Çocuklarımıza söylediğimiz ya da en azından çocukken büyüklerimizden duyduğumuz cümleler vardır. “Çok ayıp, insan arkadaşına küser mi hiç?” Ama günü gelince, bu cümleyi duyan da, söyleyen de belki arkadaşına değil, ama eşine küsüyor. Arkadaşa küsmek ayıp ama eşe küsmek mubah galiba.
Kocaman insanlarız ama, sorunlarımızı küserek halletmeyi deniyoruz ediyoruz çoğu zaman. Derdimizi anlatamayınca, küsüyoruz. Küsünce anlıyor mu karşımızdaki? Hayır. Çoğu zaman küslükten bıkıp barışıyoruz, çok uzadığı için yılıyoruz.Ama sorun çözülmüş olmuyor. Hatta onca zaman küs kalmış olmanın üzerine, konuyu açıp tekrar küsmeyi göze alamadığımız için rafa kaldırıyoruz sorunu.
Anlamıyorum ki aynı evin içinde konuşmadan nasıl yaşanır. Hiç mi sorulacak bir şey yok. Oturup konuşsanıza sorununuzu. Cevap hep aynı. “Denedik, konuşamadık.Kavga ettik.” Hayır, siz konuşmayı denemediniz. Siz kendi düşüncenizi kabul ettirmeye çalıştınız. Suçladınız. Niyet kavga etmekti zaten, haklılığını ispat etmekti. Kabul edin.
Kavga etmekle tartışmak arasındaki ayrımı anlayamadık hala. Tartışmanın, kötü bir tarafı yok. Elbette her konuda aynı fikirde olamayız. Alınması gereken kararlarda farklı fikirlerde olabiliriz, uzlaşamayabiliriz. Kendi kendimize bile tartışıyoruz zaman zaman. Geçen sene yaptığımızı, dün söylediğimizi beğenmiyoruz, pişman oluyoruz. Karşımızdakini incitmeden, üzmeden tartışmanın bir zararı yok.
Ama ne zaman sesler yükseliyor, konudan uzaklaşıp birbirimizin neyi nasıl söylediğine takılıyoruz, ne zaman “sen”le başlayan cümleler havada uçuşuyor, iş kavgaya dönüyor. Hangi kavgada hangi sorun çözülmüş ki siz çözesiniz. Kavga ederken siz onu dinliyor musunuz ki, o sizi dinlesin. Kavgada herkes karşısındakinin susmasını bekler sadece. Sussun ki ben konuşabileyim. İyi de, sen onu dinledin mi ki, o seni dinlesin? Haliyle hiçbir şey hallolmadığı, gerilim daha da arttığı için, “olmuyor, çözemiyoruz”larla küslük başlıyor.
Konuşunca olmadı, susup surat asınca olacak sanki!
Sakin sakin, suçlamadan konuşmayı bir öğrensek. Kendi bildiğimizi bir kenara bırakıp sorduğumuz sorunun cevabını dinlemeyi bilsek. Cevabı biliyorsanız, eşinizin ne düşündüğünden bu kadar eminseniz, konuşmaya gerek yok zaten. Siz kendi bildiğiniz doğrultusunda inat edecekseniz, en kötüsünü düşünüp eziyet çekmeye devam edin zaten.
Doğru iletişim dilini kullanmanın önemini hep vurgulamaya çalışıyorum. Tartışmaktan kaçınmayın. Ama kavga etmek ve küsmek çocuksu tepkilerdir. Sizin kendinize yakıştırdığınız buysa, konuyu tartışmaya hazırım.