17.12.2016 - 14:33 | Son Güncellenme:
Kurtulmuş, NTV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Kayseri'deki saldırıyla ilgili soruya Kurtulmuş, öncelikle saldırıda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi, ailelere ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) camiasına da başsağlığı temennisinde bulundu.
Hedefin belli olduğunu, geçen hafta İstanbul Beşiktaş'taki saldırının polise yönelik yapıldığını dile getiren Kurtulmuş, bu saldırının da doğrudan doğruya askere yönelik gerçekleştiğini vurguladı.
Sahada güvenlik kuvvetlerinin karşısında zor durumda kalan, sürekli yenilgi alan ve geri çekilmek mecburiyetinde kalan terör örgütlerinin, doğrudan doğruya güvenlik birimlerini hedef alarak intikam alma peşinde olduklarını belirten Kurtulmuş, "Bu saldırının, bir intikam saldırısı olduğu, kendi durumlarını bir şekilde düzeltmekle ilgili bir çaba olduğu anlaşılıyor." diye konuştu.
Kurtulmuş, resmi rakamlar konusunda titizlikle dikkat edilen hususun, Adli Tıp Kurumunun açıkladığı rakamlar olması gerektiğine işaret ederek, "Şu anda Adli Tıp'ın tespit etmiş olduğu 9 şehidimiz vardır. Bu rakamın artma ihtimali var. Ayrıca hastanelerde ağır yaralı olan kardeşlerimiz var, Ümit ederiz ki rakam yükselmez." dedi.
Kimlikleri belirlenenlerin, asker ya da sivil olup olmadığı yönündeki soruya Kurtulmuş, "Bunların izne çıkan asker kardeşlerimizin olduğu anlaşılıyor. Tek tek bu kimlikler belirlendikçe kamuoyuyla paylaşılacaktır." yanıtını verdi.
"Oklar şu anda PKK'yı işaret ediyor"
Kurtulmuş, saldırının PKK'nın yaptığına dair yorum ve işaretlerin ellerinde bulunduğunun ifade edilmesi üzerine, "Şu andaki bütün işaretler, PKK'yı gösteriyor, o tarafa doğru oklar yöneliyor. Ancak sonuçta biz en ufak bir detayı, çok küçük bir ihtimal dahi olsa, her türlü başka ihtimali de hesaba katmak zorundayız. İlgili güvenlik birimlerimiz bu çerçevede bütün detayları ortaya koyarak, netleştiğinde 'Evet, bu işi PKK yapmıştır', resmi açıklama olarak da ortaya konulacaktır. Ama oklar şu anda PKK'yı işaret ediyor." ifadesini kullandı.
"Orada komandoların yetiştirildiği bir yer olması, o komandoların aslında bölücü terör örgütüne yönelik operasyonlarda görev yapması önemli. Ama Kayseri'nin seçilmesinin sizce bir anlamı var mı?" sorusuna Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:
"Hiç kuşkusuz bu terör saldırıları yapanlar, bir kahvede bir araya gelip 'Hadi şuradan şu bombaları alalım da gidip şurada patlatalım' demiyorlar. Geçen haftaki patlamada gördük, muhtemelen bu patlamada da benzer malzemeler kullanıldı. Bu malzemeler AVM'lerde, çarşamba pazarında satılmıyor. Birtakım ülkelerin silahlı kuvvetlerinin envanterlerinde olan bombaların da olduğu anlaşılıyor. Demek ki işin arkasında lojistik destek var, istihbari destek var, siyasi planlama var, hatta terör anlamında örgütün bütüncül istikametinde de bir planlama var.
Doğru, Kayseri'nin seçilmiş bir yer olduğunu görüyoruz. Kayseri, PKK'ya karşı her zaman çok dik durmuş bir ilimiz. Belki Kayseri halkı üzerinde bir galeyan ortamı oluşturmak, oradan başka birtakım olayların ön hazırlıklarını yapmak gibi niyetleri de olabilir. Ayrıca bir de bugün, Kayserilerin, İstanbul'da Beşiktaş Stadında yapacakları büyük bir toplantısı vardı. Muhtemelen bunun üzerinden de bir gözdağı verilmesi planlanmış olabilir."
"Silahları, bombaları nereden buluyor?"
Kurtulmuş, "Hangi ülkelerin, Türkiye'ye ne mesaj vermek istediği konusunda ne söylersiniz?" sorusu üzerine şunları söyledi:
"Sadece PKK için ya da DEAŞ için söylemiyoruz. Dünya'daki hiçbir terör örgütü tek başına değildir. Bu terör örgütlerinin arkasında birtakım ülkelerin çeşitli destekleri vardır. Biz dostlarımızdan şunu bekliyoruz; terör saldırıları karşısında sadece birkaç tane kınama cümlesi değil, bu terör örgütlerine karşı Türkiye ile ortak bir zeminde mücadele etmelerinin artık şart olduğunu görüyoruz. 'Evet, kınıyoruz ediyoruz.' Kınıyorsunuz da kusura bakmayın, bu insanlar bu silahları, bombaları nereden buluyorlar. Hala birçok ülkede PKK, bu kadar rahat elini kolunu sallayarak nasıl siyasi faaliyet yapıyor. Terörün her türlüsüne lanet okuyan bir anlayışa ihtiyacımız var. Biz bu anlamda bilgi, belge, istihbarat paylaşımına hazırız."
İstanbul Beşiktaş'ta gerçekleşen saldırıya değinen Kurtulmuş, "Dolmabahçe'deki çok açık, şu anda henüz Kayseri'deki bütünüyle ortaya çıkmadı. Dolmabahçe saldırısında kullanılan bir fabrikasyon bombadır ve birtakım ülkelerin envanterinden kaynaklandığı değerlendirilmektedir. Emniyetin değerlendirmesi o yönde." dedi.
Kurtulmuş, "Türkiye'ye, 'Suriye ile daha fazla uğraşmayın, burada yapacağımız yeni oluşumlara karşı çıkmayın ya da engellemeyin mesajı mı bu?" sorusuna "Dünyanın hiçbir yerindeki terör saldırısı sadece terör değildir, arkasında mutlaka bir siyasi mesaj vardır." cevabını verdi.
"Art arda gelen iki saldırıdan sonra Kandil'e ya da terör örgütü yöneticilerine yönelik yeni adımlar gündemde mi?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Gaziantep'te kına gecesinde DEAŞ saldırısı oldu, Dolmabahçe'de PKK saldırısı oldu. 2016 yılında 25 bombalı saldırı olmuş, bu Kayseri'deki 26. oldu. Bunların 20'sini PKK yapmış, 5-6'sı da DEAŞ'ın yaptığı saldırılar. Şu çok net, bu saldırıları yapanlar mutlaka Türkiye'nin sınırları ötesinden destek alıyorlar." diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Yılmadan yolumuza devam edeceğiz ve sonuç alacağız. Başka çaresi yok. Yani Türkiye terörden yılmayacak, olağanüstü hal bu mücadeleyi kolaylaştırıyor." dedi.
"Önümüzdeki günlerde Kandil'e ya da Sincar'a daha çok mu operasyon göreceğiz?" sorusuna Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Ana hedefimiz, nereden Türkiye'ye karşı bir saldırı geliyorsa, biz de o saldırıları önleyecek tedbirlerimizi alacağız. Onlara karşı orada da mücadelemizi yapacağız." karşılığını verdi.
"Avrupa'daki teröristlerin iadesi ya da Türkiye'ye verilmesi noktasında, bu aşamadan sonra daha farklı bir dil, daha farklı bir yöntem ortaya koymak mümkün mü?" sorusu üzerine Kurtulmuş, sürekli müzakereler yapıldığını, dosyalar gönderildiğini belirtti.
Terör örgütünün lider kadrosuyla ilgili Avrupa ülkelerine binlerce dosyanın gönderildiğini vurgulayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"İnsanlardan zorla haraç topluyorlar, insanlara tehditlerde, tacizlerde bulunuyorlar. Bütün bunlarla ilgili dosyalar Avrupa'daki ilgili dostlarımıza, dost bildiğimiz ülkelere iletilmiştir. Ne yazık ki bunların birçoğuyla ilgili işlem yapılmamıştır. Şimdi bizim bu tür saldırılardan çok canımız uyanıyor. Avrupa ülkelerine de diyoruz ki 'Bırakın artık sizin şehirleriniz, sizin metropolleriniz PKK'nın ya da başka örgütlerin rahat dolaşacakları, cennet gibi görecekleri yer olmasın.' Bu, Türkiye'ye karşı düşmanca bir tavrı beslemek demektir."
- "Bizim yerimize kendilerini koysunlar"
"Türkiye'nin bu terör karşısındaki mücadelesini destekliyoruz, acılarını paylaşıyoruz." diyenlerden empati yapmalarını isteyen Kurtulmuş, "Bizim yerimize kendilerini koysunlar. Diyelim ki orada bombalar patlıyor, o bombaları patlatanlara da biz Ankara'da, İstanbul'da gösteri yapmalarına müsaade ediyoruz. Bundan rahatsız olmazlar mı? Bunu dostça bir tavır olarak mı değerlendirirler? Dolayısıyla aynı tavrın herkes tarafından empatiyle dile getirilmesi lazım ve Türkiye'nin, Türk insanının yaşadığı bu acıları hafifletmek için terör örgütlerinin artık oralarda faaliyet yapmasına müsaade etmemeleri lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Terör eylemlerinin psikolojik boyutuna işaret edilerek, "Hiç kimse artık sokağa emin adımlarla çıkmıyor, herkes hem kendisi hem de sevdikleri ve yakınları için endişe duyuyor. Bununla ilgili ne söyleyeceksiniz?" sorusu üzerine Numan Kurtulmuş, Kayseri'deki terör saldırısından önce, onlarca bombalı saldırı ihbarı alındığını ve bunların önlendiğini kaydetti.
Bir yıl içinde onlarca farklı olayın önlendiğini vurgulayan Kurtulmuş, "Ama siz 50 olayı önleseniz, birini önleyemediğiniz zaman maalesef çok ağır bir tablo, ağır bir sonuç ortaya çıkıyor. Zaten terörün yapmak istediği bu. Milleti yıldırmak, korkutmak, içine kapatmak, günlük faaliyetlerinizi yapamaz hale getirmek, hatta herkesin bir diğerinden şüphe duymasını temin etmek. Dolayısıyla burada milli birlik, beraberlik içinde olacağız." dedi.
"Bütün vatandaşlarımız bu konuda hassas olsun"
Kurtulmuş, Türkiye'de terör eylemleri üzerinden Sünni-Alevi meselesinin körüklenmeye çalışıldığına da işaret ederek, şunları söyledi:
"Bütün vatandaşlarımız bu konuda hassas olsun. Yani Hacı Bektaş-ı Veli'nin dergahıyla Hacı Bayram-ı Veli'nin dergahı arasında bir fark yok. Biz Aleviler, Sünniler asırlardır birlikte yaşadık. Mesele bizim Alevilerimiz, Sünnilerimizle ilgili bir mesele değildir. Aynı şekilde PKK meselesi, Türklerle Kürtler arasında bir mesele değildir. Burada bir toplumsal gerilim hattı oluşturulmasına asla müsaade etmememiz lazım. Bu ülkenin Türkleri de Kürtleri de aynı bayrağın altında, aynı vatanın evladı olarak yaşıyor ve herkes aynı medeniyetin mensubu olarak yaşamını sürdürüyor. Esasında Kürtlerin de PKK ile problemi vardır. PKK'nın da Kürtlerle problemi olduğu gibi. Dolayısıyla bu açıdan baktığımız zaman Allah rızası için herkes kullandığı dile dikkat etsin, herkes konusuna, komşusuna sahip çıksın. Mezhebi, meşrebi, etnik kökeni ne olursa olsun bu ülkenin vatandaşlarının birlik, dirlik içinde yaşamalarını temin etmemiz gerekiyor."
"Kahroluyoruz, içimiz kan ağlıyor"
Birlik ve beraberlik içinde hareket edilmesinin önemine değinen Kurtulmuş, "İstiyorlar ki biz diz çökelim, mağlup olalım, içimize kapanalım. Hayır, herkes günlük işini, ne yapıyorsa onu yapmaya devam edecek. Üzüleceğiz, kahroluyoruz, içimiz kan ağlıyor, zor konuşuyoruz ama sonuçta günlük işlerimizi yapmaya devam edeceğiz. Aksi takdirde zaten teröre teslim olmuş oluruz. Onların oluşturduğu psikolojik ortamda hapsolmuş, kalmış oluruz. Acımızı ortaklaşacağız, geleceğimizi ortaklaşacağız, birliğimizi bozan unsurlara asla müsaade etmeyeceğiz." diye konuştu.
Kurtulmuş, sınır güvenliği açısından alınması gereken yeni önlemlerin olup olmadığına ilişkin ise bu çerçevede gerekli çalışmaların yürütüldüğünü, özellikle sınırın dağlık bölgelerinde insansız hava araçlarıyla kesintisiz kontroller yapıldığını belirtti.
"Büyük ihtimalle bugün, Ankara yoğunluklu bir çalışma olur"
"Bugün Ankara'da bir güvenlik toplantısı öngörülüyor mu?" sorusunu da yanıtlayan Kurtulmuş, "Muhtemelen yani Sayın Başbakan, Kahramanmaraş'tan gelecektir. Büyük ihtimalle bugün, Ankara yoğunluklu bir çalışma olur. İnşallah düzgün, doğru kararlarla güvenlik meselesini daha da tahkim ederiz. Süratle de Kayseri'deki saldırıdan sonra yaraları sararak yolumuza devam ederiz." diye konuştu.
"Olağanüstü hal süreci bu noktada güvenlik güçlerinin işini kolaylaştırıyor mu, yoksa başka bir sürece mi geçilecek?" sorusu üzerine, Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Olağanüstü hal (OHAL) zorunlu" dedi.
Çok ağır bir mücadele ve imtihan verildiğini, halen FETÖ ile ilgili mücadelenin Türk Silahlı Kuvvetleri'nde, emniyette, yargıda ve diğer bütün birimlerde devam ettiğini ifade eden Kurtulmuş, "Bir taraftan bu mücadeleyi sürdürüyorsunuz, bir taraftan PKK ile bir taraftan da DEAŞ'la mücadeleyi sürdürüyorsunuz. Dolayısıyla bu mücadele eş zamanlı, çok taraflı olarak sürdürülecek bir mücadele." değerlendirmesinde bulundu.
"Asla diz çökmeyeceğiz"
Terörle mücadelede kararlılık vurgusu yapan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Yılmadan yolumuza devam edeceğiz ve sonuç alacağız. Başka çaresi yok. Yani Türkiye terörden yılmayacak, olağanüstü hal bu mücadeleyi kolaylaştırıyor. Şuna da çok açık cevap vermek mecburiyetindeyiz, bazıları şöyle bir anlayış içerisinde 'Efendim siz güvenlik tedbirlerini bu kadar artırırsanız, bu kadar güvenlikçi politikalar uygularsanız terörü sona erdiremezsiniz.' Kusura bakmasınlar bu son derece yanlış. Teröre destek olan, teröre arka çıkan birtakım değerlendirmelerdir. Türkiye, terörle 2015'in Temmuz'undan bu yana mücadele değil, savaş ediyor. Çok taraflı savaş yapıyoruz. Bu mücadelede tabii ki olağanüstü halin imkanlarından da istifade edeceğiz.
Ama kimse kalkıp da şunu söylemesin, 'Siz bu kadar çok askeri ve polisiye tedbirler almayın. Terör örgütlerine müsamaha edin. Terör örgütleri de saldırıda bulunmasın.' Türkçesi budur bu lafın. Bu son derece haince söylenmiş bir sözdür, son derece alçakça söylenmiş bir sözdür. Böyle şey olmaz, hiç kimse böyle bir algıyı yaymaya kalkmasın. Biz terörle mücadele ediyoruz diye, terör yayılmıyor, terör çok yaygın hale geldiği için, Türkiye'yi boğmak istediği için biz de her yerde teröre, terör örgütlerine karşı mücadele ediyoruz. Korkmadan, yılmadan bu mücadeleyi sürdüreceğiz ve asla diz çökmeyeceğiz."