09.11.2009 - 15:09 | Son Güncellenme:
Dilhun GENÇDAL -Selahattin GÜNDAY İstanbul DHA
İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) Ekonomi Zirvesinin ilk oturumunun sona ermesinin ardından, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve zirveye katılan devlet başkanları Four Seasons Otel'in behçesine çıkarak aile fotoğrafı çektirdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, fotoğraf çekimi için otelin bahçesine gelirklen Kuveyt Devlet Başkanı Emir Şeyh Sabah El Ahmet Cabir El Sabah ile sohbet ederek yürüdüğü dikkat çekti.
AHMEDİNEJAD'IN POZ KARARSIZLIĞI
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, aile fotoğrafında ev sahibi Cumhurbaşkanı olarak ortada dururken İran Cumurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad Gül'ün sol yanında yer aldı, Gül'ün sağ yanında ise, İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, onun yanında ise, Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai yer aldı. Fotoğraf çekimi sırasında İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad bir süre poz verirken kararsız kaldı. Elini kaldırarak selam veren Ahmedinejad, diğer liderlerin selam vermediklerini görünce elini indirdi; kararsız kalan Ahmedinejad bir ara ne yapacağını Gül'e sormak istedi. Ancak Gül poz verdiği için Ahmedinejad'a cevap vermedi. Bunun ardından Ahmedinejad elllerini indirerek poz vermeyi tercih etti. Fotoğraf çekimi bittikten sonra, Gül ile Ahmedinejad'ın kısa bir süre ayakta sohbet ettikleri de gözlendi.
HEYET BAŞKANLARI ARASINDA TEK KADIN
11 devlet başkanı, 3 cumhurbaşkanı yardımcısı, 6 başbakan, 3 başbakan yardımcısı, 18 bakanın bulunduğu zirvede yer alan 3 gözlemciden biri, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat oldu. En geniş katılım sağlayan heyet ise İran idi.
Gül, zirveye katılan devlet başkanları, başbakanlar, başbakan yardımcıları ve heyet başkanlarını toplantının yapıldığı salonun girişinde karşıladı.
Karşılama sırasında İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ve Gül, basın mensuplarına bir süre poz verdi. Bazı heyet başkanları, Gül’ün yanına tercümanlarıyla birlikte geldi.
Bu arada Cumhurbaşkanı Gül, Somali Cumhurbaşkanı Sharif Sheikh Ahmet’i karşılamasının ardından, basın mensuplarına, “Görüntü alın, her yerde göremezsiniz” diye espri yaptı.
Katar heyetinden bir yetkilinin elinde, domuz gribinden korunmak amacıyla kullanılan maske göze çarparken, karşılama sırasında konuklar ve Cumhurbaşkanı Gül, tokalaşma ve öpüşme konusunda herhangi bir tereddüt göstermediler.
TEK KADIN HEYET BAŞKANI
Cumhurbaşkanı Gül’ün karşıladığı devlet başkanları, başbakanlar, başbakan yardımcıları ve heyet başkanları arasında tek kadın heyet başkanı Gambia’dan geldi.
Zirvenin açılışının yapıldığı salona sadece kameramanlar ve foto muhabirleri alınırken, zirvenin geri kalan bölümü sadece TRT tarafından yayımlandı. Basın mensuplarının, basın merkezine yerleştirilen ekranlardan izlediği toplantıya, 404’ü yerli, 293’ü yabancı olmak üzere 697 basın mensubu akredite oldu.
GÜVENLİK
Toplantının yapıldığı Beşiktaş’taki Four Seasons Oteli çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Polis helikopterinin, otelin üzerinde ve çevresinde sürekli uçuş yapmasının yanı sıra sahil güvenlik ekipleri de denizden güvenliği sağladı.
PANCAR CARPACCIO
İSEDAK Ekonomi Zirvesinin öğle arasında konuklara, aralarında enginar ve levreğin bulunduğu yemekler ikram edildi. Pancar carpaccio üzerine zeytinyağlı enginar ikram edilen konuklar, nar taneleri ile pazı dolması, ardından ılık piyaz ve fırında levrek, tatlı olarak da ayva tatlısı ve kaymak yedi.
Bu arada, gazetecilere dağıtılan 8 Kasım 2009, saat 11.30 ibareli katılımcı listesinde, Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’in isminin yer almadığı görüldü.
CUMHURBAŞKANI GÜL'DEN ÖNEMLİ MESAJLAR
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bugüne kadar İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesine evsahipliği yapamayan Türkiye’nin 2014 yılındaki zirveyi düzenlemeye talip olduğunu hatırlatarak, üye ülkelerin, bu konuda desteklerini esirgemeyeceklerine inandığını belirtti.
İKT Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi’nin (İSEDAK) 25. toplantısı çerçevesinde gerçekleştirilen İSEDAK Ekonomi Zirvesinin açılışında konuşan Gül, Filistin sorununa değinerek, sorunun İsrail devletiyle yan yana, güvenli ve tanınmış sınırlar içinde yaşayan ve başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması temelinde çözüme ulaştırılmadan bölgede barış ve istikrarın sağlanmasının imkansız olduğunu kaydetti.
“İki devletli çözümün sorgulanması ve bazı koşullara bağlanması bölgede barışa ulaşılmasını güçleştirecektir” diyen Gül, Filistinliler arasındaki bölünmüşlüğün de Filistin davasına zarar verdiğine işaret etti. Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti:
“Tüm çabaların, barış müzakerelerinin yeniden başlatılması üzerinde yoğunlaştığı bugünlerde Kudüs’teki kutsal mekanlarda yaşanan gerginlikler ayrı bir endişe kaynağıdır. Bu bağlamda, geçmişte yaşanan acı olaylardan ders çıkarılarak tek taraflı, kışkırtıcı uygulamalardan kaçınılması, barış çabalarının sekteye uğratılmamasına özen gösterilmesi elzemdir. Gazze’de geçtiğimiz yıl yaşanan insanlık dramı hepimizi derinden yaraladı. Tek taraflı ateşkeslerin ilanından bu yana 10 ay, Şarm el-Şeyh’te Gazze’nin yeniden imarı için yaptığımız taahhütlerin üzerinden 8 ay geçmesine rağmen bölgedeki durumda iyileşme kaydedilememiştir. Acilen tedbirler alınmaz ve Gazze’ye yardım ve yeniden imar malzemelerinin girişi sağlanamazsa kış aylarına girdiğimiz bu günlerde Gazze’deki kardeşlerimizin hayatları daha da zorlaşacaktır.”
Türkiye’nin Filistin’e yönelik desteklerinin devam edeceğini kaydeden Gül, Türkiye’nin Güney Kafkasya’da kalıcı bir barış ve istikrarın tesisi ile Orta Asya ülkelerinin bağımsızlıklarının pekişmesi, siyasi istikrar ve demokratik değerler içinde sosyo-ekonomik kalkınmalarının sağlanması konusunda destek çalışmalarını sürdürdüğünü aktardı.
“AFGANİSTAN, GÜÇLÜKLERİ BERABERLİK VE DAYANIŞMA İLE AŞACAKTIR”
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin Afganistan’da ISAF’ın komutasını iki kez üstlendiğini hatırlatarak, burada başarının, sadece askeri yöntemlerle elde edilemeyeceğini; siyasi, diplomatik, ekonomik ve kültürel araçların da etkin şekilde kullanılması gerektiğini vurguladı.
“Zorlu koşullar altında ve Afgan halkının cesaretli ve kararlı duruşu” sayesinde gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Hamid Karzai’yi tebrik eden Gül, Türkiye’nin, seçimleri takip eden dönemde Afganistan’ın karşı karşıya bulunduğu güçlükleri beraberlik ve dayanışma içinde aşacağı inancında olduğunu belirtti.
İran’la ilişkiler konusunda ise iki ülke ilişkilerinin, içişlerine karışmama, iyi komşuluk ve güvenlik alanında işbirliği şeklindeki ana ilkelere dayandığına işaret eden Gül, bu çerçevede İran ile ekonomik ve ticari konular dahil olmak üzere ilişkilerin geliştirilmesini arzuladıklarını kaydetti.
Gül, “İran’ın nükleer programı hususundaki anlaşmazlığın çözüme kavuşturulması amacıyla, İran’la p5 1 ülkelerinin 1 Ekim 2009 tarihinde gerçekleştirdikleri doğrudan görüşmeyle başlayan diyalog sürecini olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Devam etmesini beklediğimiz bu görüşmelerin somut ve olumlu sonuçlara vesile olmasını diliyoruz. Türkiye, bu soruna diplomatik bir çözüm bulunmasına yönelik süreci kuvvetle desteklemeye ve kolaylaştırıcı bir rol oynamaya devam edecektir” diye konuştu.
AFRİKA’DA YENİ BÜYÜKELÇİLİKLER
Sahra’nın güneyindeki Afrika bölgesinde yer alan İSEDAK üyeleri içerisinde Türkiye’nin halen Nijerya, Sudan ve Senegal’de büyükelçilikleri bulunduğunu kaydeden Gül, İSEDAK üyesi Fildişi Sahili, Kamerun, Mali, Nijer ve Uganda’da da büyükelçilik açma işlemlerini tamamlamak üzere olduklarını bildirdi.
Gül, ikinci aşamada ise Burkina Faso, Çad, Gine, Moritanya ve Mozambik olmak üzere 5 İSEDAK üyesinde daha büyükelçilik açılacağını söyledi.
Afrika’nın açlık ve yoksulluk gibi milyonlarca insanın hayatını derinden etkileyen ciddi sorunlarının herkes tarafından bilindiğinin altını çizen Gül, bu sorunlarla mücadele edilmesinin öncelikli sorumlulukları arasında yer alması gerektiğini söyledi.
Gül, Somali’de yaşanan gelişmelere de değinerek, “Bölgenin istikrarı açısından büyük önem taşıyan bu ülkede yaşanan zorlukların aşılmasında İKT özel bir rol üstlenmeli. Somalili kardeşlerimiz sıkıntılarıyla başbaşa bırakılmadıklarını bilmelidir” dedi.
KIBRIS MESELESİ
Kıbrıs meselesine ilişkin olarak ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, şunları kaydetti:
“Bildiğiniz gibi Türk tarafı, 2004 yılında BM çözüm planına destek vererek adil bir çözüme taraf olacağını tüm dünyaya açıkça göstermişti. Ne yazık ki, karşı tarafın bu planı kabul etmemesi nedeniyle o dönemde bir çözüm sağlanamadı. Türkiye, yeniden başlayan çözüm sürecine bu defa da kuvvetli biçimde destek vermektedir. İKT üyesi ülkelerin Kıbrıslı Türk kardeşleri üzerindeki haksız baskıların ve ambargoların ortadan kaldırılması için mümkün olan her türlü desteği vermeleri ricamızı burada bir kere daha ifade etmek istiyorum.”
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da İSEDAK çerçevesinde yürütülen tüm işbirliği çabalarına gerekli desteği sağlamaya ve ortak sorunları diğer küresel platformlara taşımaya devam edeceğini belirterek, sözlerini “Bugüne kadar İKT Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesine evsahipliği yapamamış olan Türkiye’nin 2014 yılındaki zirveyi düzenlemeye talip olduğunu hatırlatarak, tüm üye ülkeleri bu konuda bizden değerli desteklerini esirgemeyeceklerine olan inancımı belirtmek isterim” diyerek tamamladı.
AHMEDİNEJAD: MİLLİ PARALARLA TİCARET YAPMALIYIZ
İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad, “kapitalist düşünce tarzının yolun sonuna geldiğini” ifade ederek, faiz sistemini eleştirdi. İslam ülkeleri arasında dostluk ve kardeşlik vurgusu yapan Ahmedinejad, “Gelecek ilişkileri yapılandırabilmede faal bir rolümüz olmazsa, başkaları faizcilik düşüncesi üzerinden tekrar ilişkilerimizi düzenleyip, bize zorla uygulayabilecektir. Birbirimizle birleşerek, gönül birliği yaparak, geleceği birlikte yapmalıyız” dedi.
Mahmut Ahmedinejad, İSEDAK Ekonomi Zirvesinin açılış oturumunda yaptığı konuşmada, toplantının gerçekleştirildiği sürecin önemine dikkati çekerek, üye ülkeler arasında işbirliğin derinleşmesi ve sorunlara karşı en uygun çözümün oluşturulması için iyi bir fırsat olduğunu kaydetti.
Dünyanın “büyük değişikliklere gebe” olduğunu, hakim siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerle yola devam edilemeyeceğini ifade eden Ahmedinejad, gidişatın milletlerarasında huzur ve dostluğa ortam yaratmadığını, tam tersine sorunların giderek derinleştiğini, gelişmiş ve gelişmemiş ülkeler arasında uçurumun giderek arttığını, güvensizlik ortamı oluştuğunu anlattı.
“ALLAH, FAİZCİLİĞİ KENDİSİYLE SAVAŞ DİYE NİTELEMİŞTİR”
“Kapitalizmin düşünce tarzı, yolun sonuna gelmiştir, değişikliğin yapılması zarurettir” diyen Ahmedinejad, şöyle devam etti:
“Bu değişiklik, bu düzenin eksikliği, eskiliği anlamına gelmez. Dünyaya hakim düzenin, düzenlerin düşünce tarzının zafiyetinden ortaya çıkmaktadır. Belki bazı kapitalist görüş sahipleri, bazı nedenleri kriz ve zafiyetleri gerekçe gösterebileceklerdir, durumu kurtarmayı, değişik şekilde de yapabilirler. Fakat belirgindir ki onlar, dünya köklü bir değişikliğe muhtaçtır, yeni fikirler ve davranış arayışındadır.
Kapitalizm düzeni içine işlenen faizcilik, belki de bu düzenin esas iflas yolu, yoldan sapma nedeni budur. Zira bunun köklerine işlemiş, iş yapmadan, çalışmadan ve sadece yeni araç gereçleri kullanarak, kağıt üzerinde servet artırmanın adı faizciliktir. Cenab-ı Allah, faizciliği, kendisiyle savaş diye nitelendirmiştir. Bu işte değişik yollardan kazanç elde etmek, rakipleri sahne dışında bırakmak, enflasyonu başkaların mal etmek, bunların varlıklarını ele geçirmek, tüketimin yarışını başlatarak belli bir kesimi zenginleştirmek... Ama bu artık yolun sonuna gelmiştir.”
“İLAHİ DÜŞÜNCE AÇISINDAN YANIT ÇOK AÇIKTIR”
Ahmedinejad, kapitalizm düşünce tarzının siyasi alanlarda da olumsuzluklara yarattığını kaydederek, savaşları, terörü, milletlerin tahribini, saygınlıklarının azaltılmasını beraberinde getirdiğini anlattı. Ahmedinejad, son krizde de milyonlarca insanın aç kaldığını, sosyal imkanlardan mahrum kaldığını ifade ederek, “Onların bütün paraları, milletlerin kesesinden karşılanmıştır. Burada soru budur; Şu anda ne yapmalıyız?” şeklinde konuştu.
Ahmedinejad iki sorumluluk bulunduğuna inandığını ifade ederek, bunlardan ilkinin yeniden yapılandırma ve kendi ülkelerini ilerletmek olduğunu söyledi. Bunun önemli bölümünün ekonomik ilerlemeyle sağlanacağını kaydeden Ahmedinejad, ekonomik yapılandırmayla ilgili şunları söyledi:
“Çok hızlı bir şekilde ülkemizin ekonomisini yeniden yapmalı ve emin bir yere varmalıyız. Bu kilit bir sorudur; Acaba kapitalizm, ekonomik düşünce tarzıyla müslümün ve diğer ülkeler olumlu bir noktaya varabilirler mi? İlahi düşünce açısından yanıt çok açıktır. Çünkü faizcilik düzeni, ekonomi sorunları insanların ve milletlerin aleyhinedir.”
“İSLAMİ EKONOMİK DÜŞÜNCELER ÜZERİNDE PROGRAMLAR YAPILMALI”
İslamiyetin zengin düşünce ve kültür yapısı bulunduğunu ifade eden Ahmedinejad, aydınları izleyerek, İslami ekonomik düşünceleri üzerinde programlar yapılması gerektiğini söyledi. Ahmendinejad, bunun doğru yol olacağını, insanların kemale, huzura, refaha erişmesinin mümkün olacağını kaydederek, “Bundan sonra doğru teoriye göre uygun projelendirmeler olacak ve uygulanacaktır” dedi.
Ahmedinejad, ikinci sorumluluğun da mevcut dünya düzeninin islahı için çaba göstermek ve uluslararası adaleti sağlama olduğunu söyledi. Bugün dünyanın yeni düzene ihtiyacı olduğunu kaydeden Ahmedinejad “Çok açıktır ki eğer gelecek ilişkileri yapılandırabilmede faal bir rolümüz olmazsa, başkaları faizcilik düşüncesi üzerinden tekrar ilişkilerimizi düzenleyip, bize zorla uygulayabilecektir. Birbirimizle birleşerek, gönül birliği yaparak, geleceği birlikte yapmalıyız” diye konuştu.
Bütün dünya ilahi düşüncesi tarzının, insanların tüm hayat boyutlarında, olumlu ve yapıcı rolleri bulunduğunu kaydeden Ahmedinejad, “Bu konuda, genel sekreterliğin yönetimi, düşünürlerin yardımlarıyla işbirliği yaparak ekonomik görüşlerin esaslarını oluşturmak ve araç gereçleri hazırlamamız gerekiyor” dedi.
Ahmedinejad, İran’da kendisinin eskiden birinci yardımcılığı görevini yürüten Perviz Davudi’nin, bu doğrultuda, bir grup islami ilimler uleması ve akedemisyenlerden oluşan grubu yöndendireceğini, çalışma yürüteceğini anlattı. Ahmedinejad, para ve gümrük kurallarının, bu düşünceye uygun ekonomik kuralların oluşturularak tanıtılması gerektiğini ifade ederek, İslam Kalkınma Bankasının güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
“MİLLİ PARALARLA TİCARET YAPMALIYIZ”
Ahmedinejad, kısa vadede yapılması gerektiğine inandığı noktaları da 4 madde de sıraladı.
İlk olarak ticaretlerin milli paralar üzerinden yapılması gerektiğini dile getiren Ahmedinejad, bu alanda Türkiye ve İran arasındaki deneyimlerin güzel örnek oluşturduğunu söyledi.
İkinci olarak ortak pazar oluşumunun mümkün bir proje olduğunu dile getiren Ahmedinejad, ortak fuarların düzenlenmesi, ticaretle uğraşanlara vize kolaylığı sağlanmasının başlangıç aşamasında önem taşıyacağını kaydetti.
İlişkilerde düzey yükseltmek için üye ülkeler arasında çaba gösterilmesini isteyen ve birbirini tamamlayıcı ülkeler olunabileceğini kaydeden Ahmedinejad, “İran, Türkiye, Suriye, Irak arasında hızlı mal alışverişi, ticareti, çok başarılı bir deneyimdir. Üyeler ve ülkeler arasındaki dövizin tarifi ve açıklanmasıyla dünya kapitalizminin olumsuz etkilerinden kurtulacağız” dedi.
Ahmedinejad, fakirliğin giderilmesinin en önemli gündemlerinden biri olması gerektiğini de ifade ederek, ikili ve çok yönlü faaliyet gösterilmesi, “böyle bir facianın önüne geçilmesi, fakirliğin ve mahrumiyetin izlerini İslam dünyasından silmek gerektiğini” söyledi.
“...ZAMAN YAKINDIR”
Konuşmasında kardeşlik ve dostluk bağlarını geliştirme vurgusu yapan Ahmedinejad, sorunların üstesinden bu şekilde gelinebileceğini kaydetti. Ahmedinejad, “Çevremizde onlarca köklü, tarihi ihtilafları olan ülkeler, birbirleriyle birleşmişlerdir. Neden köklü ihtilafları olmayan ülkeler birbirlerini desteklemiyorlar, birbirlerine kenetlenmiyorlar, işbirliği yapmıyorlar. Neden? Halbuki birleşerek, elele vererek ekonomimizin gelişmesinde çok önemli başarı kaydedebiliriz” diye konuştu.
Ahmedinejad, İran’ın tüm gücünü “Milletlerin, özellikle müslümanların izzeti, refahı ve yücelmeleri için harcamaya hazır olduğunu” ifade ederek, “Cenab-ı Allah’ın vaad ettiği adalet, sevgi, kardeşlik, barış, refah, istikrar ortamının oluşması için zaman yakındır” dedi.
Ahmedinejad, dünyanın daha iyi yaşam ve adalet peşinde olduğunu ifade ederek, “Ümit ederim bu toplantı üyeler arasında bir büyük başlangıca vesile olacaktır” dedi.
Toplantının uluslararası düzeyde çok önemli olduğunu ifade eden Ahmedinejad, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sıcak ev sahipliğinden dolayı teşekkür etti.
KARZAİ: ÜYE ÜLKELERİ YATIRIM YAPMAYA ÇAĞIRIYORUZ
Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, İslam dünyasının gerekli kaynaklara sahip olduğunu belirterek, “Bu ortak çaba İslam ülkelerinin ekonomik büyümesi için kullanılmalıdır. Bunun için de biz ortaklık kurmak durumundayız” dedi.
İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi’nin (İSEDAK) 25. toplantısı çerçevesinde düzenlenen “İSEDAK Ekonomi Zirvesi”nde konuşan Karzai, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e İSEDAK’ın başarısı için yaptığı çalışmalardan dolayı teşekkür etti.
Karzai, İSEDAK’a üye ülkeler arasındaki ekonomik ve ticari işbirliğinin artırılması için bir çok çaba gerçekleştirildiğini söyledi.
İslam ülkelerinin dünyadaki sosyo ekonomik sıkıntıların çok büyük bir kısımını kendi içinde yaşadığını ifade eden Karzai, “Dünyada her 10 az gelişmiş en yoksul ülkenin 8’i İslam ümmetine dahil. Hepimiz toplandığımız zaman dünyada 1,5 milyara yakın nüfusumuz var ama dünya ekonomisinde bizim sahip olduğumuz pay oldukça düşük” dedi.
Karzai, özellikle İslam ülkelerinde yaşayan çocukların yoksul olduklarını ve eğitim olanaklarından mahrum bulunduklarını anlattı.
Şu anda Müslüman topraklarında bir çok sıkıntı ve çatışma mevcut olduğunu ve bu çatışmaların sadece çatışma olarak kalmadığını, diğer bölgeleri de tehdit ettiğini vurgulayan Karzai, bunun sahip oldukları tarihi ve kültürel değerleri de yok ettiğine dikkat çekti.
“ÖNÜMÜZDE PARLAK BİR GELECEK VAR”
Hamid Karzai, dünyanın geri kalanı ile çok iyi bir etkileşim içine girmeleri gerektiğini ifade ederek şunları kaydetti:
“Önümüzde gerçekten parlak bir gelecek var. İslam dünyasının gerekli kaynaklara sahip olduğunu görüyoruz. Gerçekten gelişmiş bir medeniyetiz. Bizim sanatımız, kültürümüz gerçekten çok yüksek düzeyde. El işçiğimiz çok yüksek düzeyde. Tarihsel olarak kişisel bireysel girişimciliğimiz var ve özel sektör girişimciliğini destekliyoruz. Yenilikçiliği de sonuna kadar destekliyoruz.
Biz 550 milyon işçimizle birlikte önemli bir iş gücü piyasasına sahibiz ve 1,4 milyar insanız. Stratejik olarak gerçekten çok muazzam maden ve fosil yakıt kaynaklarımız, enerji kaynaklarımız var. Bu ortak çaba İslam ülkelerinin ekonomik büyümesi için kullanılmalıdır. Bunun için de biz ortaklık kurmak durumundayız. Bu ortaklık işbirliğine dayalı olacaktır ve küreselleşmiş dünyanın ortamını da beraberinde getirecektir.”
Karzai, bölgesel ve küresel sıkıntılara karşı da ekonomik güçle beraber tek bir ses tek bir duruş olmanın önemine işaret etti.
“ÜYE ÜLKELERİ YATIRIM YAPMAYA ÇAĞIRIYORUZ”
İslam dünyasının karşı karşıya kaldığı sıkıntıların en fazla, en az gelişmiş ülkelerde yaşandığına işaret eden Karzai, “Bu özel ülkeler grubuna bizlerin özel bir şekilde yardım ediyor olmamız lazım. Çünkü gelecekteki sosyo ekonomik kalkınma buna bağlı” dedi.
Afganistan’ın yaklaşık 30 yıldan bu yana savaşlar ve karışıklıklardan bir çok alanda geri kaldığını anlatan Karzai şunları belirtti:
“Biz şimdi idari prosedürlerimizi, tarifelerimizi düzelttik. Sağlam bir bankacılık sistemi kurulması için çalışıyoruz. Kambio rejimimizi yeniledik. Afganistan ’da yoksullukla mücadele konusu gerçekten çok önemli. Bu bağlamda teknik yardıma ihtiyaç duymaktayız. Üye ülkeleri Afganistan’a yatırım yapmaya çağırıyoruz. Sizler sadece Afganistan’ı desteklemiş olmayacaksınız bölgedeki bütün İslam dünyasının güvenliğine de hizmet etmiş olacaksınız.”
Ekonomik kalkınma isteklerinin hak ettikleri istekler olduğunu belirten Karzai, “Biz, entegrasyonla birlikte bu amaçlarımıza, hedeflerimize bulaşabiliriz diye düşünüyoruz. Yüce Allah’a niyaz ediyoruz ki hep birlikte çalışma gücünü bize bahşetsin” diye konuştu.
SOMALİ: KORSANLARLA MÜCADELE İÇİN İŞBİRLİĞİNİ BEKLİYORUZ
Somali Cumhurbaşkanı Sharif Sheikh Ahmet, İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) ve İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) üyesi ülkelere çağrıda bulunarak, “Pasifik Okyanusu ve Aden Körfezi’ndeki tehditlere karşı birlikte mücadele edelim. Somali’de korsanlarla mücadele ve anarşiyi ortadan kaldırmak için işbirliğini bekliyoruz” dedi.
Ahmet, İSEDAK’ın 25. toplantısı çerçevesinde gerçekleştirilen İSEDAK Ekonomi Zirvesinde yaptığı konuşmada, yorucu bir küresel finansal krizin dünyayı sarstığı bir dönem içinde bulunulduğunu, bu krize yönelik kısmi çözümlerin başarısızlığa uğradığını söyledi.
Krizin etkilerini gidermek için ülkelerin işbirliğinin önemine işaret eden Ahmet, bütün İslam ülkelerinin kriz nedeniyle işsizlik, ekonomik küçülme ve bütçe açıklarıyla mücadele ettiklerini, bu nedenle işbirliği yapılmadan krizin üstesinden gelinemeyeceğini ifade etti.
Somali Cumhurbaşkanı Ahmet, krizin yakın gelecekte çözülecek gibi görünmediğini, krizi çözebilmek için hazır bir reçete olması gerektiğini, bu konudaki çözümün ise işbirliği olduğunu vurguladı.
Ekonomide, ticaret yaparken Kuranı Kerim dışı durumlardan kaçınılması gerektiğini savunan Ahmet, Kuran’ın, bütün kumarbazlık ve adil olmayanları ticari eylemleri yasakladığını, insanları müsriflikten alıkoyduğunu ifade etti.
“FAİZİ KULLANMAYAN İSLAM BANKALARI KRİZE GİRMEDİ”
Kuran’da çalışanların haklarını vermek, emeklerini karşılıksız bırakmamanın da kesin bir kuralla emredildiğini dile getiren Ahmet, şöyle devam etti:
“İslam şeriatına uygun ahlaki yaklaşımın, krizlerin önlenmesindeki çözüm yollarından bir tanesi olduğunu düşünüyoruz. Faiz yerine kar payına dayalı bankacılık sistemiyle, kara ve artı değere dayalı bir sistemle krizlerin ortaya çıkaracağı sonuçlar giderilecektir. Faizi kullanmayan İslam bankalarının herhangi bir şekilde iflas ettiği veya müşterilerini zarara uğrattığı ya da ekonomik krize girdiği görülmemiştir. Bu nedenle İslam ümmeti ve İslam ülkelerine, İslami finans sistemini kullanmalarını öneriyorum. İçinde bulunduğumuz durum buna çok uygun olacaktır. Böyle bir sistem, dışardan gelecek krizlere karşı bizi korumak için kalkan vazifesi görecektir.”
İslam Kalkınma Bankası’nın krize karşı mücadelesinde ve ekonomik kalkınma faaliyetlerinde kararlılığını gösterdiğini belirten Ahmet, İslam finans sisteminin Müslüman olmayan ülkelerde de örnek alınıp uygulandığının görüldüğünü anlattı.
“SERMAYE DEDİĞİN ŞEY KORKAĞIN TEKİDİR”
Güvenlik ve siyasi iradenin birbirine paralel seyreden iki önemli unsur olduğunun altını çizen Ahmet, “Bunlar olmadan ekonomik istikrar sağlanamaz. Arapçada bir deyim vardır; sermaye dediğiniz şey korkağın tekidir... Savaş ve sorunlardan bahsediyorsak bu bölgelere sermayenin, yatırımın gitmesi imkansızdır. Bazı İslam ülkeleri köktencilik ve terörizmden mağdur olmuşlardır. Terörist faaliyetler, ülkelerimizin geri kalmışlığını tetiklemiştir” şeklinde konuştu.
Somali Cumhurbaşkanı Sharif Sheikh Ahmet, “Ben İSEDAK’ın ve İKT’nin üyesi ülkelere şu çağrıda bulunmayı görev addediyorum; Pasifik Okyanusu ve Aden Körfezi’ndeki tehditlere karşı birlikte mücadele edelim. Bu tehdit sadece Somali ekonomisine değil, dünya ve bölge ekonomisine de sekte vurmaktadır. Somali’de korsanlarla mücadele ve anarşiyi ortadan kaldırmak için işbirliğini bekliyoruz” dedi.
ESAD: YATIRIMCILARA ORTAK İŞ ADAMI KARTI VERİLMELİDİR
Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, “Gazze’de yaşanan vahşi cinayetler ve dünyanın bu cinayetlere karşı vurdum duymazlığının ve BM’nin, İsrail’i suçlayan Goldstone raporuna bazı batı ülkelerinin olumsuz yaklaşmasının, başkalarına güvenmenin artık bir işe yaramadığını İslam ülkelerine açık bir şekilde gösterdiğini” söyledi.
İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesinin (İSEDAK) 25. toplantısı çerçevesinde gerçekleştirilen İSEDAK Ekonomi Zirvesinin açılışında konuşan Esad, İslam ülkelerinin kendi haklarına sahip çıkması gerektiğini belirterek “Başkalarına güvenmek hiçbir hedefimizin gerçekleşmesine katkıda bulunmayacaktır. Başkalarından artık adil bir çözüm bekleyemeyiz. Biz kendi haklarımıza sahip çıkmadıkça ve kendimize güvenmedikçe başkalarının bizim çıkarlarımızı korumayacağımızı, artık sonuç elde edemeyeceğimizi görmemiz gerekir” dedi.
İslam aleminin yükselmesi için “kardeş ve dost ülke” olarak tanımladığı Türkiye’de olmaktan dolayı çok memnun olduğunu belirten Esad, geniş bir heyetle katılmalarının da teşkilata verdikleri önemi gösterdiğini vurguladı.
İSEDAK’ın, bir kutlamadan çok bir değerlendirme ve geleceği öngörme için bir fırsat olduğunu vurgulayan Esad, sözlerine şöyle devam etti:
“İKT’de başarılarının yanı sıra, bazı başarısızlıkları da görebiliriz. Dünyada, İKT benzeri teşkilatlar çok hızlı yol almasına karşın, bizler daha güçlü sosyal ve kültürel ve kapsamlı ilişkiler kuramıyoruz.
Oysa geniş ve zengin kaynaklara sahip İslam alemi bize farklı imkanlar sunmaktadır.
Siyasi iradenin dış etkenlerden uzak olması, teşkilat üyelerini daha güçlü hale getirir.
Ülkelerin kalkınması dışarıdan ithal edilen bir konu değil ve olmamalıdır. Kendi aramızdaki ilişkiler uluslararası rekabette daha çok direnme ve güç sağlayacaktır. Bu anlamda bizlerin de üretken ülkeler olmamız için yaratıcı, yenilikçi bir bilime sahip olmamız gerekir ticari ilişkiler bilim ve teknolojilerle güçlenirse daha iyi olur. İKT çerçevesinde, yatırımların önündeki engeller kaldırılmalı. Teşkilata üye ülkeler arasındaki Vize sorununu aşmak için yatırımcılara ortak iş adamı kartı verilmelidir.
İslam ülkeleri arasındaki bilimsel işbirliği yapılmalıdır. Kara ulaşımı ve yatırımlar teşvik edilerek sigortalanmasına ilişkin anlaşmaların imzalanması gerekir. Bazı İslam ülkelerinin bilimsel araştırma konusunda önemli başarılar elde etmiş olması önemlidir. Bu durum ülkelerimizde var olan imkanlardan, kaynaklardan en optimum şekilde katkı sağlamamızı imkan verir. Örgütümüzün, Arap Birliği, ASEAN ya da Afrika Birliği gibi bölgesel örgütlerle işbirliği geliştirmek bizi daha güçlü hale getirir.
Güvenlik de ekonomik ve refahta büyük önem taşır. Bölgedeki kalkınma ve gelişme için güvenlik ve istikrar büyük öneme sahiptir.”
İSRAİL-FİLİSTİN SORUNU “İsrailliler’in Mescid-i Aksa’yı yıkmaya kalkışması ve Kudüs’ün toptan Yahudulileştirilmesi” çabalarının bulunduğunu kaydeden Esad, işgal altındaki topraklardaki Filistinliler’e karşı “kanlı saldırıların da devam ettiğini” kaydetti.
İsraillilerin, Filistinlileri kendi topraklarından “kovmaya” çalıştığını kaydeden Esad, İsraillilere karşı açıklamaların yerine İsrail’i zorlayıcı tedbirler alınması gerektiğini ifade etti.
Esad, “Başta Golan olmak üzere tüm toprakların iade edilmesi ve İşgal altındaki Filistinliler’in hakları korunması için örgüt üyesi İslam ülkeler olarak tüm gerekli destek verilmelidir.”
Esad, Filistinliler’in haklarına sahip çıkmak için yapılan girişimlerin, bölgede kalıcı ve adil bir barış isteği ile çelişmediğini de vurguladı.
“Bölgede kapsamlı adil ve kalıcı bir barış isteğimiz vardır, barış görüşmelerinin başarısız kalması halinde direnişler de otomatik olarak ortaya çıkıyor” diyen Esad, “Yerleşim bölgelerinin durdurulması bir çözüm değildir. Tüm Yahudi yerleşim bölgeleri toptan ortadan kaldırılmadılar. Gazze’de savaş suçları işlenmekte ve Filistinliler’in ateşkes anlaşmasına sadık kalmasına rağmen, İsrail kuşatmayı sürdürmekte ve dünya ise buna sessiz kalmaktadır.”