Bana e-mail veya telefonla ulaşıp yardım isteyen çok insan var. Dilim döndüğünce, bunun doğru bir yöntem olmadığını,kendilerini tanımadan ve durumlarını net olarak anlamadan birkaç cümleyle tavsiyede bulunamayacağımı, meseleyi tam olarak anlamadan yorum yapmanın, yarardan çok zarar getirebileceğini anlatmaya çalışıyorum.
Bu tür taleplerin çoğunda ortak bir paydanın olması dikkatimi çekiyor. Hemen hepsinde izlediğim geç kalınmış bir çaresizlik ve gerçeği kabullenememe durumu. Gerçeklerle yüzleşmek ve adım atmaktan korkmaları çaresiz hisseden bireyler, aslında yardım değil sihirli bir değnek arıyorlar. Kendilerini geliştirmek ya da mutsuz oldukları durumu değiştirmek için doğru adımların ne olduğunu öğrenmek yerine, karşılarındaki kişiyi değiştirebilecek ezbere bir formül aslında aradıkları.
Örneğin;
Yaklaşık on beş senelik evli bir hanım, evliliğinin en başından beri şiddete, hakarete maruz kaldığını anlatıyor. Son derece huzursuz bir evin içersinde yılları peş peşe doğurduğu çocuklara bakarak, eşinin eve gelmediği geceleri ağlayarak sabahlayarak, eşi eve geldiğinde ise yediği dayakların acısıyla geçirmiş. Nihayetinde eşi başka bir kadınla yaşamak için evi terk etmiş, ne karısı ne çocukları umurunda ve en kısa zamanda boşanmak ve kadınlara yaptığı eziyetleri yeni hayatına taşımak istiyor. Yıllardır eziyet çekip şimdi de kocası kendisini terk etti diye mutsuz olan bu hanım istiyor ki, bir cümlede kocasını geri getirecek formülü ona vereyim ve o eski mutsuz günlerine geri dönsün. Kendisini mutsuz eden bir hayatın içinde, maddi sıkıntısı olmadığı halde, ailesinin desteği yanında olduğu halde, gönüllü olarak eziyet çektiğinin hiç farkında değil.
Sekiz senelik evli bir beyefendi, taa evliliğinin başından beri bildiği, kendisinden 12 yaş küçük eşinin onunla sadece maddi imkanları sebebiyle evlendiğinin çok farkında. Evlilikleri boyunca eşinin başkaları ile flört ettiğini, kendisinin yanında görünmekten bile imtina ettiğini biliyor. Her tartışmada vurup kapıyı çekip giden karısının, günler sonra parası bittiği, kredi kartlarının limitleri dolduğu ve ailesinden kabul görmediği için geri döndüğünün de ayrımında. Ama şimdi, yine maddi durumu son derece yerinde başka bir erkeğe aşık olarak evi terk etmesini ve boşanma davası açmasını hazmedemiyor. İstiyor ki sihirli değnek dokunsun ve eşi kendine aşık bir şekilde eve dönsün.
Çaresizlik hissi insanları yanlış noktalara sürüklüyor bazen. Gerçekleri görememek, görüp de kabullenememek, mütemadi bir düzelme umudu ile ömürler harcanıyor. Son noktaya gelindiğinde, aslında hiç de sürpriz olmayan bir kıvılcım, tüm o geçmiş yılların acılarıyla yüzleşmeyi ve maalesef o yıkıntının altında kalmayı getiriyor.
Güçlü olmak o kadar önemli ki hayatta. Gerçeklerle baş edebilme, yanlışa “dur”” diyebilme gücü, yemek kadar, içmek kadar önemli.
Böyle yardım çığlığı atarak bana ulaşanlara önce şunu fark ettirmeye çalışıyorum; Karşınızdakini değiştirmeye çalışmaktan vazgeçin. Önce kendinizi değiştirin. “Dur” demeyi, “hayır” demeyi öğrenmemiz gerek önce. Biz kendimize değer vermezsek, kimse bize değer vermez. Önce kendi yaşamınıza sahip çıkın.
Sevgiler