Tatlıses kadınları

Eskiden olsa başka benzetmeler yapardık. Ama şimdi, “Muhteşem Yüzyıl” dizisi hayatımıza girdiğinden beri, yaşananları dizinin bize anımsattığı kelimelerle betimliyoruz ister istemez.

Dizinin ilk bölümlerine tepki gösterenleri yeniden düşünmeye davet etmek lazım. İlk bölümdeki harem ilişkilerine tepki gösterenler, günümüzde izlediğimiz tabloya da tepki gösteriyor mu acaba? Gazetelerde boy boy yer alan “Tatlıses ve kadınları” başlıklı yazılar onlara ne düşündürüyor bilmem ama bana harem hiyerarşisini hatırlatıyor.

Haberin Devamı

Belli ki günümüzde de Haseki olmak önemli. Erkek çocuğu annesi, kız çocuğu annesine ve o da çocuksuz gözdeye dil uzatabilir durumda. Derya Tuna ve Ayşegül Yıldız’ın hastane odasında yine kavga ettiler yorumları bana bunları düşündürüyor. Zannetmeyin ki İbrahim Tatlıses’i “padişah” mertebesine koyuyorum, ama o kendisine “İmparator” diyor, dedirtiyor.

Bir hastane ortamında, kimin kimi ne kadar göreceği konusunda birbirine giren bu iki kadın,İbrahim Tatlıses’i mi düşünüyor sizce. Biri 20 yıldır, eski mi daimi mi olduğunu bilmediğimiz sevgilisi Derya Tuna, biri 11 yıldır birlikte olduklarını okuyunca şaşırdığım Ayşegül Yıldız. Şaşırdım, nedense İbrahim Tatlıses’i 11 yıl boyunca tek kadınla düşünemiyorum. Ne için kavga ediyorlar, neden bu polemiğe giriyorlar anlamıyorum. Sonuçta, o gece İbrahim Tatlıses programından çıktığında uyumak için kimin yanına gidecekti ise o olmalı yanında diye düşünüyorum.

Benim bildiğim yoğun bakımda birinci derece yakınlar olur hastanın yanında. Bu vakada ne kadar çok birinci derece yakın varmış meğer. Bir adamın karısı, eski sevgilisi, daha da eski sevgilisi ve yeni sevgilisi….hepsi birinci derce yakın mı sayılıyor yani.

Bir de Adalet Hanım var. Resmi olarak herkesin üzerinde, çocuklarının yanında ama aldığı kültür, büyüdüğü coğrafya gereği sessizliğin de erdem olduğunu öğrenmiş bir kadın. Şöyle bir ayağa kalsa, dese ki “Siz kim oluyorsunuz da kendi derdinize düştünüz. Hangi sıfatla burada bulunuyorsunuz? Çekilin gidin erkeğimin başından, rahatsız etmeyin.” Kim ne diyebilir ki?

Haberin Devamı

Bazı acılar insanları yakınlaştırır. Birbirlerine sarılmalarına, tek vücut olmalarına sebebiyet verir. Ama belli ki işin içinde menfaat çakışması varsa acı bile birleştiremiyor insanları. Menfaatlerin ön planda olduğu yerde sahtelikler, zorbalıklar sürüp gidiyor. Geriye izleyeni rahatsız eden tablolar kalıyor.