20.04.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
Abdullah Karakuş
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İlerleme Raporu nedeniyle Avrupa Parlamentosu’na sert tepki gösterdi. Raporu “sakat” ve “provokatif” olarak niteleyen Erdoğan, “Tabii raporu yazanın akıl danesi HDP’liler olduğu için sonucun bu şekilde çıkması şaşırtıcı değil. Tam evlere şenlik” dedi. Erdoğan, dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 24. Muhtarlar Toplantısı’nda şu mesajları verdi:
BAŞARAMAZSAK YAZIKLAR OLSUN: Teröre çok kayıplar verdik. Önce ‘Demokratik Açılım’ dedik, olmadı, ‘Milli Birlik ve Kardeşlik’ dedik, olmadı, en sonunda ‘Çözüm Süreci’ dedik yine istismar edildi. Şimdi operasyonlar dönemi. Bu iş bitecek. Eğer bunu başaramazsak yazıklar olsun, bunu başaracağız.
‘ÖZERKÇİLİK’ OYNAYANLAR KAYBETTİ: Terör örgütü şehir merkezlerinde uygulamaya çalıştığı yeni eylem stratejisinde başarısız oldu. Şimdi artık iflastalar, çöktüler, ‘bittik, battık’ diyorlar, ‘nereye kaçacağız’ diyorlar, ‘dayan’ diyorlar. Telsiz dinlemeleri bunlar. Kendi kendilerine ‘özerklikçilik’ oynayanlar kaybetmiştir.
ÇÖZÜM SÖKÜP ATINCA OLACAK: Terör örgütünü, tüm isimleri ve yandaşlarıyla bölgeden ve ülkemizden söküp atmadan yaşanan acıların önüne geçemeyiz. Çözüm arıyorsanız işte size çözüm, terör örgütünü en küçük bir zerresi dahi kalmadan bu topraklardan söküp attığımızda çözümü gerçekleştirmiş olacağız. İşte o zaman önümüzde hiçbir engel olmaz. Ne Avrupa Parlamentosu rapor diye yayınladığı hezeyanlar ne de bölgemizdeki sorunlu yerlerde akbaba gibi dolaşanlar, Türkiye’yi durdurabilir.
GÜYA ÇEVRECİ: Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye İlerleme Raporu ve kararının sadece iki başlığını anlatayım, gerisini siz zaten tahmin edersiniz. Kararın 17. maddesinde güya çevreci hassasiyetler bahanesiyle Türkiye’nin mega projelerinden kaygı duyulduğu ifade ediliyor. Vah vah vah! Size bu kaygı bir yerlerden tanıdık geldi mi? Bana geldi. Anladınız değil mi? Bu talep bizim önümüze Gezi olayları sırasında da getirilmişti. Aynı şekilde 17-25 Aralık darbe girişiminin hedeflerinden biri de Türkiye’nin mega projelerini gerçekleştiren iş adamlarıydı. Savunma sanayi projelerimizi engellemek için lisans haklarından teknoloji transferine kadar çıkartmadık zorluk bırakmadılar. Şimdi de aynı şifreyle Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye İlerleme Raporu’nda ve kararında karşılaşıyoruz.
SAKAT YAKLAŞIMLAR: Rapora bakıyorsunuz Kıbrıs konusunda, Ege’deki sorunlar konusunda aynı sakat yaklaşım. Yargı bağımsızlığı, ifade, basın ve toplanma hürriyeti konularındaki eleştirilerde aynı sakat bakış açısı. Güneydoğu’da yaşanan olaylarla ilgili yine benzer yalan yanlış ifadeler. Tabii raporu yazanın akıl danesi HDP’liler olduğu için sonucun bu şekilde çıkması şaşırtıcı değil. Biz bunları çok iyi biliriz. Bunlar cibilliyetinin gereğini yapıyor. Hele bir de raporun 1915 olayları faslı var ki tam evlere şenlik. Adeta ülkemizin, milletimizin ne kadar hasmı varsa bir araya gelip kafalarındakileri ve gönüllerindekileri rapora dercetmişler. Tam anlamıyla provokatif bir yaklaşımdır.
BÖYLE DOKUNULMAZLIK OLUR MU?: Unvanı milletvekili ama kendisi arabasında teröristlere silah taşıyor. Unvanı milletvekili ama evini teröristlerin karargahı haline getirmiş. Niye? Çünkü dokunulmazlığı var. Böyle dokunulmazlık olur mu? Kusura bakmayın eninde sonunda dokunulursunuz. TBMM’de bu konuda sağlanan uzlaşmayı ben takdirle karşılıyorum... Açık söylüyorum, HDP bırakın Türkiye partisi olmayı, bırakın benim Kürt kardeşlerimin temsilini, bu coğrafyanın tüm insanlarına ve değerlerine düşmanlık etmek üzere kurulmuş bir parti görünümündedir. Bayraktan rahatsız olan, ezandan rahatsız olan, camiden rahatsız olan, İstiklal Marşı’ndan rahatsız olan, vatandaşlarımızın sakalından, kıyafetinden rahatsız olan bir parti, bu toprakların partisi olamaz.
Sizdeki 135 santrali ne yapacağız?
Raporda Akkuyu nükleer santralinin durdurulması çağrısında bulunulması da manidar. Bu çağrıyı yapan kim? Avrupa Birliği üyesi ülkelerin temsilcilerinden oluşan bir parlamento. Peki Avrupa ülkelerinde faaliyet gösteren 135 nükleer santrali ne yapacağız? Dünyada halen faal olan 444 nükleer santrali ne yapacağız? Öyleyse Türkiye’de inşa edilen santralle ilgili bu kaygı nereden kaynaklanıyor? Sakın bu çağrının gerisinde Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığından kurtulmasından duyulan kaygı yatıyor olmasın.