SiyasetBabası küfür eden Tayyipi tavana astı

Babası küfür eden Tayyipi tavana astı

04.07.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Komşuları Müşerref Abla, bir gün küçük Tayyipe küfür ettirip katıla katıla güldü. Bunu duyan babası Tayyipi tavana asıp 20 dakika boyunca cezalandırdı

Babası küfür eden Tayyipi tavana astı

Mahallenin anayasası: Racon Bir zamanlar İstanbul'un en iyi tulumbacıları Kasımpaşa'dan çıkarmış. Kasımpaşalılarda tulumbacılardan kalma bir gelenek vardır: "Vücut dili." Kaldırım kenarında tezgâh altında hap pazarlayıp, tezgâh üstünde kâğıt mendil satan kadınlardan, koltuğa yan oturmuş dolmuş şoföründen, yolda yürüyen kabadayısına kadar birçok Kasımpaşalıda aynı vücut dilini görürsünüz. Sağ omuz devamlı öndedir, hafif eğik. Sol omuz arkadadır. Bu, Kasımpaşa duruşudur.Katıksız bir Kasımpaşalı olan Recep Tayyip Erdoğan da böyle durur, böyle yürür. İşte bu yazı dizisinde Erdoğan'ın, daha çok süreceğe benzeyen uzun yürüyüşünü ele almaya çalışacağız. Fehmi Çalmuk, Erdoğan'ın hayatından ilginç ve önemli kesitleri derledi, Ruşen Çakır da onun siyasi geçmişinden hareketle onun liderliğindeki yenilikçi hareketin geleceğini, Türkiye ve dünyadaki İslami hareketler ekseninde tartıştı. Türkiye'nin mahallelerinde bir yaşama kültürü vardır. Bu kültürün ortak ittifakı, kutsalı mahalledir. Mahallenin malı, mülkü, namusu, onuru bütün mahallelinin omuzundadır. Mahallede güvercin, dışarıda ise şahin olmak esastır. Kasımpaşa da İstanbul'da bu tür mahallelerden biridir. Ama Kasımpaşa'nın gizli bir anayasası vardır. Buna kısaca "racon" derler. Kasımpaşalılar racon gereği oturdukları semtte suç işlemezler. Yanlış yapan olursa mahalleli tarafından cezalandırılır. Tayyip Efendi'nin oğlu Ahmet, 13 yaşında Rize'nin Güneysu ilçesinden, Rumca adıyla Potamya'dan İstanbul'a geldi ve bir eve yerleşti. Kısa süre sonra Şirket - i Hayriye'ye girdi. Marmara'nın lodosunu, fırtınasını Deniz Yolları'nda kıyı kaptanı olarak yaşadı. Hem de yarım asır. Lakabı da "Reis Kaptan"dı. Gençlik yıllarını İstanbul'un çılgın bölgelerinde, Pera'larda geçirdi. Beyoğlu ve Tophane'nin her tarafını karış karış bilirdi. Gece âleminin merkezinde, denizciliğin verdiği duygusallıkla yaşadı. 1954 DOĞUMLU Reis Kaptan çocuklarına hep hayatın zorluklarını, yoksulluk yıllarını anlatır ve gözleri dolardı. Onu gören çocukları da gözyaşlarını tutamazdı. O gülünce de herkes gülerdi. Reis Kaptan sinirliydi. Öfke anlarında evde kimse ona yaklaşamazdı. Recep Tayyip hariç. Baba ne zaman sinirli olsa iş ona düşerdi. Küçük oğlunu kollarına alan Reis Kaptan anında yatışırdı. İlk eşinden iki, ikincisinden üç çocuğu oldu. Eşi Tenzile Hanım'dan olan üçüncü çocuğuna babasının adı olan "Tayyip"i koydu. Buna bir de doğum Recep ayına denk geldiği için Recep eklendi. Tarih 26 Şubat 1954'tü. AYAKKABISINI ÖPERDİ Recep Tayyip, babasını üzdüğü zaman ilginç bir yola başvururdu: Eğilir ayakkabılarını öperdi. Bunu gören Reis Kaptan sakinleşir, gözlerinden yaşlar süzülürdü. Reis Kaptan çok otoriter bir adamdı. Denizcilik kurallarını evine de taşımıştı; örneğin cezalar bile deniz kurallarına göreydi. Bir gün Recep Tayyip'in ağzının bozuk olduğunu bilen kapı komşuları Müşerref Abla, ona yine küfür ettirmiş, katıla katıla gülmüş, sonra da poposuna vurarak cezalandırmıştı. Bunu duyan Reis Kaptan, beş - altı yaşındaki oğlunu tavana asarak cezalandırdı. 15 - 20 dakika sonra dayısı küçük Tayyip'i indirdi. ÜÇ DERSİ PEKİYİ İDİ Aslında pek parlak bir talebe değildi. Üç dersten pekiyi alırdı: Yazı, Beden Eğitimi ile Hal ve Gidiş. Öğretmenleri kendisinden çok memnundu. Ağırbaşlı, ama atak bir öğrenciydi. 5. sınıftayken din dersine giren okul müdürü İhsan Aksoy, bir gün ders anlatırken ezan okundu. Piyale Paşa İlkokulu'na giden Recep Tayyip harçlığını temin için kâğıtlı şeker satıyordu. Önemli bir hüneri daha vardı: Müsamerelerin vazgeçilmez ismiydi. 'GEL NAMAZ KILALIM' Aksoy sınıfa döndü ve "Kim namaz kılacak?" diye sordu. Bir tek o elini kaldırdı. Aksoy, "Gel bakalım Recep Tayyip, seninle bir namaz kılalım" diyerek yere gazete kâğıdı serdi. Ama öğrencisi "Bu gazetenin üzerinde boy boy resim var. Bunda namaz olmaz" diyerek kenara çekildi. Bunun üzerine Aksoy masanın üstündeki örtüyü alarak yere serdi. Recep Tayyip de bütün sınıfa sabah namazının nasıl kılınacağını gösterdi. Bu olaydan sonra Recep Tayyip'in yeni ismi "Hoca" oldu. KURAN BÜLBÜLÜ TAYYİP O yıllarda imam - hatip öğrencilerini büyükleri "Kuran bülbüllleri" diye severdi. Tayyip de Kuran dersinde çok başarılıydı. Hem yüzünden okuma, hem ezber, hem de tecvit ve tilaveti çok iyiydi. Öğrenci toplantılarında ona Kuran okuturlardı. Eğer bir yerde dini yönden yetişmiş bir hoca, âlim yoksa namazı hep o kıldırırdı. İhsan Aksoy, Recep Tayyip'in imam - hatip lisesine gitmesine de ön ayak oldu. Ne var ki, ikincilikle kazandığı İstanbul İmam Hatip Lisesi'nin ilk günleri Recep Tayyip'i çok şaşırtacaktı. Bazı öğretmenler, öğrencilerle "Ölü yıkamaya mı geldiniz?" diye dalga geçiyorlardı. Okulda sosyal faaliyetler çok yoğundu ve Recep Tayyip bunların çoğunda faaldi. Bir yandan okulun futbol, atletizm, voleybol takımlarına seçiliyor, diğer yandan Yeşilay'ın, Milli Türk Talebe Birliği'nin şiir ve bilgi yarışmalarında boy gösteriyordu. YARIN: İMAM BECKENBAUER Gecikmeli bir liberal Bir dönem liberal sıfatını küfür, Özalla birlikte anılmayı da hakaret sayan Erdoğan, şimdi kendini liberal bir lider olarak kabul ettirmek için çalışıyor 1994 yerel seçimlerinden hemen sonra yayımlanan "Ne Şeriat Ne Demokrasi, RP'yi Anlamak" adlı kitabımda şu satırlar vardı: "RP içinde, kitle partisine dönüşüldüğünün farkında olan ve bu döneme damga vurmak isteyen odaklar var. Bu odakların başında 'yenilikçiler' geliyor. 1984-89 arası ANAP tarzı belediyeciliğe yakın olduğu izlenimi veren R. Tayyip Erdoğan'ın başını çektiği bu kanat RP'nin ruhuyla '83 ANAP ruhu'nu harmanlayabilir. Erdoğan, Bedrettin Dalan ve Murat Karayalçın'ın belediye başkanlığı deneyimlerinden yararlanmayı becerebilirse konumunu güçlendirebilir. Bu yaklaşım, 'İslami liberalizmi' RP kanallarından akıtabilir. Sonuçta RP'den, 'yeni ve daha İslami bir ANAP' çıkabilir." ŞİMDİ LAİKLİKTEN YANA Bu satırlar nedeniyle başta Erdoğan olmak üzere, birçok RP'linin tepkisini çekmiştim. O zamanlar "liberal" sıfatı bir küfür, Özal'la anılmak hakaret olarak algılanıyordu. Hele parti içinde kanatlar olduğunu söylediğinizde "bölücülük"le itham ediliyordunuz. Ne zamandır Erdoğan, kendini "liberal ve aynı zamanda muhafazakâr" bir lider olarak benimsetmek için yoğun bir çaba sarf ediyor. Artık laikliği savunuyor; istendiği zaman binilip - inilecek bir tramvaya benzettiği demokrasiyi içselleştirdiğini söylüyor; kendisini Özal'ın, hareketini 1983 ANAP'ının devamı olarak göstermek isteyenlere itiraz etmiyor. Erdoğan'ın 32 yıllık siyasi hayatı çarpıcı bir dönüşümün öyküsüdür. Kimilerine göre Erdoğan davasına ihanet etmekte, kimilerine göre de tecrübeleri ışığında doğruları görmektedir. Bunları "takiye" olarak değerlendirenlerin sayısı da çok yüksek. 'Usta'sına rakip oldu Ara rejimler sayılmazsa, başbakan olmak için siyasi parti genel başkanı olmak gerekiyor. Bu nedenle Erdoğan, "ustam" dediği Erbakan'ın yerine kendini hazırladı. Bu durum fark edildiği andan itibaren de karşısına kendi hareketi içinden, çoğunu Erbakan'ın bizzat kotardığı engeller çıkartıldı. En büyük engel ise DGM'nin hakkında verdiği karar oldu. Erdoğanın hayatındaki dönüşümü anlamak için başa dönmek gerekiyor. Erdoğan, daha 15 yaşındayken, Milli Görüş'ün temellerinin atıldığı 1969 yılında İslami hareket saflarına katıldı. Kısa sürede sivrildi. Değişik kademelerde görev aldı. Zirveye 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile çıktı. Hırslı biri olan Erdoğan bununla yetinmedi, gözünü daha yükseklere dikti; başbakan olmayı arzuladı. YARIN: EMANETÇİ KORKUSU

KEŞFETYENİ
Garsonluktan Megastar’lığa: Onları böyle hayal etmediniz!
Garsonluktan Megastar’lığa: Onları böyle hayal etmediniz!

Cadde | 25.04.2025 - 07:55

Onlar Türkiye'nin en çok bilinen isimleri. Şimdi ışıl ışıl yaşayan ünlülerin hayat yolculukları hep böyle başlamadı. Kimi kaset satarken söylediği şarkılarla keşfedildi, kimi inşaatlarda çalıştı. İşte ünlülerin ilk işleri...

Yazarlar