27.01.2020 - 21:37 | Son Güncellenme:
AA
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Depremden zarar gören KOBİ'lerimiz anlaşmalı bankalarda işletme başına 100 bin TL'ye kadar bir yıl ödemesiz, 24 ay vadeli, faizsiz kredi kullanabilecek." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cezayir'e gerçekleştirdiği ziyaretinin ardından Gambiya'ya geçerken uçakta gazetecilere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Afrika ziyaretinin ilk ayağı olan Cezayir'de gerek ikili gerekse heyetler arası çalışmalarını başarıyla tamamladıklarını dile getiren Erdoğan, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun ile ikili ilişkilerin tüm boyutlarını ele aldıklarını belirtti.
Erdoğan, ziyaret vesilesiyle 2006 tarihli Dostluk ve İşbirliği Anlaşması'nı, Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi seviyesine çıkardıklarını, bu mekanizmayla ilişkileri ekonomi, ticaret, savunma sanayi, güvenlik, alt yapı, turizm ve diğer alanlarda geliştirme imkanı olacağını ifade etti.
Karma Ekonomik Komisyon Toplantısı'nın da en kısa sürede yapılmasına karar verdiklerine işaret eden Erdoğan, daveti üzerine Tebbun'un da Türkiye'ye iadeiziyarette bulunacağını bildirdi. Erdoğan, "Arkadaşlarımız da mevkidaşlarıyla temaslarını yoğun şekilde sürdürecek. Bu davet aynı zamanda Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantımızın ilk adımı olacak. Bu ziyaret, ikili ilişkilerimizde yeni sayfa açacak." diye konuştu.
"Ateşkesin derhal uygulanması gerekiyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgesel konularda Cezayir ile yakın işbirliğinde olacaklarını, bu çerçevede Libya konusunda da ortak harekete devam edeceklerini ifaden ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Cezayir, Libya'nın en önemli komşusu ve siyasi süreçte önemli roller oynayabilir. Libya sorununun çözümü için yol haritası artık bellidir. BM çatısında, uluslararası meşruiyeti olan hükümetin öncülüğünde, ateşkesin derhal uygulanması ve siyasi sürecin ilerletilmesi gerekiyor. Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) bugüne kadar alınan tüm kararlara uydu. Hem Moskova'dan hem Berlin'den kaçan Hafter ateşkesi ihlal etmeye devam ediyor. Libya'da barış olacaksa Hafter'in durdurulması gerekiyor. Bu arada, Hafter’in sözcüsü Mismari, dün yaptığı açıklamada, Berlin ve Moskova'ya anlaşmak için, çözüm için değil, burası çok çok önemli, sözde 'haklı davalarını anlatmak için' gittiklerini, 'çözümün namlunun ucunda olduğunu' ifade etmiştir. Bu da Hafter'in gerçek niyetini ele veren itiraf niteliğinde bir açıklamadır."
"KOSGEB'e bu yıl ödenmesi gereken borçları da 2020 sonuna erteliyoruz"
Elazığ'da meydana gelen depreme ilişkin de açıklamada bulunan Erdoğan, depremden etkilenen bölgeye 24 bin 402 çadır, 26 bin 500 yatak, 40 bin gıda kolisinin sevk edildiğini ve günlük 50 bin kumanya dağıtımı yapıldığını, bakanların ve ilgili kurumların bölgede olduğunu ve kamu kurumlarının normal mesailerine başladığını anlattı.
Hayatın hızla normale dönmesi için çalışmalara ara vermeden devam ettiklerini ve vatandaşlara yardım etmek amacıyla bir adım daha attıklarını söyleyen Erdoğan, "Elazığ ve Malatya'da, burası ilk defa açıklanıyor özellikle bilmenizi istiyorum, KOSGEB Acil Destek Kredisi Programı'nı devreye alıyoruz. Depremden zarar gören KOBİ'lerimiz anlaşmalı bankalarda işletme başına 100 bin TL'ye kadar bir yıl ödemesiz, 24 ay vadeli, faizsiz kredi kullanabilecek. Ayrıca, KOSGEB'e bu yıl ödenmesi gereken borçları da 2020 yılının sonuna erteliyoruz. Son olarak, bankalara KOSGEB borcu olan KOBİ'lerin bu yılki ödemelerini de 1 Ocak 2021'e erteliyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, Cezayir ile ekonomik ilişkiler bağlamında Ceyhan Endüstri Bölgesi'nde önemli bir ortaklık yaptıklarını, Sonatra ile Rönesans Holding'in 1,2 milyar dolarlık yatırım için anlaşma imzaladığını aktararak, "Ceyhan Propan Anonim Şirketi'nin ve yüzde 34 ortağı bir Cezayir şirketi olan Sonatra, propan gazını 17 yıl boyunca Cezayir'den almak suretiyle ortaklık devam edecek. Tabii bu yatırım özellikle bizim cari açığımızı olumlu şekilde etkileyecektir. Tesis en kısa zamanda tamamlanacaktır. Yıllık 450 bin ton propan üretecek bu tesis, tamamı ithal edilen bu ürünün inşallah 4'te 1'ini karşılama imkanını bize verecektir ki bugüne kadar bu işi bir FETÖ'cü ithal etmek suretiyle o alan içerisinde çalışıyordu ama şimdi bu durum olmayacak." bilgisini paylaştı.
HAFTER'E TEPKİ
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hafter'in maalesef çok çok çirkin girişimleri var ve biz de bunların takipçisiyiz. Gereği neyse bunu sonuna kadar yapmaya devam edeceğiz." dedi.
Darbeci General Hafter'in ve çevresinin Libya'da silah dışında çözüm olmadığına ilişkin açıklamaları hatırlatılarak, "Bu durumda Türkiye’nin ateşkes ve siyasi süreci canlı tutma diplomasisi hangi aşamaya evrilecek? Hafter ile anladığı dilden konuşulacak aşamaya mı gidiyoruz?" şeklindeki bir soru üzerine Erdoğan, haritayı göstererek, Libya ve Türkiye arasındaki görülen bandın mutabakat anlaşmasının sonucu olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yine gördüğünüz G-F-E ve deniz kısmındaki D, BM'ye bildirilen ve mutabakat sağladığımız Türk Yetki Alanı'dır. Biz burada sondaj çalışmalarını yapabileceğiz ve bu bir yerde de bizim kıta sahanlığı adımlarımızın neticesidir. Şu an itibarıyla Hafter'in maalesef çok çok çirkin girişimleri var ve biz de bunların takipçisiyiz. Gereği neyse bunu sonuna kadar yapmaya devam edeceğiz. Hafter, şu anda Libya'nın adeta bir çöl ağası gibi. Daha ziyade çöl kısımlarında hakimiyeti var ama nüfus olan bölgede hakimiyeti yok." değerlendirmesinde bulundu.
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in geçen haftaki Türkiye ziyaretinde bu konuları etraflıca ele aldıklarını dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
"Kendilerine şunu çok açık ve net söyledik, bakın dedim, yanlış bir noktaya oynuyorsunuz. Hafter bir yalancı ve siz bu yalancının şımartılmasına fırsat veriyorsunuz. Mısır en önemli destekçisi, Abu Dabi yönetimi en önemli destekçisi, Rusya ise Wagner'i vermek suretiyle orada. Wagner'in bütün mali noktadaki desteğini Abu Dabi yönetimi sağlıyor. Çok ciddi parasal destek aktarıyor. Silah, mühimmat, şu, bu Abu Dabi yönetiminden geliyor. Ve tabii silahları almak problem değil, çünkü para var. Hangi ülkeden olduğu da önemli değil. Bütün bunlara rağmen, Hafter burada yaptığı hesapları tutturamadı ve tabii burada özellikle Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) dik durması da önem arz etti. Yani UMH Başkanı Serrac'ın kesinlikle bütün güçlerinin başında olması şart.
Serrac, Moskova'da başarılı bir imtihan verdi, geldi. Berlin'e geldi, anlaşmaya yanaştı, diğeri anlaşmaya yanaşmadan kaçtı. BMGK'de de şu an aynı oyunlar oynanıyor. Biz Guterres ile de ele aldık, konuştuk. Bundan sonraki süreçte de takipçisiyiz, takip edeceğiz. Fakat her geçen gün Libya'da sürecin ben UMH'den, yani Serrac yönetiminden yana gelişeceğine inanıyorum ve dün mesela orada da bir yeri alma durumu oldu Hafter'in, daha sonra tekrar geri alındı. Tabii en önemli mesele, Sirte meselesidir, orası geri alınınca da bunların iyi bir gücü kalmayacak. Misrata ile çok ilgileniyorlar, kuşatma var ama Misrata'da istedikleri neticeyi alamadılar. Trablus'ta da kuşatmaları var. Trablus'ta da şu anda UMH gerekli mukavemeti gösteriyor. Temennim odur ki böyle bir imkan, böyle bir fırsat vermeyecektir."
"AB'nin sağı solu belli olmuyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin Afrika'da kültürel bir atılım planlaması olup olmadığının sorulması üzerine, Türkiye'nin sadece Afrika'da değil tüm dünya genelinde TİKA, Yunus Emre Kültür Merkezi ve Maarif Vakfı gibi kurumlarının bulunduğunu anımsatarak, Malum FETÖ’nün dünyada nerede okulu varsa -ki onun ilk etaplarda açıkladığı 160 ülkede varız biz- bu ülkelere Maarif Vakfımızla girdik, giriyoruz, gireceğiz. Özellikle de kültürel aktivitelerimizin olduğu bu tür yerlerde de Yunus Emre Vakfımızla giriyoruz, daha da ileri gideyim, hatta buralarda bizim bir de Mevlana programımız var. Bu konuda da YÖK'ün çalışması var. Onunla da yayılıyoruz. Yani, o Mevlana programını, dünyada değişik ülkelerde çalışıyoruz, işletiyoruz ve bu çalışmalarda geri adım atmayacağız." dedi.
Türkiye Bursları programının Afrika'ya da Türkiye'ye de hizmet eden önemli bir kültürel program olduğunu vurgulayan Erdoğan, Cezayir'de kültürel aktivitelerin geliştirilmesi noktasında da bir çalışmayı başlatacaklarını bildirdi. Erdoğan, "Büyükelçiliğimiz çatısı altında kendilerinden yeni yer talebinde bulunduk, onlar da olumlu karşıladılar. Yeni bir yer satın aldığımızda Büyükelçiliğimiz diğer bütün kurum ve kuruluşlarımızla eş güdüm halinde önemli çalışmalar yapacak." ifadesini kullandı.
Merkel'in Türkiye'ye ziyareti hatırlatılarak, "Türkiye-AB ilişkileri anlamında bitme noktasına gelen ilişkilerin tekrar canlanması gündemde mi? Herkesin merak ettiği vize serbestisi çözüme ulaştı mı? Dörtlü zirve ne zaman gerçekleşecek?" sorusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"AB'nin sağı solu belli olmuyor. Yani, bir taraftan iyi niyet gösterisi yapıyorlar, bir taraftan bakıyorsunuz hala aynı yerdeler. İşte şimdi sadece olay vize serbestisi değil, 2014'ün sonunda bitecekti, biz her şeyimizi yaptık ama onlar 'şunu yapmadınız, bunu yapmadınız' deyip bizi köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar. Aynı durum, biliyorsunuz, Gümrük Birliği'nde de var. Bazı farklı başlıklar var. Ben şahsen bunlara cevap vermekten bıktım ama onlar köşeye sıkıştırmaktan bıkmadı, sürekli bir şeyler üretiyorlar.
Ben size çok daha basitini söyleyeyim, biliyorsunuz, özellikle Sarkozy, Merkel bunlar ülkelerinin başına geçmeden önce bizler AB liderler zirvesine katılıyorduk. O zaman Fransa'da Chirac, Almanya'da Schröder vardı. Türkiye ve Hırvatistan beraber katılıyorduk. Şimdi Hırvatistan bakın AB dönem başkanı. Bakın nereden nereye... Bunlarda insaf yok, vicdan yok. Bu arada tabii 15 ülkeden sayı çıktı 27-28'e. Adil değiller, adil davranmadıkları gibi de Türkiye için gerekçeleri malum. Şu anda söyledikleri, 'Türkiye nüfusu büyük bir ülke, Türkiye'yi alamayız'. Şimdi yine bahaneler, bahaneler devam ediyor. Öyle de olsa böyle de olsa biz şu anda sabır modundayız. Bu şekilde devam ediyoruz ve nereye kadar devam ederiz Allah bilir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dörtlü zirvenin şubat ayına planlama yapıldığını ancak mart ayına sarkabileceğini ifade etti.
DEPREM AÇIKLAMASI
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz son depremle bir şey kazandık. AFAD, Kızılay, Jandarma, Silahlı Kuvvetlerimiz çok ciddi bir koordine içinde mücadeleyi başarılı şekilde verdiler." dedi.
"Rusya'nın Libya'da istediği nedir? İdlib'de kan durmuyor. Her ne kadar Türkiye devreye girse de Esed Rusya ile hareket ediyor. Orada Rusya açısından bir güvensizlik ortaya çıkmıyor mu? Rusya ne yapmak istiyor?" sorusu üzerine Erdoğan, Rusya'nın Wagner'le Libya'ya girmesinin doğru bir hareket olmadığını vurguladı.
"2 bin 500 kadar lejyoner var. Fazlası var, azı yok ama bunun bedelini neresi ödüyor? Abu Dabi ödüyor. Aslında Hafter de ücretli bir lejyonerdir." diyen Erdoğan, şunları ifade etti:
"Bunlar müşterek çalışıyorlar, orada bütün silah, mühimmat, araç gereç vesaire malum ülkelerden alınıyor. Mısır da çok ciddi destekler veriyor. Doğu Akdeniz'e gelince, malum biz kıyı şeridi en uzun olan ülkeyiz. Bu bant tamamen bizim ikili mutabakat metnimizdeki banttır. Kuzeyinde Türkiye var, güneyinde Libya var ve biz bunu imzaladık. Bu metni imzaladıktan sonra biz kalkıp burada kimseye 'ya gel ne diyorsun' diyecek halimiz yok. Biz, burada Serrac ile imzayı attık, iş bitmiştir. Yani bu Hafter'le birilerinin yaptığı anlaşmaya benzemez çünkü Serrac BMGK'nin kabul ettiği, ben artık ona 'devlet' diyorum devlettir. Öbürü ise darbecidir, onun devlet kimliği yok. Burada ne yazık ki birileri Hafter üzerinden bir şey devşirmeye çalışıyor, yaptıkları bu. Biz, inşallah bu fırsatı vermeyeceğiz."
"İnşaatlarda hassas olmamız gerekiyor"
"Elazığ'daki depremle ilgili kentsel dönüşüm için neler yapılacak?" sorusu üzerine Erdoğan, "Çevre ve Şehircilik Bakanımıza talimat verdim. Hemen çelik konstrüksiyondan tek katlı konutlar yapalım ve yanlarına ahırlarını koyalım ve burada yaşayan vatandaşlar hemen evlerine yerleşsinler. Şu an itibarıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı çalışmayı yoğun bir şekilde başlattı." yanıtını verdi.
İnşaatların zemin etüdü ile yapılacağını, vatandaşın kendi evlerine taşınmasının fırsatını hazırlayacaklarını belirten Erdoğan, yatay mimarinin önemine işaret etti. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bizim kültürümüzün de reddettiği bir şey dikey mimari. Türkiye fay hattında olan bir ülke, yatay mimari yapsak sıkıntılar yaşamayız. Türkiye deprem ülkesi. Biz son depremle bir şey kazandık. AFAD, Kızılay, Jandarma, Silahlı Kuvvetlerimiz çok ciddi bir koordine içinde buradaki mücadeleyi başarılı şekilde verdiler. Gönlümüz bir kişinin vefatına bile razı olmaz. İnşaatlarda hassas olmamız gerekiyor. Belediyelerin ruhsat verirken dikkatli olması, zemin etüdü yapılması önem arz ediyor."
"Kılıçdaroğlu kardeşlik duygusundan bihaber"
"İstanbul ciddi bir deprem riskiyle karşı karşıya. Kentsel dönüşümün deprem odaklı olması konusunda yol haritanız nedir?" sorusuna Erdoğan, "Planlama konusu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı uhdesinde. Bölgede özellikle bizler belediyelere uyarılarımızı yapıyoruz. Diyoruz ki 'gelin buralarda konut yapımını bu şekilde başlatalım' ama tabii üzülerek söylemem lazım, bu bölgelerdeki vatandaş da evlerinin kentsel dönüşüme gitmesini istemiyor, direniyor." yanıtını verdi.
Erdoğan, "Elazığ depreminde vatandaşlarımızı kaybettik. Devlet muazzam şekilde çalıştı. Sosyal medyadaki provokatif söylemler ise vicdansızlığı gösteriyor. Bu konuda ne dersiniz? İkinci olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İdlib'den gelen sığınmacılar için 'terörist' diyor. Bir anneyi elleri kanayarak enkazdan çıkartan bir Suriyeli kardeşimiz var. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?" sorusu üzerine şunları kaydetti:
"Bu adama (Kılıçdaroğlu) ne denir? Mahmud tırnaklarıyla kazıyor, kardeşimizi ve eşini enkazdan çıkarıyor. Sonra evinde ziyaret ediyor. Kardeşlik bu ama ne yazık ki Kılıçdaroğlu kardeşlik duygusu nedir bundan bihaber. Bu iş herkesin karı değil. Biz, kardeşlik duygusuyla bugüne kadar bu mücadeleyi veriyoruz. Biz, şimdi briket konutlar yapıyoruz sınırımıza 40 kilometre mesafede. Şu anda inşaatlar başladı. İçlerinde tuvaleti, banyosu olsun. Çadırda donmaktansa briket konutlarda ısınma imkanı da vereceğiz. Hedefimiz ilk etapta 25 bin briket konutu orada yapmak. Ve ben bunu Sayın Merkel'e de açtım, o da talimatı verdi. Merkel, bu briket konutlar için 25 milyon avro çıkarmayı kabul etmiş."
"Suriyeli Mahmud'a vatandaşlık verilip verilmeyeceğinin" sorulduğu Erdoğan, "Ne demek verilebilir mi? Tabii ki verilir. Verdik gitti. Burada okuyor, Türkçe de biliyor. Ailesine de veririz." cevabını verdi.
"Ana karayı nasıl yutacağız"
"Kılıçdaroğlu vatandaşlık verilmesine de tepki gösterir mi?" sorusunu Erdoğan, "Onunla dünyalarımız farklı. Onların öyle bir derdi yok, bizim derdimiz var." diye yanıtladı.
Erdoğan, "Yunanistan'la ilişkilerde olası riskler konusunda ne diyeceksiniz?" sorusu üzerine şu değerlendirmede bulundu:
"Almanya, Yunanistan'ın adeta şefkati. Yunanistan ile aramızda ortak bir dostumuz var eski belediye başkanlarından. 'Benden mesaj istiyorsan söyle Yunanistan tarafına, bizimle uğraşmasın. Bizim Yunanistan'la uğraşma diye bir derdimiz yok.' NATO'da ben (Yunanistan Başbakanı Kiryakos) Miçotakis'e de söyledim, dedim ki, 'Birbirimizle uğraşmayalım, eğer uğraşmazsak bizden size en ufak zarar gelmez. Libya ile ilgili de...' Libya ile senin ne işin var? Yunanistan nere Libya nere? Kaldı ki kıta sahanlığında kıyı şeritlerinin birbirini görmesi gerekiyor. Şu anda bize gelmiş diyor ki 'Girit onlar için ana karaymış.' Ya 'yavru kara' dese yutacağız da ana karayı nasıl yutacağız?"
"Her an herkes onun yanında yer alabilir"
"Kemal Kılıçdaroğlu'nun danışmanlarından Enver Altaylı'nın FETÖ ile temasları ortaya çıktı. Muhalefet 'FETÖ'nün siyasi ayağı' diyor ancak o ayakların muhalefet içinde dolaştığını görüyoruz. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine Erdoğan, bu konu ile ilgili MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bir açıklamasının olduğunu anımsattı.
Erdoğan, benzer açıklamayı kendisinin de yaptığını belirterek "Altaylı, FETÖ ile mektup diplomasisinde olan bir şahıs. 40 civarında mektup söz konusu. İstihbaratçı olarak kendisi, CIA üzerinden de birçok görevlendirme almış bir kişi." dedi. Erdoğan, şunları ifade etti:
"Kılıçdaroğlu'nun etrafında kimlerin olduğunu, en yakınındakinin kim olduğunu bilmemesi sebebiyle durumunun ne kadar acı olduğunu anlamak mümkün. Her an herkes onun yanında yer alabilir. Bu, FETÖ'cü de PKK'lı da olabilir. Zaten PKK'lılarla omuz omuza Ankara'dan İstanbul'a bunlar terör örgütüyle yürümedi mi? Yürüdü. Son olarak Urla Belediye Başkanı da FETÖ'cü çıktı. Yanılmıyorsam babası uyarmış, bunlar açıkça ortada. Defaatle anlatılmasına rağmen Kılıçdaroğlu'nun sarfınazar etmesi mümkün değil. Her gecen gün bu günah galerisi çok daha güçlü hale gelecek."