Bugün konuk olarak katıldığım bir tv programında, yorum yapmak üzere davet edilme nedenim Mardin’in bir köyünde, neredeyse moda haline gelen Fas’lı kuma getirme konusuydu. Bu modanın(!) öncüsü Halit Bey ve Fas’tan gelip Mardin’e yerleşen gelin de benimle beraber canlı yayın konuklarıydı.Hikâyelerini izleyicilerle paylaştılar. Fas’lı gelin Türkçe bilmediği için tercüman aracılığıyla sorularımızı cevaplamaya çalıştı. Mardin’in bir köyünde yaşayan ve çiftçilik yaparak eşine ve 12 çocuğunu geçindiren Halit Bey, ilk eşinin rahatsızlanması üzerine yeni bir eş arayışına giriyor. İnternet aracılığı ile önce Suriye’den bir hanımla nişanlanıyor ve kendi iddiasına göre bu nişan ciddi bir miktarda para kaybı yani iddiasına göre dolandırılmasıyla son buluyor. Sonra yine internet sayesinde şimdiki eşiyle tanışıyor. Teknolojiyi kullanarak onu ailesinden istiyor ve Fas’lı eşini Türkiye’ye getiriyor. Önce evli olduğunu ve çocuklarını saklıyor. Fakat sonra gerçekleri itiraf etmesine rağmen, bu hanım Halit Bey’le evlenmeyi kabul ediyor. Böylece Halit Bey ilk eşinden boşanıyor, Fas’tan gelen yeni eşle nikahlanıyor. Ondan da bir çocuk yapılıyor. Şimdi 13 çocuk, Fas’lı gelin, eski eş ve Halit Bey hep beraber yaşıyor, onun tabiriyle gül gibi geçinip gidiyorlar.Hikayenin neresinden tutsanız elinizde kalıyor, her aşaması ayrı bir tartışma konusu;Her şeyden önce 13 çocuk. Evde çekilen görsellerden anlaşılıyor ki hepsi sefalet içinde, küçüklü büyüklü bir çok çocuk. Hangisine ne kadar bakılıyor, kiminle ne kadar ilgileniliyor belli değil.On iki çocuk doğurduktan sonra haliyle sağlığı da etkilenmiş eski eş. Hasta diye ifade ediliyor ama zannedilmesin ki yataktan kalkamayan, bakıma muhtaç hasta. Şeker, kolestrol gibi sağlık sorunları var. Halit Bey evlenme sebebi olarak eşinin rahatsızlıklarını mazeret gösteriyor. Sanki sağlığı çok daha kötü olsa üzerine kuma getirilmesi doğal olacak. Eski eş bu kuma olayından hazzetmiyor elbette ama on iki çocukla nereye gidecek, ne yapacak. Seçme şansı yok, başına geleni çekiyor çaresiz.Fas’lı eşe gelince….. Sanal ortamda yalanla başlayan bir ilişki. Sonradan ismini de değiştirmiş kocası, şimdi adı “ Sultan” olmuş. Sultan diyor ki seviyor-muş. Sadece bilgisayar ekranından gördüğü, üstelik kendisine yalan söyleyen, sonradan da evli ve bir sürü çocuklu bir adamı, hangi mantık sevgi adına kabul eder? Bir de gelecek, eski eşle beraber yaşayacak ve onun çocuklarına da bakacak. Bana Fas’taki hayatının şu andaki durumundan da kötü olduğunu düşündürüyor. Demek ki bu hayat bile lüks gelmiş bu kadıncağıza. Siz buna sevgi der misiniz?Üstelik Halit Bey’le Sultan Hanım arasında kültür ve eğitim farkları da ayrıca düşünülecek konular.“Kuma” denince tüylerim diken diken oluyor. Bugün bile hala böyle bir ayıpla yaşadığımızı bilmek, toplumumuzun bazı kesimlerinde hala bu durumun makul kabul edildiğini bilmek can yakıcı. Bırakın kadın haklarını, insani haklara da aykırı. Hayatları mahveden, çare bırakmayan bir durum. Hangi kadın kabul eder üzerine başka bir kadın gelmesini, yeni eşle ayna evde yaşamayı.İnsani değerlerimizin almadığı bu duruma kanunlarımız da karşı çıkıyor ama burnumuzun dibinde işittiğimiz bu hikâyeler maalesef hala sıkça yaşanıyor.Bu hikâyenin en acı tarafı ne biliyor musunuz? Kökünü kazımaya çalıştığımız, kadınları kabul etmemeleri için bilinçlendirmeye çalıştığımız bu duruma kurban on üç çocuk. Halit Bey’in sayısını hatırlamakta zorlandığı kızları büyüyüp evlendiklerinde, üstlerine kuma gelmesini doğal bulacaklar belki de. Oğulları eşlerinin üzerlerine kuma getirmeyi kendilerinde hak görüp, eşlerinin de canlarını yakacaklar muhtemelen.Tek bir karar kaç hayatı, kaç bilinci etkileyecek bir düşünsenize….. Yazık!