir taraftan parlamenter sistemin işleyişindeki yetersizlikleri diğer taraftan siyaset dışı aktörlerini müdahalelere açık bir yönetim şekli olması itibarıyla bunu görüyoruz. 12 Mart'ta parlamento açık ama hükümeti istifa ettirmişlerdir. Burada hükümet parlamento içinden çıktığı için parlamento dengeleriyle oynadığınızda transferlerle hükümet düşürülüp, hükümet kurabiliyorsunuz.
Türkiye, bir hükümet sistemi değişikliği gerçekleştirdi. Bunun gereği olan bazı alt düzenlemelerin yapılması gerekir. Siyasi Partiler, seçim kanunları, içtüzük değişiklikleri, hatta yeni içtüzük tartışılmalıdır. Bu dönemde, özellikle 2023'e kadar bu düzenlemelerin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Siyasi Partiler Kanunu, seçim kanunları ve içtüzük parlamenter sisteme göre hazırlanmış daha önce. Şimdi yeni sistemin farklı bir paradigması var. Buna uygun olarak, bu temel siyasi sistemi düzenleyen kanunların ve içtüzüğün de gözden geçirilmesi, yeniden ele alınması gerekir. Bununla ilgili bazı çalışmalar yapılıyor bildiğim kadarıyla. Tabii siyasi partilerin buna yaklaşımı da önemli. İçtüzük konusunda, burada tecrübeli arkadaşlarımız, uzun yıllar 20, 30 yıla yakın, özellikle Kanunlar ve Kararlar'da çalışmış, Meclis işleyişine hakim arkadaşlar. Onlarla zaman zaman oturup bazı çalışmalar da yaptık bu konuda. Ama Meclis Başkanlığının tek başına yapacağı bir iş değil, burada siyasi partilerin yaklaşımları önemli. Yeni sisteme göre artık diğer alt düzenlemelerin de yapılarak sistemin tamamlanması ve istikrar kazanması adına adımların atılması gerekir. Doğru olan bu bence."
Şentop, Meclis'te zaman zaman yaşanan kavgalara ilişkin bir soru üzerine, TBMM'nin, devletin ve milletin vitrini olduğuna dikkati çekti. Şentop, ortaya çıkan görüntülerin, iç ve dış kamuoyunda farklı bir izlenimin oluşmasına neden olduğunu dile getirdi.
Meclis'in fikirlerin tartışıldığı bir ortam olduğuna işaret eden Şentop, herkesin konuşma ve davranışlarında saygı içinde hareket etmesinin zorunlu olduğunu, bu tür olumsuz görüntülerin yaşanmaması gerektiğini sözlerine ekledi.