15.09.2021 - 14:09 | Son Güncellenme:
AA
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Polis Akademisi'nin Gölbaşı Yerleşkesi'nde "6. Uluslararası Birleşmiş Milletler (BM) Toplumsal Olaylara Müdahale Eğiticilerin Eğitimi Sertifika Töreni"ne katıldı.
Programda konuşan Soylu, hem Türkiye'den hem de dünyanın değişik yerlerinden eğitime katılan kursiyer ve eğiticileri tebrik etti.
Yunus Emre'nin "Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz" sözünü hatırlatan Soylu, "Daha güvenli bir dünya için çabalayan, dilleri, inançları, milliyetleri farklı insanların bir araya gelip tanış olması, işi kolay kılması, aynı zamanda aynı hedef için bir arada bulunması esas itibarıyla tablonun en ana özelliğidir." ifadelerini kullandı.
Orman yangınlarında uluslararası yardımlaşmanın güzel örneklerini gördüklerini belirten Soylu, "21. yüzyılın güvenlik problemleri, bizi bunun ötesine zorlamaktadır. Dolayısıyla daha fazla bir araya gelmek durumundayız ve daha küresel davranmak zorundayız. Göç konusunda, uyuşturucu ile mücadele konusunda, küresel terör örgütleriyle mücadele konusunda, Orta Doğu'nun istikrarı için gereken adımların atılması konusunda, dünyadan ve küresel organizasyonlardan daha bütüncül yaklaşımlar görmeye ihtiyacımız var." diye konuştu.
"AVRUPA'NIN 'TÜRKİYE'YE MÜTEŞEKKİRİZ' DEMESİ LAZIM"
Soylu, 2016 yılından bugüne kadar ülke içinde yakalanan kaçak göçmen sayısının 1 milyon 293 bin kişi olduğunu, bu yıl içinde sınırlardan kaçan, geçen Afgan göçmenlerin de yüzde 71'ini ülkelerine geri gönderdiklerini söyledi.
Uyuşturucuyla mücadelede Türkiye'nin, 28 Avrupa ülkesinin toplamından daha fazla uyuşturucu madde yakaladığını ifade eden Soylu, bu yıl kolluk birimlerinin yakaladığı uyuşturucu miktarının 13 tonu aştığını bildirdi.
"Sadece göç meselesinde değil, uyuşturucu meselesinde Batı'nın dönüp özellikle Avrupa'nın 'Türkiye'ye müteşekkiriz' demesi lazım. Çünkü bu kadar büyük bir güvenlik başarısına dünyanın hiçbir yerinde rastlanmaz." diyen Soylu, 2018'de 486 kilo metamfetamin yakaladıklarını belirtti.
Bakan Soylu, "Geçen yıl yakaladığımız miktar 3 bin 689 kilo. 2018'den sonra bunun ülkemize çok fazla girebileceğini düşünerek odaklanmamızı gerek jandarma gerekse emniyet birimlerimizle oraya yönelik gerçekleştirmiştik. Bu yıl da 2 bin 130 kilodayız. Yakalıyoruz ama kapımızda büyük bir tehlike var ve bu giderek artıyor. Bunun çaresi ise tıpkı burada yaptığımız gibi ortak akıl, ortak çaba, istihbarat paylaşımı ve bu iki meseleyi küresel olarak sahiplenmektir." dedi.
"MÜCADELEMİZE NE YAZIK Kİ YETERLİ ULUSLARARASI DESTEĞİ ALAMIYORUZ"
Küresel ölçekli terör örgütleriyle mücadelede de büyük bir sorumluluk altında olduklarını vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:
"Bakınız şu anda bulunduğumuz yerleşkenin az ilerisi, 15 Temmuz 2016 gecesi savaş uçaklarıyla bombalandı. Burada 51 arkadaşımızı şehit verdik. Bu ülkeye darbe yapmak isteyenler, bu ülkeyi ele geçirmek isteyenler, acımasız bir şekilde bu ülkenin kamu görevlilerini, sivil vatandaşlarını katlettiler. Biz bunun hesabını sormakla mükellefiz. Bu bizim boynumuzun borcudur. Hukukun çerçevesinde biz bunu yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Bu ülkenin demokrasisine, bu ülkenin huzuruna, birliğine ve beraberliğine kim kalkışma yapmaya çalışırsa, kim birilerinin talimatıyla bunu gerçekleştirmeye çalışırsa yanına koymayız.
Biz bu darbe girişimini yapan FETÖ terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Dünyanın her yerinde takip ediyoruz, ancak bu mücadelemize ne yazık ki yeterli uluslararası desteği alamıyoruz. Aynı şekilde yaklaşık 40 yıldır PKK ile mücadele ediyoruz. Uyuşturucu ticaretinin, özellikle Avrupa ayağının tamamını bu örgüt yönetiyor, uyuşturucudan yılda ortalama 1,5 milyar doların üzerinde gelir elde ediyor. Göçmen kaçakçılığını bu örgüt yönetiyor ve hepsinden önemlisi ülkemizde binlerce insanı katletti."
PKK terör örgütünün 2016'dan bugüne kadar 408 sivil vatandaşı şehit ettiğini belirten Soylu, "Masum insanları şehit ettiler. Şimdi buna başka bir kılıf giydirip, bunu uluslararası başka bir isimle pazarlamaya kalkanlar sivil insanların katledilmesini, 12 yaşındaki çocuklardan terörist savaşçı çıkartılmasını nasıl izah edebilir." dedi.
Bakan Soylu, güney sınırının altında, özellikle Suriye'nin kuzeyinde bir terör ve istikrarsızlık kaynağı olmasına rağmen, bu örgütle ilgili mücadelede de uluslararası destek bulamadıklarını, hatta kırmızı bültenle aranan teröristlere, bizzat eyleme katılmış ve cinayet işlemiş kişilere oturum hakkı verildiğine şahit olduklarını vurguladı.
"CİDDİ BİR GÜVENLİK ALTYAPIMIZ VE BÖLGENİN ÜRETTİĞİ SORUNLARA AİT CİDDİ BİR BİRİKİMİMİZ VAR"
Türk güvenlik güçlerinin terör, kaçak göç ve uyuşturucuyla mücadelesinden gurur duyduklarını dile getiren Soylu, şunları kaydetti:
"Denizlerde mücadeleyi yürüttüğümüz Sahil Güvenlik Teşkilatımızın temelleri ise 135 yıl öncesine dayanır, yani burada, dünyanın güvenliğine katkı sunacak büyük bir tecrübe ve yüksek bir kapasitemiz var. Cumhurbaşkanımızın doğrudan destekleri, talimatları ve bizzat oluşturduğu strateji neticesinde özellikle 15 Temmuz 2016'dan sonra bu kurumlarımıza gerek personel, gerekse araç gereç anlamında çok ciddi yatırımlar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Yerli üretim insansız hava araçlarından ATAK helikopterlere, mühimmatlarından personel sayısına, eğitimlerine kadar, yerleşkelerine kadar, kıyafetlerine kadar her şey üst düzeye geldi. Zırhlı araçlardan motosikletlere, kontrol botlarından radar sistemlerine, kriminal laboratuvarlardan sanal taktik eğitim merkezlerine kadar pek çok adım attık. Dolayısıyla ciddi bir güvenlik altyapımız ve bölgenin ürettiği sorunlara ait ciddi bir birikimimiz var. Daha yüksek bir başarı için tek ihtiyacımız, dünyanın da karşı karşıya kaldığı bu sorunlarla ilgili küresel iş birliğidir."
Dünyada, toplumsal olayların, sokak eylemlerinin yoğunluğunun dönem dönem arttığına, bu olaylarda polis müdahalesiyle istenmeyen görüntüler olduğuna dikkat çeken Soylu, "2019'da Bağdat'taki protestolarda 300'den fazla insan hayatını kaybetmişti. Aynı yıl Şili, Ekvator, Haiti de protestolar olmuştu. Sudan'daki darbe karşıtı protestolarda yalnız bir günde 113 kişi hayatını kaybetti. Venezuela'da, Fransa'daki sarı yelekliler eylemlerinde de yine can kayıpları meydana gelmişti. ABD'deki George Floyd hadisesi sonrası yaşananların boyutu ise hepimizin tahmininin üzerindeydi." değerlendirmesinde bulundu.
Bu toplumsal olayların, ifade özgürlüğünü garanti eder şekilde yönetilebilmesi, insanların düşüncelerinin ifade alanlarının kısıtlanmaması, burada bir istismara fırsat verilmemesi gerektiğini vurgulayan Soylu "Özgürlük-güvenlik dengesi ifadesi, doğru bir ifade değildir. Asıl olan özgürlük alanıdır. Güvenlik, özgürlükleri teminat altına almak ve korumak için vardır. Toplumsal olaylara yaklaşımımızı da bu çerçevede belirlemek, bana göre en doğru olandır." ifadelerini kullandı.
Eğitimin 28 Temmuz'da başladığını bildiren Soylu, "Bu eğitime BM yönetici ve uzman kadrosundan 8, yabancı eğiticilerden 6, Türk eğiticilerden 20, yabancı kursiyer olarak 26, Türk kursiyer olarak da 8 kişi olmak üzere toplam 68 katılımcı dahil oldular. Bu arkadaşlarımız, burada aldıkları eğitimlerle hem kendi ülkelerinde hem de ülkemizde, toplumsal olaylara müdahale konusunda uluslararası standartları daha yukarı çekmiş olacaklardır." dedi.
İçişleri Bakanı Soylu, konuşmasının ardından, eğitime katılan kursiyerlere sertifikalarını verdi.