04.04.2016 - 16:56 | Son Güncellenme:
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Türk Kızılayı Genel Kurulu'ndaki konuşmasında teröristlerin önünde iki yol olduğunu belirterek "Terör örgütü yöneticileri ve onların güdümünde hareket edenler zaman zaman müzakere, görüşme, çözüm gibi laflar ediyorlar. Ortada müzakere edilecek de görüşülecek de bir konu yoktur. Ya teslim olup adaletin haklarında verecekleri karara razı olacaklar ya da kıstırıldıkları deliklerde birer birer etkisiz hale getirilecektir" dedi.
BAŞBAKAN DAVUTOĞLU: SURİYELİ KARDEŞLERİMİZ GELDİĞİNDE KİMLİĞİNİ SORMADIK
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Kızılayı'nın ülke genelindeki 700 şubesinden yaklaşık bin 500 delegenin katılımıyla ATO Congresium'da gerçekleştirilen Olağan Genel Kurulu'na katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu ve Türk Kızılayı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar da Olağan Genel Kurul'da yer aldı. Burada konuşan Başbakan Davutoğlu, Kızılay'ın bir vicdan hareketi olduğunu belirterek "Vicdan hareketi demek muhatabı olduğu kişiye sadece vicdanından gelen bir sesle muamele etmek demektir. İhtiyaç duyan birisine elini uzattığında onun kimliğini, dinini, mezhebini, bölgesini, cinsiyetini sormamak demektir. Biz sormadık. Suriyeli, Iraklı kardeşlerimiz geldiğinde sormadık. Somali'ye gittiğimizde sormadık. Biz sadece insani görevimizi yapmak için yola çıktık. Bütün mazlum milletlerin ümidi olan bu kuruluş Marmara Depremi esnasında ne kadar büyük zaaflarla karşı karşıya kalındığını da ortaya koydu. Marmara Depremi bizim toplumumuzda derin bir travma oluşturdu. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın öncülüğünde başlayan AK Parti iktidarları Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne kudret ve şefkat kattığı gibi Kızılay'a da gerçek mahiyetini tanıttı ve Kızılay'ı asli misyonuna, asli gücüne kavuşturdu" ifadelerini kullandı.
"2868 KISA MESAJ NUMARASINI UNUTMAYIN"
Türk Kızılayı Olağan Genel Kurulu'nda hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kızılay'a kısa mesaj numarası üzerinden destek çağrısı yaparak "Şu anda dünyada bir tarafta Kızılhaç bir tarafta Kızılay. Kızılay'ımızı daha da yaygınlaştıracağız. Daha yaygın bir coğrafyada Kızılay'ımızın etki alanını inşallah geliştireceğiz. Bunun için tüm vatandaşlarımızdan, tüm cep telefonu operatörleri için geçerli olan 2868 kısa mesaj numarasını asla unutmamalarını rica ediyorum. Her fırsatta bu numaraya mesaj göndererek Kızılay'ımıza 10 lira bağışlayan ve bağışlayacak olan herkese şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Hiç şüphesiz Allah doğruların ve iyilik yapanların yardımcısıdır" diye konuştu.
"DİMDİK AYAKTAYIM KALP KRİZİ GEÇİRDİĞİMİ SÖYLÜYORLAR"
ABD ziyaretine ilişkin konuşan Erdoğan, Washington temasları sırasında kalp krizi geçirdiğine dair iddialar ortaya atıldığını belirterek "Biz oraya çok önemli bir uluslararası toplantıda ülkemizi temsil etmek üzere gittik. Buradaki bazı çevrelerse bizim orada yaptığımız her görüşmenin, attığımız her adımın başarısızlığa uğraması için adeta kendilerini yırttılar. Bunun için bölücü terör örgütünün, Ermeni çetecilerin, paralel ihanet çetesinin ortak gösterilerine destek vermekten, kalp krizi yalanına kadar sergilemedik çirkinlik bırakmadılar. Yapılanları, yazılanları, söylenenleri gördükten sonra inanın bana Allah, Türkiye'yi ve milletimizi bunlardan korusun; demekten kendimi alamadım. Dimdik ayaktayım kalp krizi geçirdiğimi söylüyorlar. Öyle garip garip şeyler. Bir toplantıdan bir toplantıya koşuyoruz, kalp krizi geçirdi; diyorlar. Bakıyorsunuz başka yerde kendi ülkesine ve milletine karşı böyle büyük nefret duyan, böylesine büyük bir kinle saldıran başka bir kesim var mıdır, bilmiyorum. Zaman zaman bu hastalıklı ruh halini anlamaya çalışıyorum. Ama yaptıklarını izah edecek kelime bulamıyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti içindeki 79 milyon, insanıyla birlikte batsa bunlar bayram edecek. Milletimiz tek bir ferdi kalmayacak şekilde bu vatandan sürgün edilse bunlar inanın zil takıp oynayacaklar. Hani o meşhur örnek vardır ya, içinde bulunduğun gemiyi delmek diye, bunların yaptığı tam da bu" dedi.
"AVRUPALI BİR PİYANİST, KENDİLERİNE SANATÇI DİYEN KESİMİN GERÇEK YÜZÜNÜ ORTAYA DÖKMÜŞ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dün medyada bir haber gördüm. İstanbul'da yaşamaya karar veren Avrupalı bir piyanist, ülkemizde kendilerine sanatçı diyen bir kesimin gerçek yüzünü ortaya dökmüş. Biz söyleyince farklı yorumlanıyor ama herhalde bir Avrupalı piyanistin kendi ülkelerini kötüleyerek ün ve para kazanmaya çalışan sanatçılarla ilgili sözüne itibar ederler diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
"ANAYASA MAHKEMEMİZ VARLIĞINA İHANET EDERCESİNE ANAYASA'YA AYKIRI KARAR VEREBİLİYOR"
Anayasa Mahkemesi'nin etki altında kalarak Anayasa'ya aykırı bazı kararlar verebildiğini dile getiren Erdoğan, "Dikkat edersiniz basın veya internet yoluyla işlenen hakaret, tehdit, terörü ve terör örgütlerini övme gibi suçlar Avrupa'da veya başka ülkelerde düşünce ve ifade hürriyetiyle ilgili görülmez. Tüm dünyada bu tür suçlar tamamen adli bir vaka olarak değerlendirilir ve ona göre cezası verilir. Konu Türkiye olunca bir anda ölçüler değişiyor. Bakıyorsunuz şahıs terör örgütü mensubu. Asker, polis vurmuş; bomba atmış. Yakmış, yıkmış. Ama bu eylemleri yaparken cebinde de güya bir gazetenin, derginin, televizyonun tanıtım kartı var. Sarı basın kartı değil, dikkat edin, tanıtım kartı. Yakalandığında 'Ben gazeteciyim' diyor. İyi de sen gazetecilikten yakalanmıyorsun ki. Sen terör örgütü üyeliğinden, terör örgütü adına eylem yapmaktan yakalanıyorsun. Amerika'da aynı suçu işleyen birine kimse gazeteci demiyor. Anında terörist damgasını vurup cezasını kesiyor veya gerçekten gazeteci dahi olsa yargılandığı konu casusluk, terör eylemlerini övme gibi somut tanımı ve karşılığı olan suçlar. Bunun takdirini yapacak olan da yargı. Ülkemizdeyse hemen bir yaygaradır başlıyor. Hatta Anayasa Mahkememiz bile bunun etkisinde kalarak kendi varlığına adeta ihanet edercesine Anayasa'ya aykırı karar verebiliyor. Böyle olmaz" açıklamasında bulundu.
"BİZE DEMOKRASİ DERSİ VERMEYE KALKANLAR KENDİ AYIPLARINI ÖRTSÜN"
Terörle mücadelede kararlılık vurgusu yapan Erdoğan, "Biz attığımız her adımda, yaptığımız her operasyonda hukuk devleti ilkesine azami derecede riayet ediyor; temel hak ve hürriyetlere hassasiyet gösteriyoruz. Mesele Türkiye'nin savunma reflekslerini zayıflatmak, gardını düşürmektir. Hiç kimse kusura bakmasın. Onların keyfi için Türkiye kendi bekasını tehlikeye atmaz, atmayacaktır. Bize demokrasi, insan hakları dersi vermeye kalkanlar önce kendi ayıplarını bir örtsünler. Şöyle birkaç yüzyıl geriye dönüp baktığımızda kimlerin insan haklarından söz etmeye hakkı olduğunu kimlerin de bu kavramı ağzına dahi almaya hakkı bulunmadığını görüyoruz" dedi.
"MÜLTECİ KARDEŞLERİMİZİ SİZLERLE GÖRÜŞEREK ÜLKEMİZE ALMADIK"
Mülteci sorununa ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa'nın bu konudaki tutumunu eleştirerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün biz Türkiye olarak mağdur duruma düşmüş 3 milyon insana kucağımızı açmışken bu mazlumları kendilerinden uzak tutmak için çırpınanların kimler olduğu ortada. Şimdi ne yapıyorlar? Siz diyorlar, alın. Biz zaten sen söylesen de söylemesen de almaya başladık. Biz sizlerle bunu görüşerek bu mülteci kardeşlerimizi ülkemize almadık. Ondan sonra da şunu söylüyorlar. 'Biz size şu kadar para vereceğiz, alın'. Biz sizden lütuf beklemiyoruz ki. Bugüne kadar yaptığımız harcamayı sizden bir şey gelecek diye yapmadık ki"
"TERÖRLE MÜCADELEYE SON SİLAHLAR SUSTURULUNCAYA KADAR DEVAM EDECEĞİZ"
Terörle mücadele kapsamında yürütülen operasyonların kararlılıkla sürdürüleceğini vurgulayan Erdoğan, "Eğer biz bu mücadeleyi bizi eleştirenlerin benzer bir saldırıya maruz kalmaları halinde başvuracakları yöntemlerle yürütmeye kalksak inanın bana birkaç günde operasyonlar biter. Ama biz onlar gibi değiliz. Biz tek bir masum insanın burnunun dahi kanamasına gönlü razı olmayacak bir inanca sahibiz. Terörle mücadeleyi ülkemize ve milletimize yönelmiş son silahlar susturuluncaya kadar, son terörist imha edilene, son tehdit ortadan kaldırılana kadar buna devam edeceğiz. Bu konuda en küçük geri adımımız yoktur. Dün Fatih'te araçla giderken yolumu kesenlerin hepsinin söylediği şey şu. 'Sayın Cumhurbaşkanım, ne olur ara vermeyin. Ne olur buna devam edin'. Nasıl ara vereceksin? Bakın çaydanlık içerisinde bomba hazırlayanları görüyorsunuz. Kahkahaları da atıyorlar mı? Atıyorlar. Kahraman güvenlik güçlerimiz onları orada yakalamasalar, onları orada yok etmeseler kim bilir o çaydanlıklar nerelerde, nasıl, ne kadar insanımızın şehit olmasına vesile olacak. Onun için duramayız. Ara veremeyiz" diye konuştu.
"MÜZAKERE EDİLECEK DE GÖRÜŞÜLECEK DE BİR KONU YOK"
Terörle mücadelede müzakere, görüşme, çözüm gibi yöntemlerin geride kaldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biz çözüm süreci dedik. Bunlar aldattılar ve her numarayı yaptılar. Bunların hiçbir sözüne inanılmaz. Artık geçti. Şimdi işi bitireceğiz. Her şeyi bağlayacağız ve Allah'ın izniyle huzur ve refah ülkesi bir güneydoğuyu ortaya koyacağız. Şu anda hükümetimiz bölgede kentsel dönüşüm altında çalışmalarını sürdürüyor. Bu çalışmalarla birlikte bölge çok daha farklı şekilde bir değişime tabii olacak. Terör örgütü yöneticileri ve onların güdümünde hareket edenler zaman zaman müzakere, görüşme, çözüm gibi laflar ediyorlar. Ortada müzakere edilecek de görüşülecek de bir konu yoktur. Bunun böyle bilinmesi lazım. Silahlarıyla, roketleriyle, canlı bombalarıyla, bombalı araçlarıyla güvenlik güçlerimizi ve vatandaşlarımızı hedef alan teröristlerin önünde iki yol vardır. Ya teslim olup adaletin haklarında verecekleri karara razı olacaklar ya da kıstırıldıkları deliklerde birer birer etkisiz hale getirilecektir. Başka çareleri yok. Türkiye'nin önünde artık üçüncü yol kalmamıştır. Çünkü biz diğer yolları geçmişte hep denedik. Demokratik açılım, dedik olmadı. Milli, birlik, kardeşlik; dedik olmadı. Çözüm süreci, dedik gene olmadı. Daha neyi deneyeceğiz? Tüm samimiyetimizle, iyi niyetimizle; her türlü riski, eleştiriyi göze alarak diğer alternatifleri hayata geçirmeye çalıştık. Olmadı. Karşılığında sokakları, binaları tuzaklanmış şehirler; 79 milyonun tamamını hedef alan bombalı araçlar bulduk. Yavrularımızı katlettiler, şehit ettiler. Dolayısıyla terör örgütünün, onun güdümündeki yapıların söyledikleri hiçbir sözün geçerliliği yoktur"
"GÜVENLİK GÜÇLERİMİZİ ELEŞTİRMEYE KALKANLAR KARŞILARINDA ŞAHSIMI BULUR"
Doğu ve güneydoğuda terör örgütlerine yönelik operasyonları sürdüren güvenlik güçlerini eleştirenlerin karşısında yer alacağını vurgulayan Erdoğan, "Bölge insanı terör örgütünün o sırtlan yüzünü gördükçe devletine daha çok sahip çıkmaktadır. Bundan sonra terör örgütü ve yandaşları yalanlarıyla, evrensel kavramların arkasına saklamaya çalıştıkları kanlı elleriyle ne bölge halkını ne de dünyayı kandıramayacak. Bölücü terör örgütü bölge ve Türkiye üzerinde hesabı olan herkes için elverişli bir malzeme olmanın ötesinde hiçbir karşılığı, itibarı olmayan kullan at türü bir araca dönüşmüştür. Güvenlik güçlerimizi canları pahasına yürüttükleri bu mücadeleden dolayı eleştirmeye, tahkir etmeye, tehdit etmeye kalkanlar karşılarında önce şahsımı ve ardından milletimi bulurlar. Ahlak, vicdan, hukuk sınırları içinde mücadele yürüten her bir güvenlik görevlisi benim öz kardeşim, öz evladım mesafesindedir. Canımdan bir parçadır. Bunun böyle bilinmesi lazım" ifadelerini kullandı.