28.05.2013 - 12:06 | Son Güncellenme:
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Başbakan Erdoğan kuru sıkı attıkça, ucuz nutuklarında sınır tanımadıkça ve ona buna sanal kabadayılık yaptıkça; kaybeden, fatura ödeyen aziz milletimiz olmuştur.Başbakan Erdoğan’ın hali, vakti ve durumu aynen şudur: Ses var, görüntü yok; laf çok, eylem yok; boş konuşma çok, kararlılık ve yürek kesinlikle yoktur” dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan MHP lideri konuşmasında özetle şöyle dedi:
“9’uncu Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’in muhterem eşleri Sayın Nazmiye Demirel Hanımefendi dün hayata gözlerini yummuştur.
Ayrıca bir dönem partimizin Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan değerli dava arkadaşımız Sayın Turgut Nasün Bey de ebediyete intikal etmiştir.
Gerek merhume Nazmiye Demirel Hanımefendiye gerekse merhum Turgut Nasün Bey’e Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, sevenlerine ve ailelerine sabır ve başsağlığı temennilerimi iletiyorum.
-“İKTİDAR TÜRK TARİHİNİN HANGİ DEVRİNDE OYNAMALAR YAPACAK, HANGİ BÖLÜMÜNDE TAHRİFAT VE TAHRİBATLARA YELTENECEKTİR?”-
İçinden geçtiğimiz şu günlerde, tarih kitaplarının yeni baştan yazımından bahsedilmesi ve bu konuda çalışmalar yapıldığıyla ilgili açıklamalar bizi bir hayli endişelendirmektedir.
AKP hükümetinin yaşanmış hatıralar ve olaylar demetini karalaması ve kirletmesi son derece sakıncalıdır.
İktidar Türk tarihinin hangi devrinde oynamalar yapacak, hangi bölümünde tahrifat ve tahribatlara yeltenecektir?
Türk tarihini siyasal emellere kurban vermek, bölücü yaklaşımlara dayanak yapmak olabilecek en büyük çirkinlik ve çirkefliklerden birisidir.
Tarihi sorgulamak demek, milleti tartışmaya açmak demektir.
Yeni baştan tarih yazımı demek, nesillere bu zamana kadar içi boş ve hayal mahsulü bilgiler verildiği manasına gelecektir.
Anlaşılan AKP hükümeti eski Türkiye-yeni Türkiye ayrımını cılkı çıkmış bir tarih yazımıyla kurumsallaştıracak ve temellendirecektir.
Dikkatinizi çekmek isterim ki, bir milletin kaderiyle oynamak için önce tarihini anlamsızlaştırmak ve itibarsızlaştırmak lazımdır.İşte AKP zihniyeti bunu yapmaktadır.
-“MİLLİ EĞİTİM BAKANI’NIN BAŞKA BİR İŞİ Mİ KALMAMIŞTIR?”-
Milli Eğitim Bakanı’nın başka bir işi mi kalmamıştır?
Eğitim ve öğretimle ilgili her sorunu bitirmiş ve halletmiştir de, tarih kitaplarına mı gözünü dikmiştir?
Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün bile itiraf ettiği eğitimdeki başarısızlık deprem enkazı gibi ortada dururken, söz konusu bakan tarihi çarpıtmakla mı kendisini teskin edecek, acziyetini bu şekilde mi kapatacaktır?
AKP hükümeti tarihin nesini düzeltecektir?
-“BAŞBAKAN İMRALI CANİSİNİN GÖNLÜNÜ MÜ ALACAK”-
Başbakan, Bizans’tan özür mü dileyecek, İmralı canisinin gönlünü mü alacak, methiyeler düzdüğü Haçlılardan af mı dilenecektir? Gencecik dimağları hangi fitne ve fesatlarla zehirleyecektir? Hükümetin Türk tarihinden rahatsız olması yeni bir bölücü cüretkarlıktır ve mutlaka engel olunmalıdır. Buradan değerli tarihçilerimize ve üniversitelerin tarih bölümlerinde görev alan mümtaz öğretim üyelerimize meseleye müdahil olmaları konusunda çağrıda bulunuyorum. AKP’nin tarih kitaplarının yeni baştan yazılması konusundaki adımlarıyla ilgili mutlaka gereken tavır ve dirayeti göstermelerini bekliyorum. Tarih yazdıklarını iddia eden Başbakan, bilsin ki, kaleme aldıkları tarih değil, küçülme, taviz, terör, bölücülük, pazarlık ve teslimiyet katalogundan başka bir şey değildir.
Başbakan ve bakanı şayet tarih yazmakta ısrar ediyorlarsa; önce ‘yüz soruda İmralı canisi ve kanlı, barutlu, mayınlı müzakere yöntemleri’ veya ciltler dolusu ‘PKK’nın kanlı tarihi’ni yazmakla işe başlamalıdırlar.
“-AKP-BDP-PKK- BARZANİ VE İMRALI CANİSİNDEN OLUŞAN KUTSAL İTTİFAK KORKUYA KAPILMIŞTIR”-
‘Milli Değerleri Koru ve Yaşat’ adı altında 9 bölgede planladığımız açık hava toplantılarının üçüncüsünü 25 Mayıs 2013 Cumartesi günü 'Vatan' ana temasıyla Adana ilimizde gerçekleştirdik.Yüzbinler miting alanına sığmamış, heyecan dalgası Adana’yı baştanbaşa sarmıştır.Kıskananlar yine çatlamış, yine yere kapaklanmıştır.Taş kalpliler yine fenalıklar geçirmiş, yine çuvallamışlardır. AKP-BDP-PKK- Barzani ve İmralı canisinden oluşan kutsal ittifak korkuya kapılmıştır.
-“BAŞBAKAN VE HÜKÜMETİNİN FİYASKO, KOF, DÜŞKÜN VE ACİZ NİTELİKLİ POLİTİKALARI”-
Fildişi kulelerini mesken edinmiş AKP kontenjanlı elitler ve asalaklar nasırlaşmış hassasiyetleriyle, teslimiyetçi tutumlarıyla ve tavizkar özellikleriyle geleceğimizin önüne takoz koymakta, engel çıkarmaktadırlar.
AKP şuursuzluk içinde patinaj yaparken, Türkiye’yi de yıkmanın arayışındadır.
Denge ve ölçüyü tamamen kaybeden hükümet, ülkemizi sancılı ve sıkıntılı bir türbülansa ite kalka getirmiştir.
Son zamanlarda yaşanan travma ve trajedilerin seyrine bakıldığında, Başbakan ve hükümetinin fiyasko, kof, düşkün ve aciz nitelikli politikalarının bizi ne hallere düşürdüğünü rahatlıkla görmemiz mümkündür.
Başbakan ve hükümeti Türkiye’nin önünü kesmiş, yürüyüşünü bozmuş, hayallerini heba etmiştir.
-"KORKU FİLMİ"-
Yaman çelişkiler, insafsız ve isabetsiz teşhisler, yüzeysel bakışlar, içi boş ham görüşler, milliyet ve millet inkârları ülkemizi korku filmlerini aratmayacak bir çalkantıya sokmuştur.
Şurası açık bir gerçektir ki, Başbakan Erdoğan’ın çelişkileri, yanlışları, sürekli birbiriyle ters düşen beyanları ülkemizin ayak bağı haline gelmiştir.
-“BAŞBAKAN ERDOĞAN KURU SIKI ATTIKÇA, UCUZ NUTUKLARINDA SINIR TANIMADIKÇA VE ONA BUNA SANAL KABADAYILIK YAPTIKÇA”-
Başbakan Erdoğan kuru sıkı attıkça, ucuz nutuklarında sınır tanımadıkça ve ona buna sanal kabadayılık yaptıkça; kaybeden, fatura ödeyen aziz milletimiz olmuştur.
Türkiye’de çok ciddi bir güvenlik açığı her yönüyle gün yüzüne çıkmıştır.
Cellâtların nerede pusu kurduğu, bombalarını nerelere yerleştirdikleri ve ne zaman pimi çekecekleri belirsiz ve bilinmezdir.
Katiller Türkiye’ye üşüşmüş, kiralık cinayet failleri vatandaşlarımızı hedefe koymuştur.
-“BAŞBAKAN ERDOĞAN VE HÜKÜMETİ TÜRKİYE’Yİ ÖLÜM TÜNELİNE SOKMUŞ, KIYMA MAKİNESİNE ATMIŞTIR”-
Reyhanlı’da 52 kardeşimizin şehadetine neden olan alçak saldırı bunlardan yalnızca birisi olmakla birlikte ne ilk ne de son kıyım olacaktır. Çünkü Başbakan Erdoğan ve hükümeti Türkiye’yi ölüm tüneline sokmuş, kıyma makinesine atmıştır.
Bilinmelidir ki, bir ülkenin sınırları, o ülkenin namusudur.
Gerçekten de sınırlarımız adeta delik deşik edilmiştir.
-“AKIL HOCALIĞI YAPMAKTA VE DANIŞMANLIK HİZMETİ VERMEKTEDİR”-
Silahlı PKK militanlarının sınırlarımızdan çıkıp çıkmadıkları esasen bilinmezken, Başbakan Erdoğan, 'onlar girdikleri yoldan çıkmayı bilirler' diyerek bu katillere adeta akıl hocalığı yapmakta ve danışmanlık hizmeti vermektedir.
Başbakan uyurken, istihbarat birimleri İmralı ve Kandil arasında mekik dokurken, cari faaliyetlerle oyalanırken, terör grupları ve yabancı istihbarat örgütleri sınır bölgelerimizde karargâh kurmuşlardır.
Yakın zaman içinde önce Cilvegözü’nde, son olarak da Reyhanlı’da alçakça düzenlenen bombalı terör saldırılarının bilançosu bunlardan mütevellit ağır olmuştur.
-“TÜRK MİLLETİNE ADETA KELOĞLAN MASALLARI ANLATMAKTADIR”-
Bütün bu rezaletler yaşanırken Başbakan Erdoğan, olanları pişkinlikle izlemekte ve Türk milletine adeta Keloğlan masalları anlatmaktadır.
Sormak gerekir ki, ataletin, acziyetin, sünepeliğin, sinmişliğin ve korkaklığın adı ne zamandır büyük devlet refleksi olmuştur?
Suriye Devlet Başkanı Esad’a karşı lafa gelince şahin kesilen, mangalda kül bırakmayan Başbakan’ın, 'Cilvegözü ve Reyhanlı saldırılarının arkasındaki güçleri biliyoruz' diyerek sürekli ezbere konuşması ve boşa sallaması hezeyanla eşdeğerdir.
-“BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN HALİ, VAKTİ VE DURUMU AYNEN ŞUDUR: SES VAR, GÖRÜNTÜ YOK”-
Başbakan Erdoğan’ın hali, vakti ve durumu aynen şudur: Ses var, görüntü yok; laf çok, eylem yok; boş konuşma çok, kararlılık ve yürek kesinlikle yoktur.
Sayın Başbakan, sana sesleniyorum, Reyhanlı’da 52 canımızı alan katillerle ve azmettiricilerle ilgili elinde ne belge, ne bilgi ve ne bulgu varsa açıkla da milletimiz tüm gerçekleri öğrensin.Başbakan bunları saklamamalı, gizlememeli ve sumen altı yapmamalıdır.
-“KONU MANKENİ”-
Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık makamında konu mankeni olarak oturmuyorsa 52 şehidimizin kanlılarından ve arkasındaki güçlerden bunun hesabını sormalıdır.Yakalandığı iddia edilen şüphelilere değil, büyük resme odaklanmalıdır.
Başbakan Erdoğan’ın bugüne kadarki sicili yalnızca hamasetle vakit geçiren bir siyasetçiye işaret etmektedir.Çok konuşan, çok atan bu siyaset anlayışı, sarfettiği her sözünün altında kalmış, aslında mahcubiyetten kimsenin yüzüne bakacak da hali kalmamıştır.
-“BOSTAN KORKULUĞU”-
Başbakan Erdoğan, asıl kimin gerçek bostan korkuluğu olduğunu anlamalı ve eliyle yüzünü yoklayarak gerçeklerle acı da olsa yüzleşmelidir.
Reyhanlı’da cenaze vardır, kaldırılmamış tabutlar vardır; ama Başbakan fırsatçılıkla meşguldür.
Reyhanlı ziyaretini önce 30 Mayıs diye ilan eden, arkasından da bizim mitingimize manidar şekilde denk getiren Başbakan acıları paylaşmaktan ziyade bunlardan nemalanacak ve siyasetine alet edecek kadar sorumsuz ve insafsızdır.
-“KIDEMLİ DIŞ POLİTİKA DÂHİSİNİN TÜRKİYE’NİN BAŞINA DAHA FAZLA ÇORAP ÖRMEDEN KISA ZAMAN İÇİNDE AZLEDİLMESİ BEKLENTİMİZDİR”-
Sıfır sorun mucidinin, stratejik derinlik kâşifinin ve kıdemli dış politika dâhisinin Türkiye’nin başına daha fazla çorap örmeden kısa zaman içinde azledilmesi en samimi ve acil beklentimizdir.
Ne var ki, Başbakan’ın bakanından geri kalır yanı yoktur.
Bildiğiniz gibi, başta ikinci Cenevre Konferansına mesafeli duran Başbakan, birden bire Cenevre gönüllüsü bir hüviyete bürünecek kadar tutarlılığını kaybetmiştir.
Libya’ya yönelik NATO harekâtına baştan karşı çıkan, sonradan destek veren, Suriye’ye açıktan cephe alan Başbakan ve hükümeti başkent Ankara’nın politikalarını dışlayarak ABD’nin eteğine tutunmuştur.
-ALKOL DÜZENLEMESİ-
Geçtiğimiz hafta gündeme en çok oturan konulardan birisi de alkol kullanımının sınırlandırılmasını da içeren kanun değişikliği olmuştur.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak alkol satışını ve kullanımını daraltacak bu düzenlemeye doğal olarak olumlu yaklaştık.Bilinmelidir ki, bizim bu tavrımız asla AKP’ye verilmiş bir destek değildir. Buradaki maksadımız Türk gençliğinin kötü alışkanlıklardan korunması için atılmış ve Parti Program ve ilkelerimizle uyumlu bir adımdır.Buradaki maksadımız Türk gençliğinin kötü alışkanlıklardan korunması için atılmış ve Parti Program ve ilkelerimizle uyumlu bir adımdır.
-METİN DIŞINA ÇIKTI, “HERKES KONUŞURKEN HADDİNİ BİLECEK” DEDİ-
MHP’nin programına, seçim bildirgelerine bağlı kalarak tutarlı bir siyaseti her şart altında yaparken ‘birileriyle uyuşuyor’ diye kendi iradesini kenara atıp AKP’yi desteklemek bir gaflettir. Herkes konuşurken haddini bilecek. Herkes ne söylediğinin farkında olacak. Çok daha öncelerde bu hassasiyeti ortaya koyan bir MHP’yi kötü alışkanlıklara destek verecek bir konuma sadece AKP’ye karşı olmakla ilişkilendiren zavallılar MHP’de yer bulamaz. Bu arkadaşlarıma sesleniyorum. Yıllar öncesinden 3 K teorisi diye ortaya koyduğumuz görüş vardır; kafa, kalp, kol. Bunların açılımını yapmış olsanız AKP solda sıfır kalır zaten.
-“KIYAK KAFA KONUSUNDA TECRÜBESİ VARSA”-
Ancak Başbakan’ın ‘gece-gündüz içen, kafası kıyak bir nesil istemiyoruz’ sözü ise maksadını tamamen aşmıştır.Başbakan onu bunu bırakmalı, sokaklardaki tinercilerin, köprü altında yatan çocukların, evsiz barksız yavruların derdine düşmelidir.
Kıyak kafa konusunda tecrübesi varsa kendisine saklamalı ve gençlerimizi töhmet altına bırakacak yanlışlardan ve ithamlardan uzak durmalıdır.”