Yan masamda oturan çiftin tartışmasına, istemeden kulak misafiri oluyorum. Sesleri o kadar yüksek ki, duymamak mümkün değil. İkisi de 20’li yaşların sonlarında görünüyor. Sağlıklı, sportif görünen gençler. Kızın giyinme tarzından, rahat yetiştirilmiş bir genç kız olduğunu varsayıyorum. Delikanlıyla ilgili henüz bir fikrim yok. Sadece ses tonunun fazlaca yükselmesi, öfkesini kontrol etmekte zorlandığını ve etrafın rahatsız olup olmamasını çok umursamadığını düşündürüyor.
“ Ben anlamam. Paran yanacaksa yansın. O spor salonuna gidemezsin. Orada herkes piyasa yapıyor”, diyor. Piyasa yapmak???
“Ne alakası var ya” diyor genç kız. “Ya” uzadıkça uzuyor kızın ağzında.
“Kimsenin kimseyi rahatsız ettiği yok bir kere. Hem bütün arkadaşlarım orada spor yapıyor. Ben tek başıma spor yapamam sıkılırım.”
“ Gel benimkine yazıl sen de” diyor delikanlı.
“İyi de ben iki senelik aidatı peşin ödedim zaten. Niye başka bir yere para ödeyeyim ki.”
Delikanlı sinirleniyor. “Ben öderim dedim ya. Gitmeyeceksin dedim o kadar. Bana gelmez böyle işler.”
Kız şimdi çığırından çıkacak, “Sen beni neyle suçluyorsun. Bana güvenmiyor musun ?” diyecek diye bekliyorum. Demiyor. Birden sakinleşiyorlar. Kız “Tamam aşkım” diyor. Uzanıp çocuğun elini sıkıyor. Kıskanılmasının hoşuna gittiği yüzünden okunuyor. Bir iki dakika sessiz kalıyorlar.
Sonra kız “ O zaman sen de şu play station partilerinden vazgeçeceksin” diyor.
Delikanlı “saçmalama ya” diyor. Bu defa da o uzatıyor “ya” kısmını.
“İstemiyorum işte” diyor. “Ben de seni kıskanıyorum ne yapalım.”
“ Bizim çocuklardan mı kıskanıyorsun, nasıl yani?”
Kız saçlarını eline doluyor. “ Oyuna başlayınca dünyayı unutuyorsun” diyor.” Bir kere gelmiyorum aklına.”
“ Her saat başı konuşuyoruz ya”
“İyi de ben aramasam sen aramazsın ki. Hem telefonu da kısa kesmeye çalışıyorsun. İstemiyorum işte.”
Çocuk bir an sessiz kalıyor. Kız son hamleyi yapıyor hemen.
“Sen oyuna devam edersen, ben de salona devam ederim bak ona göre. Ben de bizim kızlarla orada takılırım.”
Çocuk “Tamam, tamam” diyor.
Pes eder gibi göründüğü ama oyun partilerinden vazgeçmeye hiç de niyeti olmadığı belli.Birazdan el ele tutuşup gidiyorlar. Birkaç adım sonra kız çocuğun elini bırakıp beline sarılıyor. Mutlu görünüyorlar.
Arkalarından kendi düşüncelerimle baş başa kalıyorum. Bu gençler, bireyselliklerini kaybettikleri noktada “biz” de olamayacaklarını çoktan öğrenmiş olmalıydılar. Kısıtlamanın sevgi göstergesi olmadığını, kıskançlığın bir şov malzemesi olamayacağını, sevginin karşılıklı güven gerektirdiğini bilmeleri gereken yaştalar artık.
Gençlerin artık daha geç olgunlaştığını, sağlıklı ilişkilerin artık ne kadar nadir yaşandığını, saygı kavramının ne kadar ihmal edildiğini düşünerek, çayımı yudumluyorum.