23.08.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün akşam katıldığı Ülke TV’deki canlı yayında, Mısır’da yaşananlar konuşulurken duygulu anlar yaşadı. Mısır’da yaşananları uzun uzun eleştiren Erdoğan, Müslüman Kardeşler liderlerinden Muhammed El Bilteci’nin kızı Esma’nın (17) ölümü konusu gündeme gelince gözyaşlarına hakim olamadı. Programı yapanlarda Erdoğan’ın konuşmakta zorlanması üzerine programı bitirdi.
Erdoğan, Bilteci’nin kızı Esma için yazdığı duygu dolu mektubu dinledikten ve sürekli mendille gözyaşlarını sildikten sonra “Niye sizi derinden sarstı?” sorusu üzerine geçmişte gece gündüz çalışmasını evine geç gitmesini gündeme getirerek şunları söyledi:
‘Çocuklarımı gördüm’
“Benzer şeyleri ben yaşadım (konuşmakta zorlandı). Geceleri evlere geç geliyorduk. Bir gece kızım odamızın kapısına pusula astı. ‘Bir geceni de bize ayır’ dedi. Bizim ayıracak vaktimiz yoktu. Bulunduğumuz hareket içinde tabii koşturuyorduk. Geceleri eve gelince saat 1-2 oluyordu, çocuklarım yatıyordu. Esma’ya bu mektubu yazarken bu ifadelerde ben de çocuklarımı gördüm. Bir de O’nun, Esma’nın cenaze namazını kıldıramayışı, şu olgunluk, geleceğe bakıştaki ölüm ötesi dünyayı okuyuşu beni ciddi manada duygulandırdı. Tabii şehadet çok farklı birşey. Esma hayata doymadan ama o şehadet makamına koştu. O’nun duruşu, babasının duruşu dünyadaki bir çok İslam dünyasındaki ülkelere inşallah ders olur, gençlerimize örnek olur. Baba-evlat ilişkisinde bizlere örnek olur. Ben şu anda başbakan değilim vatandaş Tayyip olarak bu ifadeleri kullanıyorum.”
Erdoğan programı bitirdiklerinin söylenmesi üzerine de “Rabbim birliğimizi daim etsin. Aramıza fitne sokmak isteyenlere izin vermesin. Birbirimizi Allah için sevelim” dedi.
Erdoğan gündeme ilişkin diğer konularda ise şunları kaydetti:
SİSİ BİZE HAYRAN: Sisi ile ilgili söylenenleri duydunuz, ailesi şöyledir, böyledir, kendisi şöyledir, böyledir filan. Biz de doğrusu kendisiyle iki kez bir burada bir de Mısır’da görüşmemiz olmuştu, bize hayranlığını filan söyleyen birisiydi. Beşşar Esed ile de ailece dosttuk, kendisine demokrasi noktasında çok söylemlerimiz oldu. Esed’in kayınvalidesiyle tanışmamız oldu, baktık ki dünyaya bakışı gayet enteresandı, hoştu.
ŞAM’A KİMYASAL SALDIRI: Orada bu yavruların cansız bedenlerini gördüğümüz zaman hakikaten göz yaşlarınızı dindirebilmek mümkün değil. Bunu o kimyasal silahlarla nasıl öldürülür. Bazıları buna hala yorum getiriyor, şöyle mi, böyle mi? Nesi şöyle böyle canım burada ne mermi var, ne kan izi var, ne barut var, hiçbir şey yok. Çok açık, net her şey ortada. Suriye’de adeta balık gibi çırpına çırpına can veren çocukları, bebekleri gördük. Yeni güne başlayamayan yüzlerce çocuk gördük. Bu gerçekten hem toplumumuzu, hem dünyayı, insafı ve vicdanı olanları ciddi derecede rahatsız etti. Nereye gidiyor Suriye?
O çocukların halini gördüğümüzde biz evimizde nasıl perişan olduysak gerek eşim, gerek çocuğum hepberaber, aynı şekilde inanıyorum ki zerre kadar vicdanı olan, zerre kadar insanlıktan nasibini almış olanlar da herhalde bu tablodan onlar da bir şeyler çıkarması lazım.
BABASINI KATLADI: Esad denilen bu adam babasının yaptığı zulmü şu anda üçe, dörde katlamış vaziyette. Hama, Humus’ta babası bir zalim olarak tarihin kayıtlarına geçti, bir diktatör olarak, bir katil olarak tarihin kayıtlarına geçti ama evladı şu anda babasını aratır hale geldi.
BM’YE REFORM LAZIM: BM toplandı ama herhangi bir açıklama ciddi manada yok. Aynı şey Mısır için de oldu. Bu BM Güvenlik Konseyi kesinlikle bir reforma tabidir. Gerçekten dünya 5’ten büyük diyorsak o zaman diğer ülkeler ortaya gelmek suretiyle kendi Birleşmiş Milletleri’ni kurar.
MÜBAREK’İN TAHLİYESİ: Yol haritasını çalıştırıyorlar. Kısa sürede tedaviye alındı. Mısır dışında tedavisi sürürse şaşmayın. Mesele tahliye edilip edilmemesi değil bu tür darbeleri yapanlar başarılı şekilde sürdürürler. Halkın iradesine saygılı olacak mıyız olmayacak mıyız? Gezi olaylarında dönen olay bu değil miydi? Mesele demokrasiyi sahiplenmemek. Biliyorki ‘ben sandıktan çıkamayacağım’. Sandık dışı yollara gidiyorlar. Şiddete başvuruyor, yakıyor yıkıyorlar.
Operasyona meraklı değiliz
ÇÖZÜM SÜRECİ: Biz, terörle mücadeleyi silah bırakılmadığı sürece asla operasyonlara son vermeyiz. Sürekli tarih veriyor. Birisi bir türlü tarih veriyor, birisi kalkıyor başka tarih veriyor. Böyle bir tarih de hiçbir zaman vermedik. Arkadaşlarım böyle bir tarih vermedi. Bu çıkış tamamlandığı andan itibaren, benim ne askerim, ne polisim böyle bir operasyonu yapmaya meraklı değil, öyle bir dertleri de yok. Gerek askerimiz, gerekse güvenlik güçlerimiz hazmedilemeyen bazı olaylara katlanarak bile operasyon yapmadılar.
YENİ ANAYASA: Masadan kaçan taraf biz olmayacağız ancak burada Meclis Başkanımızın tavrı, nihai neticeyi belirler. Meclis başkanımız ‘biz netice alamıyoruz. Dolayısıyla ben bu çalışmaları noktalıyoruz’ derse orada mesele biter.
İşte o mektup
Müslüman Kardeşler liderlerinden Muhammed el-Bilteci’nin, Rabiatul Adeviyye Meydanı’nda keskin nişancılar tarafından öldürülen 17 yaşındaki kızı Esma’ya veda mektubu özetle şöyle: “Sevgili kızım ve değerli öğretmenim...
Sana elveda demiyorum bilakis yarın görüşmek üzere. Başı dik tuğyana isyan ederek yaşadın. Tüm engelleri redderek hürriyete sınırsızca aşık oldun. Bu ümmet, uygarlıkta hak ettiği yeri alabilsin diye onu yeniden diriltmek ve inşa etmek için sessizce yeni ufuklar arıyordun. Akranlarının uğraştığı işlerle meşgul olmadın. Her zaman derslerinde birinci olmana rağmen öğrenmeye olan açlığın dinmedi.
Bu kısa hayatta sohbetine doyamadım. Vaktim, mutlu olacak ve eğlenecek kadar geniş değildi. Rabiatul Adeviyye’de son kez bir araya geldiğimizde, ‘Sen bizimle olduğunda bile bizden ayrısın’ diyerek bana olan sitemini dile getirmiştin. Ben de sana, ‘Bu hayat birbirimize doyacak kadar geniş değil. Birbirimize doyalım diye Allah’tan cennetinde bize bu sohbeti vermesini temenni ediyorum’ demiştim.
Sen şehit olmadan iki gün önce seni rüyamda gelinlikler içinde gördüm. Bu dünyada eşi benzeri olmayan bir güzellikteydin. Yanıma sessizce oturduğunda sana, ‘Bu gece senin düğün gecen mi’ diye sordum. Sen de ‘Düğünüm akşam vakitlerinde değil öğlen olacak’ demiştin. Çarşamba günü, öğlen vakti şehit olduğun haberi bana ulaştığında, senin rüyamda bana ne demek istediğini anlamış oldum....
...Sana elveda demiyorum bilakis görüşmek üzere. Buluşmamız, yakında peygamber ve ashabıyla birlikte Havz-ı Kevser’de olacak. Sonsuz kudret ve hükümranlık sahibi Allah’a yakın, O’nun nezdinde değerli ve şerefli bir konumda. Ayrılmamak üzere, birbirimize doyma temennilerimizin gerçekleşeceği bir buluşma...”