21.06.2022 - 19:09 | Son Güncellenme:
Gökçe KARAKÖSE - Özgür KUMANOVALI / İSTANBUL (DHA)
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) ev sahipliğinde Parlamentolar Arası Birlik (PAB) ile Şişli'deki bir otelde ortaklaşa düzenlenen Küresel Parlamenter Göç Konferansı bugün son buldu. Dün başlayan konferansın son gününde kapanış konuşmasını TBMM Başkanı Mustafa Şentop yaptı. Gana Birinci Meclis Başkan Yardımcısı konferans raportörü Joseph Osei Owusu da konferans sonuçları hakkında değerlendirmede bulundu.
Kapanış konuşmasını yapan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, toplantıda kamuoyunu ilgilendiren göç konusunda sorumluluk ve adil yük paylaşımı, göçmenlerin güncel durumu, düzensiz göçle birlikte oluşan sınır aşan suçlarla mücadele ve zorunlu göçe kalıcı çözüm oluşturmak gibi çok önemli konuların ele alındığını söyledi.
'YILLIK YENİDEN YERLEŞTİRME ORANLARININ ARTIRILMASI GEREKİR'
Şentop, "Belirlenen uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde mültecileri usulüne uygun ve adil bir şekilde ülkelerimize kabul ederek ancak dayanışmayı gerçekleştirmiş oluruz. Bu şekilde Türkiye başta olmak üzere belli ülkeler üzerindeki ağır göç yükünü hafifletilmesi ve adil külfet paylaşımının sağlanması gerekir. Külfet paylaşımının sadece maddi yardımlarla sınırlı kalmaması gerekir. Bu çerçevede her ülkenin ulusal stratejisine göre belirlediği ancak dünya genelindeki mülteci nüfusuna oranla çok küçük kalan yıllık yeniden yerleştirme oranlarının da artırılması gerekir. Düzensiz göçle mücadelede bir diğer önemli unsur, sınır güvenliğinin güçlendirilmesidir. Bu anlamda, ciddi bir göç baskısı altında olan ülkemiz son yıllarda doğu sınırına çok büyük yatırımlar yaptı ve yapmaya devam ediyor" ifadelerini kullandı.
'GÖÇMENLERİN HAKLARINA YÖNELİK İHLALLERİN ÖNÜNE GEÇİLMESİ GEREKİR'
Şentop, "Tabiatıyla düzensiz göçle mücadelede sınır güvenliği sağlanırken, göçmenlerin haklarına yönelik ihlallerin de önüne geçilmesi gerekir. Bu bağlamda gerçekçi, denetleyici mekanizmalar hayata geçirilmelidir. Yine aynı şekilde, göçmen kaçakçılığı ve insan ticaretiyle mücadelenin üzerinde önemle durulması ve bu organize suçlar için uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesi hayati önem arz etmektedir. Göçmen ve mültecilerin bulundukları ülkelerde topluma uyum sağlamaları, eğitim, sağlık gibi temel haklardan eşit derecede faydalanmaları gibi hususlar da üzerinde önemle durulması gereken diğer konulardır. Şüphesiz, sekiz yıldır dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ve düzensiz göçle mücadele alanında ciddi bir tecrübe edinen ve göç sorununun nasıl ele alınması gerektiği noktasında referans ülke olan Türkiye, bu alandaki tecrübe paylaşımına her daim açık olduğunu bu konferans vesileyle bir kez daha göstermiştir" diye konuştu.
'BİRÇOK DEVLET GÖÇ VE MÜLTECİ KONUSUNU GÖRMEZDEN GELMEYE DEVAM EDİYOR'
Şentop, "Ne yazık ki göç ve mülteci konusu insanlığın ortak meselesi olması gerekirken, birçok devlet bu sorunu görmezden gelmeye devam ediyor veya özellikle son dönemlerde şahit olduğumuz gibi daha ileri giderek geri itmelerle insanlık dışı uygulamalara imza atıyor. Eşitlik ve ayrımcılık yasağı kağıt üzerinde kalıyor, ön yargılar, yabancı düşmanlığı ve çifte standartlar ise zihinlerdeki yerleşik kodlar olarak ortaya çıkıyor. Bu anlamda, göçmenlere yönelik bu insanlık dışı uygulamalara karşı da sesimizi yükseltmemiz, bu noktada ortak mücadele etmemiz ve farkındalık yaratmamız son derece önem kazanmaktadır" dedi.
'AYRIMCILIĞIN ENGELLENMESİ HEPİMİZ İÇİN ÖNEMLİ BİR İNSANLIK VE VİCDAN GÖREVİDİR'
Şentop, "Göçmen karşıtlığı ile beraber ve aynı zihinsel ve kültürel kodlardan beslenen, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığı sonucu yaşanan ayrımcılığın bütün hukuki imkanlarla engellenmesi hepimiz için önemli bir insanlık ve vicdan görevidir. Özellikle son yıllarda karşı karşıya olduğumuz geri itme hadiseleri maalesef şu an Avrupa’da yaygın bir uygulama haline gelmiş durumdadır. Bazı ülkeler, bugün göçe kaynaklık eden ülkelere müdahale ederek, onların kaynaklarını tamamen sömürerek, yurtlarını talan ederek ve bütün alt yapı ve üst yapılarını ortadan kaldırarak vaktiyle bu ülkeleri yaşanmaz hale getirmişlerdi. Bugün yerlerini ve yurtlarını terk edip her tehlikeyi göze alarak sınırları aşıp göç yollarına düşen bu insanların dramının en büyük sorumlusu bu ülkelerdir. Bu ülkeler, bugün de sebep oldukları bu yıkımların sorumluluğunu almak yerine, göç yükünü ve bedelini çevre ülkelerin sırtına yüklemeye çalışmaktadırlar. Bu durum insani, vicdani, ahlaki, hukuki, sürdürülebilir değildir" ifadelerini kullandı.
Şentop, "Bütün ülkelerin hakları ve menfaatleri olduğu gibi yine bütün ülkelerin görevleri ve sorumlulukları vardır. Bu gerçek kendini zorla kabul ettirecek kadar etkili hale gelmiştir. Konferansımızın, dünyamızın refahı ve istikrarına, ülkelerimizin ve halklarımızın sağlık, huzur ve barış içinde hayatlarına devam etmelerine katkı sağlamasını temenni ediyorum" dedi.