YaşamYılın yarısını denizde geçiriyor! Bu işi yapan ilk Türk kadını: 'Risk çok, hataya yer yok'

Yılın yarısını denizde geçiriyor! Bu işi yapan ilk Türk kadını: 'Risk çok, hataya yer yok'

25.11.2024 - 06:51 | Son Güncellenme:

Aldığı eğitimlerle bir ilke imza atan Neslihan Müfreze, gemide dinamik konumlandırma zabiti olarak görev yapıyor. Yılın 6 ayını denizde geçiren Neslihan bu işi yapan ilk Türk kadını. İşin çok büyük riskler barındırdığını, bu sebeple en ufak bir hataya bile yer olmadığını söyleyen Neslihan ile denizde bir kadın olarak yaşamayı, mesleğinin ve hayatının bilinmeyen detaylarını konuştuk.

Yılın yarısını denizde geçiriyor Bu işi yapan ilk Türk kadını: Risk çok, hataya yer yok

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Aslen Hataylı olan Neslihan Müfreze (28), işi gereği bir yılı aşkın süredir Kore'de yaşıyor. Ailesinin, depremin derinden etkilediği Hatay’da yaşadığını söyleyen Neslihan, “Biz bu acıyı ailece yaşadık. Çekirdek ailemizden kayıp vermemiş olsak da doğup büyüdüğüm şehir neredeyse tamamen yıkıldı. Babam o dönemde yeni kanser teşhisi almıştı ve ameliyatı henüz yeniydi. Ancak şehirde gidecek bir hastane, ilaç alacak bir eczane kalmamıştı. En temel ihtiyaçlarımızı BİLE karşılayamadığımız o günler, hem ailem hem de benim için büyük bir yıkımdı” ifadelerine yer verdi.

Haberin Devamı

Yılın yarısını denizde geçiriyor Bu işi yapan ilk Türk kadını: Risk çok, hataya yer yok

ÇOK KÜÇÜK BİR SEBEPTEN İŞTEN ÇIKARILDI

Bu süreçte maddi olarak da zor bir durumda olan Neslihan, bir yandan ailesine yeni bir ev almış, bir yandan da babasının hastane masraflarını karşılamıştı. Tüm birikimleri de tükenmişti. Ayakta kalmasını sağlayan tek şey, ailesinin hayatta olması ve hâlâ sahip olduğu işiydi. Ancak bu kadar zorlu bir dönemde, depremden hemen sonra çalıştığı sondaj gemisinde çok küçük bir sebepten işten çıkarıldı. Bu beklenmedik olay, meslek hayatının en zor günlerine adeta damga vurdu. O günlerde, bir daha toparlanamayacağını düşündü.

Tam "Artık bitti, yeniden başlayamam" dediği bir anda, şu an çalıştığı firmayla yeni bir kontrat imzaladı. Bu anlaşma, zor günlerinde ona yeniden ayağa kalkmak için umut verdi, adeta tutunacak bir dal oldu. Bu yeni başlangıç, mesleğinde yepyeni bir sayfa açarak kendi ayaklarım üzerinde daha güçlü bir şekilde durma fırsatını sundu. Bu süreç ona hayatta ne kadar zorlayıcı anlarla karşılaşırsak karşılaşalım, her şeye rağmen ayakta kalmanın önemini öğretti.

Haberin Devamı

‘TÜRKİYE'DE BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİRDİM’

Türkiye’de aldığı denizcilik eğitimiyle dinamik konumlandırma zabitliğine adım atan Neslihan, denizcilikte sınırlı imkanlarla başladığı bu yolculukta, Türkiye'de kendi alanında bir ilki gerçekleştirerek kariyerindeki pek çok engeli aştı. Çalışma hayatına bir kuru yük gemisinde başladı, ardından uzun vadeli hedefi olan offshore sektörüne geçiş yaptı. Şu anda yurt dışında, Norveç merkezli bir projede görev alıyor ve bu projede yer almanın hem kişisel hem de mesleki anlamda büyük bir gelişim fırsatı sunduğunu dile getiriyor.

Denizciliğin kendisi için bir meslekten fazlası, bir yaşam tarzı olduğunu dile getiren Neslihan, “İşimin her anında öğrenmeye, kendimi geliştirmeye ve yeni yetkinlikler kazanmaya büyük önem veriyorum. Aynı zamanda sosyal medyada denizcilik ve offshore sektörüyle ilgili tecrübelerimi paylaşarak, bu alana ilgi duyanlara bir rehber olmaya çalışıyorum. Offshore sektörü Türkiye’de çok bilinen bir alan olmadığı için, bu bölümü okuyan öğrencilere ve sektörde çalışmak isteyen denizcilere elimden geldiğince rehberlik ederek onların yolunu aydınlatmak, benim için ayrı bir anlam taşıyor dedi. 

Haberin Devamı

Yılın yarısını denizde geçiriyor Bu işi yapan ilk Türk kadını: Risk çok, hataya yer yok

‘DENİZDE GEÇİRDİĞİM HER AN DAYANIKLILIK KATIYOR’

Neslihan, DPO (Dynamic Positioning Officer) yani Dinamik Konumlandırma Zabiti olarak, geminin konumunu hassas bir şekilde sabit tutmak ya da gerektiğinde belirli bir rota üzerinde hareket ettirmekle sorumlu. Offshore sektöründe, özellikle sondaj gemileri ve araştırma gemilerinde bu görevin çok önemli olduğuna dikkat çeken Neslihan, “Çünkü dış faktörler, dalgalar, rüzgar, akıntılar geminin pozisyonunu etkileyebiliyor. İşte burada benim görevim devreye giriyor; kısaca, gemi sondaj yaparken, DP sistemi ile gemiyi sabit konumda tutmak benim işim” diyerek şu ifadeleri kullandı:

“Bu işin en büyük avantajlarından biri, sondaj süreçlerini her an yakından gözlemleyebilmek ve bu ekibin ayrılmaz bir parçası olabilmek. Farklı kültürleri tanıma ve denizdeki işleyişi yakından görme fırsatı, işin en keyifli yanlarından biri. Dünyanın dört bir yanından gelen insanlarla çalışmak bana profesyonel anlamda büyük bir zenginlik katıyor. Ayrıca denizde geçirdiğim her an bana dayanıklılık ve sorun çözme becerileri kazandırıyor, karada bu özellikleri aynı şekilde kazanmak pek mümkün değil.”

‘RİSK ÇOK, HATAYA YER YOK’

Sondaj sektöründe çalışmanın zor yanlarının da olduğunu söyleyen DPO Neslihan, “İşin doğası çok yüksek riskler barındırdığı için en ufak bir hataya bile yer yok. Bu yüzden sürekli dikkatli, hazırlıklı ve soğukkanlı olmalısınız. Bir yandan da denizde, evden uzakta kalmak, sevdiklerinizden uzak olmayı ve zorlu deniz koşullarına karşı dirençli olmayı gerektiriyor. Özetle bu iş ne kadar tatmin edici olsa da insanı disiplinli, dayanıklı ve kararlı olmaya mecbur bırakıyor” ifadelerine yer verdi.

Haberin Devamı

Türkiye’nin ilk kadın Dinamik Pozisyonlandırma Operatörü (DPO) olmak için zorlu ve disiplin gerektiren bir süreçten geçen Neslihan Müfreze, DPO olmaya adım atmaya karar verdiğinde, zaten bir dökme yük gemisinde çalışıyordu. Ancak DPO olmak için gerekli özel sertifikasyon süreçlerine girmesi gerekiyordu. O dönemde Türkiye’de bu eğitimi veren bir kurum olmadığı için yurt dışında eğitim almak zorunda kaldı. İlk sertifikasını aldıktan sonra hemen çalışmaya başladı. Unlimited lisansını alana kadar burada görev yaptı ve bu sürecin tamamlanması bir yılı aşkın zaman aldı. Sertifikaları aldıktan sonra belirli bir süre denizde DP sistemleriyle çalışarak pratik deneyim kazanmak da zorunluydu. Lisansını aldıktan sonra Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nda (TPAO) bir sondaj gemisinde çalışmaya başladı.

Haberin Devamı

Bunun hayatında bir dönüm noktası olduğunu söyleyen Neslihan, “Çünkü DPO olmaya karar verdiğim ilk günden beri hayalim bir sondaj gemisinde çalışmaktı ancak bu görevi alabilmem için önce lisansımı almam gerekiyordu. Bu hedefime ulaştığım an, yıllardır hayalini kurduğum kariyer yolunda büyük bir adımdı. Türkiye’de ilk kadın DPO olmak, bu alanda var olan tüm kadınlar için bir farkındalık yaratmak ve daha fazla kadını cesaretlendirmek benim için çok anlamlı. Umarım bu yolda daha fazla kadını görürüz” diye konuştu. 

Yılın yarısını denizde geçiriyor Bu işi yapan ilk Türk kadını: Risk çok, hataya yer yok

'BU İŞ KADINLARA UYGUN DEĞİL GİBİ KALIPLAR HÂLÂ VAR'

Kadın denizci olmanın en büyük zorluklarından birinin, ne yazık ki toplumda ve sektörde hâlâ süregelen önyargılarla karşılaşmak olduğuna dikkat çeken DPO Neslihan, “Denizcilik, fiziksel olarak zorlu şartlara sahip ve çoğunlukla erkeklerin hâkim olduğu bir alan, bu yüzden kadın olarak burada varlık göstermek için diğerlerine kıyasla ekstra çaba sarf etmemiz gerekiyor. İşe alım süreçlerinde veya kariyer yolculuğumda, bazı meslektaşlarım veya yöneticiler tarafından yeteneklerimin küçümsendiğine, kararlarımın sorgulandığına tanık oldum. Kadınların 'daha sakin mesleklerde' olmaları gerektiğine dair bir algı ne yazık ki hâlâ var ve bu da motive olmayı zorlaştırabiliyor” dedi. 

Denizcilik sektörü, fiziksel dayanıklılık, sabır ve sürekli özveri gerektiren bir alan olduğu için kadın olarak bu sektörde başlangıçta birçok önyargıyla karşılaştığına değinen Neslihan, “Kadın sayısının azlığı, bazen insanların ‘Bu iş kadınlara uygun değil’ gibi kalıp yargılar geliştirmesine neden oluyor. Özellikle mesleğe ilk başladığım yıllarda, belirli sınırları aşamayacağıma dair bir algı vardı, bu yüzden hem bilgi birikimimi hem de dayanıklılığımı göstermek zorundaydım. Zamanla işime olan bağlılığımı, kararlılığımı ve sahip olduğum teknik yeterliliği gösterdikçe bu önyargıları yıkmayı başardım. Her aşamada kendimi kanıtlamam gerekti ama bu benim için önemli bir motivasyon kaynağı haline geldi” diyerek şunları şöyledi: 

“Bir diğer zorluk ise denizde uzun süre izole bir ortamda çalışmanın getirdiği duygusal ve sosyal zorluklardı. Aylarca karaya ayak basmamak, sevdiklerimden uzak kalmak, özel günleri kaçırmak, yalnızca fiziksel değil duygusal olarak da güçlü olmayı gerektiriyor. Bir kadın olarak bu izole ortamda yalnız kalmak zaman zaman zorlayıcı olsa da denizde geçirdiğim her gün, ne kadar güçlü olduğumu yeniden keşfetmemi sağladı. Sektördeki kadın sayısının azlığı, karşılaştığım zorlukların üstesinden geldikçe bana ayrı bir sorumluluk da yükledi. Çünkü sadece kendim için değil, bu mesleği yapmak isteyen diğer kadınlar için de bir yol açmak istiyordum. Bu süreçte varlığıma dair farkındalık yaratarak daha fazla kadının bu sektörde yer almasına katkı sağlamayı hedefledim.”

Yılın yarısını denizde geçiriyor Bu işi yapan ilk Türk kadını: Risk çok, hataya yer yok

‘ANNEM ÖZELLİKLE MASA BAŞI BİR İŞTE ÇALIŞMAMI İSTİYORDU’

Yeni tanıştığı insanlara denizci olduğunu söylediğinde genellikle şaşkınlıkla karşılandığını “Bazen 'Denizci misin?', 'Küçük bir teknede mi çalışıyorsun?' gibi sorularla karşılaşıyorum. Kadın olduğum için denizcilik gibi zorlu bir alanda çalışmam birçok kişiye imkânsız görünüyor. Ancak bu önyargılar beni rahatsız etmekten çok, kadınların da denizcilikte başarılı olabileceğini gösterme konusunda bana motivasyon sağlıyor. Böylece, bu vesileyle denizciliği anlatmak ve insanlara denizdeki yaşamı tanıtmak için de fırsat buluyorum. Bu fırsatlar, işimi tanıtmamı sağladığı için beni çok mutlu ediyor” diyerek anlattı. 

Ailesinin ve yakın çevresinin, bu mesleği seçme konusunda ilk başta endişeli olduklarını söyleyen Neslihan, “Annem özellikle masa başı bir işte çalışmamı tercih ediyordu ve hâlâ ara sıra 'Bırakmayı düşünüyor musun? Keşke bize yakın olsan' diye söylenir. Tahmin edebileceğiniz gibi hiçbir anne-baba kızının uzakta, özellikle de gemide olmasını istemez. Benim dünyanın diğer bir ucunda çalışmam da bu durumu daha da zorlaştırdı. Buna rağmen denize olan tutkum ve işime olan sevgimi bildikleri için bana her zaman destek oldular, başarılarımla gurur duyuyorlar” dedi.

'MASAYA BARDAK KOYARKEN DÜŞECEK GİBİ DAVRANIYORDUM'

Mesleğe ilk başladığında, kuru yük gemisinde 9 ayı aşkın bir süre gemide kalan Denizci Neslihan, Bu kadar uzun süre denizde olmak, insanı hem fiziksel hem de zihinsel olarak gerçekten sınayan bir deneyimdi. Şu anda çalıştığım offshore sektöründe daha kısa kontratlar var ama ilk uzun kontratın sonunda karaya uyum sağlamakta epey zorlanmıştım. Karaya döndüğümde, gemideki yaşamın izleri üzerimde kalmıştı. Belirli vardiya saatlerinde kendiliğimden uyanıyor, masaya bir bardak koyarken bile düşecekmiş gibi davranıyordum dedi.

"Denizcilikte ilerlemek isteyen kadınlara öncelikle kendilerine güvenmelerini ve kararlı olmalarını tavsiye ederim" diyen Neslihan Müfreze, “Bu sektör, zorlu koşullarla dolu; hem fiziksel hem de zihinsel direnci bir arada gerektiriyor. Toplumda ve sektörde önyargılara rağmen yeteneklerinize inanarak ilerlemek çok önemli. Karşınıza çıkan engellere takılmadan, her gün kendinizi geliştirmeye odaklanın. Disiplin ve sorumluluk bilinci burada çok önemli. Eğitim sürecinden işe başladığınız ana kadar karşınıza çıkan her zorluğu aşmak için öğrenmeye ve kendinizi geliştirmeye açık olun. Bilgi ve deneyim kazanmak için fırsatları değerlendirin. Önemli olan kendinizi kanıtlamak değil, işinizi en iyi şekilde yapmaya odaklanmak” diyerek sözlerini noktaladı. 

Vücut Kitle İndeksi Hesaplama

Sağlığınızı kontrol altında tutmak için Vücut Kitle İndeksi (VKİ) hesaplama aracını deneyin!

VKİ HESAPLA
Yazarlar