Kılıçdaroğlu’ndan göçmenlerle ilgili değerlendirme: Burası sığınmacı deposu mu?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Afganistan’dan gelen göç dalgasına ikişkin olarak “Erdoğan, Biden ile yaptığı görüşmede Afganların Türkiye’ye gelmesini kabul etti. Niye kardeşim? Burası sömürge deposu mu? Burası sığınmacı deposu mu?” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Van’da sel felaketinin yaşandığı Başkale ilçesine bağlı Esenyamaç mahallesine önceki gün yaptığı ziyaretin ardından dün sabah da Tuşba’ya bağlı Otluca mahallesinin Köprüköy mezrasını ziyaret etti. Mezradaki çiftçilerle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, burada muhtarlarla kahvaltı yaptı. Kılıçdaroğlu daha sonra Edremit ilçesindeki bir otelde kanaat önderleriyle bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, “Farklı düşünebiliriz, farklı düşünemezsek zaten Türkiye’yi büyütemeyiz. Farklı düşündük diye birbirimize kin ve öfke duymamalıyız. Tam tersine oturup uygarca tartışabiliriz” dedi. Sığınmacıların en önemli sorunlardan biri olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: “Suriyeli kardeşlerimi, ırkçılık yapmadan, onların hakkını yemeden, evlerini, yollarını, okullarını, hastanelerini, kreşlerini yaptıktan sonra memleketlerine göndereceğim. Hiçbir tereddüt yok bu konuda. En geç 2 yıl içinde bunu yapacağım. Bu dış politikayı 180 derece değiştireceğim.”

Afgan göçü

“Şimdi Afganistan’dan sürüler halinde geliyorlar. Binlerce kişi geliyorlar. Kimden talimat aldılar?” diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: “Erdoğan, Biden ile yaptığı görüşmede Afganların Türkiye’ye gelmesini kabul etti. Sonra bunu gizlediler uzun süre. Bir baktık ABD’den bir yetkili açıklama yaptı. Kendileri Afganistan’dayken, kendilerine yardım eden Afganlarla iş birliği yapmışlar. O işbirliği yapan Afganlardan 1 milyon kişi gelecek. Türkiye’de bir süre kalacaklar. Bir süre sonra içinden seçecekler bazılarını götürecekler. Diğerleri başımızda kalacak. Niye kardeşim? Burası sömürge deposu mu? Burası sığınmacı deposu mu? Onlar bize para vereceklermiş. Devletin itibarını, saygınlığını parayla mı satacaksın?”

Kılıçdaroğlu “Gencecik insanlar 2 bin 400 kilometreyi aşıyorlar Türkiye’ye geliyorlar. Devletin gözetiminde, bu hükümetin gözetiminde geliyorlar tamamı. Hepsi genç, askerlikten yeni gelmiş gibi. Biz ne yapıyoruz bunun karşılığında. Pırıl pırıl evlatlarımıza siz de gidin Kabil’e savaşın diyoruz. Onlar buraya çalışmaya, biz oraya ölmeye gidiyoruz.  Türkiye’nin başına önümüzdeki süreçlerde büyük felaketler gelebilir. Büyük iç çatışmalar olabilir” dedi.

Kılıçdaroğlu, ardından tarihi Peynirciler Çarşısı’ndaki esnafa ziyarette bulundu.  Daha sonra Van’ın Saray ilçesindeki Kapıköy Gümrük Kapısı’na geçen Kılıçdaroğlu, burada şunları kaydetti: “Buradan geçen herkesin kontrolden geçtiğini ve dolayısıyla yoğun olarak kitleler halinde Afganların sınır kapısını kullanmadıklarını ifade ettiler. ‘Sınır karakolları var mı?’ dedim. İki tepede sınır karakollarını gösterdiler. Karakollar arasında güvenlik kameralarının olduğunu da ifade ettiler. Sayın Erdoğan sınırlarımız için ‘Yol geçen hanı değildir’ demişti. Peki 1 milyona yakın Afgan göçmen hangi sınır kapısından geçerek Türkiye’ye geldi? Kameralar birbirini görüyorsa, bütün sınır boyunca 1 milyona yakın Afgan nasıl geldi, nasıl geçti, hangi araçlarla geldi?”

‘Kürt sorununu biz çözeceğiz’

HDP’li belediyelere atanan kayyumlara değinen Kılıçdaroğlu, “Burada da kayyum var. Şimdi belediye başkanını belde halkı seçiyor. Belediye başkanını görevden alıyorsun, neden belediye meclisi kendi başkanını seçmiyor da, kayyum atıyorsunuz? Güç sahipleri bize ‘ülkede demokrasi var’ diyor. Ne demokrasisi kardeşim? Kayyum rejiminin olduğu bir sistem içinde demokrasi olmaz... Bakın size dağıttığımız beyannamenin 2. maddesinde Kürt sorununun çözümü var. Artık acılara katlanmak zorunda değiliz. Bu konuda her yol önerilmiş. Çözeceğim. Tek istediğim bana güvenmeniz” diye konuştu.

‘Sakin olmak zorundayız’

Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından göçmenlerle ilgili yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: “Sevgili vatandaşlar, herkes çok hassas farkındayım ama hepimiz sakin olmak zorundayız. Bu işin sorumluları ile hesaplaşacağız, kurbanları ile değil. Yarın halledeceğimiz bir mesele için, bugün sizi provoke etmelerine izin vermeyin. Misafirlerimizi mutlu bir şekilde uğurlayacağız.”