02.06.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:
HAKKÂRİ DHA
Hakkâri köylerinde seçim gezilerini sürdüren BDP eski Genel Başkanı ve Hakkâri bağımsız milletvekili adayı Selahattin Demirtaş, 16 Eylül 2010 tarihinde meydana gelen patlamada 9 kişininin hayatını kaybettiği Geçitli Köyü’ne gitti.
Demirtaş, buradaki köylülere, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a seslenerek “Ne gönüllü, ne zorla, ne baskıyla senin önünde diz çöken namerttir. Kellemiz gitse, cesedimizi de çiğnesen senin gibi bir zalimin önünde diz çökmeyeceğiz” dedi.
Demirtaş’ın, Geçitli Köyü’nde bir kamyonetin üzerine çıkarak yaptığı ve Başbakan’a seslendiği konuşmanın özeti şöyle:
BİRLİKTE YAŞAMA İMKÂNI: Bütün hayat seçimden ibaret değil. 12 Haziran’da seçim olacak bitecek. Fakat 13 Haziran’da biz yine bu topraklarda beraber yaşayacağız. Fakat bu ülkenin Başbakanı olarak öyle şeyler söylüyorsun ki, emrindeki medyaya, basın kuruluşlarına öyle şeyler yazdırıyorsun, öyle şeyler yaptırıyorsun ki birlikte yaşamanın imkanlarını ortadan kaldırıyorsun.
SEÇİM SONRASI: Bir Başbakan olarak kendi ülkene bu kadar haksızlık yapmaya, Kürt halkına bu kadar hakaret, iftira atmaya da hakkın yok. Seçim, oy uğuna bunları yapan bir Başbakanın zihniyeti, gönlü demokrasiden, barıştan yana olamaz. Biz buna inanmıyoruz. Seçimden sonra Başbakan değişecek. Şu anda bunları söylüyor. Seçimden sonra demokrat bir Başbakan olacak. Kürt sorununu çözecek. Biz buna inanmıyoruz. O nedenle biz seçimden sonra büyük kaygılar taşıyoruz. 13 Haziran’da bu Başbakan bu ülkeyi hangi uçuruma götürecek onu kestiremiyoruz.
EN BÜYÜK TEHLİKE KENDİSİ: Şu anda Türkiye Cumhuriyeti toplumunun, devletinin, ülkesinin önündeki en ciddi tehlike Başbakan Erdoğan’ın meydanlarda halka söylediği söylemlerdir. O konuştukça batıda seçim bürolarına saldırılar oluyor. Habire seçim araçları taşlanıyor, eçim büroları molotoflanıyor, o konuştukça adaylarımıza saldırı oluyor, o konuştukça polis habire gözaltı yapıyor, o tehdit ettikçe asker operasyon yapıyor. Bu nasıl bir barış arayışıdır, bu nasıl bir barış söylemidir. Biz anlamış değiliz.
DİZ ÇÖKMEYECEĞİZ: Başbakan neredeyse şu noktaya getirmiş. Ya herkes benim önümde diz çökecek, yada ben herkesi önümde zorla diz çöktüreceğim. Başka yolunuz yok diyor. Biz de diyoruz ki, ne gönüllü, ne zorla, ne baskıyla senin önünde diz çöken namerttir. Kellemiz gitse, cesedimizi de çiğnesen senin gibi bir zalimin önünde diz çökmeyeceğiz.
SENİN ZİHNİYETİN EŞKIYA: Bakın bir emekli öğremetmen kendi polisinin müdahalesiyle öldürülmüş, başsağlığı dileyeceğine, üzüntülerini belirteceğine, keşke bunlar olmasaydı, keşke bu yaşanmasaydı diyeceğine ne diyor biliyor musununuz? ‘Eşkıya’ diyor Hopa’ya da inmiş. Hakkâri’de taş atanlarla işte bunlar aynıdır’ diyor. Böyle bir zihniyet olabilir mi? Böyle bir anlayış olabilir mi. Başsağlığı dileyeceğine eşkıya Hopa’ya da inmiş diyor. Ben açık söyleyeyim senin zihniyetin eşkiyanın alasadır. Eşkıya senin zihniyetindir. AKP’nin zihniyeti eşkıya zihniyetidir.”