09.04.2019 - 16:33 | Son Güncellenme:
AA
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Büyükçekmece'deki sahte seçmen iddialarına ilişkin, "Bir yolsuzluk yapılmış ve seçime yönelik bir yolsuzluk yapılmış." dedi.
Türk Polis Teşkilatının 174'üncü kuruluş yıl dönümünü dolayısıyla bir otelde şehit yakını ve gazi aileleriyle yemekte bir araya gelen Soylu, çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bugün Türk Polis Teşkilatının kuruluş yıl dönümü etkinliklerinin kutlandığını hatırlatan Soylu, 31 Mart yerel seçimlerinin huzur ve güven içerisinde geçmesini sağlayan polisleri, jandarmayı, sahil güvenlik birimlerini ve güvenlik korucularını tebrik etti.
Ekiplerin seçimin hem öncesinde hem de oy verme günü ve akşamı demokratik bir ülkede seçim güvenliğini sağlayabilmenin en üst düzeyini ortaya koyduklarını vurgulayan Soylu, "Bir, bizi üzen iki hadise oldu ve o hadiselerin dışında Türkiye'de herkes özgür ve hür bir şekilde iradesini yansıttı. Seçim neticelerinden de bunu hep beraber anlayabiliyoruz." diye konuştu.
Soylu, bir gazetecinin Büyükçekmece'deki sahte seçmen iddialarına ilişkin sorusu üzerine, söylenenleri takip ettiğini, özellikle bazı şeyleri üzülerek gördüğünü söyledi.
"Sanki devlet kapısından hiç girmemiş insanların yorumlarıyla karşı karşıyayız." diyen Soylu, şunları kaydetti:
"Yani bunu sayın Kılıçdaroğlu ve sayın CHP Genel Başkan Yardımcısı için söylüyorum. Sadece yazık diyorum. Bunca yıl devlette öyle veya böyle çalışmış, bu milletin vergileriyle maaş almış ve bu ülke için bu ülkenin devletinin bir dönem de olsa hangi statüde olursa olsun emanet edilmiş kişiyle hiç devlet bilmeden, kurum bilmeden cahilane taraflarını hakikaten üzülerek takip ediyorum. İstifa falan bunların bir ehemmiyeti yok, bizim şahsımızın da burada bir ehemmiyeti yok. Bunu hep beraber değerlendirmemiz lazım."
"Bu ya cahilliktir ya da kötü niyettir"
Bakan Soylu, "Eğer devlette bu kadar görev yapmış insanların devletle ilgili en ufak bilgileri söz konusu değilse ve televizyonların karşısına, halkın karşısına çıkıp kendilerini sorumlu düzeyde hissedip, hissettirip bir değerlendirmeyi ortaya koyuyorlarsa bu değerlendirmenin ne gerçekle ne de bir devlet tecrübesiyle en ufak ilgisi yoksa bu ya cahilliktir ya da kötü niyettir." ifadesini kullandı.
Seçimi yürüten kurulun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) olduğunu dile getiren Soylu, ilk seçimle 14-15 yaşında tanıştığını, henüz seçmen rüştüne sahip değilken okullarda buna yönelik bilgilerin öğretildiğini aktardı.
Okullarda "Seçim kurulları seçim zamanında her şeye el koyabilme yetkisine sahiptir." bilgisinin kendilerine verildiğini belirten Soylu, şöyle konuştu:
"Hepimize öğretilir. Bu şu demektir; seçim kurulları yönetir, meselenin güvenliği bize aittir ve seçim kurullarındaki hakimlerin Adalet Bakanlığı ile ilgili münasebetleri de Adalet Bakanlığı bünyesi içerisinde bulunmalarından ibarettir. Bu kadar açık ve net. Büyükçekmece'de bir olay söz konusu oldu. Bu olay bugün olmamış. Bu olay bir yolsuzluk ve usulsüzlük olayı. Bugün olmamış ama seçime yönelik olmuş. Bu olayın anlaşılması da yine seçim takvimi içerisinde AK Parti teşkilatlarının seçim kuruluna müracaatıyla, orada yayılan bir şayiadan ortaya çıkan ve onların da takibiyle gerçekleşen bir sonuçtan meydana gelmiş. Müracat etmişler demişler ki 'Burada birileri usulsüzlük ve yolsuzluk yaptı, haksız bir seçmen yazımı söz konusu'. Bunu tespit etmişler. Nasıl tespit edilmiş? Seçim takvimi içerisinde tespit edilmiş. Bunu yapan oradaki mevcut belediye başkanının yakınları. Olayın nüfus müdürlüğüyle ilgisi nedir? İlgisi şu; bir kişinin bir yere nakli beyanıyla ve birtakım belgelerle ilgilidir. Ama herkes gidip istediği bir arsaya kendisini yazamaz. Çünkü nüfus müdürlüğü ulusal veri tabanından ve belediyelerden nerenin arsa, nerenin bina, nerenin mesken, nerenin iş yeri olduğunu çeker. Oraya bir kişiyi yazarken de ikamet olarak yazarken de ona göre karar verir. Bu bilgiyi oraya belediyeler aktarır. Belediyelerin de devlet içerisinde görevi budur."
Bakan Soylu, 1 Ocak 2017'de yeni kimliklerin dağıtımına geçtiklerini anımsatarak, bugün 37 milyon kimliğin dağıtımının yapıldığına değindi.
Aynı zamanda nüfus idarelerinde pasaport da verdiklerini hatırlatan Soylu, böyle olunca mevcut nüfus idarelerindeki personel sayısını artırmaları gerektiğine değindi.
O dönem hem bazı devlet kurumlarına hem de belediyelere "Elinizde eğer imkan varsa valilikler kanalıyla memur alalım." dediklerini anımsatan Bakan Soylu, şunları kaydetti:
"Şimdi bütün her yerde var ama Büyükçekmece'deki ayrı bir iş. Büyükçekmece'deki geldi oraya oturdu ve oradaki çalışmasını 2019 yılında yapılacak seçime dayandırdı. Neticede bilgisayarın başında olan bir adam ve burada bir arsaya, bir iş yerine veya bir meskenin içerisine oturmayan kişilerin oturmasını sağlayabilecek bir anlayışı orada bilgisayarlarla beraber yapabiliyor. Bunu kimsenin anlayacak kabiliyeti söz konusu değil. Ancak ya dedikodu olacak ya birileri oraya gittiğinde 'Benim evimde başkası görünüyor.' diyecek veya başka türlü bunu anlayabilmek de mümkün. Neticede seçmen listeleri üzerinden bir çarpıklık olduğunu gören parti teşkilatındaki seçmen listelerinin askıya çıkmasının temelinde de bu var."
"Bu mesele ocak ayından beri peyderpey devam ediyor"
Soylu, bir basın mensubunun "Askıya çıktıkları anda tespit edilmiş bir durum değil midir?" sorusunu şu şekilde cevapladı:
"Askıya çıktığı anda bir kısmını tespit ettiler ama oradaki zaman limiti ona müsaade etmedi. Çünkü hatırlarsınız Türkiye'nin her tarafına bu muhtar seçimi münasebetiyle birtakım gidişler söz konusuydu. Biz o dönemde işimizi gücümüzü bıraktık, emniyet ve jandarma teşkilatı olarak seçim kurullarının bize 'Şu adamlar burada oturuyor mu oturmuyor mu?' diye vermiş oldukları talimatları, kolluk kuvvetleri olarak uygulamaya başladık. Bu esnada da Büyükçekmece'de yetiştirebildiğimiz 350'nin üzerinde kişilerin birtakım arsalarda oturduğunu gördük. Bunu gördükten sonra suç duyurusunda bulunduk. Orada bunu yapan kim? Oraya geçici olarak görevlendirilen belediye görevlisi. Peki bununla irtibatlı olan kim? Belediye başkanının yakını. Yine bununla irtibatlı olan kim? Onların hep beraber oluşturduğu bir sistem. Bu hukuki mesele ocak ayından beri peyderpey devam ediyor."
Kendilerinin aynı zamanda Bakanlık olarak da oradaki tahkikatı "Bu nasıl oldu ve bu nasıl gerçekleşti?" diye o günden beri devam ettirdiklerini vurgulayan Soylu, "Burada suistimal var. Emniyeti suistimal var. Bir görevlinin emniyeti suistimali var. Üç, orada bir yolsuzluk var. Dört, bunun esas bugünü ilgilendiren konusu şu; mesela, bugün seçim olmasaydı, biz bunu Büyükçekmece ilçesinde konuşmazdık. Bugün bunu niye konuşuyoruz? Dışarıdan gelen ve getirilen birtakım insanları orada seçime tesir edici bir yaklaşım ortaya konulması. Bu konu, tamamen Adalet ve Kalkınma Partisi Büyükçekmece Teşkilatının bir şikayetiyle ortaya çıkmış bir konudur." ifadesini kullandı.
Soylu, "YSK'nin bu konuda vermiş olduğu karar yok, Bakanlık bu soruşturmayı resen mi başlattı?" sorusunu şöyle cevapladı:
"Bir suç ortada, bir yolsuzluk yapılmış ve seçime yönelik yolsuzluk yapılmış. Bugün olduğu için bunu seçime yönelik tartışıyoruz. Oysa biz normalde böyle bir şeyi nüfus idarelerinde birtakım eksiklikler veya başka kurumlarda eksiklikler olmaz mı olur. Onun üzerine ne yapılır? Bununla ilgili gerekli tahkikatlar açılır idari ve adli... Ocak 2019'da adli tahkikat açılmış zaten. O günden biz seçimin ne olacağını nereden bilelim. İdari tahkikat da açılmış ve sürecin içerisinde bu mesele yürüyor. Ama bir taraftan da bir siyasi parti diyor ki 'Benim burada hakkım gasbedildi ve bunun mesulü sizsiziniz.' diyor belediyeye. Yanlış bir bilgi verdiniz, siz devletin kendisine emniyetini suistimal ettiniz'. Yani orada bunu onun dışında yazabilme imkanına kimse sahip değil. Belediyenin linki bir arsayı bir bina gösterebilir. Buna nüfus müdürlüğünün veya herhangi birinin yapabileceği bir şey söz konusu değil. Çünkü o hak onun hakkı. Bunu sağlarken de bütün Türkiye'de MAKS denilen bir sisteme giriyoruz. Tam bunun için gidiyoruz, bu tip suistimallerin önüne geçmek için."
Soylu, seçim sonuçlarıyla ilgili tek sıkıntının Büyükçekmece'de olup olmadığına ilişkin soru üzerine, tamamına yönelik tespitlerinin devam ettiğini belirtti.
Bu konuda kanunun hem kendilerine hem de yargıya görev verdiğini anlatan Soylu, "Bu konuda yanlış beyan ortaya koyan aynı zamanda bir kamu görevlisinin suistimalini değerlendiren maddeler çok açık ortada. Her bir işleme. Diyelim ki bin yaptı, bin 500 yaptı... Bunu total olarak görmez kanun. Her bir işleme ait ayrı bir cezası var. Kolay bir mesele değil. Bu konu savcılıkta, biz de idari tahkikatı devam ettirmeye çalışıyoruz. Şu anda arkadaşlarımız bu konuda gerekli son raporları hazırlıyorlar." ifadelerini kullandı.
"Sandık başkanlarından FETÖ kapsamında ihraç edilenler var mı?" sorusu üzerine Soylu, bu konuda şikayetlerin olduğunu, görevlilerin bunları değerlendirmeye çalıştıklarını aktardı.
"FETÖ'cü var mı? Sayı var mı?" sorusuna Soylu, "Var, sayısını veremem. Biz yapılan şikayetleri değerlendirmek durumundayız." yanıtını verdi.
"Siyaset kimliğimi ve tarihimi yok etmeyeceğim"
Bir gazetecinin, İstanbul'da seçim gecesi İl Başkanlığında AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve kendisinin de katıldığı toplantının tartışmalara neden olduğunu hatırlatması üzerine Soylu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve kendisinin aynı zamanda siyasi kimliklerinin bulunduğuna işaret etti.
Siyasi kimliğinin ve tarihinin bulunduğunu anlatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Abdulhamit Bey, yok mu edecek? Biz Binali Bey ile görüşmeyecek miyiz? Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bir üyesiyim. Bu sorun mu? Bir problem mi? Karşı taraftaki, kendisi Cumhuriyet Halk Partisi'nin üyesi olacak. Ben Adalet ve Kalkınma Partisi'nin üyesi olamayacağım. Biz Binali Bey ile görüşmekte kısıtlı değiliz. O gece de görüşürüz, o gün de ertesi gün de görüşürüz. Bu kadar açık ve net. Bunda ne var? Kanuni bir eksiklik mi söz konusu veya bize getirilmiş bir kısıt mı söz konusu. Elbette değerlendirme ortaya koyacağız. Bugün de yarın da yaparım."
Bakan Soylu, şu görüşlerini paylaştı:
"CHP veya ilgili siyasi partiler bizim yaptığımız işlerle ilgili seçime yönelik herhangi bir eksiklik, aksaklık ve bir itiraz ortaya koymuşlar mıdır? Siyasi kişiliğimiz, kimliğimiz harici. Böyle bir şey söz konusu değil. En ufak bir güvenlik eksikliği duymuşlar mıdır? Kendi yönettiğimiz kurumların onlara yönelik en ufak işlemlerinde en ufak bir eksiklik duymuşlar mıdır? Devleti ve siyaseti bilen bu tip değerlendirmeler yapmaz. Siyaset kişiliğimizi üzerimizden atmamızı kimse istemesin. Biz dün de öyleydik, yarın da öyle olacağız. Bu siyasi kişiliğimizle bu görevler bize verildi. Bunların her biri maalesef suç üstü yakalananların karşı tarafa, çamur atma davranışlarıdır. Toplantı yapmışız da ne olmuş? Bir araya geldik. Doğru."
Binali Yıldırım'ın ağabeyi ve büyüğü olduğunu vurgulayan Soylu, "Biz Binali Bey'den bahsederken, 'ağabey' diye bahsederiz. Onun kabine kurulundaki üyeleriyiz. Bir önceki kabinede kabine arkadaşlarıyız. Bir mesele ortaya konulduğu zaman onun değerlendirmesini kendi aramızda yapabilecek kabiliyete sahibiz. Sanki gizemli bir şey konuşuluyormuş gibi... Biz her gün bir araya geliyoruz. Yarın da geliriz. Yarın da bunları değerlendirme fırsatına sahibiz." diye konuştu.
"Sayın Bahçeli'ye katılıyorum"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İstanbul'da seçimin yenilenmesi önerisiyle ilgili soru üzerine Süleyman Soylu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"İlk tanıştığım seçim, 1984 ve 15 yaşındaydım. Rahmetli Ali Külünk Gaziosmanpaşa Belediye Başkan adayıydı. Ben de babamlarla beraber sandık, sandık dolaştım. 1984, 1986, 1987 bütün seçimleri bilirim. Yüzde 90'ının da içerisinde oldum. Ya sandık kurulu üyesi... Şimdi herkes konuşuyor. Faik Öztrak, ömründe kaç defa sandık kurulu üyesi olmuş? Kaç defa sandık başkanlığı yapmış bilmiyorum. Kılıçdaroğlu, kaç defa sandık kurulu başkanı olmuş? Ben hepsini yaptım. Bu siyasette hangi yer varsa hepsinde bulundum. Ben hayatımda 201 rakamının sıfır yazıldığı ve bunun üst üste olduğu hiçbir seçim görmedim. Türkiye'de böyle bir seçim yok."
Türkiye'de ilk kez bir seçim içerisinde bir kişinin oyunun sistematik ve organize şekilde başka bir tarafa yazıldığına şahit olduğuna değinen Soylu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Boş sözlerden, lakırdıdan anlamam. Herkesin bir işi var. Bizim de işimiz bu. Bu seçim hangi şekilde biterse bitsin, bunu çok net söylüyorum. Bu seçimin tartışması sürekli devam edecek. Bu çok net. Bunun demokrasi açısından faydası da şudur; bir reyin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bir oyun ne kadar önemli olduğunu...Türkiye'de reye ne kadar sahip çıkıldığının ortaya konulmasının en iyi tezahürüdür. Bu seçimin bu tartışmadan yoksun bırakılabilmesi için, Sayın Bahçeli'ye katılıyorum, tekrarlanması bu tartışmaların seçilecek kişileri gölgede bırakmasını ortadan kaldıracaktır."