22.08.2022 - 18:44 | Son Güncellenme:
İHA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gaziantep ve Mardin’deki trafik kazalarına ilişkin, “Yapılan soruşturmalar neticesinde failler hakkında gereken işlemler elbette yapılacaktır. Bununla kalmayacak, benzer kazaların bir daha yaşanmaması için trafik ve araç güvenliği başta olmak üzere her alanda ihtiyaç duyulan tedbirleri belirleyerek, süratle uygulamaya geçireceğiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu. Erdoğan, Gaziantep ve Mardin'de meydana gelen trafik kazalarında hayatlarını kaybeden vatandaşların ailelerine başsağlığı dileyerek başladığı konuşmasında, "Gaziantep ve Mardin'deki elim kazalar tüm boyutları ile soruşturulmaktadır. Böyle akıl almaz facialarla karşılaşmaktan dolayı üzüntülüyüz. Yapılan soruşturmalar neticesinde failler hakkında gereken işlemler elbette yapılacaktır. Bununla kalmayacak, benzer kazaların bir daha yaşanmaması için trafik ve araç güvenliği başta olmak üzere her alanda ihtiyaç duyulan tedbirleri belirleyerek süratle uygulamaya geçireceğiz. Attığı her adımı, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' ilkesine göre belirleyen bir hükümet olarak önce insan anlayışıyla bu meselenin de üstesinden gelmekte kararlıyız. Araçla ya da yaya olarak trafiğe çıkan vatandaşlarımızı bir kez daha kurallara harfiyen riayet etmeye, can ve mal güvenliklerini tehlikeye atacak her türlü davranıştan uzak durmaya davet ediyoruz. Tabi bu vesileyle burada ciddi manada mağduriyetler de söz konusu. Bunun için de gerek devlet olarak 250+50 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız, bunun yanında firma 250 de onların desteği ile bu olayda hayatını kaybeden kardeşlerimizin ailelerine bu desteği sağlamış oluyoruz. Rabbimden ülkemizi ve milletimizi her türlü kazadan, afetten, musibetten muhafaza eylemesini diliyorum" ifadelerini kaydetti.
“Akdeniz’deki haklarımızı ve çıkarlarımızı savunma irademizin de bir sembolü”
Nevşehir’de gerçekleştirdiği Hacı Bektaşi Veli ziyaretini de hatırlatan Erdoğan, “Türkiye’nin ve Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğümüz ‘Can’larımız ile önümüzdeki dönemde daha yakın, hasbi ve ortak değerlerimize odaklı çalışmalar yürüteceğiz” şeklinde konuştu.
Daha sonrasında denize indirilen Abdülhamid Han sondaj gemisine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyanın önde gelen deniz sondaj filosu sahibi bir ülke haline geldiğimizin somut örneklerinden olan Abdülhamid Han gemimizi 9 Ağustos’ta Mersin Taşucu’ndan Antalya Gazipaşa açıklarındaki görev yerine uğurladık. Karadeniz’de keşfettiğimiz 540 milyar metreküplük doğalgaz sevincimizi yeni müjdeler ile taçlandıracağımıza inandığımız bu sondaj gemimiz aynı zamanda Akdeniz’deki haklarımızı ve çıkarlarımızı savunma irademizin de bir sembolüdür” şeklinde konuştu.
“Eylül’ün ilk haftasında da 3 ülkeyi kapsayan bir balkan turuna çıkacağız”
Öte yandan Balkanlardaki yakın ilişkilerin artarak devam edeceğine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Balkanlardaki dost ve kardeşlerimiz ile yakın ilişkilerimizi sürdürerek bilhassa bölgede kırılganlığın arttığı şu dönemde özel önem veriyoruz. Bu çerçevede 10 Ağustos’ta Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ile bir araya geldik. İnşallah Eylül’ün ilk haftasında da 3 ülkeyi kapsayan bir balkan turuna çıkacağız. Aynı gün (10 Ağustos) Slovenya Cumhurbaşkanı Pahor’u ülkemizi resmi ziyareti vesilesiyle külliyemizde misafir ettik” açıklamasında bulundu.
“11 Ağustos’ta 34 hidroelektrik barajını daha hizmete alarak bu alandaki gücümüzü daha da artırdık”
Türkiye’nin sınırlı su kaynaklarını en etkin ve verimli şekilde kullanmak için baraj inşasına özel önem verdiklerinin altını çizen Erdoğan, “Son 20 yılda ülkemize kazandırdığımız 605 yeni hidroelektrik santrali ile baraj sayımızı 703’e çıkararak bu doğrultuda önemli mesafeler kat ettik. Sulama ve içme suyu amaçlı barajlar ile bu sayının 930’u bulduğunu da belirtmek isterim. Yaptığımız yatırımlar sayesinde ülkemizi hidroelektrik güç bakımından dünyada 9’uncu sıraya yükselttik. Su depolama kapasitemizi 180 milyar metreküpün üzerine çıkartarak hem kuraklığa hem de sel baskınlarına karşı önemli bir altyapı kurduk. 11 Ağustos’ta 34 hidroelektrik barajını daha hizmete alarak bu alandaki gücümüzü daha da artırdık. Resmen hizmete aldığımız barajlarımızın bir kez daha ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.
“Makine ve Kimya Endüstrisi şirketimizin teknoloji ve bilgi birikimi desteği ile kurulan tesis her şeyiyle yüzde 100 yerli ve milli bir eser olacak”
Hafta sonu Çorum’da gerçekleştirilen il ziyaretine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önceki hafta sonunda il ziyaretimizin durağı Çorum’du. Burada hem yatırım bedeli 3 milyar 263 milyon lirayı bulan eser ve hizmetlerin resmi açılışını yaptık. Hem de Sungurlu Organize Sanayii Bölgesi’nde inşasına başlanan çok önemli bir savunma sanayii projesinin temelini attık. 3 ayrı fabrikadan oluşan ve ilk etabını 2023 Mayıs’ında hizmete almaya planladığımız 6 milyar liralık bu yatırım, yılda 2 milyar liralık katma değer üreterek cari açığımızın azalmasına 4 milyar lira katkıda bulunacaktır. Makine ve Kimya Endüstrisi şirketimizin teknoloji ve bilgi birikimi desteği ile kurulan tesis her şeyiyle yüzde 100 yerli ve milli bir eser olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ve Ukrayna’ya yönelik ziyaretlerini hatırlatarak, “Ağustos’un 5’inde Soçi’de Sayın Putin ile bu konunun yanı sıra iki ülke ilişkilerini, bölgedeki diğer gelişmeleri ve elbette Ukrayna Savaşını enine boyuna konuşma, görüşme imkanı bulmuştuk. Geçtiğimiz Perşembe günü Ukrayna’ya giderek, BM Genel Sekreteri Guterres’in de katılımı ile benzer bir görüşmeyi Sayın Zelenski ile birlikte yaptık. Amacımız inşallah uzak olmayan bir tarihte Sayın Putin ile Sayın Zelenski’yi de ülkemizde bir araya getirerek bu krizi kökünden çözecek yolu açmaktır” ifadelerini kullandı.
“Cuma namazımızı inşallah Malazgirt’te kılacağız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1071 Malazgirt Zaferi’nin yıldönümü kapsamında katılacağı programlara da değinerek, “Perşembe günü Ahlat’tayız. Cuma günü Malazgirt’te olacağız. Sayın Bahçeli ile birlikte bu iki önemli programımızı inşallah gerçekleştireceğiz. Anadolu’yu bizlere vatan olarak bırakan ecdadımızı yad edeceğiz. Cuma namazımızı inşallah Malazgirt’te kılacağız. Diyanet İşleri Başkanı imametinde inşallah Cuma namazımızı orada ifa edeceğiz” şeklinde konuştu.
“Ülkemizde ısrarla belirli iktisat modellerinin uygulanmasını isteyenlerin fanatizmi akılcılıklarından değil, tembelliklerinden veya gerideki başka çıkar ilişkilerinden kaynaklıdır”
Ekonomide, faiz, kur ve enflasyon denklemi ile sınandıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:
“Son dönemde ülke ve millet olarak bizi en çok zorlayan konunun; faiz, kur, enflasyon denklemi ile sınandığımız ekonomi alanı olduğu bir gerçektir. Dünyadaki gelişmeleri ve ülkemizin gücünü dikkate alarak, ekonomimizi mahvetme tehdidi gibi açık ve alçak bir saldırıya maruz kaldığımız 2018’den itibaren, bu alanda yeni programı hayata geçirmeye başladık. Ülkemizi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yolu ile büyütme esasına dayanan bu programın teorik arka planının ve uygulamadaki mantığının anlaşılması biraz vakit aldı. Biz ne yaptığımızı, ne için yaptığımızı nasıl yapacağımızı gayet iyi bildiğimiz için bu tür tartışmalara kulak asmadan işimize baktık ve ekonomide köklü bir değişimi adım adım hayata geçirdik. Bizim yıllar önce yaptığımız önceliği istihdama ve üretime verme tercihine bugün gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm dünyanın da yönelmeye başladığını görüyoruz. Elbette mandacı iktisatçılar programı kötülemek için hala dünyadaki örnekleri görmezden gelmeye, verilerin yarısını anlatıp diğer yarısının üzerini örtmeye devam ediyor. Akıl ve vicdan sahibi iktisatçılarımız ise detaylara ilişkin kimi eleştirilerini söylemek ile birlikte, programımızın mantığını ve amacını biraz mahcup ifadeler ile de olsa takdir ediyor. Her şeyden önce şu hususun altını çizmek isterim; iktisat teorileri ve uygulamaları, fizik ve matematik bilimleri gibi her yerde geçerli kuralları, formülleri, denklemleri olan konular değildir. Bu alana ilişkin teoriler ve uygulamalar, her ülkenin, her toplumun şartlarını, kültürüne, birikimine, kabiliyet ve gücüne göre değişiklik gösterir. Yani bir ülkede başarılı olan bir modelin diğerinde de aynı sonucu vereceğinin garantisi yoktur. Kendi eğitimlerine ve donanımlarına göre, ülkemizde ısrarla belirli iktisat modellerinin uygulanmasını isteyenlerin fanatizmi akılcılıklarından değil, tembelliklerinden veya gerideki başka çıkar ilişkilerinden kaynaklıdır. Biz bu hakikatleri bildiğimiz için, birilerinin ne dediğine değil, ülkemizin neye ihtiyacı olduğuna, milletimize verdiğimiz sözleri nasıl yerine getirebileceğimize bakıyoruz. Bugün itibariyle bütün dünya yüksek enflasyon gerçeği ve işsizlik tehdidi ile boğuşuyor. Türkiye ise kendi ekonomik modeli sayesinde tarihinin en yüksek üretim, ihracat ve istihdam seviyelerine ulaşarak bu iki tehditten asıl yıkıcı olanın üstesinden gelmeyi peşinen başarmıştır. Enflasyon rakamlarımızın nominal olarak çok yüksek seyretmesi elbette üzüntü vericidir. Ama burada asıl dikkat edilmesi gereken, enflasyon düzeyinin genel ekonomi üzerinde yol açtığı sonuçlardır. Biz enflasyon rakamlarının insanlarımızın hayatındaki olumsuz etkilerini her kesimin gelir seviyesini yükselterek bertaraf etmeye çalışırken, aynı zamanda enflasyonu düşürecek tedbirleri de alıyoruz.”
“Bugün Türkiye her alanda bir başka ligin, bir başka dünyanın, oyuncusudur”
Türkiye Ekonomi Modeli ile başlatılan yeni ekonomik modelin kararlılıkla devam edeceğini vurgulayan Erdoğan, “Türkiye’nin ihtiyacı faizi yükseltmek değil. Yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı ve cari fazlayı artırmaktır. Gelişmiş ülkelerdeki bizden daha derin farklar içeren politika faizleri ile enflasyonları arasındaki ilişkiye hiç bakmayıp Türkiye’deki durumu felaket tellalı edası ile anlatanların niyetleri başkadır. Bugünkü ekonomi programımızı, 10 yıl, 15 yıl, 20 yıl önce belki bu cesaret ve kararlılıkla uygulayamayabilirdik. Çünkü o dönemlerde siyasi ve askeri gücümüz gibi ekonomik altyapımız da henüz böyle bir politikayı destekleyecek seviyede değildi. Ama bugün Türkiye her alanda bir başka ligin, bir başka dünyanın, oyuncusudur. Kendi krizlerinin yükünü azaltmak için bizim politikamıza benzer ve hatta daha ileri adımlar atan gelişmiş ülkeler görüyoruz” açıklamasında bulundu.
“Biz yeni ekonomi modelimiz çerçevesinde istihdama, üretime, ihracata odaklanmayı sürdüreceğiz”
Yeni ekonomi modelinde istihdam, üretim ve ihracat odaklı hareketin süreceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz yeni ekonomi modelimiz çerçevesinde istihdama, üretime, ihracata odaklanmayı sürdüreceğiz. Türkiye’nin yeniden yarım asrı aşkın süredir oynanan oyunlarla, sıcak para sömürgesi haline dönüştürülmesine rıza göstermeyeceğiz. Bizim ekonomi modelimizde; yatırım yapan kazanacak, çalışan kazanacak, ticaret yapan kazanacak, bunların hasılasıyla da devlet kazanacak, bütçe kazanacak. Hükümete geldiğimiz günden beri üzerinden titizlik ile durduğumuz bütçe disiplininden bundan sonra da asla taviz vermeyeceğiz. Ülkenin kazancını devletin kazancına dönüştürüp bunu da millete eser olarak, hizmet olarak, destek olarak aktarma kararlılığımızdan en küçük bir geri adım atmayacağız” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık hiç kimsenin sadece parasının değerinden endişe ederek dövize ve altına yönelmesi için sebep kalmamıştır. Tasarruflarını hala döviz ve altında tutan vatandaşlarımızı, buralardaki kazançlarını da garanti altına alan Türk Lirası mevduatlara dönmeye davet ediyorum. Kendi alın terimizle, kendi kaynaklarımız ile kazandığımız parayı dövizde tutarak, başkalarının değirmenine su taşımaya, altında tutarak hareketsiz bırakmaya hiçbirimizin hakkı olmadığına inanıyorum. Unutmayınız hepimiz aynı Türkiye gemisinin içerisindeyiz. Bu gemi hızla yol alırsa kazanan hepimiz olacağız. Bu gemi güvenlik gibi ekonomi üzerinden açılan deliklerden de su alarak batarsa hepimiz boğulacağız. Kamu ve finans kuruluşlarından iş dünyamızı ve vatandaşlarımızı desteklemek için verdiğimiz, düşük maliyetli Türk Lirasını götürüp dövize veya altına yatırmak, Türkiye gemisinde delik açmak demektir. Devletin üretim ve istihdamı teşvik etmek için sağladığı kolaylıkları amacı dışında kullanmak Türkiye gemisinde delik açmak demektir. Evine, arsasına, arabasına, stoktaki malına, verdiği hizmete, sattığı ürüne, enflasyonla ve girdi maliyetleri ile izahı olmayan fiyatlar koyarak piyasanın dengesini bozmak Türkiye gemisinde delik açmak demektir. Sırf paradan para kazanmak adına yapabileceği yatırımı yapmamak, çalıştırabileceği işçiyi çalıştırmamak, üretebileceği ürünü üretmemek, satabileceği malı satmamak Türkiye gemisinde delik açmak demektir. Biz görünen ve görünmeyen yönleri ile tüm bu gelişmeleri harfiyen takip ediyoruz. Tespit ettiğimiz sorunların çoğunun hukuki değil, ahlaki temelli olduğunu gördüğümüz için kimi yerde, kamunun alternatif imkanlarını kullanarak, kimi yerde ikazlarımızı yaparak çözüm yolları arıyoruz” ifadelerini kullandı.
“TMO mısır alım fiyatını destek hariç, ton başına 5 bin 700 lira olarak uygulayacak”
Piyasada denetimlerin sıklaştığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gıdadaki dengesiz fiyat artışlarına karşı kooperatif marketleri devreye soktuk. Dövize ve altına yönelen kredi akışlarının önünü kestik. Çay, fındık, buğday, arpa ve üzüm gibi tarım ürünlerine, üreticilerimizin alın terinin hakkı olan alım fiyatları verdik ve veriyoruz. Bu vesile ile mısır üreticilerimize de bir müjde vermek istiyorum. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) hasat dönemi yaklaşan mısır alım fiyatını destek hariç, ton başına 5 bin 700 lira olarak uygulayacaktır. Mısır alım fiyatının üreticilerimize hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.
“Otomobil piyasasındaki oyunları bozacak bazı tedbirleri aldık ve gelişmelere göre yeni tedbirler alacağız”
Sosyal Konut Projesi’nden ve otomobil fiyatlarındaki fahiş artışlara müdahaleden de bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Düşük gelirli kesimlerin konut ihtiyacını karşılamak için 13 Eylül’de ayrıntılarını açıklayacağımız yeni bir atılımı da başlatıyoruz. Otomobil piyasasındaki oyunları bozacak bazı tedbirleri aldık. Gelişmelere göre yeni tedbirler alacağız. İstihdamı, temel işgücü eğitiminden uzmanlığa kadar her seviyede destekliyoruz. Kamu çalışanlarının ek gösterge meselesinden, sağlık çalışanlarının özlük hakları beklentilerine kadar da pek çok konuyu çözdük. Gençlerimizin umutlarını güçlendirecek her adımı atıyoruz” diye konuştu.
“Vatandaşlarımızdan sadece sabır ve destek istiyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hazine ve Maliye Bakanı ile ekibi başta olmak üzere, ekonomi ile ilgili tüm kurumlarımız güçlü bir koordinasyon içinde sorumluluklarını yerine getirmektedir. İnşallah önümüzdeki yılların ilk aylarından itibaren hayat pahalılığı ile mücadele başta olmak üzere, ekonomi programımızın olumlu etkileri daha ileriye götürülecek ve bu konuda kararlılığımız ispatlanacaktır. Vatandaşlarımızdan sadece sabır ve destek istiyoruz” açıklamasında bulundu.
“Eş durumu ve benzeri talepler ile özür tayinine müracaat eden öğretmenlerimize, başvuruların istisnasız tamamının karşılandığı müjdesini de vermek istiyorum”
Erdoğan, öğrencilere yönelik hazırlanan yardımcı kaynak kitapların artık ücretsiz olarak okullarda verileceğini aktararak "3 hafta sonra 12 Eylül Pazartesi günü başlayacak olan 2022-2023 Eğitim Öğretim Yılına hazırlıklarımız yoğun bir şekilde devam ediyor. Son 19 yılda kesintisiz şekilde sürdürdüğümüz ücretsiz ders kitaplarımızın basımı ve dağıtımı tamamlandı. Paramızla kitap alamıyor, bulamıyorduk. Üst sınıflardaki abilerimizden teksir notlarını bile satın alamıyorduk. Ama şimdi kuşe kağıda basılı kitapları ücretsiz olarak her eğitim öğretim yılının başında sıraların üzerinde yavrularımızın önüne koyuyoruz. Bu yıl bir iyileştirme yaparak, ders kitaplarının yanına yardımcı kaynakları da ücretsiz olarak okullar açıldığında öğrencilerimizin masalarında hazır edeceğiz. Dağıttığımız yardımcı kaynak tutarı, bu yılkilerle birlikte 130 milyonu buluyor. Milli Eğitim Bakanlığımız, tüm okullarımızın temizlik, kırtasiye, küçük onarım ve atölye gibi ihtiyaçlarına yönelik bütçeleri bu yıl doğrudan okullara gönderdi. Temizlik işlerinde çalışacak 60 bin kişi de okulların açılmasıyla görevlerine başlayacaklar. Temel eğitimde 10 bin okul projesi kapsamında 3 milyarlık bir bütçe kullanarak okullarımızda çok önemli iyileştirmeler gerçekleştirdik. Okul öncesi eğitimi de yapımını tamamladığımız yaklaşık 1200 anaokuluyla güçlendiriyoruz. Yıl sonuna kadar bu sayıyı 3 bine tamamlayacağız. Bu nedenle 1 Eylül'de atamalarını yapacağımız 20 bin öğretmenin 7 bin 500'den fazlasını okul öncesi öğretmenliğe tahsis ettik. Kitap sayısını 28 milyondan 75 milyona çıkardığımız kütüphanelerimizi yeni öğretim yılında öğrencilerimizle buluşacak. Yazın açtığımız bilim, sanat, matematik ve bayancı dil yaz okullarından yaklaşık bir milyon çocuğumuz yararlandı. Bu yaz yeni bir projeyle kapalı köy okullarını imar ederek, ilkokul, anaokulu ve halk eğitim merkezini de içeren köy yaşam merkezleri haline getirdik. Okulların açıldığı tarihe kadar inşallah 1500 köy yaşam merkezini faaliyete geçirmiş olacağız. Eş durumu ve benzeri taleplerle özür tayinine müracaat eden öğretmenlerimize, başvuruların tamamının istisnasız tamamının karşılandığı müjdesini de vermek istiyorum. Öğretmenlerimizin 60 yıllık büyük özlemi olan meslek kanunlarının çıkmasıyla birlikte uzman ve başöğretmen kadrolarına 614 bin 446 başvuru oldu. Bu öğretmenlerimizin büyük bölümü gerekli eğitimlerini tamamladılar. Yüksek lisans ve doktora yapmış olan 90 bine yakın öğretmenimiz yapılacak sınavdan zaten muaflar. Diğer öğretmenlerimize, sınavı boykot etme çağrısı yapılmasını, en başta milli iradenin tecelligahı olan Meclisimize saygısızlık olarak görüyoruz. Daha önce de öğretmenler arasında ayrımcılık yaparak onlara hakaret edenlerin bu konudaki gayretlerinin ciddiye alınacak bir tarafı yoktur. Uzman ve başöğretmenlik sınavına girecek tüm öğretmenlere şimdiden başarılan diliyorum" dedi.
“Hastanelerimizin hasta yükünü azaltan aile hekimlerimizin temel ücretlerini de yine hasta yüküne orantılı bir model ile yeniden düzenledik”
Sağlık sisteminde en radikal dönüşümlerin gerçekleştiği hükümet olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu alanda atılan son adımlara da değindiği açıklamasında, “Mesleki Sorumluluk Kurulu oluşturularak hekimlerin mağduriyetine yol açan malpraktis sorunu çözüldü. Döner sermaye ek ödemesi uygulaması, üniversite hastaneleri dahil tüm sağlık kuruluşlarına teşmil ediliyor. Hekimlerin emekliliklerinde hak kaybına yol açan, bordro sistemindeki düzenlemeyi 2008 sonrasını kapsayacak şekilde tamamladık. Sağlık kuruluşlarındaki uzman hekimlerimizin hastalara daha fazla vakit ayırabilmeleri ve daha kaliteli hizmet sunabilmeleri amacıyla, 85 bin yardımcı personel kadrosu açtık. Son olarak hastanelerimizin hasta yükünü azaltan aile hekimlerimizin temel ücretlerini de yine hasta yüküne orantılı bir model ile yeniden düzenledik” ifadelerini kullandı.
“(Kırsal Kalkınma Programı) Destek için gereken puan seviyesini 65’ten 30’a düşürüyoruz”
Kırsal kalkınma desteklerinden faydalanan vatandaşlara da müjde veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilindiği gibi Kırsal Kalkınma Programının 11’inci çağrısı için projeler alınmaya devam ediyor. Programın kalan bütçesinden faydalanacak üretici sayısını artırmak amacıyla destek için gereken puan seviyesini 65’ten 30’a düşürüyoruz. Böylece 4 binin altında kalan desteklenecek proje sayısını 7 bin 714’e, yatırım tutarını da 5 buçuk milyar lirası hibe olmak üzere 10 milyar liraya yükselttik” açıklamasında bulundu.