18.02.2020 - 14:29 | Son Güncellenme:
AA
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Türk heyetinin Moskova'daki temaslarına ilişkin, "Rejim, önceki sınırlarına çekilmezse bunu tahakkuk ettirmek için gerekli askeri hazırlıkları yaptığımız açık ve net bir şekilde karşı tarafa iletildi." dedi.
Çelik, Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, partisinin bazı milletvekilleriyle bir araya geldiği toplantının ardından parti genel merkezinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 55 milletvekili ile bir araya geldiğini ve gelecek hafta da toplantının devam edeceğini belirten Çelik, toplantıda illerle ilgili kanaatler, iç politika, dış politika, ekonomi ve sosyal işler gibi konularda değerlendirmelerde bulunulduğunu söyledi.
Çelik, Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos'un Batı Trakya'yı ziyaretinde söylediği sözlere ilişkin, "Hiç kimsenin tarihsel gerçekliği değiştirmeye, tarihsel bir kimliği değiştirmeye gücü yetmez. Bu sebeple bu yaklaşımı son derece vahim ırkçı bir yaklaşım olarak görüyoruz. Yunanistan'daki siyasilerin demokratik değerlere saygılı, Batı Trakya'daki Müslüman Türk azınlığı sürekli olarak bir tehdit ya da tehlike gibi gösterme şeklindeki ırkçı yaklaşımlardan uzak durmaları gerekir." diye konuştu.
Çin'deki Uygur Türklerine ilişkin Çelik, şunları söyledi:
"Çin'de ortaya çıkan koronavirüs ile ilgili olarak mücadelede Çin devleti ile dayanışma içinde olduğumuzu, Çin halkına başsağlığı dilediğimizi, bu salgını atlatmaları için her türlü yardıma hazır olduğumuzu Türkiye olarak ifade ediyoruz. Ama aynı zamanda da Uygur Türkleri ile ilgili tam da bu dönemde tekrar gündeme gelen olumsuz haberlerden kaygı duyduğumuzu bundan büyük bir üzüntü duyduğumuzu ifade ediyoruz.
Daha önce biliyorsunuz bu konu yakın takibimizde olan bir konudur, yakın zamanda Çin makamlarıyla görüşmeler devam ediyor. Türkiye'den resmi heyet çeşitli yerleri ziyaret etmek maksadıyla oraya bir ziyaret yapacaktır. Bu ziyaretin şeffaf olmasını, bizim arzu ettiğimiz Türkiye'nin arzu ettiği ziyaret mekanlarının o heyetimize açılmasını ve Uygur Türkleri ile ilgili olarak gelen bu olumsuz haberler, bu kaygı verici haberlerin de sona ermesini dilediğimizi ifade ediyoruz."
Çelik, Türk ve Rus heyetlerinin Suriye'nin İdlib bölgesindeki durumu ele almak amacıyla Moskova'da yaptığı görüşmelerin soruya, şu yanıtı verdi:
"Türkiye'nin bu konudaki tezlerini açık ve net bir şekilde söylediler. Bizim İdlib'de rejimin bu saldırganlığına karşı rejim Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği şekilde önceki sınırlarına çekilmezse yani Soçi mutabakatına uygun bir pozisyon almazsa bunu tahakkuk ettirmek için gerekli askeri hazırlıkları yaptığımız açık ve net bir şekilde karşı tarafa iletildi. Bu konudaki yaklaşımımız, birincisi terörle mücadele için zorunlu bir yaklaşımdır, milli güvenliğimiz için zorunlu bir yaklaşımdır, insani bir felaketin önlenmesi için zorunlu bir yaklaşımdır. Bu çerçevede iletildi. Heyet döndüğü zaman da zaten buraya kapsamlı bir rapor verecekler."
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bir gazeteye yaptığı açıklamaların sorulması üzerine Çelik, "Çeşitli siyasi meseleler, herkes görüşlerini dile getiriyor, ben partimiz adına partimizin bu konudaki belli konu başlıklarındaki, iç politikadaki ve dış politikadaki belli konu başlıklarındaki görüşlerini zaten kapsamlı bir şekilde paylaşıyorum dolayısıyla başka değerlendirmeler ile ilgili bir yorumum ya da değerlendirmem yok." dedi.
"ATATÜRK, MİLLETİMİZİN ORTAK DEĞERİDİR"
Ömer Çelik, Cumhuriyet Halk Partisinin İş Bankasındaki hisselerinin devrine ilişkin soru üzerine şunları kaydetti:
"Bu hisselerden ortaya çıkan aidatların Tarih Kurumuna ve Dil Kurumuna tarih içerisinde ödenmediği defalarca örneklerle ortaya çıkmıştı. Bu, her iki kurumda alacağını defalarca mahkemeye giderek almıştı. Bu, bizim iktidarımız döneminde de oldu, daha önceki dönemlerde de oldu. Dolayısıyla Atatürk'ün vasiyetine uyulmadığı, yani CHP'nin bu aidatları Tarih Kurumuna ve Dil Kurumuna ödemediği ve bu şekilde de bu kurumların haklarını yani Atatürk'ün onlara verdiği hakları mahkeme yoluyla elde ettiği pek çok örneği saymıştım, tarihler vermiştim. Bu zaten açık kaynaklarda da var net bir şekilde. Atatürk, milletimizin ortak bir değeridir. Atatürk'e ait her türlü değerin de devlet tarafından temsil edilmesi milletimizin ortak bir değeri olarak, Atatürk'ten kalan her hatıranın bu şekilde korunması daha uygundur diye düşünüyoruz."
SORU-CEVAP
Çelik, Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, partisinin bazı milletvekilleriyle bir araya geldiği toplantının ardından parti genel merkezinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun darbe söylentilerine ilişkin "Bazı mahfiller kışkırtıcılık yapıyor" ifadelerinin hatırlatılması üzerine Çelik, "Son zamanlarda seçilmiş cumhurbaşkanını, seçilmiş iradeyi, seçilmiş cumhurbaşkanımızı bir terör örgütünün lideri gibi göstermeye çalışanlar, eski vesayet dönemini hatırlatırcasına 28 Şubat diliyle Meclisin yasama yetkisine kısıtlama getirmeye çalışanlar... İç politikada böyle bir zincir yaşıyoruz, son 1-2 aydır." diye konuştu.
Yabancı bir kuruluş tarafından hazırlanan raporun içeride belli kesimler tarafından gündem haline getirildiğini dile getiren Çelik, bunların hepsinin bir araya gelmesiyle böyle bir konunun oluştuğunu ifade etti.
Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanımız bu gündemlerle ilgili olarak bugünkü toplantının açılışında net bir değerlendirme yaptı. O değerlendirmeyi paylaşayım sizlerle; bütün bu gündemlerin, sanki bir darbe tehlikesi varmış, bir darbe hazırlığı varmış gibi gündemlerin Türkiye'yi ana hedeflerinden saptırmaya dönük, Türkiye'nin enerjisini başka alanlara akıtmaya dönük olarak bir yaklaşım olduğunu... Bugün biz bakın son derece kapsamlı bir gündemle meselelerimizi yürütüyoruz. Mecliste son derece önemli reformların geleceği bir siyasi ajandamız var. Milletvekillerimizle toplanıyoruz, bu sene içerisinde neler yapacağımıza milletvekillerimizle birlikte karar veriyoruz ve bu karar aşamasına son derece kademeli bir şekilde Kızılcahamam kampına hazırlık şeklinde gerçekleştiriyoruz."
Doğu Akdeniz'deki gelişmeleri yakından takip ettiklerini, Libya konusunda da Münih Güvenlik Konferansı'nda yeni kararlar alındığını söyleyen Çelik, "Suriye ile ilgili olarak ise son derece kritik bir dönemdeyiz, son derece kritik bir aşamadayız. Türkiye'nin milli güvenliğini korumak için, bu milli güvenliğin gereklerini yerine getirmek için buradaki hem rejim unsurlarının saldırganlığına karşı hem terör unsurlarının saldırganlığına karşı bir yaklaşım içerisindeyiz, kendi hedeflerimize ulaşmak için. Tam bu dönemde Türkiye'nin enerjisini, toplumun dikkatini dağıtacak, devlet kurumlarının dikkatini dağıtacak şekilde darbe ile meşgul etmek Türkiye'yi hedeflerinden uzaklaştırmak, enerjisini başka bir yöne çevirmektir." değerlendirmesinde bulundu.
Çelik, 15 Temmuz gecesi FETÖ'nün darbe girişimi sırasında millet başta olmak üzere devlet kurumlarının demokrasiye bağlılığının da test edildiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Şimdiye kadar her darbe döneminde yargıya teslim olmuş yargımızın böyle bir tarihi varken, anayasayı lağvetmiş darbecileri ilk tebrik edenler Anayasa Mahkemesi başkanları iken, 15 Temmuz'un gecesinde mesele başlar başlamaz, bu darbe girişimi derhal Adalet Bakanlığı, HSYK, illerdeki hakimler, savcılar, Türk yargısı, demokrasiye sadakatini ve anayasaya sadakatini gösteren büyük bir performans ortaya koydu. Aynı şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerinin içinde demokrasiye bağlı subaylar, Mehmetçik, darbecilere karşı güçlü bir duruş göstererek kendi duruşunu ortaya koydu. Dolayısıyla Türkiye'nin devlet kurumları demokrasiye bağlılıklarını göstermişlerdir. Böyle bir gündem yoktur."
Milletin demokrasi için ne kadar büyük bir bedel ödeyeceğini gösterdiğine dikkati çeken Çelik, şunları söyledi:
"Darbe tartışması, darbe gündemi Türkiye için lüzumsuz bir gündemdir, gereksiz bir gündemdir. Türkiye'nin tarihine baktığımızda her zaman bunun heveslileri oldu, her zaman buna girişmeye çalışanlar oldu, geniş çapta ya da dar çerçevede. Ama demokrasiye bağlı olan bütün kurumlarımız uyanıktır, bütün bunlardan ders çıkarılmıştır. Bundan sonrasında Türkiye'nin tam demokratik bir ortam içerisinde hedeflerine ilerlemesi için gerekli kararlılık ortaya konulmuştur. O gece başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere devlet kurumlarının verdiği tepki, Cumhurbaşkanımızın vatandaşlarımızı sokağı davet etmesi, vatandaşlarımızın şehitler verdiğimiz, gazilerimizin olduğu bir direnişle destansı bir şekilde demokrasi tarihini yeniden yazması sadece o günde kalmış bir mesele değildir, bundan sonra devlet hayatının ve millet hayatının nasıl işleyeceğine dair hepimiz için bir pusula, bir yol göstericidir. Bundan başka bir istikamet, bundan başka bir yol yoktur."
Çelik, TSK'nin kendisine verilen görevleri kahramanca yerine getirdiğini, Suriye'de, dünyada herkesin dikkatle izlediği büyük operasyonlara imza attığını belirtti.
Tam da bu dönemde darbe gibi bir söylenti dillendirmenin, bunu gündem yapmanın, devletin dikkatini başka alanlara kaydırmaya, devletin gözünü ve aklını kapatmaya dönük bir refleks olduğuna dikkati çeken Çelik, "Bu söylentiler, TSK'ye dönük provakatif bir yaklaşımdır, atılmış çok büyük bir iftiradır. TSK, Türk yargısı, devletin bütün kurumları, milletimiz, demokrasiye bağlılıklarını gösterdi. Türkiye'nin bundan sonraki istikameti her türlü darbeye, her türlü vesayete karşı tam demokratik bir şekilde Anayasaya sadakatle yolunda yürümektir. Asıl utanması gerekenler son zamanlarda eski vesayeti canlandıracak, akıllara getirecek şekilde açıklama yapıp bu atmosferi zehirleyenlerdir." ifadelerini kullandı.
Çelik bir gazetecinin, "CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan için 'Erdoğan dış güçlerin maşası' açıklamasında bulundu. Nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine şu yanıtı verdi:
"Kılıçdaroğlu, PYD, Esad ve Türkiye'yi hedef alan birtakım odaklar için hiçbir şey demedi ama Türkiye'nin millet tarafından seçilen cumhurbaşkanı için bunu söylüyorsa, bunu söylerken sadece aynaya bakıyordur. Bu kadar ahlak dışı, vicdansız, siyasi akıldan yoksun bir şekilde Türkiye'nin seçilmiş cumhurbaşkanınını, Türkiye Cumhuriyeti'nin çıkarlarını, milli menfaatlerini korumak için çalışan ve milletin desteğiyle orada bulunan Cumhurbaşkanımızı bu şekilde hedef almak kesinlikle sıradan bir demokratik eleştiri olarak değerlendirilemez. Demokratik eleştiri başka bir şeydir. Biz Esad'ın görüşlerini dillendirdiğini gördük bu kişinin. Çeşitli zamanlarda, Yunanistan'ın bizim Libya ile yaptığımız anlaşma karşısındaki tavrını dillendirdiğini gördük. Her başkentin tezini Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı CHP Genel Başkanı dillendirdi ama bir tek Ankara'nın tezini dillendirmedi. Dolayısıyla biz ondan Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyonu, siyaseti anlamasını beklemiyoruz. 'Maşa' gibi bir ifade kullanmışsa bu ifadeyi ancak aynaya bakarak söylemiştir. Biz maalesef bu gündemle memleketi çok meşgul etmek istemiyoruz."
Çelik, herkesin, Türkiye'nin demokratik bir şekilde kendisini geliştirerek ekonomisini, dış politika vizyonunu büyüterek ileriye yürümesini istediğini dile getirdi.
"CHP'nin Genel Başkanı sürekli olarak 'siyasi koronavirüs' diyeceğimiz açıklamalar yapıyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na karşı bu ifadeleri kullanan birisinin Türkiye Cumhuriyeti içerisinde meşru bir siyasi organizasyonun başında olarak konuşması aslında son derece vahimdir." değerlendirmesinde bulunan Çelik, şunları kaydetti:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin çıkarlarını, milli menfaatlerini korumak yerine yabancı odakların, kara propaganda merkezlerinin yöntem ve üslubunun aynısıyla Cumhurbaşkanımıza karşı bir saldırı gerçekleştiriyor. CHP Genel Başkanı yakın zamanlara kadar demokrasiden, çoğulculuktan, geçmişten ders çıkarmaktan bahsediyordu. CHP Genel Başkanı'nın Yassıada zihniyetinin yeni bir sürümü olmaktan öteye gitmediğini bu son açıklamaları ile görüyoruz."
Çelik, İYİ Parti'deki istifaların sorulması üzerine, bu konuda bir değerlendirmesinin olmadığını da ifade etti.