18.10.2021 - 16:48 | Son Güncellenme:
AA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye olarak, Afrika kıtasına yönelik Batı merkezli oryantalist yaklaşımları reddediyoruz. Afrika kıtasındaki halkları, ayrım yapmadan bağrımıza basıyoruz." dedi.
Erdoğan, Angola Ulusal Meclisi'nde yaptığı konuşmada, coğrafi bakımdan Türkiye ve Angola arasında yaklaşık 6 bin kilometre mesafe olsa da kalplere sınır çizilemeyeceğini, ayrı kıtalarda yer alsalar da aynı gönül dilini konuşan, aynı idealleri savunan, yönünü geçmişe değil, geleceğe dönen dost bir ülkenin Cumhurbaşkanı olarak burada bulunduğunu belirtti.
Ziyaretinin, Türkiye'den Angola'ya Cumhurbaşkanı düzeyinde bir ilk olması sebebiyle, tarihi bir nitelik taşıdığını ifade eden Erdoğan, kısa süre önce Angola Devlet Başkanı Manuel Gonçalves Lourenço ve heyetini, yine bir ilki teşkil eden ziyaret çerçevesinde, Türkiye'de misafir ettiklerini söyledi.
Erdoğan, son üç ay içerisinde gerçekleşen karşılıklı ziyaretlerin, Türkiye-Angola ilişkilerinde yeni bir dönemin müjdecisi olduğunu belirterek, "Türkiye olarak bu hususta güçlü bir iradeye sahibiz. Önümüzdeki süreçte, hem kaybedilen zamanı telafi edecek, hem de her alanda iş birliğimizi geliştirmenin yollarını arayacağız. Angola'ya gelişimizden itibaren şahsıma ve heyetimize gösterilen teveccüh, Angola makamlarının da aynı hissiyatı taşıdığını gösteriyor." diye konuştu.
Misafirperverliklerinden ötürü Angola Devlet Başkanı Lourenço'ya teşekkür eden Erdoğan, "Angola'yla ilişkilerimizi geliştirmeye verdiğimiz önemin bir nişanesi olan ziyaretimin, her iki ülke açısından da hayırlı olmasını diliyorum." ifadesini kullandı.
"Meclisimiz önemli rol oynamıştır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, meclislerin millet iradesinin vücut bulduğu ve hayata geçtiği yerler olarak demokratik hayatın vazgeçilemez unsurları olduğunu, milletin Kurtuluş Savaşı'nın sevk ve idaresini yapan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, kurulduğu 1920 yılından bugüne, karşı karşıya kaldığı zorluklar karşısında yılmadan, fedakarca çalışmalarına devam ettiğini kaydetti.
Milli iradenin temsilcisi olma vasfına, önüne çıkan tüm engellere rağmen sıkı sıkıya sahip çıkan Meclisin, demokrasinin de teminatı olmayı hep sürdürdüğünü vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son olarak 15 Temmuz 2016 tarihinde demokrasimize kasteden FETÖ terör örgütünün darbe teşebbüsünün boşa çıkarılmasında Meclisimiz önemli rol oynamıştır. Meclisimiz, üzerine yağan bombalara rağmen çalışmalarını sürdürmüş, Türk demokrasisinin güvencesi olduğunu bir kez daha göstermiştir. Kendi Meclisimiz gibi, milli birliğin ve millet iradesinin vücut bulduğu Angola Ulusal Meclisini de ülke demokrasisinin teminatı olarak görüyorum. Cumhurbaşkanı Lourenço liderliğinde sürdürülmekte olan reform sürecine Ulusal Meclisin vereceği katkılar çok önemlidir."
"Tüm taraflar için verimli ve kazançlı olacaktır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Angola Ulusal Meclisi'nin 220 üyesinin, Angola'nın ekonomik ve insani kalkınmasında oynadığı yapıcı rolü yakından takip ettiklerini belirterek, bağımsızlığını elde ettiği 11 Kasım 1975'ten bu yana pek çok zorluğun üstesinden gelen Angola halkının, birlik ve beraberlik içinde aydınlık yarınlarını da inşa edeceğine inandıklarını dile getirdi.
Türkiye olarak, kalkınma yolculuğunda dost Angola'nın yanında olmayı sürdüreceklerine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sahraaltı Afrika'nın önde gelen ülkesi Angola ile Avrupa ve Asya kıtalarını birbirine bağlayan köprü durumundaki Türkiye'nin iş birliğinin oluşturacağı sinerjinin etkisi, hiç şüphesiz çok geniş bir coğrafyada hissedilecektir. Dünyanın yeni bir siyasi ve ekonomik sistemin kuruluşunun eşiğinde olduğu şu dönemde, böyle bir iş birliği tüm taraflar için verimli ve kazançlı olacaktır. Bu kritik süreçte, geçmişteki demokratik ve ekonomik sancıları tekrar yaşamamak için potansiyellerimizi bir araya getirmenin tam zamanıdır. Biz, sizlerle bu yolda birlikte yürümeye hazırız. Buradaki temsilcileri başta olmak üzere tüm Angolalı kardeşlerimizin de aynı hissiyat içinde olduğundan şüphe duymuyorum.
Afrika kıtası, bin yıllık tarihi bağlarımızın bulunduğu, ülkemizin en köklü ilişkilere sahip olduğu coğrafyalardan biridir. Milletimizin, Afrika halklarıyla münasebetlerinin geçmişi 10. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Bu ortak tarihimizin en önemli özelliği ise karşılıklı saygıya, samimiyete, iş birliğine ve kardeşliğe dayanmasıdır. Tarihinde sömürgecilik lekesi bulunmayan, kolonyalizm utancı olmayan bir milletiz. Bunun yanında, bir asır önce zaferle taçlandırdığı İstiklal Harbi'ni dönemin emperyalist güçlerine karşı yürütmüş bir ülkeyiz."
Erdoğan, "Dünya Beş'ten Büyüktür" diyerek, küresel sistemdeki adaletsizliklere karşı mücadele ettiklerini vurgulayarak, "İnsanlığın kaderinin İkinci Dünya Savaşı'nın galibi bir avuç ülkenin insafına bırakılamayacağını, bırakılmaması gerektiğini savunuyoruz. Dünya değişirken, hayatımızın hemen her alanı değişirken, diplomasi, ticaret, uluslararası ilişkiler köklü dönüşümlerden geçerken, küresel güvenlik mimarisinin aynı kalması düşünülemez. Hal böyleyken, değişim ve reform taleplerine kulak tıkamak, İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan statükoyu ısrarla devam ettirmeye çalışmak demektir." dedi.
"Oryantalist yaklaşımları reddediyoruz"
Değişim taleplerini görmezden gelmenin, Afrika kıtasına ve kıtanın Angola gibi güçlü ülkelerine de haksızlık olduğunu dile getiren Erdoğan, şu görüşleri paylaştı:
"Bu, adil olmadığı gibi sürdürülebilir de değildir. Aynı tabloya, bazı sömürgeci güçlerin Afrika kıtasına yönelik yaklaşımında da şahitlik ediyoruz. Afrika halklarının uğrunda milyonlarca evladını kurban vererek elde ettikleri bağımsızlık, özgürlük ve eşitlik kazanımlarını halen kabullenemeyenler var. Son dönemde bu hazımsızlığın yeniden nüksettiğine şahit oluyoruz. Bu ülkelerin, kendi kanlı tarihlerinin albenisinden bir an önce sıyrılarak, günümüzün gerçekleriyle yüzleşmeleri gerekiyor. Türkiye olarak, Afrika kıtasına yönelik Batı merkezli oryantalist yaklaşımları reddediyoruz. Afrika kıtasındaki halkları ayrım yapmadan bağrımıza basıyoruz."
Kıta ile ilişkileri ilerletirken Afrikalıların engin birikimlerinden de istifade etmeyi arzu ettiklerini belirten Erdoğan, bu amaçla 2005'ten itibaren pek çok adım attıklarını bildirdi.
Erdoğan, ilki 2008'de İstanbul'da, ikincisi 2014'te Malabo'da Türkiye-Afrika Ortaklık zirvelerinin düzenlendiğini anımsatarak, şöyle konuştu:
"Bu zirveler vesilesiyle ülkemizin, stratejik ortağı Afrika'ya olan muhabbetinin geçici ve menfaat eksenli olmadığını gösterdik. Kıtanın en büyük ihtiyacı olan nitelikli insan kaynağı yetiştirmek amacıyla burs programları başlattık. Türkiye burslarıyla yaklaşık 5 bin civarında Afrikalı öğrenciye lisans, yüksek lisans ve doktora alanında ücretsiz eğitim imkanı sunuyoruz. Son 25 senede mezun ettiğimiz 11 bin öğrenci ise Türkiye'nin gönül elçileri olarak Afrikalı kardeşlerimize hizmet ediyor. TİKA'dan Kızılayımıza, Maarif Vakfımızdan sivil toplum kuruluşlarına kadar tüm unsurlarımızla kardeşlerimizin yanında olmaya çalışıyoruz."
"Afrika’da bugün itibarıyla 43 büyükelçilikle temsil faaliyetlerini sürdürüyoruz"
Bu süreçte diplomatik ağın genişlemesine büyük önem verdiklerini belirten Erdoğan, Türkiye'nin, Afrika'da bugün itibarıyla 43 büyükelçiliğiyle temsil faaliyetlerini sürdürdüğünü vurguladı.
Ankara'da büyükelçiliği olan Afrika ülkelerinin sayısının ise 37'ye ulaştığını dile getiren Erdoğan, bu durumun, karşılıklı güvenin ve ortaklık anlayışının doğal bir yansıması olduğunu ifade etti.
"Türkiye, Afrika'nın sahip olduğu önemin farkındadır." diyen Erdoğan, Türkiye'nin tarihiyle kültürüyle insanıyla Afrika kıtasının tüm dünyaya kattığı zenginliklerin ve her alandaki muazzam potansiyelinin bilincinde olduğunu belirtti.
Erdoğan, Türkiye'nin, 33 milyonu bulan nüfusu, dinamik ekonomisi, çalışkan insanları, vizyoner siyasi liderliğiyle Angola'nın büyük, güçlü ve onurlu bir ülke olduğunun şuurunda olduğunu dile getirdi.
"İkili ilişkilerde bir taraf kazanırken diğerinin kaybettiği, birinin üretici diğerinin sürekli tüketici olduğu bir denklemi asla kabul etmiyoruz." ifadesini kullanan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bizim amacımız birlikte kazanmak, birlikte kalkınmak, birlikte büyümek, birlikte yol yürümektir. Angola doğal kaynakları, maden ve petrol rezervleriyle bölgesinin parlayan yıldızıdır. Türkiye de eğitimden sağlığa, sanayiden enerjiye, ulaşımdan turizme kadar hemen her alanda yaptığı atılımlarl, dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biridir. Toplam nüfusları 120 milyona ulaşan ülkelerimizin birbirinden istifade edeceği pek çok imkan bulunuyor. Kıymetli dostum Cumhurbaşkanı Lourenço'nun da bizimle aynı kanaati ve hassasiyeti paylaştığını görmekten memnuniyet duyuyorum. Bu iradeyi, ilişkilerimizin geleceği açısından çok kıymetli görüyoruz."
Erdoğan, artmış olmasına rağmen Türkiye-Angola ticaret hacmindeki mevcut tablonun gerçek potansiyeli yansıtmadığını belirterek, şöyle konuştu:
"Gerek karşılıklı ziyaretlerimiz vesilesiyle imzalanan anlaşmalarla kuvvetlenen ahdi zemin gerekse de özel sektör temsilcilerimizin dinamizmi sayesinde, şu anda hedef 500 milyon dolarlık ticaret hacmi hedefimize kısa zamanda ulaşacağımıza inanıyorum. Firmalarımız, Angola'nın altyapısının geliştirilmesine ve üretim yelpazesinin genişletilmesine katkıda bulunmak için hizmete hazırdır. Her alanda kapsamlı iş birliklerine açığız ve hazırız."
Askeri ve güvenlik alanlarında da geniş iş birliği imkanlarına sahip olunduğuna işaret eden Erdoğan, bugün gerçekleştirilecek İş Forumu'nun, yeni fırsat pencerelerinin açılmasına vesile olacağını söyledi.
Erdoğan, parlamentolar arası ilişkileri geliştirmenin de öncelikleri arasında yer aldığını dile getirerek, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Angola ile Parlamentolar Arası Dostluk Grubu'muzu tesis ettik. Angola Meclisi bünyesinde de bir dostluk grubu kurulması hiç şüphesiz ilişkilerimizin gelişmesine büyük katkı sunacaktır." diye konuştu.
"İstanbul’da 21-22 Ekim'de 3’üncü Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu düzenlenecek"
İstanbul’da 21-22 Ekim tarihlerinde düzenlenecek 3'üncü Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu'nun Türkiye'ye ve kıtaya, Angola ile iş birliğinde yakalanan ivmeyi devam ettirme imkanı vereceğini belirten Erdoğan, "17-18 Aralık'ta yine İstanbul'da ev sahipliği yapacağımız 3'üncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvemizi de bu anlayış temelinde gerçekleştireceğiz. Sahraaltı Afrika ile ilişkilerimizin derinleştirilmesinde Angola'nın tecrübe ve yol göstericiliğinden faydalanmayı arzu ediyoruz. Bölgesinde ve ötesinde güvenlik, istikrar ve refaha katkı sunan Angola'nın bizlere yol arkadaşlığı yapacağına inanıyoruz. Bugün şahit olduğumuz tablo geleceğe dair umutlarımızı daha da artırmıştır." dedi.
Erdoğan, konuşmasını bitirirken Angola'nın milli kahramanı Aguştinyu Netu'nun, "Anacığım, yurdum/Şimdi değiştik artık/Kendimiz kurtardık/Boynumuzu boyunduruktan/Ve dönüşü yok artık bu yolun." dizelerini okudu.
Erdoğan, Angola Devlet Başkanı Manuel Gonçalves Lourenço'ya misafirperverliği için teşekkür ederek, Angola Ulusal Meclisi’ne de hitap etme imkanı verdikleri için şükranlarını sundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan hitabının ardından Angola Ulusal Meclisi milletvekilleri tarafından ayakta alkışlandı.
Erdoğan, Meclis'ten ayrılırken şeref defterini de imzaladı.
Mecliste, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ticaret Bakanı Mehmet Muş, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Efkan Ala, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da hazır bulundu.
Erdoğan daha sonra, Angola'nın bağımsızlığını kazandığı 1975'ten 1979'daki ölümüne kadar ilk devlet başkanlığı görevini yürüten Dr. Antonio Agostinho Neto adına yapılan anıtı ziyaret etti.